Site İçi Arama

kultur-sanat

Stereo Duyabilmek

Türkiye'de FM kanallardan birinde stereo yayın yapılmaya başlanmıştı. Hatta o kanalda her zaman değil, belli bir müzik programında stereo yayına geçiliyordu. Zaman ne kadar çabuk akıyor değil mi?

Aklımdaki çok eskilerden kalma anılardan biri de bizim evdeki eski tip lambalı radyodur. 

O ön tarafındaki iki büyük çevirmeli düğmesiyle, ön yüzünün alt tarafında bant şeklinde kanalları gösteren ışıklı şeridiyle ve yine ön yüzünün neredeyse tümünü kaplayan hoparlörüyle lambalı radyoların çok güzel sesi olur. Zaten kocaman kutu gibi bir şeydir.

Bir de o düğmelerden biri ile radyoyu ve sesini açarken, diğeriyle de kanalları ararsınız. Bakın uzun dalga, orta dalga ve kısa dalga yayın olurdu o zamanlar. Bu dalgalar arası geçiş için ayrı bir düğmesi var mıydı hatırlamıyorum. Sanırım o bant şeklindeki kanal ekranının altında tuşlar da olacaktı. O tuşlarla bant aralığını seçiyorduk sanırım. Hatta açma kapama düğmesi de o tuşların ilkiydi diye hatırladım şimdi.

Radyoyu açınca hemen çalışmazdı, içindeki lambaların ısınması lazımdı. İçinde lamba olduğunu arka kapağındaki deliklerden hatırlıyorum, arkasına baktığımda görmüştüm.

Radyonun çok davudi bir sesi vardı. Ama FM bandı yoktu, zaten FM radyolar çok sonraları çıktı.

Bir de kısa dalga kanalları ararken o çıkan cır cur cir sesleri hatırlıyorum.

***

Sonra bir de teybimiz vardı, teybimizden daha önce de bir yazımda bahsetmiştim. Hani şu yatay teypler olur ya, basınca üst tarafından kaset koymak için kapağı açılır, ön tarafında tuşları olur.

Onun da tek hoparlörü vardı.

Sonra da zaten transistörlü küçük radyoyu hatırlıyorum küçüklüğümden, bakın onun FM kanalı vardı. Kenarında da o iç içe geçmiş olan ve çekince uzayan anteni vardı. FM kanalı antensiz çalışmaz.

Transistörlü radyonun da tek bir hoparlörü vardı.

***

Ben stereo sesi ilk defa walkman’de duydum. Evet, şimdi hatırlamıyorum tam olarak ne zamandı, ama o üstten kafanıza taktığınız kulaklıkları olurdu ya walkman’lerin, (yazarken de karar veremiyorum, walkman olarak yazıyorum, ama biz volkmen diyoruz, sözlükte bu hali ile bir sözcük bulamadım, o yüzden İngilizce yazıldığı şekilde yazmak zorunda kalıyorum) işte o kulaklıklarla ilk defa stereo ses ne demektir anlamıştım. Kulaklık takınca adeta kafanızın içinde duyuyordunuz sesleri ve stereo kaydedilmiş bir kaset bulmuştum bir yerlerden.

Bir de FM kanallardan birinde stereo yayın yapılmaya başlanmıştı diye hatırlıyorum. Hatta o kanalda her zaman değil, belki belli bir müzik programında stereo yayına geçiliyordu sanki.

Zaman ne kadar çabuk akıyor değil mi? Üstelik bizim bu teknoloji çağı içinde tam da geçiş döneminde yalamamız ilginç gerçekten.

Sonradan neler neler çıktı. Sinemalarda dolby ses sistemi çıktı mesela, sadece stereo değil de seslerin dört bir yandan geldiği sistem. 

Bugün artık stereo ses sistemine özellikle dikkat etmiyoruz hiçbirimiz, çünkü eskisi gibi mono ses kalmadı hiçbir yerde. Bilgisayarlar bile artık çift hoparlörlü. 

FM kanallar deseniz artık özel transistörlü radyolara da ihtiyaç kalmadı, artık ya cep telefonları üzerinde internet yayını ile FM dinliyoruz, ya da bazı telefonların içinde FM özelliği oluyor, onlarla eskiden olduğu gibi FM kanallarını analog olarak dinlemek de mümkün olabiliyor. Ancak çoğu akıllı telefon artık FM özelliği içermiyor, internet üzerinden radyo kanallarını dinlemek çok daha pratik oluyor herhalde.

***

Bugün biraz anılarımı paylaşayım dedim, FM, yani frekans modülasyonu üzerine teknik bir yazı yazmıştım daha önce, şimdi kafanızı teknik konularla yormayayım, ya da kim düşünmüş ilk defa stereo yayınları konusu da çok ilginç gelmedi bana. 

Ama gerçekten o mono sesten stereo sese geçiş ilginçti. Yaşamayan değerini bilmez.

Çok sesli bir hayatımız var, değerini bilelim. 

Sahi iki kulağımız olmasının bir sebebi var mı dersiniz?

Sırf sesleri stereo olarak duyabilelim diye böyle yaratılmış olamayız herhalde.

Yoksa sesin ne taraftan geldiğini tespit edebilmek için mi iki kulağımız olmuş?

Simetri iyidir, iyi ki iki kulaklı yaratılmışız.

***

Bu arada buralarda marketlerde duyma yeteneği olmayan çalışanlar görüyorum, yok, öyle çok üzgün bir halleri yok hiçbirisinin. Sanırım bizim buradaki büyük markete toplamışlar birçoğunu, belki de pilot uygulamadır. Ancak uzaktan uzağa birbirleri ile işaret dili ile konuşmalarını gördükçe iyi fikir diyorum kendi kendime. Bağırmaya gerek kalmadan işaret dili ile uzaktan konuşabilmek de güzel bir şey. 

Yine de üzücü bir şey sesleri dayamamak.

Türkiye’de de var mıdır bu kadar işitme engelli bilmiyorum, ana burada özel okulları var, hemen hepsi eğitim alıyorlar ve bizim yakınımızdaki gibi iş imkanları da sağlanıyor bir şekilde.

Ben yine de hepimize çok sesli bir yaşam diliyorum. İşitebiliyor olmanın değerini bilin. Hem de stereo duyabiliyoruz! 

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 07.05.2024
  • Süre : 4 dk
  • 457 kez okundu

Google Ads