İsrail Sessizce Devamlı Bombalarken, Türkiye Neden Bir Gece Ansızın Gelebileceğini İddia Ediyor?
Derinliğinde her gecenin uçar Parslar alçak, Sönmesin diye bu şafaklarda yüzen al sancak!
Suriye’de Genel Durum
Suriye; ABD, Rusya ve Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerin yanı sıra İran ve rejimin hâkim olduğu bölgeler arasında da bölünmüş çok parçalı bir ülke durumundadır. Bu ülkenin parçalanmışlık hali, sınır güvenliği ve terörizmle mücadele yönüyle Türkiye’yi yakından ilgilendirmeye devam ediyor. Suriye’de bulunan diğer ülkelerin ve tarafların pozisyonları, birbirleriyle ilişkileri ve rejimin geleceği açısından Suriye’nin sunduğu manzara inanılmaz derecedeki karmaşık yapısını koruyor.
Öte yandan İsrail Devleti sanki Suriye’deki istikrarsızlıkla hiçbir ilgisi yokmuşçasına, kendisini Suriye’deki karmaşadan olabildiğince uzakta konumluyor, böyle bir algının oluşması için uğraş veriyor. Ancak, kendi çıkar ve beklentileri doğrultusunda, özellikle Amerikan politikalarına kendini eklemlemek suretiyle Suriye’nin geleceğinin şekillendirmeye yönelik çaba göstermeyi ihmal etmiyor.
İsrail’in Suriye’ye Gerçekleştirdiği Hava Taarruzları
Bu politika doğrultusunda, İran’ın Suriye’deki varlığını kendisi için bir tehdit gören İsrail, gerektiğinde sert güç kullanmaktan çekinmiyor. Nitekim geçtiğimiz haftalarda Suriye’nin Halep ve Şam havaalanlarına İsrail uçaklarının hava taarruzları düzenlediğine şahit olduk.
23 Mayıs 2022 tarihinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bir gece ansızın gelebiliriz” söylemiyle gündeme gelen Türkiye’nin Olası Beşinci Suriye Harekâtı rafta bekliyor. İsrail ise sessiz sedasız hedeflerine ulaşıyor. Gürültü yapmıyor, harekât yapıyor.
Daha önce de yazdığım gibi, Türkiye, tıpkı İsrail’in yaptığı gibi, amaçlarına hava harekâtı ve gerektiğinde özel kuvvet unsurlarını kullanarak Suriye’deki kendisini risk ve tehdit olabilecek unsurları etkisiz hale getirmeyi birincil askerî harekât politikası yapmalı, tansiyonu yükselten açıklamalardan kaçınmalı, işini sessizce görmeye odaklanmalıdır.
Türkiye için Suriye’de Sadece Hava-Özel Harekât Yapılması Yeterli Olur mu?
İsrail'in Suriye'deki Hava Taarruzlarının Etkileri
İsrail’e göre geçtiğimiz haftalarda İran'ın Suriye’ye yerleşmeye yönelik bölgedeki hamleleri devam etti. Buna İran'ın Suriye'nin doğusundaki ABD güçlerine yönelik tehditlerini eklemeyi İsrail ihmal etmiyor. İddiaya göre, İran Suriye'ye silah yerleştirmenin yanı sıra bunları Hizbullah'a da aktarıyor ve Suriye'deki militan ve terörist gruplarla birlikte çalışıyor.
Bu yönüyle Suriye'nin karmaşıklığı ve bölünmüşlüğü yeni olmasa da İsrail açısından Suriye’yi son haftalarda bir odak noktası haline getiriyor. İsrail, İran’ın Suriye içinde bir şekilde "oyunda" kalmaya devam etmesini istemiyor.
Bu isteksizliğini de güçle perçinliyor. Geçtiğimiz hafta Suriye devlet haber ajansı SANA, İsrail'in Halep ve Şam havaalanlarına hava saldırıları düzenlediğini iddiasına yer vermiş, bu iddia İran medyası tarafından da tekrarlanmıştı. SANA'ya göre hava saldırıları Akdeniz üzerinden Lazkiye yönünden gerçekleştirildi ve havaalanının pistine zarar vererek meydanın geçici süreliğine kapanmasına neden oldu. Genel olarak İsrail’in hava taarruzları, Halep'teki uluslararası havalimanını, Halep'in güneybatısında yer alan ve İran'ın milis güçleri tarafından askeri bir üs olarak kullandığı düşünülen Masyaf bölgesini, yine bu bölgedeki Suriye Bilimsel Çalışmalar ve Araştırma Merkezi'ni (SSRC) ve Şam yakınlarındaki diğer noktaları hedef alıyor.
Gerçekten de, ImageSat International (ISI) tarafından hazırlanan bir raporda Halep Uluslararası Havalimanı'nın 31 Ağustos'ta düzenlenen bir hava saldırısında hasar gördüğü kaydedildi. ISI'ya göre havaalanlarına yapılan saldırının amacı İran'a ait Antonov AN-74 kargo uçağının inişini engellemekti. Uçak, İran Devrim Muhafızları'na silah taşıdığı için ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım uygulanan Yas Air şirketi tarafından uçuruluyordu. Havaalanının pisti, VOR (yerde konuşlu seyrüsefer yardımcısı) ve yakındaki depolar İsrail uçakları tarafından vuruldu.
Aynı raporda havaalanının onarıldığı ve "muhtemelen hizmete geri döndüğü" belirtiliyor ki bu da Suriye rejiminin İran'ın Suriye üzerinden silah taşımaya devam etmesini sağlamak isteyebileceğini gösteriyor.
Aynı zamanda İngiltere merkezli Asharq al-Awsat, Rusya'nın İran'a orta ve batı Suriye'deki bölgelerden çekilmesi çağrısında bulunduğunu bildirdi. İsrail bu durumu bir yanıltmaca olarak yorumluyor. Sözde İran’ın Suriye’deki oynama alanı Rusya-Suriye iş birliğiyle daraltılıyor. Aslında Rusya'nın geçmişte de İran'ın Suriye'deki yığınağından hoşnut olmadığı yönünde haberler çıkmıştı. Ayrıca, Suriye rejiminin İran'ın Tanf gibi yerlerde ABD güçlerine saldırmasından endişe duyduğuna dair haberler de vardı. Rejimin endişe duymasının nedeni, Suriye'de rejim üyelerini tehlikeye atabilecek hava saldırılarına yol açması olarak yorumlanıyor. Her halükârda İsrail açısından İran, Rusya ve Suriye rejimi müttefik ülkeler olarak görülüyor.
İsrail, İran’a ait askeri ve sicil uçaklarının Hizbullah için silah sistemleri taşıdığını iddia ediyor. Suriye ve Lübnan'daki İran destekli milislere silah ve teçhizat kaçırdığından şüphelenilen İran merkezli havayolu şirketlerinin Şam ve Halep havalimanlarını kullandığı vurgulanıyor. İsrail, İran'ın bu ülkeye yerleşmesini ve Hizbullah'ın İslam Cumhuriyeti'nden silah temin etmesini engellemeyi amaçlıyor ve bunun için Suriye havaalanlarını vurmaya devam ediyor.
Sonuç
Başta da yazdığım gibi, Türkiye’nin de İsrail benzeri sessiz sert güç politikalarına dönüş yapması gerekiyor. Davul zurna ile harekât yapmak için şartlar artık elverişli değil. Bu tür söylemler, Türkiye haklı iken haksızmış gibi bir algının beslenmesine hizmet ediyor. Bir gece ansızın gelmeyelim. Geleceksek, her gece akıllıca gelelim, sessiz ve derinden vurup geçelim.
Bu işleri sessiz ve derinden yapabilecek yeteneklerle donatılmış Pars filosunun bir dönem kullandığı mottosuyla yazımı bitirelim:
Derinliğinde her gecenin uçar Parslar alçak,
Sönmesin diye bu şafaklarda yüzen al sancak!