İyi Huylu İnsan Olmak
Bir insan “Yedisinde neyse, yetmişinde de odur”. Gerçekten çok doğru ve yerinde bir sözdür. Çünkü bizi biz yapan davranış ve huylarımızdır.
Huy Nedir?
Huy bir davranış biçimidir. Bu konunun psikolojik bir yanının olması bir gerçekliktir, fakat toplum yaşamını derinden etkilediğinden sosyolojik olarak da incelenmesi gereken bir olgudur. Şimdi bu konuyu biraz inceleyelim. Huy psikolojide bireyin kişiliğini ifade eden, doğuştan geldiği kabul edilen davranış olarak ifade edilmektedir. Bu durum İslam felsefesinde fıtrat olarak da ifade edilmekte ve fıtratın doğuştan itibaren insanın benliğinde olduğu kabul edilmektedir.
Ben ne bir psikolog ne de bu konunun üzerinde akademik bir çalışma yapmış bir akademisyenim! Ama sokağın dilinden yola çıkan ve sosyolojik bir gerçeklik olan bu olguyu kendimce sizlere aktarmak isterim.
Şöyle bir söz vardır halk arasında gerektiği zaman dost sohbetlerimizde ve yazdığımız yazılarımızın satır aralarında kullanırız:
“Tilki derisinden vazgeçer de alışkanlıklarından vazgeçmez” derler. Teşbihte hata yoksa eğer, insanlar da böyledir. Buna bir söz daha ilave edelim, "Huylu huyundan vaz geçmez" Ne huylu, huyundan vazgeçer, ne de can çıkmayınca huy çıkar. İnsanın huyu dün neyse bugün de odur.
Huylu huyundan asla vazgeçmez:
Huylu huyundan asla vazgeçmez. İnsanoğlu, dün yaptıklarından dolayı pişman olup özür dilese dahi bugün huyundan vazgeçmeyerek bir başka zaman yine devam eder. Hatasını anlayıp yaptığı hatadan dolayı özür dilese, söz verse dahi huyundan vazgeçmez, vazgeçemez.
Örneğin, cimri bir insan cömert, tembel bir insan çalışkan olabilir mi? Huyların değişmesi her ne kadar mümkün olsa da çok zordur. İnsanda kökleşmiş karakter özellikleri ve alışkanlıklar kolay kolay değişmez.
Huylarımızdan vazgeçemeyeceğimizi, çoğumuz yaşayarak öğreniyoruz ve kabulleniyoruz. Çünkü bu durum herkes için geçerlidir ve bu hayattaki gerçeklerimizden birisidir. Kaldı ki, hayata at gözlükleri ile bakan insanların huyundan vazgeçmeleri beklenemez, yaşamlarına öyle devam ederler. Yaşlarımız ilerledikçe atalarımızın söylediği özlü sözlerin ne kadar gerçek ve doğruyu yansıttığına tanık oluruz.
Değişim Mümkün mü?
Cesaret ve iradesi olmayan insanlar değişime çoğu kez kapalıdırlar. Değişim o kadar da kolay değildir. Ancak bu, sizin veya başkalarının değişemeyeceği anlamına gelmez. Eğer gerçekten çaba gösterilirse herhangi bir insanın değişebilmesi çok zorda olsa olasıdır. İnsanların hayatlarında değişiklik yapabilme yeteneğini etkileyen birkaç önemli faktör vardır. Bunlar; genetik, motivasyon ve kişiliği içerir, biraz da zaman ve mahalle baskısı diyelim. Değişim genellikle genç yaşlarda olur, yaşlar ilerleyince bu imkansıza yakındır. Ama benim huy dediğim ve anlattığım olgu değişimden azadedir.
Değişim aslında derin bir felsefi tartışma alanıdır ve felsefeyi ilk tetikleyen meselelerden birisidir. Hiçbir şeyin değişmediğini, değişimin mümkün olamayacağını söylemek şüphesiz mantık dışıdır. Hepimiz hayatımızda pek çok şeyin değiştiğini yaşayarak öğrendik, öğreniyoruz. Doğduğumuz andan itibaren zaten sürekli değişim halindeyiz. 7’den 70’e bir değişim cenderesinde koşturup duruyoruz. Ancak insanda değişmeyen şeyler de var. Örneğin huy denen şey böyledir.
İnsan Yedisinde Neyse, Yetmişinde Odur:
Bir insan “Yedisinde neyse, yetmişinde de odur”. Gerçekten çok doğru ve yerinde bir sözdür. Çünkü bizi biz yapan davranış ve huylarımızdır. Bir şeyi huy edinmiş kimseyi bu huyundan vazgeçirmek için ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, kolay kolay olumlu bir sonuç alınmaz. Bunda başarılı olmuş psikolog olmamıştır ve olmayacaktır.
Kişinin huyunu değiştirmesi kendi gayretine, içine dönük hesabına bağlıdır. Bu da çok zor bir şeydir. Öyle insanlar vardır ki, çok yüksek bir mevkidedir, makamdadır fakat zaman onların gerçek yüzünü açığa çıkarır. Kendisinin bile değiştirdim sandığı huyları o görece yüksek mertebeye geldikten sonra bir anda kontrolsüz bir şekilde açığa çıkıverir.
Kötü Huylar Kontrol Altında Tutulabilir:
Kötü huyundan vazgeçmek istemeyen, kontrol etmeyen arızalı tipler için şunlar söylenebilir: İlk önce kendinizi ve iç dünyanızı tanıyın, inanın bu sizin hayattaki en büyük keşfiniz olacaktır. Ondan sonra kötü huylarınızı tedavi etmeye çalışın, çünkü; size sizden başkası yardım edemez. İyi huylu güzel insanlarla tanış olun ve onlarla vakit geçirmeye özen gösterin. Bizim çok güzel bir ata sözümüz vardır: "Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim." İyi huylu insanlarla beraber olmak, bu hastalıklı hallerin bence en iyi tedavi yöntemidir.
Sonuç:
Değişik ve bir o kadarda anlatımı zor bir kelime üzerinde durmaya çalıştım. Bu konuya nereden baktığınıza bağlı olarak söylenecek ve yazılacak bir sürü alana girebilirsiniz. Ben bu yazımda konuyu daha çok insan sosyolojisini referans alarak işlemeye ve kendi hayat tecrübemden yola çıkarak sizlere huy kavramının özünü aktarmak istedim. Kanaatimce, huy olgusu her şeyden önce bir manevi zenginlik olarak görülmelidir. Bu hiçbir maddi zenginlikle elde edilemeyecek bir davranış biçimidir. İnsanın güzel bir huyu sonradan kazanması oldukça zordur veya kötü huydan da kurtulması o kadar kolay değildir. Bununla birlikte her insan kendisi istedikten ve inandıktan sonra, kötü huylarının kontrol edebilir noktaya gelebilir ve güzel huylar edinebilir ve bunlara süreklilik kazandırabilir. Boş bulunduğu zaman özüne dönme eğilimi gösterse de kendini kontrol ettiği müddetçe, çok yakınları haricinde kişinin yeni huyları dışardan fark edilmeyebilir.
Öte yandan güzel huylarla bu dünyaya gelen insanlar kendilerini gerçekten şanslı saymalıdır. Zira, çoğumuzun ‘nazik’ olmak için çaba sarf ettiği bir ortamda, doğuştan ‘nezaketli’ bir huyla bu dünyaya gözünü açan bir insan, istese de bu huyundan vazgeçemeyeceği için, şüphesiz şanslıdır, bir o kadar da zengindir.
Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum.