Site İçi Arama

kultur-sanat

Nazara İnanır mısınız? Nazar Boncuğu Gerçekten Nazar Değdirmez mi?

Kem gözün nasıl ortaya çıktığını anlamak için önce nazar boncuğu ile kem göz arasındaki farkı anlamak gerekir düşüncesindeyim. Göz şeklindeki nazar boncuğunun ‘kem göze’ karşı koruyucu görevi gördüğüne inanılır.

Kimilerine göre batıl inanç, kimilerine göre de dikkat edilmesi gereken önemli bir olgu "nazar" dediğimiz şey. İnansak da, inanmasak da hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan birçok ritüelimiz vardır. Bu ritüeller hayatımızı doğrudan, bazen de dolaylı olarak etkilerler. Mühim olan, kendimizi bu anafora kaptırmadan duygularımızla değil, aklımızla, bu kültürel öğelere doğru bir bakış açısı geliştirebilmektedir. Çünkü hepimiz biliriz ki, duygular insanı bir yönetmeye görsün, her şey çığırından çıkabilir. İşte o zaman neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamak da iyice zorlaşmaktadır. Onun için bugünkü yazımda duygularımızı esir eden bir olgunun tarihsel kökenini sizler için araştırdım. Bugün de her birimizin hayatını etkileyen, yarınlarında da hayatlarımızda var olacağını bildiğim sosyolojik bir gerçeklik olan nazarı konuşalım istiyorum. “Nazar nedir? Nazardan korunmak için kimimizin mavi boncuk diye adlandırdığı, nazarlığın tarihsel kökeni nereye dayanıyor?” benzeri sorulara dair görüşlerimi aktaracağım.

Kem gözün nasıl ortaya çıktığını anlamak için önce nazar boncuğu ile kem göz arasındaki farkı anlamak gerekir düşüncesindeyim. Göz şeklindeki nazar boncuğunun ‘kem göze’ karşı koruyucu görevi gördüğüne inanılır. Kem gözün ardında yatan şey kıskanma ve imrenme duygusudur. Mısır’daki kazılarda çok sayıda mavi Horus Gözü ya da ‘Ay gözü’ kalıntısı bulunmuştur. Kazıların da gösterdiği üzere, nazarlık denen şeyin insanoğlunun hayatındaki yeri binlerce yıl öncesine dayanıyor. Ancak yine de nazarın kökenini tespit etmek o kadar kolay bir şey değil. 

Büyük başarı kazanmış insanların etrafındaki kişilerin kıskançlığını üzerine çektiğine, nazar nedeniyle kişinin talihinin tersine dönebileceğine inanılır. Bu inanç kültürler arasında olduğu kadar kuşaklar arasında da varlığını koruya gelmektedir. Frederick Thomas Elworthy’nin nazar konusundaki araştırmaları, nazarlık simgesine Yunanlarda olduğu kadar İrlanda masallarında da rastlandığını, pagan bağlamına rağmen İncil ve Kuran gibi dini kitaplarda da yer aldığını gösteriyor. 

1. yüzyıl Yunan filozoflarından Plutarkhos, kendisine göre buna bilimsel bir açıklama getiriyordu: İnsan gözü, kimi zaman küçük çocukları veya hayvanları öldürebilecek güçte, gözle görülmez bir ışın yayıyordu. Karadeniz’in güneyinde yaşayan bazı insanlarda ise nazar daha güçlüydü. Daha çok mavi gözlü insanların nazarına inanılıyordu. Bu ise mavi gözün Akdeniz ’de genetik bakımdan az rastlanan bir durum olmasına bağlanıyor.

Nazarın aslında bakışları nazar getiren kişi açısından da bir lanet olduğuna inananlar var. Örneğin eski bir Polonya masalında, sevdiklerine nazar değmesin diye kendi gözlerini çıkaran bir adamdan söz edilir. Bir bakışın bu kadar lanet getirebildiği inancı öyle yaygındı ki bu antik medeniyetleri ondan korunmak için arayışa yöneltip nazar boncuğunu gündeme getirdi. 

Peki nazar boncuğu ne kadar eskiye dayanıyor? Nazarlık ne kadar eski? Yaptığım araştırmada, Bahçeşehir Üniversitesi’nden sanat tarihi profesörü Dr. Neşe Yıldıran, ilk nazar boncuğunun M.Ö. 3300’lü yıllara dayandığını söylüyor. Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden biri olan ve bugünkü Suriye sınırları içinde olan Tell Brak’taki kazılarda nazar boncuğu bulunmuştur. Bulunan nazar boncukları kaymaktaşından oyma geometrik figürler şeklindeydi. Ancak bunlar bugün bildiğimiz mavi boncuklara benzemiyorlardı. Bunlar Akdeniz bölgesinde M.Ö. 1500’lü yıllarda ortaya çıkıyor. Yıldıran’a göre, Ege Adaları ve Anadolu’daki cam nazar boncukları doğrudan cam üretiminin gelişmesi ile ilgiliydi. Mavi renk ise Mısır’daki yüksek oksitli sırlı kilden kaynaklanıyordu. Bakır ve kobalt karışımlı kil fırınlanınca mavi renk alıyordu. Bunu bilen Mısırlılar, nazar boncuğuna da bu tekniği yansıtmışlardır. 

Image caption Hamsa adı verilen el şeklindeki nazarlık Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından kullanılıyor. Yıldıran, Mısır’daki kazılarda çok sayıda mavi Horus Gözü ya da Ay gözüne rastlandığını söylüyor. Günümüzdeki nazar boncuğu bunlara dayanıyor olabilir. Ayrıca eski Türk kabileleri, Gök Tanrısı ‘Tengri’nin rengine yakınlığından dolayı bu mavi renge hayranlık duyuyordu. Bu nedenle kobalt ve bakır kullanımını benimsemiş olabilirler. 

Mavi nazar boncukları Akdeniz havzasında giderek yayıldı; zamanla Fenikeliler, Asurlular, Yunanlar, Romalılar ve Osmanlılar tarafından kullanıldı. Nazar boncuğu kullanımı Akdeniz bölgesinde daha fazla yoğunlaşmış olsa da ticaret ve imparatorluğun büyümesi yoluyla dünyanın farklı köşelerine de yayıldı. Nazarlıkla ilgili ilginç olan şey sadece uzun süre varlığını koruması değil, binlerce yıl boyunca kullanım biçimini koruması, fazla bir değişikliğe gidilmemesidir. Tıpkı eski Mısırlıların ve Etrüsklerin sağ salim yerine ulaşması için gemilerine nazarlık resmi çizmesi gibi bugün de uçakların kenarında aynı işaret kullanılıyor. Türkiye’de yeni doğan bebeklere hala nazarlık takılıyor. 

Yine de insan modern dünyada nazarlık farklı biçimlerde kullanılmaya başlanınca anlamı ve tarihi unutulup gidecek mi diye merak ediyor. Son dönemlerde, özellikle moda alanında nazarlık kullanımı gibi bazı kullanım biçimleri kültürel değerleri yozlaştırması benzeri kaygıları artırıyor. Yıldıran bunu sorun olarak görmüyor. “Nazarlık büyük bir coğrafyanın parçası ve her türlü uygulamaya açık olmuştur. Ondan türeme çeşitli motifleri görmeye devam edeceğiz” diyor.

Kültürel, dinsel ve coğrafi sınırları aşan bu simgeyi sadece bir boncuk veya moda malzemesi olarak görmemek gerekir. Nazarlık medeniyetin ilk dönemlerinden beri varlığını koruyor; insanlığın en derin ve kalıcı inançlarını yansıtıyor. İnanıp inanmaması size kalmış. 

Saygı dolu sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 21.09.2023
  • Süre : 3 dk
  • 2070 kez okundu

Google Ads