Merak, Neden Önemlidir?
Elma hep düşermiş ağaçtan, ama nedense Newton fark etmiş ilk defa yerçekimini. Gerçi yanılmış, yer çekmiyor aslında elmayı ya da herhangi bir şeyi. Einstein daha farklı bir bakış açısı getirmiş olaya, uzay zaman bükülmesidir demiş sebebi, elmanın başka hareket edecek yolu yok aslında, elma sadece kendine çizilen yolda düz yolculuğuna devam ediyor uzay zaman içinde, çeken bir şey yok yani, kendince yolunda ilerliyor, hepsi bu.
Evet, hepimizin özellikle küçüklüğümüzde hissettiğimiz en önemli duygu.
Daha önce görmediğimiz bir şey her zaman içimizde bir merak duygusu uyandırır nedense.
Nedir, ne işe yarar, nasıl yapılmıştır, nedir içeriği, nasıl çalışır? Bunlar çalışan bir şey görünce aklımıza gelen sorular.
Niçin, niye, bir sebebi var mı? Bunlar da anlamadığımız bir şey görünce.
Bazen de her zaman gözümüzün önünde olan bazı şeyler bir anda merak uyandırır içimizde.
Ben her zaman düşünmüşümdür, ilginç gelir bana, su ısındığında da genleşiyor, donduğunda da. Belki de hayatın sebebi bu özelliği. İşte bir merak örneği.
Elma hep düşermiş ağaçtan, ama nedense Newton fark etmiş ilk defa yerçekimini. Gerçi yanılmış, yer çekmiyor aslında elmayı ya da herhangi bir şeyi. Einstein daha farklı bir bakış açısı getirmiş olaya, uzay zaman bükülmesidir demiş sebebi, elmanın başka hareket edecek yolu yok aslında, elma sadece kendine çizilen yolda düz yolculuğuna devam ediyor uzay zaman içinde, çeken bir şey yok yani, kendince yolunda ilerliyor, hepsi bu. Ama yolu ona göre düz olsa da bize göre düz değil, çünkü dünya devasa kütlesi ile uzay zamanı bükmüş. Anlaşılması zor aslında, ama bilim insanları epey deney yaptılar bu teori üzerine. Hepsi merak ettiği için inceledi, Einstein haklı çıktı. Anlayabilirsen anla şimdi bu durumu. Merak ediyorsanız inceleyin sizde, belki farklı bir şey bulursunuz. Meraklılar bitmedi, halen daha inceleyen var.
Küçükken ITT Schaub-Lorenz marka bir kaset çalarımız vardı. Abim bana vermişti daha sonra.
Kuleli Askerî Lisesinde okurken, elektronik kolundaydım, o zamanlar kırmızı renkte led diyotlardan müziğe göre yanıp sönen bir elektronik devre yapmıştım. Vumetreydi galiba yaptığım şey, seviyordum böyle şeyler yapmayı. Teybe devreyi bağlayım derken teybin çıkış devrelerini yaktım. Üzüldüm tabii, hatırası vardı. Epey uğraştım, ama kendim halledemedim, sonra da birikmiş harçlıklarımı harcayıp tamire verdim, hallettiler.
Tamirden sonra abimlere geri götürmeye karar verdim, artık yeğenimin olsun istedim. Yeğenime odasında al, bu senin teybin bundan sonra dedim ve salona döndüm. Yarım saat ya geçti ya geçmedi, ben müzik dinlesin diye vermiştim teybi ama hiç müzik sesi gelmiyordu içeriden, tersine ilginç bir sessizlik. Genelde haşarı epey gürültü yapardı. Gideyim bir bakayım, ne yapıyor acaba diye yerimden kalktım ve odaya kafamı uzatmamla şaşkınlık içerisinde kaldım. Yeğenim elinde bir tornavida, teyp üzerinde gördüğü tüm vidaları sökmüş, halının üzerinde teyp darmadağın.
Abimle güldük, dedim yeni tamir ettirmiştim, bilseydim böyle yapacağını hiç para harcamazdım. Abim dedi teybi ona verdin, diyecek bir şey yok, canı sökmek istemiş. Yeğenim o zamanlar beş altı yaşlarında. Merak işte. Kime çekmiş kim bilir? Ben de küçükken az saat parçalamamıştım. Benimkisi de merak.
Sessiz sedasız bir haber, hadron çarpıştırıcıyla bulunan üç yeni parçacık. Kuantum dünyası, CERN'deki hadron çarpıştırıcısı çalışır çalışmaz yapılan deneylerde daha önce bilinmeyen üç yeni parçacık keşfetmişler. Haber bu kadar, pek detay yok. Bir zamanlar tanrı parçacığı ha bulundu, ha bulunacak diye ana haberlerde veriyorlardı, bu haber çıktımı bilmiyorum, muhtemelen vermemişlerdir. Bu aralar bayram dolayısıyla kaçan kurbanlık büyükbaş haberleri, acemi kasap haberleri, bir de İstanbul'da taşan dere ve büyük şehir belediye başkanının yine şehir dışında olması daha ilginç haber değeri olarak. Bir de İngiltere başbakanının istifası.
Bir de epey bir merak konusu, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Bazen ne istediğimizi biliyor muyuz acaba diye merak ediyorum. Bir tutarsızlık var bu konuda.
Cumhurbaşkanı devletin sağduyusu olmalı demiştim bir yazımda, halkın bir kesiminin temsilcisi değil, bütününün temsilcisi olmalı, siyaset üstü olmalı. Ama bir zamanlar seçemediler işte mecliste, ne kadar büyük tartışmalar çıkmıştı. Şimdi de sembolik olmalı diyenler var, bunu da anlamıyorum, sembolik ne demek? Bir ceket asın o zaman o koltuğa, sembolik olur o zaman, varmış gibi yaparsınız. Dediğim gibi Cumhurbaşkanı devletin temsilcisidir, devletin sağduyusudur. Gerektiğinde masaya yumruğunu vurur ve son sözü o söyler. Ama yönetim değildir görevi, temsildir. Bilmiyorum, ben böyle düşünüyorum, o yüzden de şu anki sistemin hatalı olduğunu düşünüyorum. Herkesin saygı duyduğu biri olmalı, devlet adamı olmalı, (burada "adam" derken yanlış anlaşılma olmasın, daha uygun bir sözcük bulamadığım için böyle yazdım, beyefendi, ya da hanımefendi olması fark etmez, yeter ki o saygınlıkta biri olsun), saygın biri olmalı. Konumuz bu değil ama sırası gelmişken düşüncemi aktarayım istedim.
Evet, merak diyorduk, sessiz sedasız bir haber, ama merakın seviyesini algılayabiliyor musunuz? O kadar büyük paralarla kurulmuş ki CERN, araştırmalardan elde edilen bilgilerin ne işe yarayacağını henüz kimse bilmiyor, ama bilim zaten bir işe yaraması için yapılmaz, meraktan yapılır.
Sonuçları heveslileri tarafından ticari bir takım faydalara dönüştürülebilir, ama bilim insanları bilimi meraklı oldukları için yaparlar.
Örnek mi? İnternet, CERN'de elde edilen bilgiler bilim insanları arasında daha rahat paylaşılabilsin diye geliştirilmiş, meraklıları iyi fikir diyerek ticari olarak pazarlamış, artık internetsiz yapamıyoruz, önceden oturup kâğıda mektup yazardık, şimdi mektup deyince kimse anlamıyor, artık adına "mail" diyoruz, zarfa koyardık yazdığımız mektubu, şimdi bilgisayar ekranında gönder tuşuna basınca görüntüde zarf uçarak elektronik posta kutusuna gidiyor.
Merak iyi bir şeydir, bizde fazla meraklı olma derler, başına ne gelirse meraktan gelir diye kötü bir atasözümüz bile vardır, ama bence yanlış bir atasözüdür. Meraklı olmak lazım, camdan komşusunun kapısını bütün gün gözleyen dedikoducu Hatice hanımın merakından bahsetmiyorum, onunkisi başka eğlencesi olmadığı için. Bir şey görse de dedikodusunu yapsa diye. Benim dediğim gerçekten bir şeyleri merak etmek, meraklı olmak ve hayatı anlamak.
İşte o zaman kutsal kitabımızda da ne yazdığını merak eder ve öğreniriz, hayat nasıl yürüyor, onu da merak edip çözmeye çalışırız.
Meraklı insanlara büyük saygımla...
Moskova'dan sevgiler. Herkese iyi bayramlar.