Site İçi Arama

kultur-sanat

Diziler ve Organize Kötülük Bataklığındaki İnsanlar

Dizi senaryolarında niye bu kadar kötülük pompalanıyor olabilir? Senaristler hayatın gerçeklerinden mi esinleniyorlar? Yoksa sırf senaryo gereği mi, senaryo ilginç olsun diye mi bu kadar kötülük gösteriyorlar?

Organize kötülük diye bir şey var mı gerçekten?

Var tabii! İnsanoğlu bu, beklenir! Kötülük yapmaya meyilli bir doğası var insanoğlunun.

Ya da belki de yoktur böyle bir şey!

Aramızda kötü olanlarımız var da, kötülüğü tüm insanlığın doğası gereği olan bir şey gibi de kabul edemeyiz sanırım.

***

Peki filmlerde, dizi senaryolarında niye bu kadar kötülük pompalanıyor halka öyleyse? 

Senaristler hayatın gerçeklerinden mi esinleniyorlar? 

Yoksa sırf senaryo gereği mi, senaryo ilginç olsun diye mi bu kadar kötülük gösteriyorlar?

İnsanların ilgisini sadece böyle senaryolar çekiyor diye belki de bu kadar kötülük pompalanıyor topluma? Maksat çekilen filmler, diziler para kazandırsın olsa da, netice topluma pompalanan organize kötülük oluyor.

Bu olamaz mı sebebi bunca kötülüğün?

Üstelik senaryolar da gerçekten berbat oluyor, sırf senatolarda sadece kötülük işlendiği için değil, senaryoların genelinde saçmasapan konuları olduğu için.

***

Peki senaryolar mı çok berbat? 

Yoksa gerçekten toplumu kötülük mü sarmış? Ve bu senaryolar da toplumun bir yansımasıyla mı ortaya çıkıyor?

Senaryolar maksatlı olarak kötülük içeriyor olamaz herhalde.

Sonuçta bu senaryolarda bir yandan da oldukça çok toplumsal mesajlar işleniyor. 

Ne de olsa toplumdaki kimi gizli kalmış sorunların göz önüne çıkarılması için senaryolar önemli fırsatlar.

Sanırım bu kaygılar da senaryoları biraz saçma sapan hale sokuyor.

Ben yine de biraz daha iyi çalışılsa, konu ne kadar saçma olursa olsun, her ne kadar toplumsal sorunlar için senaryolarda özellikle yerleştirilmiş bölümler olursa olsun, filmlerin ve dizilerin senaryolarının biraz daha iyi olabileceğini düşünüyorum. En azından olaylar arasındaki geçişlerin mantığa daha yatkın olması öngörülebilir. Bazen gerçekten neyi niye öyle yapıyor dizi kahramanı, anlaşılır gibi olmuyor.

***

Bir de şu anki halleri ile filmlerde anlamsız yere komedi olsun diye saçmalıklar konu alınıyor, dizilerde de sanırım dizi uzasın diye olmadık konulara sapmalar, ya da bilinçli yere uzatılan bakışlar, sözler, sahneler oluyor. 

Bence tüm bunlar film sektörünün kronik sorunları.

Bence eğer film sektöründe dünyada daha iyi bir yer edinmek istiyorsak öncellikle bu sorunlara acilen çözüm bulunmalı. 

Sanki biraz daha doğal tarzda film senaryoları ve biraz daha kısa dizi senaryoları yazılsa çok daha iyi olabilir. Sizce de öyle değil mi?

Avrupa dizilerinde ya dizi süreleri çok daha kısa oluyor, ya da belli bir senaryo dışına çıkmadan, yani konuyu çok da söndürmeden birkaç bölümlük diziler de yapılıyor.

Mesela benim en sevdiğim dizilerden biri epi topu dört bölümdü.

***

Bu arada Avrupa’da da senaryosunu uzattıkça uzattıkları diziler de olmuyor değil. Bırakın uzun bölümleri, oldukça çok sezon çekilen diziler de oluyor. 

Ama geneli belli bir konu etrafından sapmayan mantıklı süreleri olan diziler.

Böyle derken de yanlış anlaşılmasın, ben öyle aşırı dizi seyreden biri de değilim.

Ben daha çok film seyretmekten hoşlanıyorum. 

Sadece bu aralar şöyle bir gündemdeki dizilere göz atayım dedim, tabii hemen YouTube algoritması önüme günün popüler dizilerindeki başrol oyuncularının oynadıkları daha önceki dizileri çıkartıverdi.

YouTube algoritması bir türlü beni tanıyamadı, bin türlü şey izlediğim için uzun zamandır neyi öncelikli olarak önüme getireceğini bilemiyordu. 

Böyle birkaç diziye bakınca hemen gözü patlayıverdi, cevher buldu sanki, artık ne dizi varsa önüme çıkartır oldu.

İşte ben de fırsattan istifade biraz bakınayım dedim dizilere ve senaryolarına.

Ama başta yazdım ya, gerçekten çoğu dizinin senaryosu bana saçma sapan ve aşırı kötülük içeren senaryolar gibi geldi. 

Üstelik çoğu dizide kötülük organize bir kötülük olarak işlenmiş.

***

Gerçekten bizim toplumumuz bu kadar organize kötülük yapmaya eğilimli bir toplum mu?

Ben zannetmiyorum.

Biz bence daha çok mülayim bir toplumuz, her şeyden önce iyi niyetliyiz, konukseveriz.

Sonra zeki ve çalışkan bir toplumuz. 

Bizde kötülük olmaz!

Organize kötülük hiç olmaz! 

Biraz uyanık bir yönümüz vardır, şark kurnazlığı diyelim isterseniz bu yönümüze, ama dizilerde gösterildiği kadar da kötü değiliz herhalde!

***

Bu arada baktığım diziler öyle kimin eli kimin cebinde, kim kimle nerede ne yapıyor, kim kimin koynuna girmiş belli olmayan ve gündeme sırf içindeki çarpık aşk hikayeleri ile gelmiş diziler değil.

Yani sevgili Cem Yılmaz’ın bir zamanlar hani bizdik marjinaldik dediği tarzda dizilere hiç bakmadım. 

Dedim ya, günün reytingleri yüksek dizilerine biraz bakındım, bir de bu dizilerde oynayan kimi başrol oyuncularının az biraz mazide kalmış dizilerini inceledim.

***

Son bir söz de oyunculuklara olsun. 

Eskiden çok fazla kötü oyunculuk vardı filmlerde, şimdiki filmlerde de bazen kötü oyunculara rastlıyorum. 

Ancak baktığım dizilerde oyunculuklar çok iyiydi gerçekten, yani en azından film dünyasında bu konuyu halledebilmişiz diyebiliriz.

Çekim teknikleri konusunda da hiç fena değiliz bence.

Belki birazcık düşük bütçeli olabiliyor kimi diziler, ama o da sorun değil, sonuçta hayatın içinden bir senaryo olunca çoğumuz zaten fakir ortamlarda yaşıyoruz.

***

Dizilerimiz dünyada çok tutuluyor, buna bir itirazım var mı peki?

Hayır tabii, benim de gurur duyduğum bir şey bu durum. 

Ülke ekonomisine ve ülkenin reklamına da büyük katkı sağlıyor bu dizi sektörü. 

Özellikle de sürekli İstanbul’dan manzaralar konulması bence iyi oluyor.

Türkiye içinde muhteşem bir finansal kaynak sunuyor televizyon kanalları diziler için. Eh, bir de yurtdışına bunca satılan dizi olunca, dizi sektörü gerçekten yüz akımız diyebiliriz.

Emeği olanları buradan kutluyorum.

Benim itirazım, ya da eleştirilerim sadece senaryo saçmalıklarına ve bu topluma bilerek pompalandığını düşündüğüm organize kötülüğe.

***

Kimi dizilerde de daha önce seyrettiğim yabancı dizilerin Türkçe ve Türkiye uyarlamaları yapılmış. 

Bu tarz dizilerde senaryo iyi bir uyarlama ile Türkçeleştirilmiş olsa da, orijinal senaryoda mevcut olan saçmalıkların devam ettirilmiş olması gerçekten beni hayal kırıklığına uğrattı. 

Bu yetmiyormuş gibi çoğunda bir de zoraki sokuşturulmuş dini sahneler var. Sürekli bir Kur’an okumalar, dua öğretileri.

Bunlar yapılsın tabii, ama senaryoda öyle bir yerleştirilsin ki, izleyicinin gözüne gözüne dökülüyormuş gibi durmasın. 

Bu yüzden zaten kötü olan senaryolar iyiden iyiye bozulmuş oluyor, hem de konular arasındaki bağlar kopuyor.

Bir yandan da bu durum benim gerçekten komiğime gidiyor. 

***

Bir de böyle dışarıdan ithal senaryosu olan dizilerde bize çok da uymayan bazı şeyler oluyor. 

Mesela hapishane yaşamı ile ilgili bir dizide bizde hiç olmayan bir hapishane sistemi kurduklarını gördüm. Aynı şey bizdeki hapishanelere uyarlamaz mıydı bilmiyorum. 

Bu yetmiyormuş gibi, orijinal senaryodan yaptıkları zorunlu sapmalar yüzünden senaryonun bütünlüğü de bozulmuş. (Orijinal senaryoda lezbiyen ilişkiler falan vardı hatırladığım kadarıyla, bu konuları mecburen çıkartmışlar Türkçe senaryodan!). Yani senaryo saçmalıkları iyiden iyiye çoğalmış. Konuyu takip edemiyorsunuz, kim niye öyle davranıyor kurgu bütünlüğünü kaçırıyorsunuz. 

Ama aynı başrol oyuncusunun gündemdeki çok sevilen dizisinde bu diziye yapılan gönderme de bilenler için ilginç olmuş demeliyim. Gündemdeki yeni dizi de ithal senaryolu bir dizi, ama bu sefer dizinin bize uyumsuzlukları daha az. Yine de bir erkek iki kadın, bir kadın iki aşık gibi karmaşık aşk ilişkilerini işleyen yeni dizi reyting rekorları kırsa da, klasik konular işte, yine topluma ayrı bir yönden gizliden olmadık mesajlar veriyor.

***

Şimdilik yorumlarım ve eleştirilerim bu seviyede kalmış olsun.

Diziler konusunda dünya çapında bir yere sahip olmak yine de çok güzel! Keşke biraz daha gündelik yaşamımıza daha uygun ve konularında bağlam kargaşası daha az olan diziler çekseler.

Belki ileride yine dizilere yine bir göz atarım, benimkisi ekranda önüme düşmüşken bir bakış atma hevesi sadece.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 04.05.2024
  • Süre : 4 dk
  • 779 kez okundu

Google Ads