7 Ekim’den İtibaren 30.000 Filistinliyi Katleden İsrail’e ‘Dur Artık’ Demeyen Avrupa Birliği, Husilere Karşı Neden Harekete Geçiyor?
İsrail durmuyor. 30.000 Filistinlinin ölümüne neden olan İsrail operasyonları durmuyor. Soykırımla suçlanmak da İsrail’i durdurmaya yetmiyor. Husiler de durmuyor. İsrail için Hukuk, Husiler için Avrupa Devrede.
İsrail Gazze'de Kana Doymuyor
İsrail’in 7 Ekim’deki Hamas saldırısını ‘cezalandırmak’ için başlattığı operasyon zaman zaman hız kesmekle birlikte durmaksızın sürüyor. Uluslararası toplum, İsrail’e ‘artık yeter’ diyor. Ancak üzerindeki uluslararası baskıya rağmen İsrail’in Gazze'nin güneyindeki Refah'a askeri bir operasyon başlatabileceğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Bunun olması halinde Gazze’deki Filistinliler için ‘güvenli bölge’ olarak görülen Refah’ın da İsrail tankları ve uçaklarının ateşiyle yerle bir edileceğinden herkes korkuyor. İsrail'in Refah'ı bombalamaya devam etmesinin "vicdansızlık" olacağını söyleyen İrlanda Dışişleri Bakanı Micheál Martin, kanaatimce insanlığın vicdanı oldu.
Gazze'de 7 Ekim'den bu yana İsrail askerî harekâtı nedeniyle hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 29.092'ye yükseldi. Bu basit bir sayı değil. Borsada yükselen hisse senedinin yükseldiği seviye hiç değil. Yaşadıkları coğrafyanın kurbanı olan Filistinliler bunlar. Yurtlarından olmamak için direnen, havadan her gün dolu misali tepelerine düşen bombaların hayatlarına son verdiği Filistinliler… Sadece dün itibariyle 107 Filistinli İsrail’in sonu gelmez saldırıları nedeniyle bu dünyaya ebediyen gözlerini kapadılar.
İsrail ordusu Han Yunus'ta operasyonlarına devam ediyor. Filistin Kızılay Derneği, Han Yunus'taki El-Amel hastanesi yakınlarında "İsrail güçleri tarafından çok sayıda bombardıman yapıldığını" ve bunun "hastane binasında önemli hasara" yol açtığını bildirdi. Hastanede olmanız, bir camiye sığınmanız bile sizin hedef olmaktan kurtulabileceğiniz anlamına gelmiyor. Meşru savaş kurallarına uymak gibi bir derdi olmayan İsrail için artık her şey ‘meşru’ hedef.
İsrail ile Filistin Arasında “Din Savaşı”
Netanyahu Hükümeti bir yandan Gazze’de operasyonlarına devam ederken, diğer yandan da Kudüs’te El Aksa camisine ibadet için gelebilecek kişileri kısıtlamaya devam edeceğini açıkladı. İç İşleri Bakanı Itamar Ben Gvir, 10 Mart’ta başlayacak Ramazan ayı boyunca El Aksa Camii'nde Cuma namazı kılınmasına kısıtlama getirileceğini duyurdu. Abbas’ın bıraktığı boşluğu dolduran, Filistinlilerin hamiliğinde öncü rolü oynamakta olan Hamas, bu hamleyi "dini savaş" olarak nitelendirdi.
İsrail, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından bu yana her Cuma bölgeye erişimi kısıtlıyor. Filistinlileri kısıtlamalara karşı harekete geçmeye çağıran Hamas, "Siyonist caniliğin ve terörist işgal hükümetindeki aşırılık yanlısı yerleşimciler grubunun Filistinlilere karşı yürüttüğü dini savaşını" kabul edilemez olarak niteliyor. Bu arada Mescidi Aksa’yı kullanma hakkının engellenmesi, İsrail karşıtlığının ayyuka çıkmasına neden oluyor. Buna rağmen İsrail Hükümeti ‘güvenlik’ gerekçelerine sığınarak, ibadet kısıtlamasına devam edeceğinin açık sinyallerini vermeye devam ediyor.
İsrail’in İşlediği Savaş Suçları BM’nin En Üst Mahkemesinde Görüşülüyor
Geçenlerde Filistin Yönetimi Dışişleri Bakanı Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na "Gazze'de bir soykırım yaşandığını" ve İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalinin "koşulsuz olarak sona ermesi" gerektiğini söyledi. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin dünyanın gündemine taşıdığı ‘Filistin’deki Soykırım’ BM'nin en üst mahkemesinde görüşülüyor. Dün, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin hukuki sonuçları üzerine bir hafta sürecek duruşmalar başladı. İsrail, davanın daha sonucu belli olmadan, mahkemenin vereceği herhangi bir kararın ya da tahkimin daha önce üzerinde mutabık kalınan barış sürecini tehlikeye atacağını öne sürerek, aleyhte bir karar çıkmaması gerektiğini ima etmeye başlayan açıklamalar yapıyor.
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’yı kutluyorum. İsrail'i soykırım yapmakla suçlayan ve eylemlerini Holokost ile kıyaslayan yorumlarını değerli buluyorum. Nitekim İsrail Lula’nın bu tarihi çıkışından fazlasıyla rahatsız oldu ve kendisini hemen "istenmeyen kişi" ilan ediverdi. Öyle ki, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Lula’nın sözlerini atfen, "Ne unutacağız ne de affedeceğiz. Bu ciddi bir antisemitik saldırıdır." diyerek, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmaya yeltendi.
Filistinlileri Yalnız Bırakman Tek Silahlı Güç Unsuru Yemen’deki Husiler
Yemen’de, ismini kurucusu Hüseyin Bedreddin el-Husi'den alan Şii grup Husiler, Hükümet güçlerine karşı 2004 yılında başlattıkları isyanı devam ettiriyorlar. Arkalarında İran’ın malî ve askerî desteği olduğu iddia ediliyor. Grup 2014 yılında başkent Sana'yı ele geçirecek kadar güç kazanırken, Yemen halen sürmekte olan iç savaş nedeniyle harap olmuş durumda. Suudi Arabistan öncülüğünde, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn'in de dahil olduğu koalisyon gücünün Husilere karşı yürüttüğü uzun süreli hava harekâtı Yemen’e barış getiremediği gibi, ülkedeki Husi egemenliğine de son veremedi. Tüm bu gelişmelere rağmen dünyanın pek dikkatini çekmeyen Husiler, coğrafyanın kendilerine verdiği stratejik konumdan yararlanarak, 19 Kasım 2023 tarihinden bu yana Filistinlilere destek için Kızıldeniz’le bağlantılı uluslararası deniz taşımacılığını sekteye uğratan saldırılarına başlayınca, tüm dünya Husilerin varlığından haberdar oldu. Zira Husiler, Kızıldeniz'in güneyi ve Aden Körfezi'nden geçen ticari gemilere karşı bugüne kadar 30’a yakın saldırı gerçekleştirdiler. Husiler bu saldırıların İsrail'in Gazze'ye saldırısına bir tepki olduğunu, bu nedenle İsrail’le bağlantılı gemileri hedef aldıklarını söylüyorlar. Bununla birlikte Gazze'deki duruma tepki olarak başlan Husi saldırıları grubun popülaritesini artırınca, Husiler kabiliyetlerini göstermek ve İran'a etkili bir müttefik olabileceklerini kanıtlamak için bölgeden geçen her gemiye saldırıyorlar.
Husiler; küçük botlar ve/veya helikopterle gemilere çıkma, gemileri ele geçirme teşebbüsleri yanında gemilere karşı yürüttükleri saldırılarda seyir füzeleri, balistik füzeler, kamikaze dronları kullanıyorlar. Ciddi ölçüde etkili olabilen Sayyad ve Sejil füzelerinin de bulunduğu, 80 ile 300 kilometre menzilli çeşitli gemisavar seyir füze sistemlerine de sahipler.
ABD ve İngiltere’den Sonra Husilerle Mücadeleye AB Ülkeleri de Soyunuyor
Bilindiği üzere Husiler, Kızıldeniz kıyı şeridi dahil olmak üzere Yemen'in büyük bir bölümünü kontrol ediyorlar. Avrupa'yı Asya'ya bağlayan en kısa deniz yolu olan Babülmendep Boğazı’nı kontrol edebilecek bir konumda bulunuyorlar. İsrail’in hamisi olduklarını saklamayan İngiltere ve ABD’ye ait donanma unsurları Husileri durdurmak için karşı operasyon başlattılar. Zira Husi saldırılarının küresel ekonomi üzerinde ciddi yansımaları olmaya başlamıştı.
ABD ve İngiltere’nin önderliğinde Husilere karşı "Refah Koruyucu Operasyonu" ismiyle kurulan çok uluslu koalisyon geçtiğimiz Aralık ayında faaliyete başlamıştı. Koalisyon gücünde gemilerin yanında hava gücü unsurları da bulunuyor. Amerikan kuvvetleri; İngiltere, Avustralya, Bahreyn, Kanada ve Hollanda ile işbirliği içinde Yemen'de Husilere ait olduğu iddia edilen hedefleri vurarak, Husileri durdurmayı, ticari gemilerin izlediği rotaların güvenliğini sağlamayı hedefliyorlar.
Bu arada Avrupa Birliği Konseyi, Kızıldeniz ve Körfez'de seyrüsefer özgürlüğünü korumak amacıyla savunma amaçlı bir deniz güvenliği operasyonu başlattığını açıkladı. Aspides (kalkan) olarak isimlendirilen bu askerî harekât ile uluslararası ticari gemileri hedef alan Husilere karşı bölgede konuşlanacak AB donanmasının mücadele etmesi amaçlanıyor. Aspides görev grubunda özellikle konvoy himayesi ve deniz alanı kontrolü için tasarlanan Almanya’ya ait Hessen Fırkateyni de yer alıyor. Girit’te demirlemekte olduğu bilinen Hessen’in Kızıldeniz için ayrıldığı belirtiliyor.
Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Avrupa’nın da çok uluslu koalisyona destek olmak için Aspides harekâtını başlatmasının gerekçesini, “Husilerin saldırıları göz önüne alındığında, tüm dünya ekonomisinin etkilendiği görülüyor. Bu yüzden, Avrupa Birliği olarak Kızıldeniz'de sivil denizciliği koruma konusunda bir katkı sağlamamız gerekliliği ortaya çıkmıştır” şeklinde açıkladı.
Gerçekten de Husi saldırıları Kızıldeniz’den gerçekleştirilen gemi taşımacılığını büyük ölçüde aksatma potansiyeliyle armatörlerin alternatif deniz yollarına yönelmesine neden oluyor. Son zamanlarda, birçok armatör Asya ile Avrupa arasındaki en kısa deniz yolunu kullanmaktan kaçınarak, Güney Afrika'daki Umut Burnu'nun etrafından dolaşan ikinci rotayı tercih ediyorlar. Bunun anlamı malzeme akışının iki hafta kadar daha gecikmesi, maliyetlerin artmasıdır. Pandemi dönemindekine benzer bir aksaklığa neden olan Husi saldırıları bu nedenle Filistinlilere yardım amacını aşan, tüm dünya ticaretini aksatan bir tehdit haline geldiğinden Avrupa Birliği de bu duruma sessiz kalamayacağını gördü. Teslimat sürelerindeki gecikmeler nedeniyle dünya üretim ağının işleyişini de sekteye uğratan Husilerin durdurulması bir zorunluluk olarak görülüyor. NATO’da adil külfet paylaşımı için bastıran ABD, benzer şekilde dünya ticaret ağının korunabilmesi için Husilerle birlikte mücadele edilmesi gerektiğini yüksek tonda dile getiriyordu. Muhtemelen bu yönde Almanya’nın da üstüne düşeni yapması gerektiği Washington-Berlin arasında görüşüldü ve Almanya Aspendis operasyonu için düğmeye basmayı gerekli gördü.
Sonuç
İsrail durmuyor. 30.000 Filistinlinin ölümüne neden olan İsrail operasyonları durmuyor. Soykırımla suçlanmak da İsrail’i durdurmaya yetmiyor. Öte yandan İsrail’i cezalandırmak için başta İsrail gemilerine, İsrail’e destek veren Amerikan, İngiliz vb. Batı ülkelerinin gemilerine Kızıldeniz açıklarında saldırarak seslerini duyuran Husiler’i de çok uluslu deniz gücü durduramıyor. Şimdi Aspendis operasyonu ile koalisyon gücüne destek vermek için harekete geçen Almanya liderliğindeki AB gücünün de Husilere durdurmak için yeterli olamayacağı değerlendirmeleri yapılıyor. Dünya sorunlarına sessiz kalan dünyamız, sessiz sedasız silahların gölgesinde üçüncü dünya savaşına doğru gidiyor. Kimilerine göre zaten üçüncü dünya savaşı başladı bile! Siz ne dersiniz?
Kaynakça
Amira Mhadhbi, “Husiler Kızıldeniz'deki gemilere saldırmak için hangi silahları kullanıyor?”, BBC, 16 Ocak 2024, https://www.bbc.com/turkce/articles/cw50zrxyyy6o#:~:text=Kızıldeniz%27deki%20gemilere%20yönelik%20son,gemileri%20ele%20geçirmeye%20de%20çalıştı.
The Guardian, “Middle East crisis: EU launches maritime security operation as cargo ship damaged in Red Sea after missiles fired from Yemen – as it happened”, 19 Şubat 2024, https://www.theguardian.com/world/live/2024/feb/19/middle-east-crisis-live-israel-gaza-war-latest-news-updates-idf-rafah-attack-hostages-not-released-hamas-benny-gantz-benjamin-netanyahu-un-who-nasser-hospital
Reyhan Küçük, “AB, Husilere karşı 'Aspides' operasyonunu onayladı”, 12 Punto, 20 Şubat 2024, https://12punto.com.tr/yazarlar/reyhan-kucuk/ab-husilere-karsi-aspides-operasyonunu-onayladi-22711