Site İçi Arama

kultur-sanat

Her Şarkının Bir Hikayesi Vardır

The Day Before You Came (Sen hayatıma girmeden önce):

Hafta sonları benim dinlenme, kendi iç dünyamda sorduğum sorulara aldığım yanıtların muhasebesini yaptığım özel zamanlardır. Bu hafta sonunda eskilere gittim. Bugün sizlere bende izler bırakan gençliğimin en iyi gruplarından olan ABBA'dan bahsetmek istiyorum.

1972 yılında kurulup 1982 yılına kadar etkin olan İsveçli bir pop müzik grubu vardı: ABBA. Sahnelerdeki yılları gençlik yıllarımın başlangıcına denk gelen bu grubun da çok sevdiğim, unutulmaz bir şarkısı vardı: “The Day Before You CameABBA'dan, bu gök kubbede bir şarkı bâki kalacaksa eğer o şarkı bu şarkıdır diye düşünürüm hep. Bu şarkı o zamanki gençlik çağlarının melankolik, bunalımlı, depresif ve içe kapanık haleti ruhiyesini anlatan ve insanın içini burkan bir aşk şarkısıydı.

Zaten ABBA’nın şarkıları da tam da bize özgü olarak derinden derine, gizliden gizliye, inceden inceye içinde hep hüzün barındıran şarkılardı. Ancak bu şarkıdaki hüzün, ABBA’nın içinde gizli hüzün barındıran aşina şarkılarının aksine ayan beyandır, apaçıktır. Bu şarkının, melankolik, hüzünlü bir müziğin üzerine adeta bir hayatı özetlercesine yazılmış hoş sözleri vardır.

70’lerin Dünyası:

Şarkının klibinde ise 70’ler dünyasının Kuzey ülkeleriyle özdeşleşen sisler, puslar içindeki şehrin loş ışıkları, soğuk, rutin hayat, koşuşturmaca, yalnızlık duygusu ve en çok da sisler içindeki karanlık tren istasyonunun kasvetli görüntüleri yansıtılır. İnsanın içini burkan ise klibin sonunda yer alan görüntülerdeki vedadan sonra, trenin sisler puslar içinde sessiz sedasız süzülüp gidişi anıdır.

Mazide Kalan Günler Gelmez:

“The Day Before You Came” şarkısını söyleyen ABBA grubunun İsveçli solisti klipte şarkıyı söylerken gözlerine, gözlerinin gülüşüne, bakışına âşık olursunuz. İşte o gözler, o bakışlar, o gülüşler var ki insanın içini bir burgu gibi deler geçer, insanı per perişan eder, insanın yüreğini kafesine konmuş yabani kuşlar gibi çırpın çırpın çırpındırır. Yıldırım Gürses’in o mükemmel Muhayyerkürdî şarkısında olduğu gibi o bakışlarda yıllar sonra rastlarsınız Çocukluk Sevgilinize. O aşk dolu bakışlar içinizi deler. Yine o bakış götürür sizi yıllarca geriye. Hatıranızda canlanır ilk aşkınızın günleri. Ancak dönmez o günler, gelmez o günler, mazide kalır hep…

Hafta başındayız. Biliyorsunuz hafta sonları gam, keder, kasvet zamanı değil, müzik ve hikâye zamanıdır. İnsanın içindeki ince ve derin hüznü başka ne ifade edebilirdi ki? Şarkıları dinlerken de görüntüyü tam ekran yapıp izlemeyi unutmayın!

İşte o şarkının sözleri:

"SEN HAYATIMA GİRMEDEN ÖNCE".

Saat sekizde evden çıkmak zorundaydım, çünkü hep böyle yaparım

Çünkü eminim ki trenim vakti geldiğinde istasyondan kalkacaktı.

Kente, işime giderken sabah baskısı gazeteleri okumalıydım

ve makaleleri okuyup kaşlarımı çatmalıydım şüphesiz...

Saat dokuzu çeyrek geçe gibi masama geçmeliydim

Okunmayı bekleyen mektuplar ve imzalanmayı bekleyen yığınla kağıdın başına

Saat onikibuçuk gibi öğle yemeğine çıkmalıydım,

Her zamanki yere, her zamanki yemekleri yemeye...

ve bütün bunlara ilaveten yağmura yakalanacağıma da o kadar emindim ki.

Hayatıma girdiğin günden önce...

 

Saat iki buçukta yedinci sigaramı yakmalıydım,

ve o anda keyifsiz olduğumu da asla fark etmemeliydim.

Rutin günlük işlerimi yapmaya devam etmeliydim,

Ezbere, hiçbir şey bilmeden...

Ruhumdan bir parçayı saklayarak...

Saat beşte ayrılmalıydım, bu kuralın hiçbir istisnası yoktu.

Bu sadece bir rutin meselesiydi, okulu bitirdiğimden bu yana yaptığım...

Trenim beni evime geri götürüyor,

Şüphesiz ki şimdi de akşam baskısı gazeteleri okumalıydım,

Oh, evet... Eminim, hayatım olağan, rutin çerçevesinde gayet güzel gitmekteydi.

Hayatıma girdiğin günden önce...

 

Evimin ön kapısını saat sekiz gibi açıp

Yol boyu sallana sallana Çin yemeği almaya gitmeliydim.

Öyle emindim ki akşam yemeğimi televizyonun karşısında yiyeceğime...

Hiç yok, sanırım hiç yok; Dallas'ın izlemediğim tek bölümü kalmadı.

Saat onu çeyrek geçe gibi yatağıma girmeliydim.

Bir sürü uykuya ihtiyacım var, o yüzden o saatte yatağımda olmalıydım.

Bir süre kitap okumalıydım,

Marilyn French'in en son kitabını ya da benzeri bir şeyi...

Eğlenceli, ama amaçsızca yaşamaktan dolayı hiçbir şey hissetmiyordum

Hayatıma girdiğin günden önce...

 

Ve ışıkları söndürüp,

Esneyip bir başka yeni ama aynı geceye daha sarılıp yatmalıydım

Ve tavana vuran yağmurun sesini duyarak uyumalıydım

Hayatıma girdiğin günden önce...

ABBA

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 15.03.2022
  • Süre : 4 dk
  • 2170 kez okundu

Google Ads