Site İçi Arama

kultur-sanat

Küfrederek Rahatlamak Mümkün mü?

Direkt kişinin yüzüne küfredince kavga çıkıyor ama çoğu zaman da küfürleri sinirlendiğimiz kişilerin ardından sayıyoruz, o duymuyor nasıl olsa, en azından biz küfrettikçe rahatlamış oluyoruz.

Üç buçuk atmak!

Yersen!

Ne garip sözlerdir bunlar değil mi?

Bunlar ve benzer sözler aslında malum yerimiz hakkındadır, ama adını direkt söylemeyiz nedense o malum yerin.

Hatta konu ile ilgili şemsiye esprisi de vardır, hani açılmaz deriz ya… Yani malum yerlerimiz üzerine çok sözümüz vardır.

Günlük konuşma dilimizde bile bu tarz sözleri oldukça çok kullananlar oluyor.

***

Dizilerde falan hanımların ağzından bile benzer sözler söylettiriyorlar senaristler.

Bazen ben hayrete düşüyorum duyduğumda, nasıl olur da hanımlara böyle şeyler söylettirebilirler diye düşünüyorum kendi kendime.

Tamam, hepimiz insanız ve dilimizde böyle sözler var.

Hemen hemen hepimiz bir şekilde kullanıyoruz da bu sözleri.

Zaten küfürlü sözler de hep o malum yerlerimiz ve malum iş ile ilgilidir ya, nedense o malum iş insanlar için çok önemli olmuş.

***

Bu durum sadece bizim dilimizde böyle değil, diğer dünya dillerinde de durum böyle.

Hatta ben Rusların günlük konuşmalarında bizden çok daha fazla küfürlü konuştuklarını biliyorum, bizzat şahit olmuşluğum oldu.

Bize göre küfür sayılabilecek sözlerin onlar için gayet doğal konuşma dili olduğunu bile söyleyebilirim.

Bir zamanlar epeyce de yaş almış bir hanım tanıdığımın ağzından, biz kafa ütüleme deriz ya, işte bu sözü malum davranış ile söylediğinizi düşünün, direkt olarak böyle dediğini duyduğumda yakışıyor mu size böyle söylemek deyince, niye ki demişti bana, o malum iş hiç de öyle çekinilecek bir şey değil ki, bizde gayet doğaldır böyle konuşmak demişti.

Rusçayı henüz çat pat konuşmaya başladığım yıllardaydı bu konuşmamız.

***

Eh, bizde de özellikle bazı mesleklerde yeterince küfürlü muhabbetler edilir.

Lise yıllarımda (Kuleli’de) komutanlarımızdan birinin bize öğrettiği küfürleri burada yazmayayım şimdi.

Ancak küfür konusunda gerçekten yaratıcı zekâsı oldukça iyiydi sevgili komutanımızın diyebilirim.

Askerlik bu mesleklerden biridir.

Ben bir inşaat mühendisiyim ve ömrümün yarısı şantiyelerde geçti. Bizim mesleğimizde de yeterince küfürlü konuşulduğu olur.

Eh, statlarda mesele, maç seyrederken, taraftarların hep birlikte ne gibi sözler sarfettiğini de biliyoruz.

Hiç çekinmez bizim milletimiz maçlarda hakemlere falan açıktan hakaret etmeye, hakemler de maç esnasında biraz fazla hata yaptıklarında tutamazsınız o taraftarı ardından, illaki dokundurur zülfü yare, çoğunlukla da tam yerine denk gelir.

Konumuz maçlar değil tabii.

***

Küfretmek bir rahatlama unsuru olarak gerçekten işe de yarıyor bence.

Rahmetli babam birine sinirlendiğinde Kandıra’da Namazlık diye bir yer vardır, bizim evimize yakın, derenin karşı tarafı, işte oraya gidip ağzına ne geliyorsa bağıra bağıra küfredermiş orada, abim söylerdi, onu da yanına alıp gezermiş herhalde.

Yani küfretmek gerçekten rahatlatır insanı.

***

Ne yani, birine sinirlendiğimizde öfkemizi dindirmenin başka çaresi var mı?

Elimize silah alıp vuracak halimiz yok herhalde.

Küfredince insan rahatlıyor işte, çok sinirlendiyseniz siz de ıssız bir yerlere gidip avazınız çıktığınca bağıra bağıra küfredin.

Sonra da sakin kafayla ne derdiniz varsa o kişiyle insan gibi konuşarak çözün.

Direkt yüzüne küfredince kavga çıkıyor tabii, ama çoğu zaman da küfürleri sinirlendiğimiz kişilerin ardından sayıyoruz, o duymuyor nasıl olsa, en azından biz küfrettikçe rahatlamış oluyoruz.

Yanlış mı düşünüyorum?

Küfredin, çekinmeyin, en azından siniriniz geçer, rahatlarsınız.

Ama öyle ağız alışkanlığı yapmayın.

Bir de hanımların ağzına yakışmıyor gerçekten, ne bileyim, ben hep hanım hanımcık derler ya, öyle görüyorum hanımları.

Ancak onlar da sinirleniyor tabii kimi zaman.

İnsanız hepimiz, sinirimizi bir şeylerden çıkartmadan olmuyor.

İçim soğusun derler ya, bazen insanın içi daralıyor, kızgın yağlar döküyorlarmış gibi geliyor başından aşağı, parçalayası geliyor karşısındakini.

Yapacak bir şey yok, birine kızmak böyle bir şey.

Olur bazen böyle şeyler. Önemli olan kavga falan etmeden, sinirimizin yatışmasını beklemek bir yerlerde.

İşte böyle zamanlarda basın kalayı, dökün içinizi, ama dedim ya, önce ıssız bir yer bulun, orada yapın bu dediklerimi.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 19.07.2024
  • Süre : 4 dk
  • 284 kez okundu

Google Ads