Site İçi Arama

savunma

ABD’in Skunk Works Ürünü İlk Savaş Jeti Lockheed P-80 Shooting Star Nasıl Doğdu?

İkinci Dünya Savaşı'nın yüksek teknolojili uçakları incelendiğinde, akla genellikle Heinkel He 162 Volksjäger, Messerschmitt Me 262 ve Heinkel He 163 Komet gibi Alman tasarımları gelir. Öte yandan bu büyük savaşın galibi ABD ve müttefiklerinin de bu alanda önemli geliştirme faaliyeti içinde olduklarını, Almanlar kadar olamasa da başarılı ürünlere imza attıklarını görüyoruz. İlk Amerikan Savaş Jeti P-80 bu başarılardan birisi olarak biliniyor.

İkinci Dünya Savaşı Devam Ediyor, Alman Askeri Havacılığı Açık Ara Öne Çıkıyor

F-80 olarak da bilinen Lockheed P-80 Shooting Star, ABD Ordusu Hava Kuvvetleri (USAAF) tarafından operasyonel olarak kullanılan ilk jet avcı uçağıydı. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki havacılık teknolojisi tartışılırken genellikle ilgi odağı olan uçak Messerschmitt Me 262 gibi Alman jet uçakları bilinir. İkinci Dünya Savaşı'nın yüksek teknolojili uçakları incelendiğinde, akla genellikle Heinkel He 162 Volksjäger, Messerschmitt Me 262 ve Heinkel He 163 Komet gibi Alman tasarımları gelir. Öte yandan bu büyük savaşın galibi ABD ve müttefiklerinin de bu alanda önemli geliştirme faaliyeti içinde olduklarını, Almanlar kadar olamasa da başarılı ürünlere imza attıklarını görüyoruz. Bunlardan ilk akla gelen jet uçağı ise P-80’dir. Bu uçak, hem savaşta önemli bir rol oynadı hem de dünya jet havacılığının geleceğini şekillendirme öncü bir rol oynadı. P-80’lerin günümüz askeri havacılık alanındaki Amerikan hegemonyasının inşa edilmesinde önemli bir katalizör işlevi gördüğünü söylenebilir. 

Amerikalılardan önce İngilizler, Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) subayı Frank Whittle öncülüğünde 1930 yılında ilk turbojet motorunu icat etmeyi başarmıştı. Whittle'ın bu icadı sayesinde, 1941 yılında ilk jet motorlu uçak olan Gloster E.28/39'un geliştirilebildi. 

Bu arada ilk Amerikan jet avcı uçağı olan Bell P-59 Airacomet de 1942 yılının Ekim ayında hizmete girdi. Toplamda 66 adet üretilen P-59 jetleri, savaşta fayda sağlayacak gerekli operasyonel yeteneklerden yoksun olduğu için ses getiren bir uçak olamadılar. Bir jet uçağı olmalarına rağmen, P-59’lar dönemin en yeni piston motorlu avcı uçaklarına bile yetişemiyordu. İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri bu uçağı Gloster Meteor'dan bile daha düşük seviyede bulduğundan, savaşta kullanmaya değer görmedi. Bunun üzerine Amerikan jet avcı uçağı P-59’lar, savaş pilotlarının eğitiminde kullanılmaktan öteye geçemedi.

Kelly Johnson, P-80 Shooting Star’ı Geliştirmekle Görevlendiriliyor

Artık Amerikan jet havacılığının hem Almanlardan hem de İngilizlerden geri kaldığı ayan beyan ortaya çıkmıştı. Yeni geliştirilen Alman jet avcı uçakları, üstün hızları ve ivmeleriyle Avrupa semalarında hakimiyet kurmaya başladıklarının ilk işaretlerini veriyorlardı. İngilizlere ve Almanlara yetişme ihtiyacını fark eden ABD, P-80 Shooting Star'ı geliştirmek suretiyle aradaki açığı kapatmayı hedefledi. Oyun alanını hızla dengelemeyi uman ABD Savaş Bakanlığı, Johnson'ı ABD'nin ilk gerçek operasyonel jet avcı uçağı olacak P-80'i geliştirmesi için görevlendirdi. Böylece, Lockheed tarafından tasarlanan bu uçak, müttefiklerin İkinci Dünya Savaşı'nda üretme başarısını gösterebildiği motoru gövde içine monte edilmiş olan tek jet olarak adından çokça söz ettirdi.

P-80'in geliştirilebilmesinde, 1943 baharında Messerschmitt Me 262’nin varlığından haberdar olunması, bu uçağın inceleme fırsatının yakalanması oldukça etkili olmuştur. Amerikan jet havacılığı, İngilizlerin jet uçaklarını geliştirmeye yönelik araştırmalarından da yararlandılar. Böylece P-80 tasarımında oldukça geniş bir yelpazede, dünyadaki mevcut teknolojilerin konsolide edilmesi, P-80 üzerinde birleştirilmesi mümkün olabildi. ABD, İngiliz motoru Halford H-1B Goblin’i takarak P-80'lere, Me 262 ile boy ölçüşebilecek bir performans kazandırmayı hedefledi.

Esasında P-80 üzerindeki çalışmalar 1943 yılının Mayıs ayında başlatılmıştı. Ancak henüz İngilizlerden motor temin edilememişti. Lockheed Baş Mühendisi Kelly Johnson, fabrika mühendislerinden bir ekip kurdu. Ekibin görevi, USAAF için yeni bir uçak prototipini geliştirmek olarak belirlendi. Kelly Johnson, bu yeni jet savaş uçağını 150 gün içinde geliştirmeleri gerektiğini biliyordu. Bu yüzden, ekibi haftada altı gün ve her gün en az 10 saat çalıştırmak üzere sıkı bir takvim hazırladı. P-80 büyük bir gizlilik içinde bu ekip tarafından geliştirilmeye başlandı.

Kelly Johnson’un Skunk Works ekibi, ilk prototip olan XP-80 Lulu-Belle'i 143 günlük bir çalışmanın ardından, kendilerine tanınan süreden 7 gün önce, 1944 yılının başlarında üretmeyi başardı. İngiliz H-1B motoruyla güçlendirilen Lulu-Belle, ilk uçuşunu 8 Ocak 1944 tarihinde gerçekleştirdi. Uçuş testlerine kesintisiz devam eden uçak, daha sonraki testlerde 20.000 feet'in üzerinde 500 MPH'yi aştı. Bu sürat, onu düz uçuşta bu hızı aşan ilk USAAF turbojet uçağı yaptı.

İlk uçuşun ardından Johnson ve ekibi gururluydu. Amerikan jet mühendisliği olarak dünyaya ses getiren bir başarıya imza atabilmişlerdi. İlk uçuştan sonra Johnson şunları söylüyordu: “Bu muhteşem bir gösteriydi, uçağımız başarılıydı. Bu öylesine büyük bir başarıydı ki Almanların jet uçakları üzerinde yıllarca süren ön geliştirme çalışmalarından kaynaklanan bir avantajları vardı. Şimdi bu uçuş bize Almanları yakalayabildiğimizi göstermişti. Bu uçak Almanların çok da gerisinde olmadığımızı bizim fark etmemizi sağladı." Bu başarıdan güç alan Amerikan jet havacılığı, ilave prototipleri geliştirilmeye odaklandı.

Lockheed P-80 Shooting Star özellikleri

P-80 Shooting Star’ın herhangi bir ağırlık merkezi sorunu yaşaması istenmiyordu. Bu yüzden uçak tasarımında gövde merkeze kondu, uçak gövde etrafında geliştirildi. Kokpit, pilotlara engelsiz bir görüş sağlayan baloncuk (bubble) şeklinde yapılmış bir kanopi ile kaplandı. Uçağın seri üretimine geçildikten bir süre sonra, prototipte kullanılan İngiliz motoru da değiştirildi. 4,600 pound kuru itme gücü üretebilen Allison J33-A-35 motorları P-80’lere entegre edildi. Uçağın 0.76 Mach hıza erişmesi ve 825 millik bir menzile (harekât yarıçapına) ulaşabilmesi, bu yeni motorun sahip olduğu güç seviyesiyle mümkün olabilmişti.

Tek kişilik üretilen P-80’lere çeşitli silahlar da entegre edildi. Burun altına yerleştirilen, altı namlulu .50 AN-M3 Browning makineli topu, uçağın birincil silahı olarak düşünüldü. İlave olarak sekiz adet Yüksek Hızlı Hava Roketi (HVAR) ile uçaklar donatıldı. Kanat altlarında 1.000’er kiloluk birer bomba taşınması da ihmal edilmedi. Aslında uçağın küçük boyutlu olması, ilave silah ve mühimmatın uçağa entegre edilmesinde bazı sorunları da beraberinde getirmişti. Bu sorunları aşabilmek için silah taşıma istasyonlarında ayarlamalar yapıldı, bu uçağa özel geliştirilen raylı bir düzenek kullanıldı.

P-80’ler İkinci Dünya Savaşında İtalya üzerinde gizli görevlerde uçtu

USAAF, P-80 Shooting Star'ı savaşa sokmağı çok arzu ediyordu. Hatta Alman Me 262'lerle bu uçakları havada kapıştırmak için komutanlar adeta sabırsızlanıyordu. Amerikan gururu savaşta jet uçağı alanında da kendini ispatlamak istiyordu. Acele bir kararla, elde mevcut dört adet erken üretim YP-80A uçağı Avrupa'ya gönderildi. Bu dört uçaktan ikisi, gösteri ve tanıtım uçuşları için İngiltere'de kaldı. Diğer ikisi Lesina Havaalanı'ndaki 1. Avcı Grubu'na katılmak üzere İtalya'ya gönderildi.

İtalya'da YP-80A'lar ilginç bir durumla karşı karşıya kaldılar. O sırada Alman Hava Kuvvetleri Luftwaffe, İtalya Cephesi'nde zaten kendi jet uçaklarını kullanıyordu; Arado Ar 234B Blitz keşif jetleri, müttefik hatları üzerinde keşif görevleri yapıyordu. Bu jet uçaklarının kapasitesi oldukça yüksek olduğundan, müttefiklerin elindeki klasik uçaklar tarafından engellenmeleri mümkün olamıyordu. YP-80A’ların bu durumu müttefiklerin lehine değiştirme potansiyeli olduğuna kanaat getirildiğinden, iki adet YP-80A uçağı İtalyan cephesine gönderilmişti.

YP-80A’lar İtalyan cephesinde iki sorti uçuş gerçekleştirdi. Bugün bu uçuş görevlerinin ayrıntılarının ne olduğunu bilmiyoruz. Bu uçuşlar her ne kadar muharebe uçuşu olarak kaydedilebilecekken, nedense savaş dışı yapılan uçuşlar olarak kaydedilmişlerdir. Muhtemelen bu iki uçuşta arzu edilen verim alınamadı. Öte yandan orijinal plana göre, bu iki uçağın arkasından ilave P-80’lerin Avrupa cephesine gönderilmesi gerekiyordu. Ancak P-80’lerin seri üretiminde gecikme yaşanıyordu. Üretimde bu gecikme, P-80’lerin İkinci Dünya Savaşında İtalya’da daha fazla sayıda kullanılmasına engel oldu. Bu nedenle, bu savaşta P-80’lerin ses getirecek önemli başarılara imza atması da söz konusu olmadı. İtalya semalarındaki limitli bu operasyonla yetinilmek zorunda kalındı.

Savaş Sonrasında Lockheed P-80 Shooting Star Üretimi Devam Etti

İkinci Dünya Savaşından sonra P-80 Shooting Star’ın üretimine ve kullanımına devam edildi. F-80 olarak adlandırılan bir avcı-bombardıman uçağına dönüştürüldü ve Kore’de 1950-53 arası savaşta kullanıldı. ABD Donanmasına teslim edilen P-80A’lar uçak gemilerinde görev yapabilecek şekilde modifiye edildi ve USS Franklin D. Roosevelt (CVB/CVA/CV-42) gemisinde konuşlu görev yapmaları sağlandı.

Amerikan askeri jet tarihinde öncü bir uçak olarak kabul edilen P-80’lerden toplamda 1.700 adet üretildi. Daha sonra uçağın eğitim modeli de üretildi ve dünyada birçok Hava Kuvvetleri tarafından askeri pilotlarına gelişmiş (tekâmül veya İngilizce, advanced) jet eğitimi vermek için kullanılan T-33 uçaklarına dönüştürüldü. Bu satırların yazarı olarak, ben de nostaljik T-33 uçaklarıyla 1989 yılında İzmir Çiğli’de eğitim alma bahtiyarlığına erişmiştim. 1959 yılına kadar toplamda 6.557 adet T-33 uçağının üretimi gerçekleştirilerek, Türkiye dahil, birçok ülke tarafından bu uçakların kullanılmasının önü açılmıştır. T-33’ler 1997 yılına kadar serviste kalmaya devam etmiş, bu yönüyle de başarılı bir uçak olmuştur.

P-80 Shooting Star İlklerin Uçağı

Eğitim ve harekât görevlerinde kullanımının yanı sıra, P-80’ler dünya havacılığında ilklere imza atarak da katkı sağlamaya devam ettiler. 19 Haziran 1947 tarihinde Albay Albert Boyd tarafından kullanılan bir P-80R jet uçağı, 623,73 MPH sürate ulaşarak, o dönemde ulaşılabilen en yüksek hıza ulaştı, dünya hız rekorunu kırdı. P-80R aynı zamanda, 27 Haziran 1923 tarihinden itibaren havacılığın gündemine giren havada yakıt ikmal yeteneğinin geliştirilmesinde de öncü rol oynadı. P-80; İkinci Dünya Savaşı esnasında başarılı bir şekilde havada yakıt ikmali yapan ilk jet uçağı olarak havacılık tarihine geçti.

Lockheed F-80 Shooting Star Kore Harbinde Kullanılıyor

P-80 Shooting Star'ın en iyi bilinen varyantı F-80 idi. Geliştirme aşamasında yüksek irtifa önleme uçağı olarak tasarlanan bu uçak, Kore Savaşı boyunca foto keşif (RF-80), av ve avı-bombardıman rollerini de üstlendi. Kore Harbinde, Kuzey Kore’nin kullandığı Mikoyan-Gurevich MiG-15, Ilyushin Il-10 bombardıman ve Yakovlev Yak-9 avcı uçaklarına karşı havada mücadele veren bir cephe uçağı olarak görev yaptı. Bu arada bir ilk daha gerçekleşti. F-80C jetleriyle uçuş görevine çıkan Teğmen Russell Brown, bir MiG-15 ile girdiği it dalaşında, bu uçağı alt etme başarısı göstererek, ilk kez bir Amerikan jetinin bir düşman jet uçağını düşürmesinde rol almış oldu. Kore Harbinin başlarında düşürülen düşman uçaklarının %75’inin F-80’lerden tarafından düşürüldüğü biliniyor. Bununla birlikte, özellikle düşman uçaksavarlarına karşı zayıf bir performans sergileyen F-80 uçaklarından bu savaş boyunca 368 uçak kaybedildi. 

Özünde bir İkinci Dünya Savaşı uçağı olan F-80’ler, gösterdikleri başarılara rağmen, çağın gerisinde kalmaya başlamışlardı. Tasarımsal değişikliklere ihtiyaç duyuluyordu. Bu da yeni uçaklar demekti. Kore Savaşının ortalarına doğru performansı daha yüksek savaş jetlerine ihtiyaç olunca, F-80’ler geriye çekildiler ve yerlerini F-86 Sabre uçaklarına bıraktılar.

Sonuç

P-80 Shooting Star, ABD'de jet havacılığının ilerlemesinde önemli bir rol oynamış ve jet avcı uçaklarının geleceğinin şekillenmesine yardımcı olmuş bir öncü jet uçağıdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında kayda değer bir fayda sağlayamamıştır. Belki biraz daha önce üretimi mümkün olabilseydi, savaşta adını en çok duyacağımız uçaklardan biri olabilirdi. Bununla birlikte, dünya jet teknolojisinin gelişimi üzerindeki etkisi önemliydi. P-80 savaş uçakları, kendi döneminde jet motorlu uçakların potansiyelinin kanıtlanmasını sağlamıştır. Böylece ilerleyen yıllarda Amerikan F-86 Sabre ve Sovyet MiG-15 gibi daha gelişmiş jet tasarımlarının önünü açmıştır.

Uçağın geliştirilmesi ve nihai operasyonel kullanımı Amerika'nın havacılık teknolojisini ilerletme ve hava üstünlüğünü sağlama konusundaki kararlılığını ortaya koymuştur. Kelly Johnson liderliğindeki bir mühendislik ekibi tarafından Skunk Works yaklaşımıyla üretilen bir uçak olan Lockheed P-80; kendi çağdaşları (Heinkel He 162 Volksjäger, Messerschmitt Me 262 ve Heinkel He 163 Komet gibi Alman tasarımları) kadar ünlü olmayabilir, ancak jet havacılığına ve savaş sonrası döneme yaptığı katkılar da unutulmamalıdır kanaatindeyim.

Kaynakça:

Damian Lucjan, “Lockheed P-80 Shooting Star: The Only US Jet Fighter to See Action In WWII – During Secret Operations In Italy”, War History Line, 10 Mayıs 2023, https://www.warhistoryonline.com/aircraft/lockheed-p-80-shooting-star.html

Lockheed Martin Website, “The P-80 Redefines Fast - In the Air and On the Assembly Line”, 1 Ekim 2020, https://www.lockheedmartin.com/en-us/news/features/history/p80.html

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 30.06.2023
  • Süre : 7 dk
  • 3671 kez okundu

Google Ads