Yaşadığımız Toplumun Fotoğrafı
Değerlerimiz:
"Sevgi, saygı, ahlak ve insana dair tüm güzel huyların bileşkesi Erdemdir"
Okuma yazma oranımızla birlikte yükseköğrenim görme oranımız da artmıştır. Ulusal gelirimiz yükseldi, daha çok para kazanıyor; daha büyük kentlerde ve evlerde oturuyoruz. Lüks arabalara biniyor, uzak yerlere tatillere gidiyoruz. Kullandığımız telefonlar kaç asgari ücret parası ediyor ve hatta birkaç dili konuşabiliyor ve yazabiliyor.
Yapabildiklerimizin ve sahip olduklarımızın sayısını sayfalar dolusu yazabilir ve çoğaltabilirim. Ama hemen hemen herkesin ağzından düşürmediği görgü ve erdem üzerine yazmak istiyorum. Görgü ve erdem adına söylemler o kadar çok arttı ki bunu yazmasam olmazdı.
Görgü Nedir?
Görgüyü internet kaynakları “bir toplumda öteden beri var olan ve uyulması gereken saygı, incelik gerektiren davranış kuralları, insan davranışlarını denetleyen kuralların tümü; toplum içinde davranış bilgisi ve bir kimsenin, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte olarak karşılaştığı olgu, kişiliği üzerinde olumlu etki yapan, deneyerek elde ettiği bilgi, deneyim” olarak tanımlıyor.
Erdem Nedir?
Yaşam koşulları ve kalitemizin artmasına karşın incelik, nezaket, saygı, anlayış, eşduyum ve zarafet hepsinin bileşkesi olan erdemin azalması nasıl açıklanır işte sorunumuz budur. Ben özellikle bu konuyu seçtim! Özellikle büyük yerleşim yerlerinde daha da dibe vurması açıklanacak gibi değildir.
Erdemsiz ve kalitesiz insan türevleri sadece ülkemizin değil, tüm ülkelerin sorunu gibi gözüküyor. En iyisi ben kendi ülkemin bu konudaki fotoğrafını bir kez daha sizin için çektim ve yine size sunmakta karar kıldım. Metrobüs, otobüs kuyruklarında insanlar birbirlerini eziyor, trafikte en küçük bir yanlışta herkes burnundan soluyor. Büyük iş merkezlerinde asansörde selam sabah hak getire.
Telefon Bağımlılığı veya Hastalığı:
Şimdi yaşlısı ve gencinin ellerinde bilmem kaç lira değerinde telefon sanal dünyada cirit atıyor. İnsan zarafeti ve inceliğinin yansıması olan, “teşekkür etmek, özür dilemek, rica etmek” gibi temel söylemleri unutulmaya yakın. Kır kahvelerinin, sosyal kulüplerin yerini lüks ve pahalı gece kulüpleri barlar, kafeler ve restoranlar almış. Kütüphane, kitap sevgisi, öğrenme merakı ne yazık ki mazide kalmış gibi. Sokaklar oyun alanı değil artık; oralar artık beton yığınları ile dolu.
Her Şey Yerlerde Sürünüyor:
Şansınız ve paranız varsa bir kulübe çocuğunuzu spora götürebilir ama ne olacağını bilemezsiniz! Altyapıdan sporcu yetişmiyor yerine yabancı ülkelerden devşirmek daha önemli hale gelmiş.
Sanat yerlerde sürünüyor; felsefe, mantık, sosyoloji ve bilim sizlere ömür. Bir zamanlar övündüğümüz büyüklerin sevgisi ve hoşgörüsü, küçüklerin büyüklerine saygısı, eski Türk film karelerinde görülüyor sadece. Abi, abla kavramlarının içi boşaltıldı. Mahalle kültürü, kendini site kültürüne bıraktı. Lüks ciplerinden sokağa çöp atanlar, çocuk bahçelerinde içki içip şişelerini buralara atanlar, plastik su kaplarına küçük tuvaletlerini yapıp sokağa sonra bunları yollara atanlar, besledikleri hayvanların dışkılarını almaya üşenenler veya canları sıkılınca evcil hayvanları sokağa terk edenler, gerçekten görgü yoksunluğu belirtileridir.
Yaşam Bu Değil:
Biz böyle yaşamayı hak etmiyoruz. Zenginlik ve büyüme ile birlikte yaşam kalitemizin de artması gerekir ki hakiki manada uygar bir ülke olabilelim. Uygar bir ülke olmanın da yolu önce uygar ve gelişmiş; yani biraz da görgülü olmaktan geçiyor...
Aile kadar okullarda da bunları önemsemek ve önemsetmek zorundayız. İncelik, nezaket ve saygı dolu bir hafta sonu dileklerimle.
Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum.