Site İçi Arama

kultur-sanat

Neden Her İnsan Gülmeli, Gülümsemelidir?

Gülmek sesli, gülümsemek ise biraz daha sessiz yapılan bir eylemdir. Sesli gülmek, daha çok sevincimizi, coşkumuzu, mutluluğumuzu özgürce dışa vurmak ve paylaşmaktır. Gülümsemek ise kendi iç dünyamıza doğru bir yolculuk başlatmaktır. Bazen gülümsememizin nedenini bizden başka hiç kimse bilmez.

İnsanın mutluluğunun bedeninden dışarıya yansımış haline gülmek ya da tebessüm diyoruz. Gülmek insanı rahatlatır. Bedenindeki negatif enerjinin yerini pozitif enerjiye bırakır. Nefes alan herkes yaşayarak bilir ki, gülmesini bilen insanlarla beraber olmak hayatın güzel anlarını yaşamamıza olanak sağlar. Gülebilen insanlarla zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Gülümseme, insanın hayatı boyunca kullanabileceği en güçlü sihirdir. Ben hayatımda olsun, sosyal dünyamda olsun bu sihirden elimden geldiğince yararlanmaya çalışan bir kişiliğe, yapıya sahip olduğumu söyleyebilirim. Gülen, yüzünde gülücükler eksik olmayan, neşeli insanlarla aynı ortamda olmanın bana derece yüksek bir enerji kaynağı ve yaşam sevinci verdiğini tarif bile edemem. Hep böyle insanları arar sorarım, onlarla birlikte olmak isterim. Zaten kim istemez ki?

Biliyorsunuz, bir gülümsemenin dağıtamayacağı sıkıntı, açamayacağı kapı, kazanamayacağı gönül yoktur. Karşı tarafa, gülümsemeyi hak ettiği, kendisine önem verildiği ve sevildiği mesajını verir. Birine gülümseyip, hoş şeyler söylediğinizde onda yarattığı mutluluk dönüp sizi de bulacaktır, size de yansıyacaktır. Bir insanın gülümsemesine vesile olmak, ona kendisinin önemli olduğunu hissettirir. Bir insanın kendine önem verildiğini algılaması ve “ben önemliyim” diyebilmesi, kendine inancın ve güvenin artmasına da neden olur. 

Tebessüm ya da gülümseme, fizyolojide özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen bir kişiye mütebessim veya güleç denir. Güleç bir kişiyi görünce, sizin de içinizde bir enerji yükselimi veya bir anda bir mutluluk rüzgârı esmiyor mu? Tabii ki burada gülerken ısıran insanlardan bahsetmiyorum. İyilik yapar görünüp kötülük yapan insanların sahte gülümsemesi konumuz değil. Onların gülümsemesi insanı çileden çıkarır. 

Ortalama yetişkinler günde sadece yirmi kez gülümsemeyi veya gülmeyi başarıyormuş. Gördüğünüz gibi gülümsemek dediğimiz şey öyle basit bir eylem değildir. İçten gelmelidir. İçinizden yükselen sevincin, keyfin, neşenin dışa hafif tebessüm ya da şen bir kahkaha olarak yansımasıdır. Sık sık gülümseyenler veya gülenler daha mutlu, daha enerjik ve daha sağlıklı olma eğiliminde olacaktır.

Gülmek ve gülümsemek arasında şüphesiz ufak bir fark vardır. Gülmek sesli, gülümsemek ise biraz daha sessiz yapılan bir eylemdir. Sesli gülmek, daha çok sevincimizi, coşkumuzu, mutluluğumuzu özgürce dışa vurmak ve paylaşmaktır. Gülümsemek ise kendi iç dünyamıza doğru bir yolculuk başlatmaktır. Bazen gülümsememizin nedenini bizden başka hiç kimse bilmez.

Gülün, gülümseyin. Hayatı doyasıya yaşayın derim. Zira insan ömrü çok kısa. Çocukluk yıllarımızda zaman her birimize hiç geçmeyecekmiş gibi gelir. Bu yazıyı okuyan çocuk yaşlarda bir okur iseniz, böyle hissetmeniz de çok normaldir. Hepimiz böyle hissettik. Ama zamanla yaşlar ilerleyince, akıl ve tecrübe geliştikçe, yaşamın kısalığı daha da belli eder kendini. Hatta birçok kişi bundan oldukça olumsuz bir şekilde etkilenebiliyor. Oysa yaşamın doğal bir akışı var. Çiçekten, ağaçtan, böcekten, hayvanlar aleminden insanlara kadar bu akış geçerli. Bu dünyaya gelen her canlı, bir gün bu dünyadan mutlaka göç ediyor. Bu süreci doğal karşılamak gerektiği inancındayım. 

O nedenle yaşadığımız günleri iyi değerlendirmeli, güzel ve hoş vakit geçirmeye çabalamalıyız. Ruhumuzu karartan, içimize sıkıntı veren konuları gündemimizden çıkarmalıyız. Ya da mümkünse en aza indirmek için gayret göstermeliyiz. Olumsuzluk yayan insanlardan, huzursuzluk duyduğumuz olaylardan hep uzak durmaya çalışmalıyız. Mizahı, günlük rutinde ve ilişkilerde ön plana almaya gayret göstermeliyiz. Halkımız “öfke baldan tatlıdır” der ama ben bir tebessüm ya da mizahın tadını bala tercih ederim. Bu ikilinin olduğu yerde lezzet ve güzellik vardır. Dost ve iyi insanlarla geçirdiğim hoş bir zaman, yüzümde beliren küçük bir tebessüm yaşamımın kâr hanesine yazılıyor. Böyle zamanlarda bunu iliklerime kadar hissediyorum ve mutlu oluyorum.

Kim bilir, belki de okumak ya da okurken o kitabın çevrilen her sayfası, hayata gülümseyerek bakmanın en özel anahtarıdır. O nedenle de diyorum ki, her yeni güne bir gün önceki gülünç bir anı anımsayarak başlayın ve doya doya gülün. Bulamadınız mı? Hiç olmazsa gülümseyin. Söze ve güne başlarken, beşerî iletişimde hep tebessümlü olun. Çevrenize yayacağınız bu pozitif enerji, bir ayna gibi aynen size yansıyacaktır. Gülümseyebileceğiniz günlerimizin çok olması dileğiyle hepinizin yüzünden en azından tebessüm eksik olmasın. Eğer gülümseyebilecek nedenleriniz varsa bu daha güzel olur. 

Saygı dolu sevgiyle kalın, katıla katıla güldüğünün günler hayatınızdan eksik olmasın!

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 16.09.2023
  • Süre : 3 dk
  • 1938 kez okundu

Google Ads