Karar Verebilmek, Neden Özgürlüktür?
Kurallardan biri de belirsizlik ilkesi, sevdiğim bir ilke. Atom altı parçacıklar seviyesinde, yani kuantum dünyasında bir parçanın hızını ölçüyorsanız pozisyonunu, yani o anda tam olarak nerede olduğunu bilemiyorsunuz. Pozisyonuna bakıyorsanız bu sefer de hızını bilemiyorsunuz. Çok mantıklı bence, bu seviyedeki parçacıklar yerinde durmuyor ki, muazzam hızlarla sürekli hareket halindeler. Çok küçük bir dünya kuantum dünyası.
Pozitif bilim nedir?
Bir hakikat var ve biz onu bulmaya çalışıyoruz, deneyler yapıyoruz, deneyin sonuçlarına bakıyoruz, sonuçları birtakım formüllere oturtmaya, uydurmaya çalışıyoruz.
Deneysel olarak ispat edebildiğimiz konular var, ne yapsak deneylerle ispat edemediğimiz konular var. Halen daha bir sürü konu üzerinde uğraşıyoruz. Anlamaya çalışıyoruz.
Ama doğa kendi kanunları, kuramları ile kendi yolunda ilerlemesine devam ediyor. Biz formüllere oturtsak da, henüz doğru formülü bulamamış olsak da hayat devam ediyor.
Kurallardan biri de belirsizlik ilkesi, sevdiğim bir ilke. Atom altı parçacıklar seviyesinde, yani kuantum dünyasında bir parçanın hızını ölçüyorsanız pozisyonunu, yani o anda tam olarak nerede olduğunu bilemiyorsunuz. Pozisyonuna bakıyorsanız bu sefer de hızını bilemiyorsunuz. Çok mantıklı bence, bu seviyedeki parçacıklar yerinde durmuyor ki, muazzam hızlarla sürekli hareket halindeler. Çok küçük bir dünya kuantum dünyası.
Evren ise çok büyük. Zaman kavramı da çok karışık, esneyebiliyor, ama biz bunu hissetmiyoruz. Mesafeleri ölçerken nedense zamanı kullanıyoruz. Evrende mesafeler bir ışık huzmesinin bir yılda gidebileceği mesafe üzerinden ölçülüyor. Evren milyarlarca ışık yılı büyüklüğünde, o da bizim teleskoplarla görebildiğimiz kısmı, göremediğimiz kısmı ne kadar büyük kimse bilmiyor, çünkü görünmüyor. Yani bilmek mümkün değil. Zaman esnek ise mesafeler de esnek aslında. Ne kadar karışık değil mi?
Değişmez Evren Kuralları, İlkeleri Üzerine Bilim Kurgu
Zaten biz bilim kuramı ile şunun şurasında kaç yıldır uğraşıyoruz ki. Bilim kurgumuz değişmez evren kuralları, ilkeleri üzerine dayanıyor. Bir elektronun yükü şu kadar, ışığın hızı bu kadar. Bir elektron ile bir diğeri birbirinin tıpatıp aynıdır. Bir proton da diğeri ile tıpatıp aynıdır. Gerçekte öyle mi peki? Şimdilik bildiklerimizle öyle olduğu düşünülüyor.
Ben henüz bu değerler eğer gerçekten değişmez sabit değerlerse bile değişken olup olmadıklarını anlayabilmek için yeterli inceleme vaktimiz olmadığı görüşündeyim. Belki de hiçbiri sabit değerler değildir. Bence değişken olup olmadıklarına emin olamayız, bunu tam olarak bilebileceğimiz düzeyde henüz ölçüm yapamamış olabiliriz. Deney sistemleri yeterince hassas olmayabilir. Bugün sabit diye düşündüğümüz bazı parametreler belki de en azından zaman içerisinde değişkendirler? Bundan bin yıl önce bir elektronun kütlesi bugünkü elektronun kitlesiyle aynı mıydı, söyleyebilecek olan var mı? Bence yok. Kim bilir, bugün bazı şeyleri sabit diye düşünsek de belki bir gün birileri aksini ispat ederler.
Kara madde diye bir şeyden bahsediliyor. Niye kara madde deniyor, çünkü görünmüyor, ışık yaymıyor, bildiğimiz yollardan madde ile iletişime girmiyor, bildiğimiz madde ile benzer özellikleri yok. Aslında ne özellikleri var, gerçekten onu bile bilmiyoruz. Tutsan tutulmaz, baksan görünmez, varlığından bile emin değiliz. Peki nereden çıkmış böyle bir şeyin bahsi diyeceksiniz. Evrende incelenen bazı galaksilerde galaksinin dış çeperlerindeki yıldızların dönüş hızları merkezdeki yıldızların dönüş hızları ile aynı olduğu gözlenmiş. Yani? Ne demek şimdi bu? Bilim insanları bildiğimiz formüller ile hesaplandığında merkezdeki yıldızlar daha hızlı dönmeli diyorlar. Hepsi aynı hızda döndüğü için görünmez bir şeylerin bu döngüye etki etmesi gerekli diyorlar. Bu etkileyen şeyin kara madde olabileceği düşünülüyor.
Başka? Başka ne gibi kuşkular var? Evrende bazı yerler daha boş görünüyor, yıldızların dağılımı daha dengeli olmalı deniyor. Bu boş görünen yerler aslında dolu, buralarda kara madde yoğunlaşması var deniyor. Kim bilir, belki de haklıdırlar.
Kara Maddenin Oranı?
Şimdilik bu söylenenlerin hepsi teori aşamasında, birtakım hesap kitap yapanlar da var, hesaplara göre onca bildiğimiz, gördüğümüz madde aslında evrendeki toplam maddenin %5'i deniyor. Gerisi kara maddedir deniyor. Olabilir mi? Belki de, ben çok uzmanı değilim bilmiyorum. İlgiliyim bu konulara ama sadece böyle konuları izlemekten, okumaktan hoşlanıyorum.
Diyeceğim daha çok az bir süredir evreni inceliyoruz. Yüzyıllar denen süreler bile evren boyutunda çok kısa süreler. Daha yolun başındayız yani ve bazen kimi bilim insanlarının hayatlarını verip yaptıkları çalışmalar bile boşu boşuna olabiliyor. Yanlış bir kuramı ispatlamak için hayatını harcamış çok düşünür var tarihte.
Evet, bugün çok karamsarmışım gibi görünüyor değil mi? Aslında değilim, sadece aklımdan geçenleri paylaşayım istedim. Bazen böyle derin konuları düşününce cevabı olmayan daha çok soru olduğunu fark ediyorum.
Gerçi bu tarz derin konuların cevabını bilsen ne olur, bilmesen ne olur. Kara madde diyorlar mesela, elle tutulmaz gözle görülmez, bir ağırlığı yok ki tartasın, sadece bir öngörü şimdilik, bazı şeylere belki bir açıklama olabilir diye şimdilik akıllardaki bir düşünce. Bir zamanlar da Merkür'ün güneş etrafındaki hareketini anlamadıkları için göremediğimiz bir yerlerde Vulkan diye bir gezegen olduğunu düşünmüşler. Epey araştırmışlar, ama bulamamışlar. Sonradan Allah'tan Einstein gelmiş de konuya bir açıklama getirmiş. Düşünsenize, gökyüzünde oturmuş gecesini gündüzüne katmış olmayan bir gezegen araştıran bir sürü bilim insanı.
Yani aslında takılmamak lazım böyle konulara, ama takılıyor işte insanın aklına bazı sorular, nedense bir an önce çözmek istiyor insan cevabını bilmediği bazı soruları.
Bazen de ne yapsa çözemiyor işte ve sonunda durumu kabulleniyor. Vaz geçiyor uğraşmaktan. Sonuçta bazen insanın elinde olmuyor etrafta olup bitenler. Kimisi böyle durumlarda kader diyor, geçiyor. Elden ne gelir ki, bazı şeyler ilahi bir gücün kontrolünde diyor ve hayatına devam ediyor. Nasıl özeniyorum böyle insanlara.
Karar Vermek, Özgürlüktür
Ben biraz farklı düşünüyorum. Öyle hemen kabullenemiyorum olup biteni. Bilimsel bir altyapıya oturmuyorsa, pozitif bilimlere dayanmıyorsa, aklıma oturmuyorsa kabullenemiyorum nedense.
Bazı şeylere karar vermek insanın elindeki tek özgürlüktür aslında. Bu özgürlüğü kullanmak gerek.
Kendi kararıma bağlı bir şey olduğunda en azından aklıma uygun kararlar almayı tercih ediyorum.
Bazı şeylerin cevabını bilmesek de, bazı şeyler elimizde olmasa da bence karamsarlığa gerek yok.
Herkese tavsiye ederim, bir şeylere karar verme imkânımız varsa o özgürlüğümüzü sonuna kadar kullanalım. En azından bu kararı ben verdim diyorsun, insanın içi huzur doluyor.
Moskova'dan sevgiler.