Site İçi Arama

kultur-sanat

Klasik Müzik Deyince Ne Anlıyoruz?

Mozart, nasıl olmuş da Türk Marşı’nı yazmış? Saraydan kız kaçırma operası da yazmış, bunu yazarken de yine Türk müziğinden motifler kullanmış. Zaten bu operada konu Topkapı sarayı! Beşinci Keman konçertosu mesela, diğer adıyla Türk konçertosu. Bu da Türklerle ilgili.

Mozart, nasıl olmuş da Türk Marşı’nı yazmış?

Saraydan kız kaçırma operası da yazmış, bunu yazarken de yine Türk müziğinden motifler kullanmış. Zaten bu operada konu Topkapı sarayı!

Beşinci Keman konçertosu mesela, diğer adıyla Türk konçertosu. Bu da Türklerle ilgili.

Tahmin edeceğiniz gibi bunda da Türk müziğinden motifler kullanmış.

Nasıl yapmış bu müzikleri? 

Ne motive etmiş onu?

Ya da bırakın motivasyonunu, nasıl olmuş da Türk müziğini öğrenmiş?

***

Onun yaşadığı zamanlar Osmanlı zamanları, İstanbul’a, yani o zamanki adıyla Konstantinapol’e gelmiş ve müzisyenlerden Türk müziği dersleri almış olabilir!

Hayır, tabii ki! 

Bu eserlerini Viyana’da yazmış. Viyana’dan dışarıya çıkmamış.

O bir deha! 

Eğitim almasına gerek yok. 

Hem ihtiyacı varsa çağırmıştır birkaç Türk müzisyeni, onlar anlatmıştır Türk müziğini. 

Zengin adam değil mi Mozart?

Tabii ki hayır! O zamanın müzisyenleri kral desteklemezse açlıktan ölürler! Zaten o da o yüzden Viyana’da.

***

Onun ilham aldığı tek şey mehter marşları.

O zamanlar Osmanlı ile diplomasi yürütülüyor ve Viyana’ya sürekli mehter takımı eşliğinde Türk diplomatlar geliyorlar. O da doğal olarak mehter marşlarını duyuyor.

O yüzden bu eserlerinde öyle bizim bildiğimiz Türk müziği makamları falan yok.

Sadece mehter marşlarından tınılar. 

Ne bileyim, ziller, çevgân, nakkare sesi, sonra marşların ritimleri. 

Bunlar var Mozart’ın bestelerinde.

Tabii ki o bir klasik müzik sanatçısı, orkestralara göre ve o zamanın Avrupa’sının müzik bilgilerine uygun eserler yazmış. 

Aslında yaptığı sadece eserlerinde mehter marşlarının o coşkulu seslerini dinleyiciye geçirmek.

Şimdi bu bilgiler ışığında bu eserleri bir kez daha dinleyin derim ben, ne demek istediğimi o zaman anlayacaksınız.

***

Orta çağdayız, Avrupa’da! 

Normal bir insansanız ya askersiniz, bu durumda sürekli savaşlardasınız, ya da savaşamayacak kadar yaşınız ileri ise o zaman da sürünüyorsunuz. Belki de çarşıda pazarda bir şeyler satarak hayatınızı idame etmeye çalışıyorsunuz. Ya da belki de bir köşede dileniyorsunuz.

Ama zenginseniz o zaman iş başka. 

Üstelik bir de kralın etrafındaysanız yaşadınız, ye iç yat! 

Kim bilir ne partilere akıyorlardı o zamanlar zengin ve soylu olanlar!

Şehre Jacques Offenbach gelmiş, gidelim izleyelim!

Ya da Richard Wagner, belki Eric Sati, Niccolò Paganini de olabilir, ya da Georges Bizet.

Hayır Johann Strauss II çalıyormuş bugün, gidelim vals yapalım.

Bence bekleyelim, Johann Sebastian Bach’ın vals müzikleri daha güzel oluyor, o gelince valse gideriz.

Ben Ludwig van Beethoven’ı daha çok seviyorum. Ne o hep vals vals. Beethoven daha çok tutuluyor bu günlerde! Bence Beethoven’i bekleyelim.

(Beethoven da Türk marşı yazmış mı acaba? Evet, o da yazmış!)

Ya da Frederic Chopin’i bekleyelim. Onun müzikleri beni sakinleştiriyor. Hatta Franz Schubert de olur.

Ben de Wolfgang Amadeus Mozart’ı seviyorum. 

Bugün kraliyet konser salonunda konser veriyormuş, yeni bestesi Türk Marşını yazmış, onu tanıtacakmış. Hadi gidip onu izleyelim.

Evet, haklısınız leydim, ben de şu tüm gün yemeklerinden iyice sıkıldım, sürekli masa başında tıkınıyoruz. 

Çok kilo yapıyor bu et yemekleri. Gut olacağım vallahi, her yerim şişti.

Hadi güzel bir şeyler giyin, en iyisi gidip biraz müzik dinleyelim.

***

Belki de böyle geçiyordu hayat o zamanlar. 

Tabii ki de internet yok! Ne televizyon var ne sinema! Dolayısıyla diziler de yok. 

Hatta tiyatronun olduğu bile şüpheli. 

Shakespeare olmasa tiyatro da olmayacakmış belki de.

Ama opera varmış!

O zamanlar tek eğlence dans ve opera, daha çok da dans. 

Tabii bir de metresler varmış, ama metreslerle nereye kadar!

O günlerin özelinde daha çok dans partileri, dans deyince de vals!

Ne kadar sıkıcı bir hayat değil mi?

***

Yine de müzik deyince, özellikle çok sesli müzik, Avrupa o günlerde sanatın zirvesinde.

Özellikle de Viyana!

Bizimkiler alabilselermiş Viyana’yı belki de Avrupa’da klasik müzik diye bir şey olmayacakmış!

***

Neyse, hanım sesleniyor, bir yandan da söyleniyor.

Ne anlıyorsun şu klasik müzikten diyor, Sürekli Antonio Vivaldi, dört mevsim. Gıy gıy gıy, bütün gün aynı müzik, başım şişti vallahi diyor.

Tchaikovsky dinliyorum hayatım, Rus kompozitör, başkasını dinler miyim hiç? Sen de seviyorsun diye sesi açmıştım. Bak kuğu gölü balesi çalıyor!

Ben Mendelssohn seviyorum! 

(Mendelssohn’un ünlü bestesinin ne olduğunu da size bırakıyorum. Bakalım bulabilecek misiniz!)

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 06.07.2023
  • Süre : 3 dk
  • 1240 kez okundu

Google Ads