İnsan Denen Yaratık
Nedense düşünmek yerine hep bir lider peşinden koşmayı yeğliyoruz. Kimimiz ortak akıl diyoruz bir yandan, ama diğer yandan da lider olmazsa olmaz diyoruz. Acaba bu da mı doğamız gereği? Yani hep bir lider arayışı içinde olmamız doğamızdan mı kaynaklanıyor?
Evet, insan diyoruz, etrafımızdaki canlılardan farkımız bizim bir bilincimizin olması.
Biz anlıyoruz, yaptıklarımızı bir bilinç ile yapıyoruz.
Öyle olmasaydı bir farkımız olmazdı ki o fareden, kurttan, koyundan ya da kediden.
Neyle bir tutuyor bizi diyenler için ya da aslan diyeyim isterseniz, koç diyeyim.
Fark eder mi sizin için?
"Koçum benim ya, ne kadar özlemişim seni."
"Aslanım benim, aferin sana."
Şimdi oldu mu?
***
İnsan olmanın özelliklerini çıkardığımızda geriye bir şey kalmıyor, kalan hayvansı güdüler.
Yaşam denen olgunun içinde sadece zincirin bir parçasıyız hepimiz.
İnsani duygular olmadıktan sonra, insan denen yaratık da beslenecek, üreyecek ve etrafı pisleyecek. Hepsi bu.
Ama artık etrafına öyle zarar da veremeyecek. Betondan, çelikten koskoca yapılar yapamayacak. Okuması yazması da olmayacak.
Gerçi sevgi olacak muhtemelen.
Bir maymunun yavrusunu nasıl sevdiğini görmüştüm geçenlerde internette. Ne kadar da insansı gelmişti o hali.
Kedi yavrusu gördünüz mü hiç siz? Henüz doğmuş, gözleri kapalı daha.
Ne kadar da fareye benzer kedi yavrusu.
Erkek kediler yer biliyor musunuz yeni doğmuş kedi yavrularını. Fare zannederlermiş.
O yüzden dişi kedi köşe bucak taşır yavrularını, saklar gözlerden ırak bir köşeye.
***
İşte biz de böyle bir şey olurduk herhalde insan olma özelliklerine sahip olmasaydık.
Herkes korkar, yarın bu dünyadan göç edince neyle karşılaşacağından çekinir herkes.
Ya ateşler içinde yakarlarsa beni? Cehennem azabı derler ya, azap acı demek, eziyet demek.
Hiç ayağınız uyuştu mu?
Hani olur ya, uzun süre bir yerde oturursunuz ve kalkmak istediğinizde ayağınız sizi dinlemez. Hissetmezsiniz ayağınızı. Kolumuzda da olur bazen aynı şey. Bazen sabah kalkınca kolumu hissetmezdim ben eğer üzerine yatmışsam.
Adımınızı atmaya çalışırsınız, olmaz nedense, üstüne basmaya çalıştıkça anlamsız bir şey gibi gelir o ayak.
Dengenizi bile sağlayamazsınız. Hemen tutunmak zorunda kalırsınız bir yerlere düşmemek için.
Sonradan sonradan bir karıncalanma gelir de, biraz hissetmeye başlarsınız ayağınızı.
Ne kötü bir histir o karıncalanma anı. Ben nefret ederim.
İşte belki de öyle olacak.
Hiçbir şey hissetmeyeceksiniz belki de?
Ateşler içinde yaksalar bile bana mısın demeyeceksiniz.
Olamaz mı?
"Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!"
***
Ama bu dünyada her şeyi hissediyor insan.
Sadece insan değil, tüm canlıların belli bir hissetme duyusu oluyor.
Belgesel seviyorsunuzdur herhalde. Herkes sever belgeselleri.
Siz hiç aslanların avlanmasını sesli olarak kaydedilmiş şekliyle izlediniz mi?
O bufalo ya da Afrika sığırı belki de, birkaç tane aslan saldırdığında nasıl ses çıkarıyor, hiç duydunuz mu?
O aslan bacağını ısırdığında nasıl canı yanıyor ki, böğüre böğüre bağırıyor.
Henüz canlıyken bağırsakları deşilmiş, iç organları ortalığa saçılmış bir buzağının, sırtlanlar tarafından canlı canlı ısırılarak yenmesini görmüştüm bir seferinde.
Canlı canlı bir yerinizden bir et parçası koparılmasının ne demek olduğunu hissedebiliyor musunuz?
***
İşte budur cehennem bence, cehennem azabı budur. Canlı canlı çekilen o acıdır cehennem denen şey.
Doğanın kanunu böyle, hele bir de vahşi doğadan bahsediyorsanız. Allah bu düzeni böyle kurmuş. O aslan beslenecek ki, yavrusunu besleyebilsin.
O sığırlar o yüzden sürüler halinde yaşıyorlar.
Birinin yavrusunu sırtlanlar kapsa bile, sürü yaşamına devam ediyor.
Onların doğaları böyle.
***
Peki bizim doğamız nasıl?
Bizim doğamız o bufalonun hayatta kalma mücadelesi gibi mi?
Yoksa o aslanların karnını doyurmak için bufaloya saldırması gibi vahşice mi?
İnsan dediğimiz bu yaratığın doğası nasıl sizce?
***
Mesela biz de bir sürü halinde yaşıyoruz diyebilir miyiz?
Şehirler kurmuşuz, hem de devasa şehirler.
Demek ki bizim de aslında doğamızda sürü olma özelliği mevcut.
Sonra tamam, düşünüyoruz da, nereye kadar düşünüyoruz?
Nedense düşünmek yerine hep bir lider peşinden koşmayı yeğliyoruz.
Kimimiz ortak akıl diyoruz bir yandan, ama diğer yandan da lider olmazsa olmaz diyoruz.
Acaba bu da mı doğamız gereği? Yani hep bir lider arayışı içinde olmamız doğamızdan mı kaynaklanıyor?
Bu açıdan bakacak olursak bizi diğer canlılardan ayıran özelliğimiz ne olabilir acaba?
İnanç dünyamız olabilir mi!
Evet, fark bu bence.
Biz ölümden sonra benliğimizin var olacağına inanıyoruz. Başka bir canlı böyle düşünmüyor.
Zaten bizden başka bir canlı da düşünmüyor ki.
Bu dediğim gerçek olabilir mi?
Yoksa düşünüyorlar mı?
Kendimi hiç başka bir canlı olarak hatırlamıyorum. O yüzden inanın bu sorunun cevabını ben bilmiyorum. Belki de düşünebiliyorlardır. Hatta bence düşünüyor olduklarını söyleyebilirim.
Ancak biz insanlar için bile düşünmenin oldukça zor bir aktivite olduğunu biliyorum.
Bazen benim başım ağrımaya başlıyor bir şey üzerinde çok fazla düşünmeye başladığımda.
Belki de budur sebebi bir lider peşinden gitmenin?
Düşünmeye gerek yok, o ne diyorsa doğrudur. Öyle yap olsun bitsin!
Sonuçta liderse bana yanlış yapacak hali yok ya. Yalan mı söyleyecek yani?
"Kandil'dekilerle video çekimleri var, ama montaj, ama şu, ama bu" diyor televizyon röportajında.
Miting alanlarında sahte videoları gösteriyor. Üzerine yorumlar yapıyor.
Millet de alkışlıyor. İnanıyorlar gösterdiklerine.
Ama olsun, lider değil mi? Yalan mı söyleyecek? Ne çıkarı var ki yalan söylesin? Koltuk dediğin o kadar önemli mi?
Hem hepimiz faniyiz bu dünyada. Bunun bir de ahireti var, cehennemde yanması var.
Hepsinden öteye kul hakkı var!
***
Ben cebime girene bakarım arkadaş. Fırıldak desinler, ne olacak yani. Almışım 2 milyon 831 bin 208 oy. Daha ötesi var mı?
Yaparım pazarlığımı, kendime uygun bir pozisyon ayarladım mı yeter bana.
Türk milliyetçilerini adaysız bırakmayacağım dedim ya, ben sözümü tuttum. Aday oldum. %30 potansiyelimiz var dedim, %5 oy verdiniz. Şimdi ben mi oluyorum kabahatli?
Verseydiniz oyları da ikinci tura ben kalsaydım. Ama vermediniz.
Daha ne istiyorsunuz benden? Gerisi hikâye.
***
Şimdi buzağıdan bir parça et koparsam yeter bana.
Canı yanıyormuş, böğürüyormuş!
Böğürüyorsa böğürüyor.
Ne olmuş yani. Ben açım arkadaş ve karnımı doyurmam gerekiyor. Bu işin doğası böyle.
Cehennemde yanacak değiliz ya sonuçta. Ben yanacaksam montaj video gösterenler tümden yanmış demektir.
O videoların montaj olduğunu bilip de alkışlayanlar zaten peşinden gittiklerine göre onlar da kendileri düşünsün.
Zaten belki de cehennem diye bir yer bile yok, nereden biliyorsunuz olduğunu? Gidip de gelen mi var?
***
İnsan denen yaratık bazen bana insan olduğum için utanç veriyor inanın. Midemi bulandırıyor.
Yine de Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla diyerek bitireyim bugün de yazıyı.