Bu toprakların insanı Fedon Kalyoncu Kimdir?
Bana birisi adamlığı tarif eder misin dese? "Fedon Kalyoncu" derim. Çünkü; O Fedon diye yazılır ADAM diye okunur. Kendisi bu zamanda nesli hemen hemen yok olmaya yüz tutmuş bir beyefendidir. Bu vatan topraklarında yaşayan Türk olmasıyla övünen, sağda solda gezinen attı mı mangalda kül bırakmayan çakma Atatürkçülerden olmayan ve bu şekilde olduğundan da ne İsa’ya ne de Musa'ya yaranabilmiş bir büyük değerdir benim nazarımda. Yaptığı istinasız tüm şeylere imzamı atarım. Çünkü o da benim gibi adamlığı öğrenmemiş, doğuştan adam gibi adam olmuş bir şahsiyettir. Bu yazımı yazacağımdan haberi olmayan, değerli ağabeyim Fedon'u tanımayanlara biraz anlatayım dedim.
Özgürlüğüne düşkündür, yaşam felsefesi sevgi ve saygıya dayanır. Ölümlü olduğunu bildiğinden, paradan önce insanî değerler onun için birinci önceliklidir. Bu konu ülkemizde pek değer bulamadığından, bu özelliği nedeniyle örnek bir insan profili çizdiğini söyleyebilirim. Parası olmasına rağmen üstenci bir bakış açısına hiçbir zaman meyil etmemiştir. İçindeki o çocuğu hiçbir zaman öldürmeden bugünlere kadar kendi çizgisinde gelmiştir. Kendisiyle barışıktır, ülkesinin insanına her zaman saygılı olmuştur. Sanatını ve çizgisini hiçbir zaman bozmamıştır, siyasetin malzemesi hiçbir zaman olmamıştır. Korkmadan söylenecek ne varsa yeri geldiğinde söylemiştir. Kısacası yüreğini elinde taşıyan bir adamdır kendisi.
Ailesine ve çocuklarına bağlı örnek bir babadır. Arkadaşlığı, dostluğu ve vefası en üst seviyededir. Eh biraz da benim gibi hayatı hayat gibi yaşayan bir adamdır. Abi, seni seviyorum ve her şeyinle seni örnek alıyorum. Beni değiştiren hayatıma mana ve değer katan Tolstoy’un o meşhur romanı savaş ve barış ve senin yaşam felsefendir. Bunlar benim senin için yazdıklarım. Burada seni anlatmaya kelimeler yetmez.
"O yaşayan bir efsanedir."
Bakın, bizden biri olan Fedon kendini bir söyleşisinde nasıl anlatmış, Adamın kralı Fedon:
Bana verilen değil ama hissettiğim, Hıristiyan olmamın huzuru, Türklüğün gururu diyebilirim. Şehit torunuyum diye, bu ülkede göğsümü gererek sokakta dolaşabileceğim kanaatindeydim. Vatandaşlık görevlerimi eksiksiz yerine getirdim. Bu topraklarda canımı vermeye ant içmiş biri olarak beklediklerimin karşılığını alamıyorum. Ermeniler, Rumlar yurtdışında bir şey yapıyor, kabak benim başıma patlıyor. İktidar değişiyor korunuyorum, iktidar değişiyor yağmalanıyorum, vatan haini oluyorum, sonra hepimiz kardeş oluyoruz. Hepsini yaşadım bu saydıklarımın. Askerde Türk bayrağı ve silah üzerinde yemin ettim. Ama onbaşı imtihanından çıkarıldım. Öldüğümde bana Allah rahmet eylesin denmeyecekse, üzülürüm. Polis, asker, hatta çöpçü bile olamıyorum. Nerede benim Türk vatandaşlığım? Dedemin bu toprak için döktüğü kanın karşılığı nerede? Ben polis olursam bu vatana ihanet mi edeceğim! Rahmetli Hrant’ın dediği gibi: "Evet, bu topraklarda gözümüz var; ama sadece üzerimizi örtecek kadar." Çünkü vatanımızı seviyoruz. Rahmetli dayım Nubar Terziyan, mesela ASALA bir eylem yaptığı zaman, "Bunlar Ermeni değil, elmeni" derdi...
Abi, seni kelimeler anlatmaya yetmez seninle "an"ları yaşamak gerekir. Saygı dolu sevgiyle kal.