Site İçi Arama

dinfelsefe

Kendi Aklınla Doğru Yolu Bulmak

İnsanı sabah yatağından heyecanla kaldıracak bir amaç, birkaç yakın dost, hayata karşı umutla bakmak, olabildiği ölçüde yalın yaşamak biz faniler için temel amaç olmalıdır.

Kendimizin veya çevremizdeki insanların söylemlerine bir baktığımızda yaşamla ilgili şöyle sözler duyarsınız. “Yaşamak her geçen gün zorlaşıyor, hayat bizi eziyor, bu devirde yaşamak cambazlık istiyor, geleceğimiz belirsiz, önümüzü göremiyoruz, geleceğimiz pek parlak değil, geçmişimizden kurtulamıyoruz, hayat çok acımasız vb.”

Bu sözlere bakınca, bizim dışımızdaki şeylerin yaşamı bize zehretmek için kendi aralarında sanki işbirliği içindeymiş gibi hareket ettiklerini düşünüyoruz! Algılarımız böyle olunca da doğal olarak, yaşama karşı tutumumuz olumsuz, korku dolu, çekingen, zayıf olmaya başlıyor ve hayata karşı yenik bir vaziyete bürünüyoruz. Bunun yansıması da, özgüven düşüklüğü, öz saygı eksikliği, düşük güdülenme, inançsızlık ve çekingen bir tutum olarak kişiliklerimize yansıyor.

İnsanın var oluşundan beri, yaşanılan döneme göre yaşam kendi döngüsünde devam ediyor. Ne bir eksik ne bir fazla. İnsanlar ve koşullar değişse de hayatın her döneminde insan ve yaşam aslında benzer ilişki içerisinde akıp gidiyor. Kimileri zamanın ruhuna göre hayatı anlamak istedi, doğrularını ve kendi davranışlarını doğanın ve yaşamın ritmine uyumlayarak dengeli yaşadılar. Kimileri de hayatın döngüsünü fark etmedi, kendince savaştı ve yenildi. Kimi üstün gelmeye çalıştı ama başaramadı.

Yani herhangi bir kişi; bilgisi, becerileri, algıları, zekâ seviyesi ve yetenekleri ölçüsünde kendi hayatını yaşıyor. Çoğu geleceğe umutla bakıyor ve var gücüyle hayata sarılıyor ve hayatının efendisi olmak için çaba içerisinde yaşam sürüyor. Kimileri de geleceğe umutsuz bakıyor ve endişe içinde kıvranıp duruyor ve korkularına esir oluyor. Hayatın yani doğanın bir döngüsü var olduğunu artık biliyoruz. Kim hayata karşı savaşıyorsa, kendi kuralını ve inancını dayatıyorsa kaybediyor. Kimileri ise hayatı anlıyor, uyum sağlıyor ve yaşam becerileri kazandığı zaman onunla dans ediyor, uyum içerisinde doğal ritmi içinde mutlu mesut yaşayıp gidiyor.

Doğal olmanın, kendini anlamanın, öz değerinin farkına varmanın, yaşam becerilerini geliştirmenin değeri hiçbir zaman azalmıyor. Bu nedenle hareketli bir yaşam, insanı sabah yatağından heyecanla kaldıracak bir amaç, birkaç yakın dost, hayata karşı umutla bakmak, olabildiği ölçüde yalın yaşamak biz faniler için temel amaç olmalıdır! Bununla beraber okumak, düşünmek, eğlenmek, gülmek gibi bazı temel yaşam becerileri tüm eğitimlerin başında gelmeli ve anaokulundan üniversiteye ve hatta sonrasına kadar bu öğretiler hayatın hep içinde olmalıdır.

Hayatı yenmeye gerek yoktur, zaten bunda başarılı olan da yoktur. Hayatla uyumlu olmak ve hayatı sadeleştirerek yaşamak mutluluğun önemli girdilerinden birisidir. Hayatın kendi eko sistemi bize yol gösterecektir.

Bu noktada minimalist yaşam felsefesini benimsemenin önemli olduğunu, bizi hayata dair sonu gelmez hırslarımızın esiri olmaktan kurtaracak bir yaşam tarzını benimsemeye vesile olacağını söyleyebilir. Böylece ihtiyacımız olmayanlardan kurtularak sadece gerçekte ihtiyaç duyduklarımıza odaklanabileceğiz. Durmadan biriktiren, her gördüğüne ‘bu benim olmalı’ diyen bir yaşam felsefesi yerine az tüketmeyi öğütlüyor. Sahip olduklarımızı çevremizle paylaşarak tüketmeye bize yönlendiriyor. İnanıyorum ki minimalizm, çevremizde süregelen aç gözlülüğü durdurmanın bir yoludur. Hırsları peşi sıra yoldan çıkan her insanın aklıyla bulabileceği bir yoldur. Böylece sade bir yaşam sürebilmeyi öğrenen her birey, hayatında sadece gerekenlere sahip olarak, yaşam kalitesini yükseltme ve daha huzurlu bir yaşam sürme fırsatını yakalayabilecektir.

Akıl ve gönül gözü açık olan bu bilgeliği kavrayacak ve başkalarına örnek olacaktır. Bizim çağımızdan çok önceleri yaşamış olan bilgelerimizden Yunusların, Mevlanaların, Pir Sultanların, Karacaoğlanların, Dede Korkutların, Bilge Kağanların bizlere örnek olduğu gibi.

Saygı dolu sevgiyle kalın.

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 07.03.2023
  • Süre : 3 dk
  • 1529 kez okundu

Google Ads