Sevgili Hayvan Dostlarımız
Her hayvanı sevmiyor! Hepsini değil, sadece mır mır edenlerini, ya da kuyruk sallayanlarını seviyor. Sanki diğerleri hayvan değil onun gözünde, ya da tam tersine, diğerleri tam bir hayvan, kedisi ve finosu başka bir şahsiyet!
Ben hayvanları çok seviyorum diyor, ben bir hayvanseverim diyor!
Sonra da kediciğini gösterip kucağına bastırıyor. Kedisi de başlıyor mır mır etmeye.
Oradan finosu kıskanıyor, finoyu da kucağına alıp finonun burnunu öpüyor.
Gerçekten seviyor hayvanları, ne kadar hayvansever biri diyorsun.
***
Sonra acıktım diyor, hadi gidip bir yerlerde et yiyelim diyerek sizi hayrete düşürüyor.
Bunu diyen ramazanda demiyor, hemen delilenmeyin.
Diyeceğim hem hayvansever hem de et sever!
Hatta o kadar hayvansever ki, getirip bağlasan kapısına bir ineği sen ne yapmaya çalışıyorsun diye senin üstüne yürüyecek.
Yani o kadar çok seviyor hayvanları.
Her hayvanı sevmiyor!
Hepsini değil, sadece mır mır edenlerini, ya da kuyruk sallayanlarını seviyor.
Sanki diğerleri hayvan değil onun gözünde, ya da tam tersine, diğerleri tam bir hayvan, kedisi ve finosu başka bir şahsiyet!
Onunkisi hayvan sevgisi değil de, başka bir sevgi diye düşünüyorsun.
***
O inek ki, hemen her şeyinden faydalanıyoruz.
En başta da sütünden!
Sabah ılık bir süt içmeden kahvaltı yapmaz hanımefendi.
Hemen cinsiyetçi olduğumu söylemeyin, lafın gelişi dedim. Beyefendiler için de geçerli bu dediğim!
Sütle yapılan ne varsa onun en sevdikleridir.
Türlü türlü peynir sever, pudinginden sütlü nuriyesine içinde süt olan ne tatlı varsa tatlı da çok sever.
Bakın tatlı deyince ben de künefeyi çok severim!
Neyse, kahvaltıda yumurtasını yemeden yapamaz!
Aynı zamanda da etçil dedim ya yukarıda, yani o inek için tam bir sömürücüdür, her bir tarafının adını bilir o ineğin.
Bonfile, nua, kontrfile, kontrnua, bodigo, antrikot, pençeta, tranç, döş, gerdan, kürek, sokum, yumurta…
Etinden, sütünden, derisinden, hatta kemiklerinden bile faydalanıyor her türlü büyük baş ve küçük baş hayvanın.
Ama bir yandan da hayvansever.
Bu dediğim hepimiz için geçerli.
Çok garip değil mi insan duyguları!
***
Yok, yok bir tanıdığımdan bahsetmiyorum, ya da bildiğim biri değil bu dediğim. Ortaya konuşuyorum.
Hepimizin çevresinden bir karakter bu bahsettiğim kişi.
Bir yazı karakteri!
Hani yapay zekaların ürettiği videolarda bir takım farazi karakterler oluyor ya, yoktur öyle biri, ama yapay zekâ üretmiştir. Bu aralar yapay zekanın ürettiği videolar bile var. Gerçekte var olan biri sanıyorsunuz, ama yok öyle biri.
Bizim yazımızın bu karakteri de aynen öyle.
Hem var, hem yok!
Etrafımıza baktığımızda böyle bir sürü insan görüyoruz, ama tam olarak kimden bahsediyorsun diye soruyorsanız özel birinden bahsetmiyorum. Kendim bile olabilirim. Bunu da baştan söylemiş olayım.
***
Benim dikkat çekmek istediğim konu acaba kimileri biraz abartıyor mu bu hayvan sevgisini?
Kimi hayvanlar diğerlerine göre daha bir hayvan mı acaba kimileri için?
Hayvan var, hayvan var değil mi?
Kimi hayvanlar tam bir hayvan oluyor, kimisi de ona hayvan demek hakaret olur, melek aslında o sevgi beslediklerimiz. Aslında hayvanlar da, tam da hayvan değiller sanki. Bence melekler onlar.
Tamam da, o hayvanlar melekse, sen ineği niye yiyorsun o zaman?
Ben ineği yemiyorum!
Dana o benim yediğim, dana da değil, ben dana eti yiyorum! Danayı yemiyorum!
Ya da kuzu pirzola yiyorum ben!
Kuzuyu yemiyorum, kuzu melektir.
İneğin de sütünü içiyorum sadece! İnek falan yemiyorum!
Ben et yiyorum!
Fark eder mi? O sütü sen içesin diye mi üretiyor inek?
Yavrusunu besleyecek!
Ama sen arada yavruya anasını emsin diye fırsat versen de, çoğunlukla sütün çoğunu kendin için sağıyorsun!
Adeta sömürüyorsun o ineği!
İnsan davranışları çok bir acayip oluyor gerçekten.
***
Böyle de çok vegan bir söylem oldu!
Aslında benim dikkat çekmek istediğim konu bazen kimi duygularımızı çok abartarak yaşıyoruz. Benim eleştirim bu duygu abartısına!
Tabii ki ben de et yiyorum, ben de süt içiyorum. Baştan dedim, kendimi de ayırmıyorum bu yazıda.
Hem de biliyor musunuz ben de bir hayvanseverim.
Ama öyle abartılı bir sevgi değil benimkisi.
Bakın aklıma ne geldi şimdi. Hayatımdaki beni şok eden ve çok üzen anlardan biridir.
Yıllar önce bahçede ağacın dibinde bir kuş bulmuştum, kedi mi ne saldırmış, belki uçarken bir dala çarpıp düşmüş de olabilir, orasını bilmiyorum.
Uçamıyordu.
Hava da sıcaktı o gün.
Gittim bir pipet buldum ve su verdim ağzına damlatarak, biraz sevdim parmağımla başını.
Bir ara ayaklanır gibi oldu, ama beceremedi. Bir süre sonra da gözümün önünde başı düşüverdi yan tarafına.
Gözümün önünde adeta canı uçuverdi, gövdesi kalakaldı öyle hareketsiz.
Nasıl üzülmüştüm.
Sonra gömdüm onu bahçeye.
Hayvan da olsa bir canı oluyor işte ve o can da uçup gidiveriyor.
Geride kalan hareketsiz bir et parçası oluyor.
Halbuki ne güzel bakıyordu, canı yanıyordu, orası belliydi de, yine de güzel bakıyordu.
Ama gözümün önünde uçuvermişti canı.
***
Kesiveriyoruz boğazını ve parçalayıp yiyoruz o danayı.
Bir yönüyle bakacak olursanız yaptığımız şey bir vahşet!
Bizler çok vahşi varlıklarız!
Ama diğer yönünden bakacak olursak doğanın kuralı bu.
Et yemeden de olmuyor.
Veganlar gibi zorlama bir beslenmeyle herkes yapamaz.
Evet, bence veganların et yememesi biraz da zorlama bir beslenme yöntemi.
Ben veganlara da çok saygı duyuyorum bu arada.
Kimi gerçekten içinden öyle geldiği için, hayvanlara sevgisinden vegan oluyor, kiminin de bünyesi kaldırmıyor, mecburen vegan oluyor.
Kimi de öylesine vegan oluyor. Vegan olmak popüler bir şeymiş gibi geliyor böylelerine. Yarın tamam artık, ben vegan olmaktan vaz geçtim diyebilir böyleleri.
***
Ama bir kedicik de biliyor kendisini sevdirmeyi, değil mi?
Böyle olunca da ona içimizdeki sevgiyi göstermekten biz de zevk alıyoruz.
Aslında gösterdiğimiz sevgi sadece o kediciğe karşı değil bence, kendimize de bak ben ne kadar çok seviyorum şu muhteşem yaratığı diye bir anlamda ispat etmeye çalışıyoruz bir yandan. En azından kendimiz hoşlanıyoruz içimizdeki hayvan sevgisinden.
Aldığımız haz biraz da kendi dünyamızdaki benliğimizle, kişiliğimizle ilintili bir duygu.
İnsan duyguları çok garip oluyor!
***
Ama ben gerçekten seviyorum hayvanları!
Evet, bu da bir bakış açısı.
O sevgiyi gerçekten içimizden geliyormuş gibi hissedebiliyoruz bazen.
Hatta içinde bu derece hayvan sevgisi olanlara hiçbir sözüm yok benim.
Sadece aşırı sevgi duyduğunu söyleyenler biraz da gerçeklerden kaçıyorlar gibime geliyor.
Kimileri için bir kaçış yolu hayvan sevgisi.
Her şeyi dengede yapmak lazım, duyguları bile abartmadan yaşamalıyız.
Önemli olan samimi olmamız, kendimize karşı bile samimi olmamız önemli.
İçimizdeki hayvan sevgisi derinlerden bir yerlerden geliyorsa sorun yok.
En başta kendimize samimi olalım diyorum ben, başkasına karşı gösteriş olsun diye öyle davranmayalım. Bak ne kadar hayvansever biri demeleri önemli değil insanların.
Bu anlamda vegan olanların çok daha samimi olduklarına inanıyorum desem yalan olmaz.
Madem seviyorsunuz hayvanları, o zaman niye kesip yediğinizde rahatsız olmuyorsunuz?
Konu cansa, o kesip yediğiniz düvenin de canı var.
En azından kesilmeden önce canı vardı.
Tavuk da canlı. Marketten et olarak alsan da bir zamanlar canlıydı!
***
Kısacası bugün nedense aklıma bunlar geldi. Kimileri yadırgamış olabilir bu dediklerimi.
Yadırgamayın, içimden geldiği gibi yazıyorum yazıyı.
Ama kendim de dahil olmak üzere hayvan sevgimizdeki bu seçiciliğimize şaşırıyorum bazen.
Bir fareden bu kadar nefret edebilirken, bir kediye bu kadar sevgi duymak garip geliyor bana.
Mesela bir yılanı kediciğiniz gibi sevebilir misiniz? Ya da bir domuzu?
Bırakın hayvanları, birçoklarının birini çok severken bir başkasından nefret etmeleri bile garip geliyor bana.
Her şeyden önce sanırım insan sevgisi çok daha önemlidir.
Biz şuyuz, onlar bu! Onlar bizden değil!
İnsanlara karşı bile sevgimiz değişiklik gösteriyor!
Gerçi insanlar öyle şeyler yapıyorlar ki, kimi insanların sevilecek yanları bile olmuyor gerçekten.
İnsan duyguları anlaşılır gibi değil galiba.
Çok uzatmayayım. İster hayvan sevgisi olsun, ister insan sevgisi, hiç bir sevgiyi abartmayın!
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.