Kuzuların Sessizliği
Kuzuların Sessizliği, erkeklerin göz diktiği kadın olmanın nasıl bir his olduğunu anlatan gerilim ve korku dolu bir film. Ve benzer bir gerilim de şu an Genişletilmiş Orta Doğu bölgesinde yaşanıyor.
Ne filmdi!
Müthiş oyunculuk, inanılmaz senaryo ve muhteşem çekimler.
Baş rol oyuncuları Jodie Foster ve Anthony Hopkins dahil olmak üzere, 5 dalda Oscar alan gerçekten olağanüstü bir film.
Kuzuların Sessizliği, erkeklerin göz diktiği kadın olmanın nasıl bir his olduğunu anlatan gerilim ve korku dolu bir film.
Seyretmediyseniz, mutlaka seyredin.
Ve benzer bir gerilim de şu an Genişletilmiş Orta Doğu bölgesinde yaşanıyor.
Libya’dan Suriye’ye, Karabağ’dan Afganistan’a yaşanan tüm kriz bölgelerinde, bölgeye göz dikenlerin var olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.
Kuzuların sessizliğini bu çerçeveden değerlendirelim.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Karabağ krizinde, Ermenistan yanlısı olan İran’ın yüksek perdeden yorum yapmamasının nedenine bakalım.
İran’ın Ermenistan’la sıkı ilişkileri var. İran’ın kuzeyi yani Tebriz bölgesinin Güney Azerbaycan olarak anılması ve buradaki nüfus çoğunluğunun Azeri Türklerden oluşmasının getirdiği iç politik rahatsızlığı da eklersek, İran’ın yüksek tondan Ermenistan’a destek olması kaçınılmaz, ama şu ana kadar Azerbaycan’a karşı sert bir tavır ve kınama görülmedi.
Aslında benzer durum Rusya için de geçerli. Sovyetler Birliği’nin iki eski üye ülkesinin birbiriyle savaşmasını önleyebilecek en önemli aktör, nihayetinde Rusya. Ama, Rusya’dan her iki tarafa karşı ne havuç ne de sopa gördük şu ana kadar. Rusya’nın Ermenistan’ın batı, özellikle de ABD yanlısı politikalarına ceza kestiği düşünülse de, durum o kadar basit değil.
Yunanistan ve Ermenistan’ın geldiği duruma baktığımızda;
Her ikisi de haksızken, haklı çıkmaya çalışan, elindekilerle yetinmediği için elindekilerden olacaklarının farkında olamayan ve maşa olmaya doğru koşar adım giden ülkeler. ABD’nin kendi çıkarı için politika ürettiğini göremeyen, anlayamayan ve gelecekte bu yanlış politikaları nedeniyle çok acı çekmeleri muhtemel iki ülke.
Birinin arkasında yoğunlukla AB, diğerinin arkasında da ABD olduğunu, Rusya da, İran da anlamış gözüküyor.
ABD’nin Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki politikasında, Suriye, Irak ve İran’ı değiştirmek, dönüştürmek var. ABD’nin tabiriyle Serbest Kürdistan’ın kuruluşu var. ABD’nin, Kafkasya’nın doğal kaynaklarını kontrol etme amacı var. Rusya’yı çevreleme politikası var. Çin’i durdurma isteği var. Var da var.
ABD, bir yandan Rusya’yı çevrelemeye çalışırken, bir yandan da Türkiye’yi çevreleme, fazla palazlanmasını istememe derdinde. Avrasya’da gelişmekte olan Türk siyasi, ekonomik ve askeri gücün farkında.
ABD’nin çıkarı, Rusya ile Türkiye’nin birbirine girmesi, her iki ülkenin ilişkilerinin bozulması ve birbirine karşı cephelerde olmaları. Dolayısıyla bu denkleme İran’ın dahil olduğunu görmek, yani ABD’nin bu üçlünün birbiriyle kavgalı olmasını istemesini anlamak zor olmasa gerek.
ABD’nin Türkiye’yi dönüştürme, değiştirme, ekonomisini çökertme ve farklı terör örgütleri vasıtasıyla zarar ve ders verme çabalarını da ekledik mi, durum biraz daha netleşiyor.
Türkiye’nin Azerbaycan’a en üst seviyeden, iktidarı ve muhalefetiyle tam destek olması zaten kaçınılmaz. Sonuçta Türkiye ile Azerbaycan’ın iki devlet, tek millet olduğunu diğer ülkeler de gayet net bilirler.
Çin’in, bir kuşak bir yol projesini de eklediğimizde, İran ve Rusya’nın Karabağ’daki operasyonlara sessiz kalmalarının ana sebebi ortaya çıkıyor.
ABD politikalarını değiştirmediği müddetçe, Rusya, İran ve Türkiye’nin çok daha fazla birlikte hareket etmeleri kaçınılmaz oluyor.
Evet Putin, Paşinyan’dan pek haz almıyor olabilir ama nihayetinde Ermenistan’ı da yalnız bırakmayacaktır, ancak erken devreye girerse, bu Türkiye ve Rusya arasında sorun yaratabilir ki, Ermenistan’ın durup dururken geçmişte Azerbaycan’a saldırmasının, şimdi de Karabağ’da devlet dışı unsurlarını kullanmasının, yani batı emperyalizmi tarafından iplerinin bırakılmasının ana sebebi de bu.
Dolayısıyla, Rusya’nın ağırlık koymasında gecikmesinin veya isteksizliğinin asıl nedeni, Ermenistan’ın arkasında olan ve kendisini şımartan emperyalist güçlerin oyununu anlıyor olması. Tıpkı İran’ın aynı oyunu görmesi sebebiyle, sessizliğini koruması ve Ermenistan’a üst perdeden destek olmaması gibi.
Sonuçta, ortada gözüken sebeplerle konuyu değerlendirmek yerine, arka planda ve büyük resimde neler olduğunu anlamakta fayda var.
Azerbaycan’ın bu konjonktürden yararlanması, işgal edilen topraklarını geri alması, Türkiye ile diğer Türk devletlerinin birlikteliğinin coğrafi, iktisadi ve siyasi olarak sağlanması, bu sürecin en önemli kazanımı olacaktır.
ABD politika üreticilerine bir tavsiye. Gelin bu bölgede, Türkiye karşıtı oluşumlarla değil, Türkiye ile birlikte hareket edin. Terör kırıntısı yapılanmalara destek olmaktan, onların yaptıklarına sessiz kalmaktan vazgeçin, Türkiye ile birlikte tıpkı Türkiye’nin sizlerle birlikte yaptığı gibi, terörle mücadele edin. Terörü çıkarınız için kullanmaktan vazgeçin. Haksızlığa karşı sessiz kalmayın. Uçaklarınızı, ortaklarınızın uçaklarına karşı değil, terör yuvalarına karşı kullanın. Daha iyi ve adil bir dünyanın lideri olun.
Türk SİHA’sının ABD uçağıyla düşürülmesine sessiz kalmasını da eklediğimizde, kuzuların sessizliği yoğunlaşıyor. Bakalım, bu sessizlik, Hannibal gibi kurtları yenecek mi, göreceğiz.