ABD Hava Kuvvetleri “Ölüm Sarmalına” Girdi mi?
Amerikan Hava Kuvvetlerinde B-52, B-1B, A-10, F-15C, F-15E, F-16, F-22 yaşlanma sürecindedir. Dolayısıyla yıpranma kaynaklı problemleri çok fazladır. Bu uçaklar için artık ömür uzatma faaliyetleri sürdürülmeyecek, uçaklar peyderpey servisten alınacaktır.
Cambridge Dictionary’ye göre, “Ölüm Sarmalı/Death Spiral”; giderek kötüleşen ve büyük zarar veya hasara yol açacak şekilde kötü sonuçlanması muhtemel durumdur.
USAF (ABD Hava Kuvvetleri) küçülüyor; yaşlanan uçaklarının ömür devirlerini daha fazla uzatmak artık mümkün olmuyor, çünkü defalarca yapısal ve aviyonik ömürleri uzatılmış, modernize edilmişler ama artık bu sürecin sonuna gelinmiş, yaşlanan uçaklar arasında; B-52, B-1B, A-10, F-15C, F-16, F-22 en önde gelenlerdir.
Bu arada, başta F-35 olmak üzere; yeni uçaklar da envantere girmekteler ama özellikle F-35’in yeni sistem olmasından kaynaklanan problemleri hızla giderilemiyor, uçak bir türlü faydalı ömür sürecine giremiyor.
Banyo Küveti Eğrisi (Bathtub Curve) ile tariflenen ve sistem ömür döngüsünde geçerli olan; her sistemin başlangıçta yeni olmasından kaynaklanan problemler safhası, akabindeki uzun süreli faydalı ömür süreci ve sistemin yaşlanma sürecinde tekrar yükselen problemler safhasıdır. Bu döngü sürekli tekrarlanmaktadır.
B-52, B-1B, A-10, F-15C, F-15E, F-16, F-22 yaşlanma sürecindedir. Dolayısıyla yıpranma kaynaklı problemleri çok fazladır. Bu uçaklar için artık ömür uzatma faaliyetleri sürdürülmeyecek, uçaklar peyderpey servisten alınacaktır. F-15C ve F-15E’lerin ömür uzatma çalışmaları da kısmen sürdürüleceği için; bu çok faydalı tasarım ve konfigürasyona sahip uçak; F-15EX Eagle II olarak yeniden hayata getirilmiştir.
F-35, F-16V, F-15EX, B-21’i yeni uçak kabul ettiğimizde; özellikle F-35’in sorunları çok yüksektir, B-21 henüz test ve geliştirme safhasındadır seri üretimine başlanmamıştır.
Halihazırda USAF’ın hem çok yoğun eski uçak sorunları hem de çok yoğun yeni uçak sorunları vardır.
Bütün bu sorunlar, USAF’ı Ölüm Sarmalına (Bathtub Curve) çekmekte olup, bu sarmaldan çıkmaya çalışılmaktadır.
Aynı zamanda USAF’ın kendi yarattığı rakibi Çin hava gücünü hızla arttırmaktadır.
Bu artan hava gücü karşısında USAF hem nitelik hem de nicelik açısından yetersizliğini hissetmektedir.
On yıl önce USAF’ın envanterinde yaklaşık 5.500 uçak bulunuyordu. O zamandan beri USAF’daki eski, yıpranmış ve konfigürasyonu obsolete olmuş uçakların emekliye ayrılmasının, yenilerinin tedarikinden daha fazla olması nedeniyle; savaş uçakları, bombardıman uçakları, tankerler, kargo uçakları, dronlar ve diğer uçaklardan oluşan filonun 2025 mali yılında 5.000'in altına düşmesi beklenmektedir.
Bütçe kısıtlamaları ve belirsizlikleri ışığında, bu filonun gelecek yıl ya da beş yıl sonra tam olarak ne büyüklükte olacağını tahmin etmek pek mümkün görünmüyor.
USAF uçak filosunun toplamı, 1956 yılında 26.104 uçağa sahip filonun beşte birinden daha azına ulaştı. Bu dönemde, F-84 Thunderjet ve F-86 Sabre savaş uçaklarının sayısı tek başına 6.400'ü aşmıştı; bu, USAF’ın 2024 mali yılındaki 5.032 uçak gövdesinden oluşan toplam filosunun tamamından çok daha fazlaydı.
USAF filosu US NAVY ve US MARINE’lerin 3.308 uçaklık toplam envanterinden %52 daha büyüktür.
USAF’ın yeni uçakları, önceki nesillerin çok ötesinde ateş gücü ve hassasiyetle hedefleri vurmak gibi yeteneklerde olmaları nedeniyle; uçak sayısının azalması kaynaklı endişelerini baskılıyor, ancak küçülen filo bazı yasa yapıcılarını ve havacılık otoritelerini endişelendiriyor.
Hava gücü otoritelerine göre; modern uçaklar önceki nesil teknolojilere göre daha fazla hız, menzil, gizlilik (stealth) ve başka avantajlar sunmasına rağmen, "bir uçak aynı anda yalnızca tek bir yerde olabilir." Bu tespit; niteliğin tek başına yeterli olamayacağını, niceliğin de mutlaka sağlanması gerekliliğini dikte etmektedir.
Hava gücü otoritelerine göre; caydırıcılığın ve kuvvet yapısının güvenilirliği açısından büyüklük (nicelik) hâlâ önemlidir, işte bu noktada, onlara göre USAF yetersiz kalmaktadır. Örneğin; Hint-Pasifik bölgesinde konuşlandırılan bir F-35, Avrupa'da size yardımcı olacak hiçbir şey yapamaz.
Çok geniş bir coğrafyada çok sayıda tehditle karşı karşıya kalındığında; sadece kalite yeterli ve önemli bir yetenek olamıyor, aynı zamanda miktar da önem kazanıyor.
USAF’da bütçelemede kafa karışıklığı da olmaktadır. Örneğin, USAF 2025’te harcamalarını Yeni Nesil Hava Hakimiyeti (NGAD) programı gibi gelecekteki gelişmiş uçakların araştırılması ve geliştirilmesine odakladığından, planlanan F-35A ve F-15EX Eagle II alımını geri çevirmek istiyor. Bu çaba, daha da yetenekli bir savaş uçağının yanı sıra işbirlikçi savaş uçağı olarak bilinen yapay zekâ destekli dronları üretmeyi de amaçlıyor. Ancak, bu USAF’ı ölüm girdabına daha hızlı ittiriyor. Hemen görev yapabilecek silah sistemlerini azaltırken, henüz seri üretimine bile başlanmamış, yani size uzun süre faydası olamayacak sistemlere size kısa sürede fayda sağlayacak olanların kaynağını aktarıyorsunuz.
Tüm bu yaşlanan ve yeni uçak sorunları, nicelik yetersizliği, kaynak yetersizliği, artan tehdit, USAF’ı ölüm sarmalının etkisine atmaktadır.