Sihirli Kelimeler ve Toplum Yaşamımızdaki Mucizeleri
Günlük yaşamımızda kaybettiğimiz birçok değerin arasında; güzellikler, nezaket, adap, hoşgörü, gönül alma, tatlı dil, hoş sohbeti vb. şeyleri sayabiliriz. Türk toplumu olarak başımıza zincirleme bir kaza gelmiş gibiyiz. Değerlerimizi, dağılan bir tespih gibi, bir bir kaybediyoruz. Bazılarımız bunun farkında, bazılarımız belki değil ama birçoğunun ise maalesef umurunda bile değil gibi.
Uzun bir süredir bu sayfadan siz değerli dostlarım ve kardeşlerimle duygularımı, yaşanmışlıklarımı, felsefi ve sosyolojik görüş ve okumalarımı, tarihi karakter ve olayları, Kelimelerin Sihirli güçlerini aklım yettiğince kalemim yazdığınca sizlerle paylaşıyorum. Bu paylaşımlarım da en çok dikkat ettiğim husus; kendi doğrularımdan çok, topluma faydası olacak doğruları aktarmak ana prensibim olmuştur.
Bugün ülkemizin insanlarının analizini yaptığımda, bizim ulus olarak aramızda çok ciddi iletişim sorunlarımızın olduğunu üzülerek görüyorum. Siyaset dili, bu parçalayıcı, toplumu ayrıştıran dil toplumun her katmanına egemen olmuş durumdadır. Kendi düşüncelerimizi bir tarafa bırakmış, aklımızı sanki bir anlamda siyasete kiraya vermiş, her birimiz aklı selim, kendimize dayanan düşünce üretmeyi ötelemiş durumdayız.
Oysaki, dünyadaki en güçlü varlık olan insanoğlu; düşündüğü, gördüğü tüm madde, eşya ve varlıkları kelimelere kaydetmeyi başarmış, öğrendiği bilgileri kayıt altına almış, başkaları ile paylaşmayı bir yaşam biçimi olarak kabullenmiştir. İlerleme ve gelişmesinin temelinde kelimeler önemli bir yer tutar. Kelimeleri kullanış tarzımız, söyleyiş adabımız, ses tonlamamız, vurgu şeklimiz, söylerken kattığımız duygular karşımızdakini etkilemek, onunla anlaşmak veya bilgi aktarmamamızda çok önemli araçlardır. Bu yaklaşımımız uygarlık düzeyimizi de gösterir. Birbirimizi anlamamız ve birbirimize hürmet etmemiz bir medeniyet göstergesidir.
İyi ilişkilerin devamını sağlamak için, dilimizi ve kelimelerimizi kullanırken seçici olmalıyız. Ancak günlük yaşamımızda kaybettiğimiz birçok değerin arasında; güzellikler, nezaket, adap, hoşgörü, gönül alma, tatlı dil, hoş sohbeti vb. şeyleri sayabiliriz. Türk toplumu olarak başımıza zincirleme bir kaza gelmiş gibiyiz. Değerlerimizi, dağılan bir tespih gibi, bir bir kaybediyoruz. Bazılarımız bunun farkında, bazılarımız belki değil ama birçoğunun ise maalesef umurunda bile değil gibi.
Değerlerimizi bu toplumun bireyleri olarak geri kazanmalıyız düşüncesindeyim. Bunun için birbirimizle ilk temasla, ‘merhaba’ ile başlayabiliriz, değil mi?
Sosyal hayatımda beni dinleyenlere önce "merhaba" diyorum. Arkasından hemen, nasılsınız? diyerek hatırını soruyorum. Büyülü bir aurası olan merhaba sözcüğünün anlamı; Farsça, "benden size zarar gelmez", Arapçası ise "Yerimi genişlettiniz, beni ferahlattınız" demek olduğunu biliyoruz. Biz de merhaba diyerek, birini görmekten memnun olduğumuzu, hoşnut olduğumuzu, saygı ve sevgimizi belirtiriz. Söze başlamanın nazik bir şeklidir.
Bu nezaketi nasılsınız? sorusu ile desteklemeliyiz. Karşımızdaki sağlığı, keyfi, ailesi, işi ile ilgilendiğimizi bu tek kelime ile anlar ve memnun olur. Çünkü herkes birbirinden ilgi bekler. Lütfen bu kelimeleri kullanmakta cömert olalım. Olumsuz kelimeleri kullanmakta ise cimri olalım. Tek bir lütfen kelimesi çok şey değiştirecek kadar önemli, etkili ve çoğu zaman karşımızdakini empatiye davet eden bir kelimedir. Dikkat edin bu kelime günlük hayatta çok az kullanılıyor. Öneminin farkında değiliz. Zaman zaman bir tartışmanın acımasız gerginliğini bir ‘lütfen’ alır, yok eder. İşin başında kızgınlığı, gereksiz gerginliği önler ve olumsuz ilişkilere set çeker.
Başka bir kelime Rica etmek… Rica etmek, Arapçadan gelir. Reca kelimesi Türkçeye rica olarak uyarlanmıştır. Tanrıya karşı insanın yakınlığını, O’na karşı kalbi içtenliğini, inancını belirtir. Teşekkür bir şükran duyma, karşımızdakinin varlığına şükretmek olduğuna göre, rica teşekkür edene söylenecek, incelik içeren sözdür. Teşekkür manevi olarak doyum sağlayan en güzel ifadedir. Bize yapılan bir iyilik karşılığında teşekkür etmek ise, iyilik yapanın ruhunu okşayacak, başka iyiliklere teşvik edecek bir hediyedir. Teşekkür etmek, hoşnutluğu anlatır, gönül borcunu ifade eder, incelik ve nezaketin büyüsünü içerir. Tebessümü, mutluluğu ateşler. Bir teşekkür kimi zaman alır gider tüm günün yorgunluğunu. Bir teşekkür kalbi ferahlatır, insanı insana dost edebilir. Gönül kapılarını açar.
Bir de özür dilemek vardır. Bu kelimelerin içinde kullanımı en zor gelen özür dilemektir. Bu iki kelime, bilen için erdem, bilmeyen için zayıflık anlamına gelir. Birine karşı kırıcı davranışlarda bulunulduğunda affedilmek için yapılan bir sesli davranış ve nezaket kuralıdır. Günlük yaşamda dikkat edin. Ne kadar az insan medyada ya da ikili ilişkilerde, sosyal beraberliklerinde birbirlerinden özür diliyor. Oysa bir özür birçok kusuru, hatayı, affettirebilir. İşin sırrı iki kelimededir. "Üzdüğüm için özür dilerim, geciktiğim için özür dilerim" gibi.
İnsanın bilmediği bir şeyi kabul etmesi olgunluktur, bilgeliktir. Ne yazık ki toplumumuzda, her konuya atılan, her soruya bilir gibi cevap veren sayısız insanlarımız var. Bilmediği bir konuyu konuşan, tartışan, akıl veren herhangi bir kişi ile ilişki kurmak zordur, arkadaş olmak daha da zordur. O kişinin insanlarla rahat ilişki kurması da zordur. Düşünce hayatımda Sokrates’in önemli bir yeri vardır. Yaklaşık şöyle demiş yüzlerce yıl öncesinden siyaset ve yaşam filozofu; "Yargıçlar var, toplumun önemli kişileri var, bunlar kendi konularında ve başka konularda her şeyi bildiklerini zannediyorlar, oysa hiçbir şey bilmiyorlar, ben de bir şey bilmiyorum ama en azından bilmediğimi biliyorum" demiş. Ben de diyorum ki; insan yaşamının gittikçe daha zorlandığı günümüzde her fırsatta merhaba, nasılsınız, lütfen, rica ederim, teşekkür ederim, özür dilerim kelimelerini kullanalım.
Gerektiğinde özür dileyelim ve bilmediğimiz konular sorulduğunda bilmediğimizi açık yüreklilikle itiraf edelim. Bundan bireyler olarak bizler kazanırız. Toplum hayatında insan ilişkileri fevkalade önemlidir. Kimi zaman bir nasılsınız? Veya bir teşekkür ederim demek, birçok gerginliği tatlıya bağlar.
Bu arada, beni okuyan, yazılarıma yorumlarda bulunarak katkı sağlayan tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgi, saygı ve güzelliklerle kalın