Site İçi Arama

savunma

Uzun süredir unutulmuş olan bir tehdit: Deniz mayınları

Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarına yerleştirilen deniz mayınlarının sebep olduğu gelişmeler, neredeyse tüm dünyanın dikkatini çekti. Savaş öncesinde, uzun süredir kullanılmayan deniz mayınlarının bir tehdit olarak yeniden ortaya çıkabileceğine pek ihtimal verilmiyor; bu sebeple denizde mayın avcılığının da artık geçmişte kaldığı düşünülüyordu. Fakat savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, bu illüzyon sona erdi.

Mayın, tarihin en acımasız silahıdır. Çünkü, hiçbir uyarı vermeden öldürür. Üstelik, savaş bitse bile can almaya devam eder. Bir düşman birliği ile karşılaşan askeri birliğin yaşayacağı çarpışma, belli bir süre içinde olup biter. Halbuki mayın böyle kısa sürede başlayıp sona eren bir tehdit değildir. Bir defa döşendi mi, birileri basıp infilak ettirene veya uzman ekiplerce temizlenene kadar tehdit devam eder. 

En kötüsü de mayınlar, sadece askerlere değil sivillere de zarar verir. Hatta siviller, mayınlardan askerlere göre daha çok zarar görür. Çünkü askeri birlikler mayın dedektörü gibi tespit cihazları ile mayınlı bölgeden yol açmak için gerekli araç ve teçhizata sahiptir. Bu konuda eğitim de aldıklarından, mayınlara karşı daha dikkatlidirler. Siviller ise bunların hiçbirine sahip değildir. 

Nitekim, mayınların siviller için ölümcül bir tehdit olduğu, 1990’lardan itibaren ortaya çıkan çatışmalı bölgelerde yaşanan kayıplarla açık bir şekilde ortaya çıktı. Bu bölgelerde kadın-erkek, çocuk-yetişkin, asker-sivil ayırt etmeksizin yüzbinlerce insan mayınlar sebebiyle öldü veya bir organını kaybederek sakat kaldı. Bu durum, uluslar arası örgütlerin dikkatini çekti ve çareler aranmaya başlandı. 

Bunun sonucunda, 1999’da Ottowa Sözleşmesi (Anti-Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşme) hazırlanarak ülkelerin imzasına açıldı. Türkiye, 2003 yılında bu sözleşmeyi imzaladı ve gereğini yaptı. Bu kapsamda, iç güvenlik bölgesindeki ve hudutlardaki kara mayınları bir plan dahilinde temizlenmeye başlandı. 

Rusya, bu anlaşmayı imzalamadığından, Ukrayna Savaşı başlayınca kara mayınlarını her yerde kullandı. Eski nesil metal kaplı mayınları, asfalt yolların üzerine bile yerleştirdiler. Bu durum, savaşın doğrudan tarafı olan Rusya ve Ukrayna ordularına zarar verdiğinden, dünyada büyük bir tepki veya tedirginliğe sebep olmadı. 

Bununla birlikte, Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarına yerleştirilen deniz mayınlarının sebep olduğu gelişmeler, neredeyse tüm dünyanın dikkatini çekti. Savaş öncesinde, uzun süredir kullanılmayan deniz mayınlarının bir tehdit olarak yeniden ortaya çıkabileceğine pek ihtimal verilmiyor; bu sebeple denizde mayın avcılığının da artık geçmişte kaldığı düşünülüyordu. Fakat savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, bu illüzyon sona erdi. 

Olayın ciddiyeti, Karadeniz’in kuzeyinde Rusya ve/veya Ukrayna tarafından döşenen deniz mayınlarının bir kısmının bağlandıkları yerden koparak sürüklenmesiyle anlaşıldı. 8 Eylül 2022'de Romanya Donanmasına ait bir mayın tarama gemisi, Köstence Limanı’nın kuzeydoğusunda mayına çarptı. O sırada, savaşın üzerinden bir yıldan daha az bir süre geçmişti ve bu süre içinde Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin karasularında dokuz adet mayın tespit edilmişti. 

Sürüklenen deniz mayınları; Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna açıklarında hala görülmeye devam ediyor. Bu durum, mayın arama gemilerinin yenilenmesini ve sayılarının artırılmasını da beraberinde getirdi. Bunun sonucunda, Karadeniz’e kıyısı olan bazı ülkelerin savunma bütçelerinin önemli bir kısmı yeni mayın arama gemilerinin alımı için ayrıldı.

Deniz mayınlarının yeniden tehdit haline gelmesine sebep olan gelişmeler, sadece Karadeniz’de değil diğer birçok ülkede de görülmeye başlandı. Örneğin, Tayvan Boğazı'nda Çin/Tayvan stratejilerinin bir parçası olarak mayınların kullanılması planlanıyor. Bu sebeple iki ülkede de bir dizi mayın arama gemisi araştırma ve geliştirme projesi başlatıldı. Bazı ülkeler ise mayın ve mayın tarama gemilerini kendileri üretmek yerine dışarıdan satın alma yoluna gittiler. Böylece, savunma bütçelerinde bu maksatla ayrılan para miktarında artış yaşandı. 

Bu konudaki en önemli gelişmeler, tehdidi yakından hisseden Avrupa ülkelerinde görülmektedir. Avrupa, mayın tehdidine karşı bir ortak savunma programları hazırladı. Avrupa ülkeleri ayrıca, ferdi ve ortak mayın tarama gemisi inşası konusunda büyük bir çaba içine girdiler. Mayın tarama için mürettebatsız sistemler geliştirmek için de çalışmalar yürütüyorlar. 

Benzer gelişmeler Amerika kıtalarına da sirayet etti. Bazı Amerikan firmaları, gelişmiş mayın tarama gemilerinin geliştirilmesi için ABD Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzaladılar. Kanada’da ise Uzaktan Mayın Avcılığı ve İmha Sistemleri için çalışmalar başlatıldı.

Bu trend, mayın tehdidine karşı başka bir çare bulunana kadar devam edecek gibi görünüyor.  Çünkü, deniz mayınlarının, bundan sonraki deniz savaşlarında giderek artan bir öneme sahip olacağı düşünülüyor. Bunları klasik mayın tarama gemileri ile etkisiz hale getirmek oldukça zor olduğundan, Avrupa ve Amerika dışındaki çoğu ülke de mürettebatsız sistemlerin geliştirilmesi üzerinde çalışıyor.

Bu gelişmeler, Türkiye için çok büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye, herhangi bir savaşta mayın tehdidinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir. Örneğin, boğazların giriş-çıkışlarına döşenecek mayınlar, deniz trafiğini tamamen durdurabilir. Ege Denizi’ndeki adaların arasına döşenecek mayınlar da, benzer bir tehlike yaratabilir.

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 09.05.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1380 kez okundu

Google Ads