Site İçi Arama

kultur-sanat

Sevgi ile yanmak mı, yoksa sevgisizlikten donmak mı daha iyidir?

Sabahattin Ali ne güzel ifade etmiş: Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz.

Hayatımıza anlam katan en önemli duygunun adıdır sevgi. Sevgi, insanın hayat ağacına yaşam veren, hayat suyunun da kendisidir. Sevgi aynı zamanda tüm kötü duygu ve davranışların panzehridir. Güzel bir dünyada yaşamanın şifresi sevgidir. Yaşamın anahtarı, tüm kapıları açan şifredir. Dünya “sevgi üzerine kurulmuştur” diyenler bile olmuştur. Yüreği sevgi duygusuyla dolu olanlar, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam eder. Sevgisiz kalan ise akla gelmedik huzursuzluklar içinde yaşar, yerinde sayar durur.

Şu var ki, sevgi denen şey öğrenilemez, para ile satın alınamaz, talep edilemez, zorla verilemez. En profesyonel tiyatro sanatçısı olsanız bile yapmacık sevginiz günün birinde küflenir ve ne kendinizi ne de karşınızdakini kandıramaz bayağılığa bürünür. Bayatlar adeta. Sevginin de taze olanı makbuldür, o da gönül fırınında taze tutulur, bir ömür boyu, kırk yıl, elli yıl, yetmiş yıl birbirini seven çiftlerin gönül fırınları sevgilerini hep sımsıcak ve tazecik tutar. Bu fırından çıkan sevgiye doyum olmaz.

Bir de sevgiye âşık olanlar, diğer bir deyişle meftun olanlar vardır. Bir de bazıları için sevgisizlik o kadar çok işlemiştir ki hamurlarına, göz yaşı mayaları bir türlü kabarmaz. Âşık oldukları sevginin seviyesine gelemezler, duygu selinin içinde atlayamazlar. Sevgisizliğe mahkûm olanlar kulak memesi kıvamında, kahkahalar eşliğinde yoğrulmamış kişilerdir. Onlar da aşık ile maşuk rolüne bürünebilirler. Ama bu yalandır, sahtedir. Gönül fırınından çok uzaktadır, belki kırk fırın sevgi yemeleri gerekir.

Kim âşık olmuşsa, kendisinin eksik parçalarını arıyordur. Bu yüzden aşık, maşukunu düşündükçe acı çeker. Bu tıpkı, uzun zamandır görmediğin birinin odasına girdiğinde bulduğun anılar gibidir.

Öte yandan sevgi âşıkları herkesten sevgi beklerler. Onların gönül fırınları henüz yanmamıştır, aşk ateşi ile kavrulmamışlardır, soğuk fırının kapaklarını açıp açıp dururlar. Bir mucize bekler misali, hamurlarını kabartacak, tam kıvamında pişirecek birilerini bekler dururlar. Soğuk fırında sevgi pişer mi hiç? Önce aşk ile yanmalıdır seven kalpler. Aşk ateşi ile kavrulan gönüllerde doğar sevgi, hem de küçücük dahi olsa, kocaman dahi olsa, köy usulü de olsa, sosyete usulü francala da olsa, o fırından çıkan sevgi ısıtır, doyurur, bir ömür paylaştırır. Kâh göz açtırır, kâh göz kapattırır, ama şuna inanın ki tadına doyum olmaz.

Demek ki hem kendi gönül fırının hem de sevgilinin gönül fırını aşk ateşi ile yanmalıdır. Bir fırın soğuk olduğu zaman büyü bozulur, etraf soğumaya, sevimsizleşmeye başlar. Bu sefer içi aşk ateşiyle yanan gönül iki katı yanmaya başlar, belki de milyon katı. Karşı tarafın fırınına kıvılcımlar atmaya çalışır. Fırın bu sonuçta, ne yapabilir ki? Yakamaz bir türlü, milyon katı yandığı ile kalır, ama yavaş yavaş çatlamaya başlar, yıpranmaya başlar. Aşk ateşi o kadar hararetli yanar ki, gönülleri deli eder. Bedenleri yakar, kavurur, çatlatır. İki laf, iki söz dahi edemez hale gelir. O kadar yanar, o kadar yanar ki, artık soğuk fırını göremez hale gelir. Kendi ateşini bile hissedemez hale gelir. Hep daha fazla, hep daha fazla yanmalıyım diye diye yakar kendini, kavrulur, hem de ne kavrulmak. Sonra bir an evvel bitirmek ister. Kendini söndürmek ister, o cehennemler misali yanan aşk ateşini söndürmek ister. Gönül fırınından tek parça bile sevgi kokusu çıkmasın ister, ama nafile. Anlar ki bu ateş hiçbir zaman sönmeyecek ve yanmaya esir olacak, yanmaya gönüllü olacak, yanmanın gözyaşları körükleyecek acılarını. Yanmanın hiçbir kötü tarafı kalmayacak. Tüm sevgisizlikler de yanıp bitip kül olacak, geriye kocaman bir yanan adam kalacak.

Sabahattin Ali ne güzel ifade etmiş: “Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.” Her birimizin diğer tüm insanları sevebildiğini bir düşünün? Böyle bir dünyada savaş, kavga, gürültü olur mu? Bir de her birimizin kendisi hariç kimseyi sevemediğini düşünün? Böyle bir dünyada huzur olur mu?

Saygı dolu sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 08.10.2023
  • Süre : 2 dk
  • 1695 kez okundu

Google Ads