Site İçi Arama

savunma

2027'ye Kadar Tüm F-16’larımız ÖZGÜR Oluyor, Havada Denge Korunuyor

F-16'larda kullanılacak elektronik harp teçhizatının uçağa entegrasyonu için gerekli olan yazılım kaynak kodlarını istedik, bize vermek istemediler. Biz de ısrar ettik. Bunun üzerine ABD bizi tehdit etti. Mesela lojistik sistemden çıkarırım, sizi non-standard ilan ederim dedi. Bu tür şeyler bizim kararlarımızı çok etkiledi. Bu nedenle hep bağımsız olmak istedik.

Türk-Amerikan askeri ilişkileri ile siyasi ilişkileri şüphesiz paralel giden bir süreçtir. İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru başlayan müttefikler arasındaki bir dizi konferans serisinde, yer yer Stalin’in Türkiye’den toprak talepleri ve Boğazların birlikte kontrolü gibi istekleri oluyordu.

Türk-Amerikan İlişkilerinin Hava Kuvvetleri Boyutu

Eski Hava Kuvvetleri Komutanlarımızdan (1988-1990) Orgeneral Safter NECİOĞLU bu durumu ve sonrasında müttefik olduğumuz ABD tarafıyla gelişen ilişkileri şöyle ifade ediyordu:

"Türkiye kendini tehdit altında hissediyor. İkinci Dünya Harbinden yeni çıkmış. Boğazlar, Kars, Ardahan bilmem nereler (Sovyetlerin) tehdidi altında. Elimizde neredeyse hiçbir şey yok. Ben o dönemde karacı olduğum için yakından biliyorum. Silahlı Kuvvetlerin hiçbir şeyi yok!

Havacılar yine iyiydi. Maalesef Amerikan yardımına muhtaçlığımız büyüktü. ABD’ye muhtaç olunca, haliyle (milletçe) ona bel bağladık. Ona bel bağlayınca ona çok taviz verdik. Amerikalı da ne yaptı? Truman Doktrini çerçevesinde Marshall Yardımı ile bize ihtiyacımız olan ana teçhizatı verdi. NATO ENF (infrastructure, altyapı işleri) kanalıyla altyapımızı yaptı. Ama karşılığında NATO’yu kullanarak bize komuta etmeye başladı. Kendi kullanmadıkları uçakları getirip bize verdiler. Ama, kullanılan yakıtın, uçuş öğretmek için gönderdikleri adamların parasını da bizden aldılar. Sonra bizi yani Hava Kuvvetlerini Amerika'nın ast birliği gibi kullanmak istediler. İzmir'deki 6. ATAF'a (Allied Tactical Air Force) Türk Hava Kuvvetleri bağlı değildi ama bir savaş çıksa bizim uçaklar 6.ATAF Komutasında NATO şapkasıyla savaşa girecekti. Böyle olunca, siz de Amerika'nın ast birliği gibi hareket edersiniz tabii ki.

Silahlanmanız, stratejik kararlarınız bile bundan ister istemez etkileniyor... Sonra biz bunu kırmaya çok uğraştık. Örneğin, F-16'larda kullanılacak elektronik harp teçhizatının uçağa entegrasyonu için gerekli olan yazılım kaynak kodlarını istedik, bize vermek istemediler. Biz de ısrar ettik. Bunun üzerine ABD bizi tehdit etti. Mesela lojistik sistemden çıkarırım, sizi non-standard ilan ederim dedi. Bu tür şeyler bizim kararlarımızı çok etkiledi. Bu nedenle hep bağımsız olmak istedik..."

Hava Kuvvetlerinin İkinci Dünya Savaşından sonra Batı dünyasının desteğiyle gerçekleştirdiği tüm modernizasyon süreçlerini yaşayarak gören Rahmetli Necioğlu Komutanımızın aynı zamanda özgün ve egemen sistemlere olan ihtiyaç kapsamındaki tarihi değerlendirmelerini çok önemli ve kıymetli buluyorum. Gerçekten de biz kendimize özgün bir sistemi kuramadığımız sürece bu ve benzeri sınırlamalarla daima karşılaşacağız. Batı dünyasını bırakıp Doğu dünyasına geçsek de bunun değişmeyeceğini düşünüyorum. Geçmişte de böyleymiş. Bugün de aynısı oluyor. Bu bağımlılığı aşmak biz Türklerin boynunun borcu. Çözüm dışarda değil, içerde bulunmalı, bulunacağına da inanıyorum.

F-16 ÖZGÜR Projesi

Nitekim NECİOĞLU Paşanın işaret ettiği “bağımsız” olma, bağımlılığı kırma yönündeki Türkiye'nin arayışları arka planda hep devam etti. Türkiye bu yönde gereken adımları 1990'lı yılların sonlarına doğru, öncelikle İsrail'le birlikte gerçekleştirilen F-4 ve F-5 modernizasyon süreçleriyle birlikte kısmen atmaya başladı. Ayrıca F-16'lar için, AR-GE boyutlu silah entegrasyon alanında kıymetli ilerlemeler kaydedildi. Bu birikimden yola çıkılarak 2010’lu yılların başında F-16 Blok-30 uçaklarının modernizasyonu için daha bütünleşik, proje bazlı bir yola girilmek istendi. Böylece, bu yıllarda kendi imkanlarıyla F-16 Blok-30 uçakları modernizasyon projesine karar verildi. Bu proje kapsamında, elde mevcut 35 adet F-16 Blok 30 uçağının milli aviyonikler, milli görev bilgisayarı yanında milli mühimmatın uçağa tanıtılması/entegrasyonu amaçlandı. Ayrıca, bazı uçuş aletlerinin analog yerine dijital versiyonlarının uçağa uyarlanması, milli dost düşman tanıma (IFF) sisteminin entegre edilmesi, GPS, kaska entegre hedefleme sistemi, renkli silah ve radar ekranları (MFD) gibi özelliklerin de ilave büyük ekran bir MFD ile birlikte uçağa kazandırılması planlandı. Blok 30 uçakların aynı zamanda yapısal modernizasyona sokulması, gövde ömürlerinin ABD’de ile eşgüdümlü olarak 8.000 saatten 12.000 saate çıkarılması projesinin de bu projeye paralel olarak yürütülmesi hedeflendi. Böylece F-16’larımızı özgür kılmayı amaçlayan bu proje ile ABD’ye bağımlılığın büyük oranda ortadan kalkması mümkün olabilecekti. 

Bu kapsamda, toplamda 46 Milyon dolarlık “ÖZGÜR Projesi” Sözleşmesi, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile TUSAŞ arasında 6 Mart 2012 tarihinde imzalandı. Aynı tarihte ana yüklenici olan TUSAŞ ile alt yüklenici ASELSAN arasında alt sözleşme de imzalandı. Proje kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından TUSAŞ’a bir adet F-16C Blok 30 uçağı geliştirme ve uçuş testleri için tahsis edildi.

Bu projeyle prototip uçağın görev bilgisayarı, milli görev (milli yazılım kullanan) bilgisayarıyla değiştirildi. Yeni nesil milli görev bilgisayarı; entegre aviyonik sistemlerin tek merkezden yönetimini sağlayan, pilota görevi icrasında gelişmiş işlem ve grafik üretme kabiliyetleri ile destek olan bir sistem olarak tasarlandı. Bu sayede uçağa yeni mühimmat ve aviyonik sistemlerinin entegrasyonlarına açık bir mimari kazandırıldı. 

Sonuçta, TUSAŞ tesislerinde, ASELSAN desteğiyle geliştirilen ilk prototip F-16 Özgür uçağı, sistem ve yer testlerini tamamlamasını takiben ilk uçuşunu 9 Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirdi. Mühimmat entegrasyonları ve atış testleri dahil bir dizi uçuş testleri 2022 yılının ortasına kadar tamamlandı. Aynı zaman zarfında yapısal modernizasyonu da tamamlanan ilk ÖZGÜR uçağının Hava Kuvvetlerine bu yılın sonuna kadar teslim edilmesi bekleniyor.

Blok-30 ÖZGÜR modernizasyon süreci devam ederken, aktif faz dizili antene sahip çok fonksiyonlu AESA burun radarının geliştirilmesi için SSB, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve ASELSAN arasında 2018 yılında protokol imzalanarak radar geliştirme çalışmalarına başlanmıştı. Bu radarın geliştirme ve test faaliyetlerinin tamamlanmasını takiben, öncelikle F-16 Blok-30 uçaklarına entegrasyonu düşünülüyor. İlk radarın yakın dönemde hazır olması için AESA projesi çalışmaları devam ediyor.

F-16 Blok-40/50 Uçaklarının da ÖZGÜR Projesine Dahil Edilmesi

Bu arada, ABD ile yaşanan sıkıntılar da dikkate alınarak, başlangıçta Blok-30 uçakları için düşünülen ÖZGÜR Projesinin, F-16 Blok 40 ve 50 bloklarını da kapsaması konuşulmaya başlandı. SSB Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, 10 Ağustos 2022 tarihinde, Haber Global kanalında yayınlanan “Kayıt Altında Özel” programında, F-16 Özgür projesi hakkında şu ifadeleri kullandı:

“F-16 modernizasyonunu kesinlikle kendimiz yaparız. Hem de çok iyisini yaparız. İlaveten de tamamen milli sistemlerle donatılmış görev bilgisayarı ve diğer unsurları aviyonikleri tamamen yerli sistem olarak devreye konabilir. Block 30’larda Özgür Projemizle bu bir yere getirildi. Block 40 ve 50’lerde uygulanacak duruma geliyor. O konuda hiçbir tereddüdümüz yok.”

23 Eylül 2021 itibariyle F-35 programının defteri tamamen kapandı. Bundan hemen sonra 30 Eylül 2021 tarihinde ABD’ye resmi başvuruda bulunan Türkiye, 40 adet F-16 Blok-70 uçağı ve envanterdeki 80 uçağın modernizasyonuna yönelik kit talebini iletti. Bu görüşmeler devam ederken, anlaşıldığı kadarıyla, SSB, Sayın Demir’in ifadesiyle Blok 40/50 uçaklarının da ÖZGÜR’leştirilebilmesi için arka planda birtakım çalışmaları yürüttü. Şimdilerde Blok-30 uçaklarına benzer bir modernizasyon sürecine geri kalan tüm F-16’ların dahil edilmesi düşüncesi ciddiyet kazanmaya başladı. Bizim bilgimiz dahilinde, henüz ortada imzalanmış bir proje olmamakla birlikte, Yakında SSB ile TUSAŞ’ın Blok 40/50 uçaklarını da bağımlılıktan kurtaracak ÖZGÜR projesine imza atabilecek aşamaya gelmeleri bekleniyor. Bunun öncesinde yine ABD ile arzu edilen bu yeni modifikasyonların hukuki boyutunda anlaşmaya varılması arzu ediliyor.

Tüm uçakların ÖZGÜR modifikasyonu tamamlandıktan sonra, ilave bir modernizasyonla tüm F-16’lar milli Blok-70 (Viper) ve belki de Blok 80-90 ayarına çıkarılabilmesi söz konusu olabilecektir. 

Sonuç

Beklenen ve gerçekleşmesinde büyük bir engel görülmeyen bu adımların atılması halinde, tüm F-16’ların 2027 yılına kadar ÖZGÜR modifikasyonlarının tamamlanabilmesi imkân dahilinde görülmektedir. Bunun gerçekleşmesi halinde, aynı tarihte 84 adet F-16’sını Blok-72 (Viper) seviyesine çıkaracak Yunanistan’ın uçaklarına bir yönüyle eşdeğerde olacak 235 civarında F-16 ÖZGÜR uçağının envantere girebileceğini öngörüyorum. 

Böylece, Milli Muharip Uçak (MMU) geliştirme süreciyle birlikte kazanılması planlanan yeni silah sistemlerinin, sensör ve elektronik harp yeteneklerinin, gelişmiş AESA radarının da F-16’lara eklenmesiyle birlikte 2030’lu yıllarda da F-16 ÖZGÜR+ uçaklarının, gövde ömürleri doluncaya kadar Türk Hava kuvvetlerinin ana muharip uçağı olarak görev yapmaya devam edebileceğini değerlendiriyorum. Bütün bu beklentiler doğrultusunda, Türkiye’nin Ege Hava Sahasındaki mevcut durum üstünlüğünü korumaya devam edebileceğini, bunun kolaylıkla başarılabileceğini düşünüyorum.

Kaynakça:

Muhammed Ayyıldız, F-16 Blok 30 Modernizasyonu: ÖZGÜR Projesi, 9 Kasım 2020, https://www.savunmasanayist.com/f-16-blok-30-modernizasyonu-ozgur-projesi/

İlknur Kahraman,Özgür Projesi, F-16 Block 40 ve 50’ye uygulanabilecek, 10 Ağustos 2022, https://www.defenceturk.net/ozgur-projesi-f-16-block-40-ve-50ye-uygulanabilecek

Oğuzcan Atış, Cem Doğut, F-16'ların yerine 3 alternatif, Milliyet, 4 Ekim 2022, https://www.cnnturk.com/dunya/f-16larin-yerine-3-alternatif?page=1

H.İbrahim Fırtına, Alçalmadan Yükselenler, Komutanlar Anlatıyor, Kırmızı Kedi Yayınevi, 3. Basım, 2020, s.208-209.

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 20.10.2022
  • Süre : 4 dk
  • 2969 kez okundu

Google Ads