Doktor Maaşına %150 Zam Konusu Nedir?
Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, "Satın alma gücü son derece geriledi. Sağlık çalışanları artık geçinemiyorlar. Mevcut zamlar, enflasyon oranının çok altında, verilmiş olan ücret artışları satın alma gücümüzü üçte bire düşürmüş durumda. Bu nedenle en az yüzde 150 maaş iyileştirmesi istiyoruz.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, "Satın alma gücü son derece geriledi. Sağlık çalışanları artık geçinemiyorlar. Mevcut zamlar, enflasyon oranının çok altında, verilmiş olan ücret artışları satın alma gücümüzü üçte bire düşürmüş durumda. Bu nedenle en az yüzde 150 maaş iyileştirmesi istiyoruz. Çalışma koşullarımız son derece kötü, özellikle pandemiye bağlı. Bugüne kadar 500'ü aşkın sağlık çalışanını kaybettik. Pandemi koşulları olsun, sağlıkta şiddet olsun tüm bunlar çalışma koşullarımızı olumsuz etkileyen etmenler. Bunların ortadan kaldırılmasını istiyoruz." diyerek sağlık çalışanlarına zam yapılmasını talep etmiştir.
Ekşisözlük gibi sitelerde “doktorlar %150 zam istiyor” şeklinde gündeme taşınan olayın aslı budur. Açıklamada tüm sağlık çalışanları kast edilmiş iken, ekşisözlük’te doktorlar sadece kendilerine zam istiyor gibi gösterilmesi elbette kasıtlıdır. Devamında gösterilen doktor nefreti ise ancak acınasıdır.
Türkiye’de günümüzdeki kur ile uzman doktor maaşı 845 dolar, pratisyen doktor maaşı ise 727 dolar civarındadır. Asgari ücretin 250 dolar olduğu ülkemizde belki kimilerine göre yüksek görülebilecek bu maaşlar, gerçek dünyada birçok ülkenin asgari ücretinden düşüktür. Özellikle kira fiyatlarının, ulaşım maliyetlerinin arttığı günümüzde doktor maaşı Ekim 2021 tarihinde 10.075 olan dört kişilik ailenin yoksulluk sınırın oldukça altındadır. Şu açıdan bakmak durumu daha net ifade edecektir, eşi çalışmayan ve iki çocuğu olan bir uzman doktorun maaşı bile yoksulluk sınırındadır.
Nöbet, performansa dayalı ek ödeme sistemi gibi uygulamalar ise doktorlar arasında gelir eşitsizliğini artırmak dışında bir işe yaramamaktadır. Öncelikle kimse farklı branşların çalışma yoğunluğunu eşit olarak kıyaslayamaz. Örneğin genel cerrahi uzmanının yaptığı bir safra kesesi ameliyatının kaç tane akciğer kanseri tanısına denk olduğunu hesaplamak her iki branş için de şevk kırıcıdır. Motivasyonu yok etmektedir. Ayrıca hastalık ve benzeri durumlar nedeniyle nöbet tutamayan sağlık çalışanları, maaş ödemesi boyutuyla gelir yönünden mağduriyet yaşamaktadır. Hiçbir şekilde nöbet ve ek ödeme sistemi maaşın önemli bir yüzdesi haline getirilmemelidir.
Sözleşmeli personel uygulaması ise belki mantıklı olarak başlatılmış ancak şu anda aynı ülkenin, aynı bakanlığına bağlı, aynı hastanesinde ve aynı branşta çalışan ancak farklı maaşlar alan bir doktor çalışanları sorununun ortaya çıkmasının önünü açmıştır. 2004 yılındaki gelişmişlik düzeyine bağlı olarak düzenlenen Hizmet Gruplar’ı uygulaması, bugün hem güncellikten uzaktır hem de sözleşmeli personel kadrosunu karşılamak için yetersizdir.
Nöbet sonrasında izin ya da medyaya yansıyan kısmıyla “36 saat nöbet tutmama” durumunda ise doktorların maaşı azalmaktadır. Bu durumda popüler bir yaklaşım göstererek 36 saatlik mesainin yasaklanmasının doğal olarak doktorlara maaş açısından olumsuz bir yansıması olacaktır. Bir doktor, tüm yorgunluğuna ve sürenin uzunluğuna rağmen, 36 saat çalışmayı kendisi için zorunlu görüyorsa, biliniz ki parasal sorunları vardır, kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için buna katlanmaktadır. Değilse 36 saat boyunca, hiç dinlenme arası olmaksızın, bir hastanenin koridorlarında, kesintisiz bir hasta servisi verebilmek kolay değildir. Bu durum, her şeyden önce zaten insanî bir durum bile değildir. Doktorlarımızı niye bu mecburiyete, birkaç kuruş daha fazla kazanabilmek adına aşırı yormaya, bu çerçevede hastalarımıza ister-istemez verilen hizmetin kalitesinin düşmesine neden olmaya gerek var mı?
Ülkemizde doktor kaybının önlenmesi ve sağlık sisteminde doktorlardan maksimum verim alınabilmesi için doktor maaşları mutlaka ve gecikmeksizin, doktorlarımızın insanca yaşamalarına ve mesleklerini yapmalarına olanak tanıyacak seviyelere çıkarılmalıdır. Doktorlarımızın, daha fazla para kazanabilmek uğruna, kendi meslektaşları ile rekabet içinde olmasının ve/veya artık geçerliliği kalmayan performans ölçütlerine göre dengesiz performans ödemesinden doğal olarak fazlasıyla yararlanmakta olan başka branşlarda görev yapmakta olan meslektaşlarına karşı kin beslemesinin önüne geçecek yeni bir düzenlemeden bahsediyoruz.
Bu anlayış ve yaklaşıma uygun olarak, TTB’nin dile getirdiği üzere, doktorlara hak ettikleri ve bekledikleri maaş zammının yapılması ertelenecek veya dikkate alınmayacak bir konu değildir. Yetkili ve sorumlu makamda oturan Devlet Yöneticilerimizi, gereğini yapmaya davet ediyoruz. Nihayetinde, Doktorlarımız, bir yandan poliklinikte hastanın hayatı ile ilgili karar verirken diğer yandan evinin kirasını ya da doğalgaz faturasını nasıl ödeyeceğini düşünmekle kafasını meşgul etmemelidir.