Unutan, Sevgiden Uzaklaşan Kimse, İnsan Kalabilir mi?
Hayat bir serüven, bizlerde sonbahar rüzgarlarında dalından düşen kurumuş savrulan yapraklar gibiyiz. İnsan, bazen nerede duracağını, nasıl yol yürüyeceğini bilemediği anlar yaşar ya, işte ben de bazen böyle oluyorum. Karma karışık duygular, sorulacak birçok soru ve bekleyen yanıtlar. İşte ben bu duruma ortaya karışık duygular diyorum.
Başka bir yazımda da hayatın sadece üç gün olduğunu bunların da dün, bugün ve yarın olarak yaşandığını anlatmıştım. Bu yazımı merak edenler bakabilir. Kanaatimce insan duygularının iki önemli yapı taşı vardır. Bunlardan birincisi madde insan, diğeri de manevi insandır.
Bugün size manevi insandan, insanın manevi yönünün ne anlam ifade ettiğinden bahsetmek istiyorum. İnsan hayatı, Kader, Rızık ve Ecel üçlüsü çizgisinde sonsuzluk içinde yol almaktadır. Ben de bu döngünün içinde, yaklaşık beş yıl önce kalemi elime alıp ikinci bir hayat yolculuğuna başladım. Ben buna evrilme diğer adıyla değişme diyorum.
Her zaman yazılarımda belirttiğim bir söz vardır "insan evrilerek değişir, değiştikçe de büyür ve gelişir, evrilmeyen sadece ölülerdir".
Etrafınıza şöyle bir baktığınızda evrilmeyen hiçbir canlı organizma yoktur! Çünkü, bu doğanın tabiatına aykırıdır. Okuduğum, üzerinde kafa yorduğum Staocu felsefe anlayışı, benim yürüdüğüm hayat rotasını belirledi. Marcus Aurelius'a hayranlığım bu yüzden olsa gerek. Şu anda da ayaktayım ve yürümeye devam ediyorum. Kulağı olanlara söyleyecek sözlerim var daha. Sözü olanlara verecek kulağım var. Hak namına halk için ne yapabileceksem buralardayım şimdilerde.
Dünya iki kapılı bir handır. Ben zaten ömrümün son baharında bir faniyim. Dolu dolu bir hayat yaşadım ve yaşıyorum. Yaşadığım zamanın şahidi oldum. Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmaya çalıştım. Öyle bir an gelir ki insan duyduklarının gördüklerinin karşısında bazen insanlığından utanır, yüreği sızlar, kalbi sıkışır. Kalemim, birçok yazımda çevre kirliliğini uzun uzun yazdı, anlattı, sitemlerimi, üzüntülerimi dile getirdim.
Evet, çevre kirliliği mutlaka çok önemlidir ama aslında en büyük kirlilik kalp kirliliğidir. Bir insanın kalbi kirlenmişse onu temizleyecek hiçbir temizlik malzemesi yoktur. Bu tür kalpler acımasız, vicdansız, aşırı hırslı ne istediğini bilmeyen, egolu, kıskanç, başka başka insanların mutluluğunu, başarılarını hazmedemeyen, kendi kendini tanımayan, her geçen gün kendini ve etrafını bir zehirli akrepten daha zehirli, daha tehlikeli, zehirle zehirleyen insanlardır.
Bu tür insanların tedavisi var mı? Bilmiyorum. İnsanı insan yapan tertemiz duygularıdır. Sekiz milyar insanın arasında kaç tanesi uyandığı an bir kuşu bir ceylanı, kaç tanesi gün içi birkaç sayfa kitap okudu, kaç tanesi bir muhtaç insanı, bir küçük çocuğu düşündü. İnsanlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, nerede bir güzellik varsa hep onun peşinde. Aç gözlülükle, hiç yorulmadan ne zaman çok zengin olurum derdinde. Toprak kirlenmiş, yer altı su kaynaklarımız kurumuş, çevremiz kirlenmiş, otuz yılda yetişen ağaçlarımız kesilmiş, denizlerimiz kirlenmiş, balık türlerimiz yok olmuş, kuşlarımız ölmüş, bize nefes veren havamız kirlenmiş, ozon tabakası bütün bu kirliliklerden delinmiş, kimin umurunda. Ölümler, öldürmeler, tacizler, ülkeleri, insanlığı birbirine düşürmeler, tarihleri yok etmeler, bu neden zengin, o neden öyle, neden, neden? Hep kirlenen zavallı kalpler yüzünden, değil mi?
Keşke insanlar başka başka insanlara kötülük uğrana harcadıkları enerjilerini iyiliğe, güzelliğe, dürüstlüğe, vefaya, sevgiye, saygıya ve kendilerini kitap okuyarak iyiliklerle yenileyebilselerdi. Günden güne yıkıcı, acı verici kötülüklerle yüklü kalpleri öğreniyoruz, bir insanla karşılaştığımızda bu iyi midir, kötü müdür diye kendi kendimize sorular sorar dururuz. Dünyamız hangi arada bu kötü zavallı kahraman kalpleri üretti. İnsan insana bu kadar zarar verebilir mi? Bu kadar acımasız olunabilir mi? Dünyada en değerli olgu sevgi değil midir? Sevdikçe, saydıkça insanı insan yapan değerlerdir. Aç gözlülükler, doyumsuzluklar, insanlığın felâketidir.
Sevmek ise zor olandır, yürek ister yürek.
Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum...