Site İçi Arama

kultur-sanat

Rezil Rüsva Olduk

Rezil rüsva olmak aslında toplumsal bir konu. Toplumun tümü, ya da çoğunluğu o rezil rüsva olunacak şeyi yapıyorsa, kimse sizi aynı şeyi siz de yapıyorsunuz diye irdelemez. Yani rezil rüsva olmazsınız, bu kavram biraz da göreli bir kavramdır.

Rezil rüsva etme beni! 

Rezil! Utanç verici hale düşme demek, Arapçadan geçmiş dilimize.

Rüsva! Bu da aynı şeyin Farsçası.

Biz nedense her ikisini birlikte kullanmaya alışmışız. Belki böyle tercih etmişiz. Rezil rüsva etmek!

Anlam belirginleştirmesi ya da anlam pekiştirmesi diye bir kural var dilimizde.

“Salak salak bakma yüzüme!” deriz ya, yani sözcükleri iki kere üst üste kullanarak demek istediğimizi daha belirgin hale getiririz, daha çok da sıfatlarda yaparız bunu.

Sarı sarı saçları var!

Boncuk boncuk gözlerinle nasıl da güzel bakıyorsun bana!

Ama bakın “rezalet” konusunda ise hem Arapça hem de Farsça sözcükleri bir arada kullanarak anlam belirginleştirmeyi farklı bir biçimde yapmayı akıl etmişiz.

Rezil rüsva etme beni!

İlginç değil mi?

Aynı şeyi “zarar ziyan” derken de yapıyoruz.

Zarar Arapça, ziyan ise Farsçası.

Zarar ziyan şekliyle olmuş size Türkçe anlam pekiştirme.

***

Neyse, bırakalım şimdi dil kurallarını da, neler insanı rezil rüsva eder gelin biraz bu konuya göz atalım.

Evet, sizce neler rezil rüsva eder insanı?

Neler etmez ki!

Şimdi burada saymaya kalksak yer yetmez herhalde. Yeter ki insanda utanma duygusu olsun. İnsan ger şeyden rezil olduğunu hissedebilir.

***

Her şey insanı rezil rüsva edebilir de, bakın bakalım günümüzde insanlar rezil olmaktan çekiniyorlar mı?

Son zamanlarda moda söylem oldu, Türkiye’de her şey olabilirsiniz, ama rezil rüsva olamazsınız!

Çünkü bir çoklarının ar damarları çatlamış durumda, kimse yaptığı rezil şeylerden utanmıyor! Bir türlü rezil olamıyor. Oluyor da, kimsenin umurunda olmuyor rezil olmak.

***

Sahi bir de ar damarı diye bir şey var değil mi?

Tam olarak neremizdedir ar damarımız? Bilen var mı?

Fazla düşünmenize gerek yok, doğrusunu isterseniz tıbben bir karşılığı yok ar damarının.

Rivayete göre ar damarı insanın alnında, iki kaşının ortasında bulunurmuş. Bu da tıbben doğru bir bilgi değil.

TDK'ya göre "ar damarı çatlamış" deyiminin anlamı, "yüzsüz olan", "utançtan uzak", "utanma duygusunu kaybetmiş" demek.

Bu arada “ar” sözcüğü de Arapça kökenli, “utanılacak şey, ayıp, kusur” demek. Yani bize özgü bir kavram değil ar damarı.

Muhtemelen bu deyim de Arapça kökenli olmalı.

Tabii benim bu dediğim sadece benim tahminim.

***

Evet, rezil olmak diyorduk.

Bakın nedense rüsva olmak diye bir söylem yok, rezil rüsva diyoruz, da rüsva oldum demiyoruz mesela.

Dilin nasıl geliştiği, nereden niye bazı şeyleri aldığı, ya da kimi konularda niye öyle değil de böyle ilerlediği anlamsız bir tartışma. Ben fırsat buldukça kendimce irdeliyorum dilimizdeki özellikle Farsça ve Arapça sözcükleri, ancak sırf Türkçe sözcük kullanacağım desem bu durumda yazılarda ne anlatmak istiyorsam anlatmamın neredeyse imkânsız olacağını epey bir süre önce anladım. Dolayısıyla ben de eskisi kadar tamamen Türkçe sözcükler kullanayım kaygısı gütmüyorum. Yine de mümkün olduğunca Türkçe sözcükler kullanmaya özen göstermeye çalışıyorum.

Bu ara bilgi sonrasında gelin biraz olayın sosyolojisine girelim.

Rezil rüsva olmak aslında toplumsal bir konu.

Toplumun tümü, ya da çoğunluğu o rezil rüsva olunacak şeyi yapıyorsa, kimse sizi aynı şeyi siz de yapıyorsunuz diye irdelemez.

Yani rezil rüsva olmazsınız, bu kavram biraz da göreli bir kavramdır.

***

Ben küçükken etrafta çok fazla yere tüküren olurdu.

Tükürmek aslında doğal bir davranış biçimiydi.

Zaman içinde bu eylemin toplumca hoş karşılanmadığı anlaşılmaya başlandı ve bugün artık yere tükürenler oldukça az muhtemelen.

Bu arada bu dediğim Rusya’da halen daha pek öyle ayıp karşılanmıyor. Buralarda oldukça çok yere tüküren görüyorum. Adeta çocukluğumdaki kültür düzeyinde kalmış Ruslar. Bazen trafikte kapıyı açıp yola tüküreni bile gördüğüm oluyor.

Bizde ise neyse ki günümüz toplum kuralları benim küçüklüğümdeki toplum kuralları gibi değil de, yere tüküren birini gören olursa etraftaki toplum insanı rezil rüsva ediyor!

Bu anlamda gayet medeni bir ülke olduğumuz için kendimce sevinç duyuyorum.

***

Tükürme konusu tamam da, bazı konularda benim küçüklüğümde sanki toplumun tepkileri bugünün bence rezil rüsva olunacak denilen kimi konularına karşı çok daha ılımlıydı.

Mesela eskiden pek öyle baldırı çıplak genç kızlar o kadar da eleştirilmezlerdi.

Şimdilerde kimi toplum gruplarınca böylelerinin resmen linç edildiği bile oluyor.

Tam tersine eskiden çok eleştirilip de bugün çok da önemsenmeyen bir sürü konu da var.

Ayıp evladım, yapılır mı öyle şey? Sokak ortasında öpüşülür mü?

Sahi bugünün gençleri çok daha serbest bir hayat yaşıyorlar değil mi?

***

Neyse, bu gençlerin durumu bir yana, gerçekten zaman her şeyin ilacı oluyor. Hanımların kıyafetleri üzerine tartışmalar da sanırım artık tarih oldu. Kıyafet konusunda artık hepimiz hepimize alıştık sanki. Belki de bu süreç yaşanması zorunlu bir süreçti. Herkes eteklerindeki taşları ortaya döktü ve makulde buluşuldu sanırım.

Yani eskiye nazaran her halükârda toplumda belli bir gelişme var bence.

Yalnız şu bayram vakti sıcağın da etkisiyle piknik yapmaya gidenler var ya, işte onlar çevre temizliğine biraz daha duyarlı olsalar hiç fena olmayacak. Her yerleri çer çöp etmişler ya yine, ayıp ayıp. Mangal yapın tabii, pikniğe de gidin, ama arkanızda çöp bırakmayın be kardeşim, çok mu zor o çöpleri bir çöp poşetine koyup da yol üstündeki bir çöp bidonuna atmak?

Biz burada da mangal yapıyoruz, ama ardımızda da öyle çöptür, dağınıklıktır bırakmıyoruz.

Biraz medeni olun lütfen. Rezil rüsva etmeyin bizi dünyaya. Bakın ülkemize aşırı pahalılık olsa da yine de turistler geliyor. Onlar gördüğünde bu ardınızda bıraktığınız çöpleri ne derler? Ne düşünürler hakkımızda?

Rezil rüsva ediyorsunuz bizi dünyaya!

***

Sahi bir de olayın dünya milletleri arasındaki boyutu var değil mi?

Mesela İstanbul’un taksileri! Aferin size. Dünya çapında meşhur olmuş durumdasınız! Kime rast gelsem İstanbul’da taksiciler tarafından kazıklandığından bahsediyor artık.

Hiç utanmıyorsunuz değil mi?

Karşınızdakini turisttir diye kolayca kazıklamak alışkanlık haline gelmiş artık.

Ama bakın dünyaya rezil oluyoruz!

Kimin umurunda değil mi? Ben cebime görene bakarım kardeşim, onlar turist, dünyanın parasını kazanıyorlar ki, turistik geziye çıkmışlar.

Biz ise burada ekonomik zorluk çekiyoruz!

Devam edin öyleyse böyle davranmaya, yarın turist falan da gelmeyince bakalım ülke ekonomisi ne olacak! Şu haliyle hiç olmazsa turist dövizlerinin belli bir faydası oluyor ekonomiye, o faydadan da bu rezillikler yüzünden mahrum kalabiliriz böyle giderse.

***

Dünyaya rezil olduk derken şu kurban kesme konusunda halen daha tam bir rayına oturamadı gerçekten bu iş.

Ortalık yerde kesilen kurbanlar bir yana, kesmesini bilmeyen kasaplar mı desiniz, yine bir sürüsü kendini doğramış.

Bir de danasını kaçıran kurban sahipleri bu bayram da popüler olmuşlar.

Ancak bu bayram dünyaya damdaki dana ile haber olmuşuz. Nasıl olmuşsa kiremitler üzerinde dolanan bir dana varmış bu bayram.

Ben damdaki kemancıyı biliyordum, şimdi bir de damdaki dana çıktı başımıza!

Terastan zıplayıp kaçacağım derken telefon tellerine takılarak tellerde asılı kalan keçi de bir başka haber. Allahtan tellere takılmış da, bir tarafı sakatlanmamış iki katlı evin damındaki terastan atlayınca.

Gerçi kurtarılınca boğazına bıçağı dayamışlar, yani kurban edilmekten kurtarmamış bu haber zavallı keçiyi.

Ama yabancıların ilgisini en çok da sokaklardaki kan dereleri çekiyor, oluk oluk kan akışı görüntüleri var kurban kesilirken.

Tüm bu görüntülerle dünyaya rezil oluyoruz bence.

Bu işlere gerçekten artık bir el atmak lazım. Artık kanun mu çıkartırlar, yerel yönetimler bedava kasap hizmeti mi verir orasını bilemem, ama bize yakışır, daha modern bir yöntem bulunması şart bence kurban bayramlarında kurban kesimi için.

Şaka demiyorum, gerçekten rezil rüsva oluyoruz dünyaya!

***

Ben abartıyor muyum acaba sizce?

Bu rezil rüsva olma durumu bazıları için bir psikolojik rahatsızlık olabilir deniyor.

Yapma öyle, rezil edeceksin bizi elaleme!

Kimileri sürekli böyle söyler. Sadece söylem de değil, gerçekten korlarlar  insanlara rezil olacaklar diye.

***

Sahi bir de el-alem dediğimiz birileri var değil mi?

Elalemin sözcük anlamı halk demek. Arapça’dan geçmiş dilimize.

Buradaki el sözcüğünün Türkçe el, yani elimiz dediğimiz el değil de, yine Türkçe il sözcüğünün değişmiş hali olan el sözcüğünün anlamı olan halk ile bir ilgisi yok.

El’alem tamamen Arapça gramer özelliği olarak alem sözcüğünün belirteç ile kullanımış şekli, kısaca elalem Arapça kamu demek.

İşte bazıları gerçekten elaleme rezil olma korkusuyla yaşarlar, ne yapsalar rezil olduklarını düşünürler. Sadece kendileri böyle düşünse neyse, bir de çocukları varsa mesela, böyleleri çocuklarına da hayatı zindan ederler.

Rezil rüsva ettin beni elaleme! Allah kahretmesin seni!

Kahretsin değil de kahretmesin! Çünkü kahretsin dersen bedduaya girer. Sonra Allah gerçekten kahreder mazallah. Sen de beddua ettiğin için günahları boynuna bir başına kalırsın bedduanla.

***

Kısacası bu işin sarkaç gibi iki ayrı tarafı var, ne öyle aman be sende, niye rezil oluyormuşum ki demek lazım, ne de öyle her şeye rezil oldum bak yine diye hayıflanmak lazım.

Dengesini kurmak gerekli hayatın.

Ancak denge derken de öyle her şeye de olsun be koçum demeyeceksin.

En azından mangal yerinin ardında çöp bırakanları ayıplayacaksın ki bir dahaki sefere aynısını yapmasın!

***

Söylüyoruz, söylüyoruz da, sana ne kardeşim diyor! Bir de sinkaflı küfür ediveriyor ardımızdan. Şimdi ben de ağzımı açardım da, ben terbiyemi bozmayayım dedim. Sonra biraz cüsselisin diye de çekindim.

Hiç ahlak kalmadı be arkadaş toplumda. Eskiden daha iyiydi gerçekten, hiç olmazsa bir saygı vardı insanlarda birbirlerine karşı.

Şimdikiler hem eskisi kadar duyarlı değiller, hem de saygı nedir bilmiyorlar.

Çok mu değişti toplum bu süreçte, siz ne düşünüyorsunuz?

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 21.06.2024
  • Süre : 4 dk
  • 383 kez okundu

Google Ads