Rus Uçaksavarı Rus Su-27 Uçağını Nasıl Düşürebildi? Osmanlı Uçaklarında Dost-Düşman Ayrımı İçin Neden Düz Siyah Kare Amblem Kullanıyordu?
Askeri terminolojide ‘dost ateşi’ ya da ‘kardeş katli (fratricide)’; iki düşman unsur birbiriyle savaşırken, buna mavi ve kırmızı iki taraf diyelim, maviye ait uçağın (geminin, tankın, askerin vb.) yine maviye ait başka bir unsur (uçak, helikopter, gemi, uçaksavar vb.) tarafından açılan ateş sonucu vurulması, mavinin maviye (blue-on-blue) angajmanı hadiselerine denmektedir.
28 Mart’ta sabah erken saatlerde bir savaş uçağı Karadeniz’de Sivastopol açıklarında denize düştü. Bazı sosyal medya kullanıcıları sayesinde uçağın düşüş anı kameraya alındı ve anında tüm dünyaya servis edilmiş oldu. Sevindirici olan Rus pilot uçaktan atlamayı başarmış ve sağ olarak kurtulmuştu.
Birkaç saat içinde ise uçağın Rus Hava Kuvvetlerine ait olduğu ve Rusya'nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım'ın Akyar (Sivastopol) şehrine yakın bir bölgede düştüğü, uçağın tipinin ise Su-27 olduğu anlaşıldı. Bazı kaynaklara göre uçak Ukrayna Hava Kuvvetleri unsurları tarafından düşürülmüştü. Henüz F-16’lar gelmeden cepheye F-16’ların gölgesi düşmüştü. Öte yandan Ruslar bu uçağın ‘dost ateşi’ sonucu düştüğünü açıkladılar. Kanaatimce uçağın düşüş nedenini en iyi açıklayan ifade buydu. Diğer ihtimalleri, Ukrayna savaş uçaklarıyla girilen bir angajman sonucu düşürüldüğü benzeri iddiaları, zayıf ve mesnetsiz bulduğumu ifade etmek isterim.
Bununla birlikte Ukrayna, Kırım’daki Rus işgalci birliklerini rahat bırakmadığını, zaman zaman yoğunlaşan saldırılarla Rusların Belbek Hava Üssü merkezli devam etmekte olan Rus birliklerine giden lojistik akışı sekteye uğratmayı hedeflediklerini biliyorum. Ukrayna aylardır 38. Alayın HIMARS gibi taktik füze sistemleriyle, Su-27P ve Su-27SM Flanker savaş uçaklarıyla Belbek havaalanındaki kritik noktaları hedef alıyor. Yine Ukrayna'nın AGM-88 HARM anti-radyasyon füzeleri bu bölgedeki radarlar ve Rus hava savunması için tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Dost Ateşi Nedir? Mavinin Maviye Angajmanı Nedir?
Askeri terminolojide ‘dost ateşi’ ya da ‘kardeş katli (fratricide)’; iki düşman unsur birbiriyle savaşırken, buna mavi ve kırmızı iki taraf diyelim, maviye ait uçağın (geminin, tankın, askerin vb.) yine maviye ait başka bir unsur (uçak, helikopter, gemi, uçaksavar vb.) tarafından açılan ateş sonucu vurulması, mavinin maviye (blue-on-blue) angajmanı hadiselerine denmektedir. Bazı durumlarda bu ‘mavi’ tanımlamasına savaşa taraf olmayan dost veya tarafsız ülkenin silahlı kuvvetleri unsurlarının ateşi de dahil edilebilir, bunların açtığı beklenmedik ama yanlışlıkla yapılan bir ateş sonucu maviye ait bir unsurun zarar görmesi hadisesi yaşanabilir.
Hedefin yanlışlıkla ‘düşman’ olarak tanımlanması ya da kabul edilmesi, bir düşmanla çatışırken dost unsurun çapraz ateş altında kalması, düşman hedefine çok yakın bir noktada olmaması gereken bir dost unsurun varlığından haberdar olunmaması, ateş veya angajman zaman diliminde hedef bölgesine dost unsurun yanlışlıkla girmesi, emirlerin tam anlaşılamaması, silah hataları vb. birçok örnek ‘dost ateşi’ nedenleri arasında sayılabilir. Burada önemli olan düşmanı öldürmek ya da teçhizatını veya tesislerini imha etmek amacıyla dost silah ve mühimmatın kullanılması ve bunun sonucunda dost personelin öngörülemeyen ve kasıtsız olarak ölmesi, ölmesine ya da yaralanmasına neden olunmasıdır.
Öncelikle, ‘dost ateşi’ kazalarının çokça yaşandığı Rusya’da, özellikle de bugünlerde Ukrayna semalarında Rus pilotlar için giderek artan bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Ruslar eğer bu konuda önleyici tedbirleri almazlarsa Su-35 gibi birçok değerli savaş araçlarını kendi açtıkları ateş sonucu kaybetmek durumunda kalacaklar.
Rusların Dost Düşman Tanımlamadaki Eksikliği Nedir?
Rus Hava Kuvvetlerinin, genel manada Rus Silahlı Kuvvetlerinin, dost-düşman tanıma mekanizmasına gereken önemi vermemesini, bu ülkenin askerlerinin dost ateşi ile maruz kalmasına neden olan en büyük eksiklik olarak görüyorum. Rusların kardeş katli riskini azaltmak için bir şeyler yapmaları gerektiğine inanıyorum.
Sivastopol yakınlarında Su-27’nin satıhta konuşlu hava savunma sisteminin dost düşman tanıma konusunda bir zafiyetinin bulunduğunu Ruslar inkâr etmiyor. Uçağın bu nedenle düştüğünü açıklayarak, dost ateşi kazasının yaşandığını en baştan kendileri kabul ettiler.
Her şeyden önce ‘kardeş katli’ hadisesi, Ukrayna semalarında uçan Rus pilotlar için giderek artan bir tehlike olarak görülmelidir. Ruslar ve Ukraynalılar küçük aviyonik farklılıklarıyla, neredeyse birbirinin aynısı olan MiG-29 Fulcrum, Su-24 Fencer, Su-25 Frogfoot ve Su-27 Flanker uçaklarını kullanıyorlar. Bunlar, Su-27 Flanker ailesi de dahil olmak üzere, Sovyetler Birliği'nin dağılma arifesinde geliştirilen ve üretilen uçaklardır. Bu tip uçakları iki tarafın da sahip olması bu nedenle normal kabul edilmelidir. Ancak iki tarafın uçaklarını birbirinden ayırt edememesini normal kabul etmek olası değildir.
Ruslar bu konuda sicili biraz ‘bozuk’ bir görüntüye sahipler. Sözgelimi, 17 Temmuz 2014 tarihinde yaşanan Malezya Havayolları'nın 17 sefer sayılı uçağı (MH17) Rus hava savunma sistemi SA-11 bataryasının açtığı ateş sonucu düşmüştür. SA-11 füzesi, yanlış zamanda yanlış yerde Boeing 777'nin önünde ‘patlatılarak’ bu ticari uçağın düşmesine, yüzlerce yolcunun hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yine Rus hava savunma birliklerinin 28 Mart’ta yaşanan talihsiz dost ateşine benzer bir olayın yaşanmasına neden olduklarını biliyoruz. 6 Ekim 2023 tarihinde Mariupol üzerinde yine bir Su-35'in düşürülmesi hadisesi yaşanmıştı.
Savaş esnasında dost ateşi sonucu uçak, hava aracı kaybetmek, hatta gemi batırmak istemeyen ancak bir şekilde yaşanmakta olan bir durumdur. Kıbrıs Harbi esnasında Türk Hava Kuvvetlerine ait uçakların açtığı ateş sonucu, Deniz ve Hava Kuvvetleri arasında o dönemde sağlıklı bir iletişim ve anlayış birliğinin tesis edilememesinin bir sonucu olarak, birçoğumuzun bildiği Kocatepe’nin batırılması hadisesi yaşanmış, Türk harp tarihinin en üzücü ve kahredici hatalarından biri olarak zihinlerimize kazınmıştır.
Tarihte Yaşanan En Büyük Dost Ateşi Hadisesi
Belki de dost ateşi sonucu uçak düşürme hadisesi yaşanmasında sicili en bozuk ülke ABD’dir. 1993 Muavenet olayını kastetmiyorum. Irak’ın kuzeyinde ‘yanlışlıkla’ helikopter düşürülmesinden de bahsetmiyorum. Askeri havacılık tarihindeki en ölümcül dost ateşi hadisesinden bahsediyorum. İkinci Dünya Savaşı’nda, 9-10 Temmuz 1943 tarihlerinde Sicilya'nın İşgali için yapılmakta olan Husky Operasyonu sırasında, 82. Hava İndirme unsurlarını taşıyan C-47'lere ABD uçaksavar bataryalarının ateş açması sonucunda çok sayıda C-47’nin düşmesi hadisesi, bilinen en büyük dost ateşi, kardeş katli, mavinin maviyi vurması hadisesidir.
ABD Ordusuna ait C-47 çift motorlu nakliye uçaklarının Alman çift motorlu Ju 88 bombardıman uçakları ile benzerliği bu hadisenin yaşanmasında tetikleyici bir faktör olmuştur. Zira uçaksavar bataryaları, Alman uçaklarının kendilerinin üzerinden geçtiğini düşünmüşler, bir saldırı ihtimalini de göz önünde bulundurarak, üzerlerinden geçmekte olan C-47’leri avlamaya başlamışlardır. Neticede Amerikan askerlerini taşıyan çok sayıda C-47 yine Amerikan askerlerinin yerden açtığı ateş sonucu vurularak düşürülmüş ve büyük can kayıpları yaşanmıştır.
Sonradan yapılan incelemeye göre bu hadisenin yaşanmasının bir nedeni de, özellikle Amerikan C-47 uçakları üzerindeki "Yıldız ve Çubuk" işaretinin görülmesinde yaşanan zorluk olduğu ortaya çıkmıştı. Bu nedenle uçaksavarların başındaki askerler Amerikan Ordusuna ait C-47’leri tanımakta zorlanmışlar, kendi ülkelerine ait dost uçakları düşman uçaklarından ayırt etmeyi becerileri yetersiz kalmıştı. Sonuçta Amerikan uçaksavarları, 23 adet C-47 uçağının düşmesine ve uçaklarda bulunan 318 Amerikalı askerin (paraşütçü ve/veya uçak mürettebatı) ölümüne neden olmuştu.
IFF Sistemi Nedir?
Tekrar günümüze dönecek olursak, Rus hava savunma silah ve sistemlerinin aç-kapa mantığıyla çalıştığı, dost-düşman ayrımı yerine belirli saat dilimlerinde belirli bölgelere dost unsurların girilmemesi anlayışının geleneksel Rus hava savunma mimarisinin temelini teşkil ettiğini biliyoruz. Oysaki Rusya, 2008 yılından itibaren Batı tarzı bir hava ve uzay yapılanmasına geçecek şekilde teşkilat, malzeme ve doktrinde birtakım değişiklikler yapmaya karar vermişti. Ancak henüz Batı ordularının onlarca yıldır kullanmakta olduğu dost ve düşman tanımlama (identification friend or foe – IFF) sistemini, Rus ordusu henüz tam manasıyla kullanmıyor. IFF gibi teknik kolaylıkların yanında yöntemsel denen idari düzenlemelere, hava sahasının uçaklar, helikopterler, füzeler, mermiler vb. tarafından paylaşılarak kullanılmasına anladığım kadarıyla hâlâ da hazır değiller.
IFF hem askeri hem de sivil uçaklar tarafından kullanılıyor. IFF cihazının ilk versiyonları transponder olarak isimlendirildi. Başlangıçta uçak ve helikopterlerin askeri radar tarafından sorgulandığında kodlanmış bir sinyal ileten dost uçakları ve helikopterleri tanımlayabilmek için transponder cihazları geliştirildi. Günümüzde sivil havacılıkta halen de transponder olarak geçen bu cihazların ismi askeri dünyada IFF (gelişmiş versiyonları dahil) olarak geçmektedir. Normal şartlarda, askeri ve sivil hava trafik kontrol sistemlerinin, teknik cihazları ve/veya aletleri kullanarak, dost-düşman tanımlaması yapması beklenir. Uçak, karşıdaki yaklaşan uçağı sorgular. Gemi karşıdaki uçak, gemi vb. yaklaşan cismi sorgular. Tank yaklaşan tankı, zırhlı aracı sorgular. Radar izlerine kadar sorgulama teknikleri kullanılır. Her türlü vasıta kullanılarak dost-düşman ayrımı yapılarak, dost ateşinin en aza indirilmesi hedeflenir.
Dost veya Düşman Tanımlama (IFF) Sorgulayıcıları, belirli bir frekansta sorgulama yapan, radyo sinyalinin kimliğine göre dost-düşman ayrımını yapabilen elektronik cihazlardır. Bir yönüyle radar çalışma prensibini esas alır. Sorgulama yapan sistem, dost unsurların kendi cihazlarına bağladığı önceden tüm dost unsurlara yayınlanan ve günlük/30 dakikada bir değişen kod satırlarını kullanarak sorgulama yapar. Karıştırmaya karşı kripto sistemleri de eşgüdümlü kullanılır. Bugün IFF veya sivil dünyadaki ismiyle Transponder olmadan hiçbir hava aracının uçması istenmez. Belki savaşta düşmana sinyal vermemek, IFF üzerinden yer tespiti yapmasının önüne geçmek için IFF belirli bölge veya hatlarda kapatılarak muharebe sahasında görev yapılması, uygun noktaya gelince tekrar IFF sisteminin açılması, en azından dost ateşine maruz kalmadan dost unsurların emniyetle görev yapması amaçlanır.
IFF Cihazı Geliştirilmeden Önce Askerî Havacılıkta Dost-Düşman Ayrımı Nasıl Yapılıyordu?
Fransızlar uçakların gelecekte oynayabileceği rolü, askeri potansiyeli gören ilk uluslardan biri oldu. İlk uçağın 27 Aralık 1903 tarihinde uçmasından 7 yıl sonra, 1910 yılında dünyanın ilk askeri hava kuvveti olan Aéronautique Militaire'i kurdular. Fransızlar bununla da yetinmeyip, hem pilotların hem de yerdeki insanların dostu düşman hava araçlarını ayırt edebilmesi için askeri uçakların ayırt edici işaretlere ‘damgalanması’ gerektiğini fark ettiler. 1912 yılında tüm Fransız askeri uçaklarının kanatlarının üç renkli kokartla boyanması emrini verdiler. Daha sonra Fransız bayrağının kuyruk kısmına da boyanması yaygınlaştı.
Eylül 1914'te, savaşın başlamasından iki ay sonra, Alman Genelkurmayı kendi uçaklarının siyah bir haç ile boyanmasını emretti. Esasında bu geleneksel bir Prusya askeri sembolüydü. Bizim bazı Osmanlı Subaylarına ait eski fotoğraflarda da rastladığımız Demir Haç madalyası, 1813 yılına kadar uzanıyordu. Ancak görünüşe göre uçaklarında kullanmak için belirledikleri kendi amblemlerini Fransız ambleminden olabildiğince farklı yapma ihtiyacı da onları motive etmişti.
Bu modaya daha sonra İngilizler de uydu. Ağustos 1914'te İngiliz Kraliyet Uçuş Kolordusu kendi uçaklarına Union Jack’le, yani İngiliz bayrağının renkleriyle boyanmasını emretmişti. Ancak bu bir yönüyle kötü bir tercih olmuştu. İngiliz uçakları tanıma tanıtma amacının dışında çoktan birer açık hedef haline gelmişlerdi. Bu belirgin boyama paterni, düşman avcı uçakları tarafından İngiliz uçaklarının birkaç saniyede kolayca fark edilmesine neden oluyordu. Üstelik özünde bu da bir haç tasarımıydı ve Almanlardan esinlendiği izlenimini veriyordu. Bu nedenle, sadece iki ay sonra İngilizler bunun yerine müttefikleri Fransızlara ait olan yuvarlak işaretin bir benzerini kullanmaya karar verdiler. Tek değişiklik renkleri tersine çevirmeleriydi, böylece dışarıdan bakıldığında kırmızı-beyaz-mavi yerine mavi-beyaz-kırmızı renklerle İngiliz uçakları tanımlanmış oluyordu. Bu durum, bir bakıma Birinci Dünya Savaşının bu iki büyük müttefikinin kasıtlı olarak çok benzer tasarımları kullandığı anlamına geliyordu ve müttefik kara birlikleri için kendi uçaklarını, İngiliz ve Fransızlara ait müttefik uçaklarını öğrenmelerini, tanımalarını oldukça kolaylaştıran bir işaret olmuştu. İronik de olsa bir Hristiyan inanca sahip İngiliz veya Fransız askeri dersler öğretmeninin ve/veya birlik komutanının; "Daire, dost olduğu anlamına gelir, bu yüzden ateş etmeyin; haç, düşman olduğu anlamına gelir, bu yüzden istediğiniz gibi ateş edin" demesi zorunluluğu ortaya çıkmıştı. Neticede bu bir savaştı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere diğer Müttefikler de ulusal renklerinde aynı yuvarlak deseni kullanmayı tercih ettiler.
Almanya'nın müttefikleri ise, Osmanlı İmparatorluğu hariç, Almanya'ya benzer siyah haç sembolünü uçaklarında ve araçlarında kullandılar. Osmanlı İmparatorluğunun bu savaş esnasında müttefiki Almanlardan tedarik ettiği uçakların üzerinde, önceden boyanmış Alman haç işareti bulunuyordu. Şüphesiz Osmanlı’nın haç sembolünü uçaklarında kullanması, hele ki tüm Müslüman alemini bu savaşta tek bayrak altında toplamaya çalıştığı bir dönemde söz konusu bile olamazdı. Bununla birlikte Alman haç işaretindeki ‘siyah’ renk korundu ve Osmanlı tayyarelerinin üzerine düz siyah kare boyama işareti kullanılmaya başlandı. Zamana bu işaret, Osmanlı'nın resmi ulusal uçak işareti haline geldi.
Birinci Dünya Savaşından sonra Amerika Birleşik Devletleri, eski müttefiklerinden farklılığını ortaya koymak için yıldız amblemine geçiş yaptı. Sovyetler Birliği de aynı şekilde ihtilalin renklerine dönüş yaptı, kırmızı bir yıldızı kendi uçak amblemi olarak benimsedi.
İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında uçak amblemleri hala kullanılmaktaydı, ancak bu büyük savaşta eskiye nazaran bu amblemler, işaretler giderek daha az kullanışlı hale geliyorlardı. Uçaklar o kadar süratli hale gelmişti ki pilotların ya da yer topçularının işaretleri tanımak, dost-düşman ayrımı yapmak için daha da az zamanları vardı. Bu nedenle amblemlere odaklanmak yerine dost ya da düşman uçaklarının şeklini ve siluetini tanımak için bolca pratik yapmak suretiyle, çok uzaktan, görüş içi mesafesi olan 3-4 kilometre mesafeden yaklaşan uçağı tanımaya çalışıyorlardı.
1980'li yıllara gelindiğinde radar ve IFF sistemleri, savaş uçaklarına ayırt edici işaretler çizmenin çok az pratik amaca hizmet etmesini sağlayacak kadar etkili ve güvenilir hale gelmişti. Bu nedenle, modern askeri uçaklar genellikle sadece çok küçük ve zorlukla görülebilen mat renklerle boyanmış bir 'düşük görünürlük' amblemini üzerlerinde taşımaya devam ediyorlar. Daha önceki bir yazımda ifade ettiğim üzere, bazı durumlarda uçak boyası ve dolayısıyla amblem rengi olarak parlak renkler tercih edilebiliyor. Bu kapsamda eğitim uçakları, ambülans uçakları, gösteri uçakları vb. halen de canlı renklere boyanıyorlar, amblemleri de çok ihtişamlı ve parlak olabiliyor.
Sonuç
Rus uçaksavar ateşiyle, Ruslara ait bir adet Su-27 savaş uçağının Sivastopol açıklarında vurulması sonucunda Ruslar uçak kaybı yaşadılar. Pilot paraşütle atlayarak kurtulmaya başarabildi. Ruslar geçen yıl da, Ekim ayında da başka bir Su-35 uçağını da dost ateşiyle düşürmeyi başarmışlardı.
Savaşlarda dost unsurun düşmandan ayrılması, 3T kuralının işletilmesi, bu çerçevede düşmanın yeteri kadar uzaktan tespit edilmesi, teşhis edilmesi (veya tanımlanması) ve gerekirse tahrip (vurulması) edilmesi gerekiyor. Bu maksatla geçmişte uçakların üzerinde hangi ülkeye ait olduklarını gösteren milliyet işaretleri kullanılırken, günümüzde bu işaretlerle birlikte uçakların radar izleriyle birlikte dost-düşman ayrımına yarayan IFF cihazlarının kullanılması, sorgulama mekanizmalarının devreye sokulması, karıştırma olasılığına karşı kriptolamaların yapılması gibi yöntemler kullanılıyor. Dost radarlar arasında iz aktarımı, yan söylem usullerinden yararlanılıyor. Yerden itibaren düşman uçaklarının istihbarat unsurlarınca hareketleri, muhtemel rotaları takip ediliyor. Savunma sistemleri yaklaşan uçakların, hava araçlarının dost veya düşman mı olduğunu önceden anlayacak sistemlerden, sorgulama mekanizmalarından yararlanıyorlar. Dolayısıyla sayısız teknik ve yöntem kullanılmak suretiyle, olabildiğince dost ateşiyle dost unsurun vurulmaması, mavinin maviye angajmanının yaşanmaması hedefleniyor.
Görüldüğü kadarıyla, Rus savunma sistemlerini, 2008 yılında Batı tarzı teşkilat, malzeme ve doktrin anlayışını benimseyen Rus Hava ve Uzay Kuvvetlerinin bir parçası olmalarına rağmen, henüz dost-düşman ayrımını öğrenememişler. Öğrenmek için de bir çaba harcamadıkları kanaati bende oluştu. Dileğim, bu bir hastalık ise, bizim S-400 kullanıcılarına bu nahoş hastalığın geçmemiş olmasıdır.
Kaynakça
Joe Kunzler, “Russian Su-27 Hit By Friendly Fire Plunges Into The Black Sea In Flames”. Simple Flying Military, 29 Mart 2024. https://simpleflying.com/russia-su-27-friendly-fire-shoot-down/
https://twitter.com/i/status/1773383511795269783