Site İçi Arama

savunma

Çin, J-10 Vigorous Dragon’un Tasarımında İsrail'in Lavi’sinden Etkilendi mi?

İsrail'in yerli jet avcı uçağı üretimi sona erdi - ancak Lavi için geliştirilen teknolojiler tarafından büyük ölçüde desteklenen jet avcı uçakları için gelişmiş silahlar ve bileşenler değil. İsrailli “Lavi (küçük aslan)” göklere veda ederken Çinli “Vigorous Dragon (güçlü ejderha)” gökyüzüne merhaba diyor...

Alınması Gereken Dersler

Herkes İsrail’in Ortadoğu’da ABD’nin koruması altında olduğunu bilir veya zanneder ve bu doğrudur ama bir yere kadar... Patron’nun kim olduğunu unutmamak koşuluyla!

İsrail kendi jetlerini ilk olarak 1967'de Fransız Dassault Mirage V siparişinin ambargo altına alınmasından sonra üretti. İsrailli ajanlar Mirage V şemalarını (ve büyük olasılıkla üretim bileşenlerini ve hatta uçak gövdelerini) elde ederek IAI (İsrail Havacılık ve Uzay Sanayi)’ın iki yerli klon uçağı üretmesine yol açtılar: Nesher ve geliştirilmiş Kfir. Bunların her ikisi de IAF (Israeli Air Force-İsrail Hava Kuvvetleri)’a hizmet etti ve geniş çapta ihraç da edildiler.

1969-1979 yılları arasında, IAF, Amerika Birleşik Devletleri'nden yüksek performanslı çift motorlu 3’üncü nesil F-4 Phantom avcı uçakları ve F-15 Eagle 4’üncü nesil hava üstünlüğü sağlayıcı önleme (air superiority interceptor) uçakları aldı (Bknz. Ref.1) aldı. Bununla birlikte, IAF; giderek daha savunmasız hale gelen A-4 Skyhawk ve Nesher jetlerinin yerine daha ucuz bir tek motorlu taktik avcı uçağı istedi. Öyleyse neden Nesher'in yerine geçecek bu uçağı yurt içinde kendileri tasarlamayacak ve inşa etmeyeceklerdi?

Tam da bu yıllar, ABD’de “Yeni Nesil Avcı Uçağı” yarışmasında; General Dynamics’in tasarımı YF-16’nın Northrop tasarımı YF-17’ye karşı galip geldiği, seri üretime geçileceği ve bir çok müttefik ülkenin (Türkiye dahil) F-16’ya yoğun ilgi gösterdiği zamanlardı. Yani ABD’nin önünde F-16 içinİIsrail dahil bir çok potansiyel müşteri ve devasa bir ekonomik kazanç vardı.

İsrail ve ABD, Orta Doğu'da o zamana kadarki en büyük hava savaşına kilitlenmiş durumdaydı. Pentagon, İsrail'in inşa etmeyi planladığı 300 Lavi gelişmiş savaş uçağı tasarım ve üretim projesini sessizce durdurmaya çalışıyordu. Öte yandan, Lavi projesi İsrail halkı tarafından geniş ilgi görüyor, projenin etrafında kenetlenme, milli bir birlik ve beraberlik ruhu da oluşuyordu. Bu durum İsrailli politikacıların da gururunu okşuyordu.

Yılda yaklaşık 1.8 milyar dolarlık Amerikan askeri yardım parasını kullanan İsrailli yetkililer; hiçbir şeyin bu yardımın yapılmasını engellemeyeceğini umarak Lavi'yi çizim tahtasından, üretim hatlarına ve gökyüzüne sürüklüyor, 1990'lar için son teknoloji avcı-bombardıman uçağını gerçeğe dönüştürmeyi gönülden umuyorlar ve bu ideallerinin gerçekleşeceğine milletçe inanıyorlardı.

İsrail bu tuhaf silahlanma yarışında, ilk iki Lavi prototipinin resmi olarak "kullanıma sunulmuş" olması gerçeği sayesinde liderliği ele geçirdi. İlk Lavi üretim hattından çıktı ve test uçuşlarına başladı.

İsrailli yetkililer, İbranice aslan yavrusu anlamına gelen Lavi'den en çok saygı duyulan ulusal projelere ayrılmış tonlarda söz ediyordu. Lavi İsrail için bir uçaktan daha fazlası haline gelmişti. Açıkçası; Lavi program, İsrail için “Amerikan uzay programının eşdeğeri” haline geldi. İsrailli yetkililerin ülkenin tüm teknolojik seviyesini yazılım, bilgisayar ve savunmada yükseltebileceğine inandıkları bir mega-projeydi.

Ancak, “tilkinin” bu yüksek ideali ve ciddi başarısı, kollarına sığındığı “ayının” acaba umurunda mıydı? Pentagon, Lavi projesinin iptalini ve üretilen prototiplerin test uçuşlarının durdurulmasını ve bu uçakların müzeye kaldırılmalarını, sonun da net olarak deklare etti. İsrailli dostları Pentagon’a eğer Lavi projesi iptal edilirse, binlerce İsrailli mühendisin ve yüksek teknolojili kontraktörlerinin işsiz kalacağını, ulusal gururun zedeleneceğini, bilimsel gelişmenin kısıtlanacağını, beyin göçünün artacağını ve hava güçlerinin etkinliğinin ve yetkinliğinin azalacağını defalarca izah ettiler, hatta dediler ki; eğer bu proje rafa kaldırılırsa “Gökyüzü Yeryüzüne Düşecek” (sanırım teolojik bir vurgulamaydı).

Dönemin Başbakanı Şimon Peres, Lavi projesini Amerikallara karşı savunurken, “Siz Amerikalılar aya gittiğinizde hedefiniz sadece ay değildi” dedi. ''Hedef, sizinle ay arasında olan tek şeydi; yol boyunca bilimsel ve teknolojik gelişme. Belki çikolata üretseydik çok daha ucuz ve daha tatlı olurdu. Ancak, çikolata üretmek gerçek bir bilimsel başarı getirmeyecektir. Gerçek bilimsel başarı için gerçek riskler almalısınız.''

Ancak Pentagon; kabaca Amerika'nın F-16'sına benzeyen Lavi uçaklarından eğer İsrail toplamda 300 adet ve daha fazlasını üretecekse, yıllık 1.8 milyar doları bulan Amerikan askeri yardımını artık İsrail’e vermeyeceğini net olarak beyan etti. Bu yardım İsrail savunma bütçesinin büyük bir bölümünü finanse etmekteydi. Bir İsrailli general, ''Lavi uçabilir elbette'' dedi üzüntüyle, ''ama uçarsa eğer, silahlı kuvvetlerin geri kalanı savaşamayacak.''

İsrailli yetkililer, Pentagon'un Lavi'ye muhalefetinin yalnızca kendilerine satacakları F-16’lar ile ilgili olmadığına, İsrail Hava Kuvvetleri'nin olağanüstü itibarı nedeniyle, dünyadaki her havacılık şirketinin uçaklarını kullanmasını istediklerine, “Pele, Maradona futbol için neyse İsrail de savaş uçakları için odur”, ülküsüne kendilerini kaptırıp avunuyorlardı. İddialarına göre; Fransa, İsrail'in 1967 savaşında Mirage’ları yıkıcı etki için kullanmasından sonra dünyaya 1.200 Mirage uçağı satmıştı. İsrailli yetkililer; eğer Lavi uçarsa ve vaat ettiklerinin yarısını bile yerine getirirse, Amerikan uçak şirketlerinin, özellikle İsrail'e F-16 sağlayan General Dynamics’in en azından birkaç milyar dolarlık satış kaybına uğrayacağını söylüyorlardı. O yıllarda İsrail'e ürettiği F-20'leri satmaya çalışan Northrop’un da başarısız olacağı iddia ediliyordu (Gerçekten da F-20 savaş uçakları hiçbir zaman başarılı bir proje haline gelemedi). En kötü ihtimalle Lavi, dünya pazarlarında Amerikan jet savaş uçağı şirketlerine potansiyel bir rakip haline gelecekti.

Lavi İsrail'de doğup büyümüş olabilir, ancak İsrail'in birincil silah tedarikçisi olan Fransa'nın İsrail'e tüm silah satışlarına aniden ambargo koymasından sonra, aslında Haziran 1967'de kesinlikle Paris'te tasarlandı. Eski bir hava kuvvetleri komutanı olan Benjamin Peled, "O andan itibaren, İsrail'in hayatta kalabilmesi için kendi başına en az bir tank, bir donanma gemisi, bir tane jet savaş uçağı ve her kategoride füze üretebilmesi gerektiğine karar verildi” dedi. 

Bu politikanın bir sonucu olarak, İsrail Merkava tankını, kendi Saar devriye botlarını, bir dizi füzeyi ve 1971’de Dassault yapımı Mirage III ve V'in klonu Nesher’i, 1974'te Dassault yapımı Mirage III ve V'in Amerikan motorlu bir taklidi olan Kfir av-bombardıman uçağını geliştirip üretme başarısını gösterdi.

Her büyük dünya hava kuvveti, uçaklarında “high- low mix/yüksek-düşük görev karışımı” kapasitesi olması için çaba gösterir. Bu, McDonnell Douglas F-15 gibi "sınıfının Cadillac’ı" hava üstünlüğü av-bombardıman uçaklarının ve yerde savaşan birliklerin hava desteği için A4 Skyhawk ve Kfir gibi daha ucuz işgücü ve teknoloji gerektiren av-bombardıman uçaklarının bir kombinasyonu anlamına gelir. Her üç uçak da İsrail Hava Kuvvetleri tarafından uçuruluyordu.

1970'lerin sonlarında İsrail, F-15'in yerini alacak bir uçak inşa etmeyi asla göze alamayacağına, ancak modası geçmiş olan düşük kaliteli uçaklarını değiştirmek için bir şeyler yapacağına ve yapabileceğine karar verdi. 1978'de, dönemin Savunma Bakanı Ezer Weizman, IAI'deki mühendislere Kfir ve Skyhawk'ın yerini alacak nispeten küçük, ucuz, tek motorlu bir uçak planlama talimatı verdi. Bay Weizman, Bakanlar Kurulu'ndan önemli bir onay almadan kendi inisiyatifiyle hareket etti. Bu model Lavi'nin tasarım dönemi boyunca tekrarlanacaktı. Bu yönergeler altında çalişan IAI mühendisleri, 1980'de kabine'ye Lavi için planlar sundular ve kabine bunları onayladı. Ancak 1981'de, o zamanki hava kuvvetleri komutanı Tümgeneral David Ivri, o zamanki Başbakan Menachem Begin'e, eğer Lavi 1990'larda da hava kuvvetlerine faydalı olacaksa; Lavi’nin çok daha büyük bir uçak olması ve çok daha güçlü motorla teçhiz edilmesi gerektiğini söyledi. Bay Begin, Lavi'nin toplam maliyetine birkaç milyar dolar ekleyecek kararı şu gerekçeyle verdi: ''Hava kuvvetleri komutanı uzmandır ve daha büyük bir uçağa ihtiyaç olduğunu söylüyorsa kararına uymak zorundayız. ''

Lavi'nin Amerikalı eleştirmenleri bile, tasarlandığı gibi ortaya çıkarsa, Lavi’nin havadan-yer’e bir çok yetenekte en son versiyon F-16'ya eşit veya neredeyse onun kadar iyi olacağını, hava-hava kategorisindeki yeteneklerde ise F-16'lardan Lavi’nin açıkça daha ileri seviyede olacağını kabul ediyorlardı. Bu ABD açısından düşündürücü ve kabul edilemez bir durum olarak görülüyordu. Pentagon yetkilileri İsrail'in düşük-karışımlı av-bombardıman uçağı ihtiyaçları için Lavi’yi geliştirmek yerine bu ihtiyaçlarını çok amaçlı F-16C modeliyle karşılamasını önerdi. Yüksek-karışım av-bombardıman uçağı ihtiyaçlarını F-15 ile karşılayan ABD tarafı, F-15 tedarikinde ve sistemlerinin geliştirilmesinde israil’e her türlü desteği sağlayacaklarını da ısrarla vurguladılar. Aslında ABD, İsrail’e “kapat artık Lavi projesini” diyordu.

Ancak, İsrail ne pahasına olursa olsun direnmekte kararlıydı. IAI'nin Lavi proje müdür yardımcısı Nisan Ebel, öncelikle, "Lavi, F-16'dan daha uzun bir menzilde ve daha yüksek hızda daha fazla mühimmat taşıyabilecek" diyor, Pentagon’u daha da agresifleştiriyordu.

Uçaklar tarihsel olarak öncelikle havadan havaya bir tehditten kurtulmak için tasarlandı. Ancak İsrail Hava Kuvvetleri 1973 savaşının ilk üç gününde Sovyet yapımı karadan havaya füzeler nedeniyle saldırı uçaklarının yüzde 25'inden fazlasını kaybettikten sonra IAF’da, çok görevli (multi-role) av-bombardıman uçakları için havadan-havaya füzelerden ziyade karadan-havaya füzeler daha yüksek tehdittir ve uçağın sistemleri bu tehdidi bertaraf edecek şekilde tasarlanmalıdır fikri öne çıkıyordu. 1973 Yom Kippur savaşından önce tasarlanan F-16, gerçekten hafif mükemmel bir havadan-havaya avcı uçağıydı ve bu tasarımın arkasında Vietnam savaşı deneyimleri yatıyordu ve bu tasarımın en büyük destekçisi Amerikan “Fighter Mafia” ekibiydi (Bknz. Ref. 1), ancak daha sonra F-16 özellikle C serisiyle birlikte hava-yer borbardıman görevlerine de ciddi olarak uyarlandı.

Zarif IAI Lavi (aslan yavrusu), daha iyi kaldırma ve manevra kabiliyeti için burnun yakınında ikinci bir küçük kanat seti olan kanardlarla birleştirilmiş delta kanatlara (yüksek manevra performansı için) sahipti. Aslan Yavrusu o kadar yüksek manevra kabiliyetine sahipti ki aynen F-16 gibi aerodinamik olarak kararsızdı (unstable), ancak gelişmiş bir dörtlü (quadrouple) yedekli uçtan uca uçuş kontrol sistemi ile (fly by wire) bu dengesizliği control ediyordu.

Lavi'nin ağırlığını boş olarak yalnızca 7,25 tona indirmek için kompozit malzemeler kapsamlı bir şekilde tasarıma dahil edildi. Göbeğin altına asılan kompakt bir Pratt & Whitney 1120 turbofan, büyük miktarda itme sağlayarak küçük Lavi'nin on altı bin pound'a kadar yük taşıyarak uzak hedeflere yüksek süratte uçmasına izin verdi.

Aslında, kanardlar dışında, Lavi, 1980'de İsrail Hava Kuvvetleri hizmetine giren ABD yapımı F-16'lara dış görünüm ve yetenek olarak çok benziyordu. 

Pek çok benzersiz özelliğin yanı sıra, Lavi, havadan-havaya, yerden-havaya belirli tehditleri tespit etmek için son teknoloji elektronik uyarı sensörleri ve karşı önlemler sistemlerine sahip olacaktı. 

İsrailli ve ABD'li Lavi eleştirmenleri, İsrail'in halihazırda ABD'den satın aldığı bir uçağı (F-16) yeniden icat etmek için geliştirme maliyetlerine 2 milyar dolar yatırım yaptığına dikkat çekti. Bununla birlikte, havadan karaya saldırı yeteneklerinde Lavi, F-16’dan birkaç açıdan farklıydı. F-16’nın Mach 2'sine kıyasla daha düşük bir maksimum Mach 1.6-1.8 hızına sahipti, ancak yüzde 50 daha uzun menzile sahipti. Ayrıca kendini korumak için güçlü bir dahili olarak monte edilmiş jamming sistemine sahipti. Lavi'nin İsrail tasarımı aviyonikleri, daha ilkel F-16A'dan ziyade daha sonraki F-16C modeliyle karşılaştırılabilirdi.

Bununla birlikte, 1980'lerde jet avcı uçağı geliştirme maliyetleri, giderek daha sofistike hale geldikçe katlanarak arttı. Nesher ve Kfir'den farklı olarak Lavi, mevcut bir tasarımdan klonlanmadı. IAI, özellikle ırkçılık dönemi Güney Afrika, Şili ve Arjantin gibi kötü insan hakları kayıtları nedeniyle ambargolarla karşı karşıya kalan devletlere ihraç konfigürasyonlu Lavi satarak ederek yatırım maliyetlerini geri kazanmayı umuyordu.

Lavi, bellek kapasitesi ve iletişim hızı F-16'nın çok ötesinde olacak, tek tip yazılıma sahip oldukça gelişmiş bir bilgisayar setine sahip olacaktı. IAI’ya göre; ''F-16 bir Commodore 64'', "Lavi, 500.000 baytlık ve sabit diskli bir I.B.M. PC olacaktı." (O yılların nesli bu örnekleri bilecektir). İsrail ve IAI, Lavi konusunda hiçbir şekilde pes etmiyordu.

Son olarak ve en tartışmalı olacak şekilde; IAI, Lavi'nin F-16’dan çok daha kapasiteli fakat çok daha ucuz olacağını savundu. Lavi'nin yaşam döngüsündeki bu aşamada, tam olarak seri üretime geçiş süreci arefesinde, kesin olan bir şey vardı: İsrail ve Pentagon, körler-sağırlar diyaloğuna girdiler. Kimden ve ne zaman hangi son darbenin geleceği beklentisi ortalığa hakim olmuştu ve taraflar kendilerine göre gard’larını almıştı.

Pentagon; özellikle Lavi’nin yüksek teknolojili bir ulusal meydan okuma olarak üstlendiği rol göz önüne alındığında, mevcut İsrail Hükümeti'nin Lavi'yi durdurmak için çok zayıf olduğu gerçeğini hafife aldı. Tamamı İsrail Devleti’ne ait bir KİT (Kamu İktisadi Teşekkülü) olan IAI, 22.000 personel çalıştıran İsrail'deki en büyük şirketti. IAI çalışanları aileleriyle birlikte tek başlarına üç veya dört Knesset (İsrail Parlamentosu) üyesi seçiyorlardı. IAI, Lavi'nin iptal edilmesi durumunda; tahmini 4.000 mühendisin hemen işsiz kalacağını ve mevcut zayıf koalisyon kabinesinin Lavi projesini iptal etmeye cesaret edemeyeceği görüşünde ve rahatlığındaydı.

Neyse ki, artık her iki taraf da hatalarından ders almış gibi görünüyorlardı. Pentagon, İsrail’e Lavi projesini iptal etmesi durumunda, pek çok alternatifler sağlama sözü verdi. Bunlar en azından maddi açıdan ciddiye alınması gereken bir önerilerdi, Lavi’de kullanılan komponentlerin bir çok benzeri F-16 ve F-18'de de kullanılıyordu ve Pentagon İsrail IAI ve alt üstlenicilerine bu komponentlerin imalatında pay sahibi olmayı öneriyordu. (Nitekim örneğin; tüm dünya F-16 filosunun dikey stabilizeleri (vertical stabilizer) İsrail’de imal edilmiştir. Bknz. Ref.-2).

Tartışmalar, karşılıklı restleşmeler, bazen ılımlı yaklaşımlar, bazen keskin dönüşler devam ederken; 30 Ağustos 1987'de İsrail kabinesi, İsrail'in Lavi savaş programını sona erdirmek için oy kullandı ve İsrail devleti tarihindeki bu en büyük tek silah geliştirme çabasını sona erdirdi. Bu uçağın arkasındaki hikaye tarihe karıştıkça ve sonraki nesiller arasında etkisi azaldıkça, İsrail'in ulusal güvenliği için daha geniş anlamı ve önemi de büyük ölçüde kayboldu. Alındıkları zamanda tam olarak anlaşılmayan kararların sonuçları, sonraki nesiller tarafından sık sık irdelenecek ve yargılanacaktır. Lavi için, bu programın arkasındaki sonuçlar ve iptalinin dalgalı etkileri, bugüne kadar İsrail'in stratejik duruşunda dalgalar yaratmaya devam ediyor.

İsrail'den Çin'e

Böylece İsrail'in yerli jet avcı uçağı üretimi sona erdi - ancak Lavi için geliştirilen teknolojiler tarafından büyük ölçüde desteklenen jet avcı uçakları için gelişmiş silahlar ve bileşenler değil.

İsrailli “Lavi (küçük aslan)” göklere veda ederken Çinli “Vigorous Dragon (güçlü ejderha)” gökyüzüne merhaba diyor...

J-10 “Vigorous Dragon” son teknoloji 5’inci nesil (Bknz. Ref.1) bir hayalet uçak olmasa da, Çin'in askeri modernizasyonunda önemli bir dönüm noktası oldu ve “büyük bir olasılıkla tasarımında, test ve geliştirme safhalarında, biraz dış yardım da alındı!!!”.

John W. Golan, Lavi: The United States, Israel and a Controversial Fighter adlı kitabında (Bknz. Ref.-5) şunları yazdı:

İsrail'in J-10'a “muhtemel” katılımı, Çin'in İsrail ile ilk diplomatik ilişkilerini Ocak 1992'de açmasıyla aynı zamanda başlamış görünüyor (sadece tahminlere dayalıdır). İsrailli alt kontraktör uzmanlar, J-10'un aerodinamik ve yapısal ana hatlarını belirlemeye odaklanmışlardı ve bu konu ile yoğun olarak meşguldüler. J-10'un tasarımındaki İsrail etkileri aşikardır; yakın bağlantılı, delta kanat, kanard düzenlemesi, ventral motor girişine sahip tek motorlu bir avcı uçağı, düşük gövde alanı vd. bir çok detay Lavi tasarımını ciddi bir şekilde yansıtmaktadır.

J-10 "Vigorous Dragon", Çin'in 350'si halihazırda hizmette olan geniş, tek motorlu jet avcı uçağı filosunu modernize etme çabalarının dayanak noktasıdır. Her yerde bulunan F-16 Fighting Falcon'a benzer çevik bir taktik avcı uçağı olan J-10 Vigorous Dragon, Batılı ve Rus dördüncü nesil avcı uçaklarıyla kabaca eşit olan ilk yerli Çin tasarımıydı. Bununla birlikte, J-10'un gelişiminin, İsrail tarafından 1980'lerde ABD motorlarıyla geliştirilen bir jet avcı uçağı tarafından (Lavi) yoğun bir şekilde desteklendiğine dair önemli kanıtlar mevcuttu.

Kaydadeğer bir ihracat, kaska takılı bir görüş kullanarak uçakları herhangi bir yönden meşgul etme yeteneğiyle övünen Python-3 ısı güdümlü füzeydi. Teknoloji, 1989 yılında Çin'in Xi'an Aircraft Corporation tarafından bugün hizmette olan PL-8 füzesi olarak üretim için lisanslandı.

Aktarılan diğer teknolojiler arasında E/LM-2035 doppler radarı (J-8 ve J-10 avcı uçağına kurulan türevler) ve atalet navigasyon sistemi yer alıyor.

Aslında, 1980'lerde ABD ve Batı Avrupa da Çin'e askeri teknoloji ihraç ediyorlardı ve bu durum o zamanlar Sovyetler Birliği'ne karşı bir denge unsuru olarak görülüyordu. ABD firmaları, Pekin için güncellenmiş J-7 ve J-8 avcı uçaklarını birlikte geliştirmeyi bile araştırdı. Ancak Çin-Batı savunma işbirliği, 4 Haziran 1989'da Tiananmen Meydanı katliamının ardından aniden sona erdi.

Bununla birlikte, 1990'ların ortalarında, ABD gazeteleri, istihbarat teşkilatlarının (CIA) İsrail'in Çin'e yaptığı ve devam eden teknoloji transferlerinden endişe duyduğunu bildirmeye başladı, buna ABD tarafından İsrail'e verilen bazı sistemler ve komponentler de dahildi.

İsrail-Çin teknoloji transferlerine ilişkin endişeler, ABD Kongre'sini yüksek teknoloji ürünü F-22 Raptor avcı uçağının ihracatını yasaklamaya teşvik etti. Ne yazık ki, daha sonraki savunma harcamalarında kesintiler ile birlikte ihracat siparişlerinin olmaması, F-22'lerin üretim hattının erken kapanmasına yol açtı. Son yıllarında, Clinton yönetimi İsrail'in Phalcon havadan erken uyarı uçaklarını ihraç etmesini de engelledi ve Çin'i kendi AEW uçaklarının geniş bir yelpazesini geliştirmek için yıllarını harcamaya zorladı.

Golan'a göre, "İsrail'in J-10 programına katılımı, Rusya'nın Sovyetler tarafından geliştirilen aviyonik sistemlerini pazarlamaya başlamasıyla birlikte, azalmıştı veya öyle görünüyordu!"

Hem J-10 imalatçısı Chengdu hem de IAI yetkilileri, J-10'un geliştirilmesinde işbirliği yaptıklarını kesin olarak reddetti.

Bununla birlikte, 2008'de Jane's dergisi, kendilerini ziyaret eden birkaç Rus mühendisle yaptıkları uzun görüşmelerde, Rus mühendislerin kendilerine; Chengdu'nun “İsrail IAI’ın Lavi uçağının kendisine erişim de dahil olmak üzere, İsrail'in Lavi programından gelen önemli, doğrudan girdilerden yararlandığını” bildirdiklerini ifade etti. Buna kapsamlı tasarım ve performans modellemesi, rüzgâr tüneli testi ve gelişmiş aerodinamik tasarım girdisi dahildi. Jane's'e en üst düzeydeki Chengdu yetkililerinin; Chengdu tesislerinde IAI Lavi prototiplerinden birine sahip olduklarını ifade ettikleri de söylendi.” Yani iddia şöyleydi; Chengdu yetkililerine göre tesislerinde bir Lavi prototipi de mevcuttu.

Varsayımsal olarak, Jane'in Rus kaynakları yanlış bilgi yayıyor olabilir. Çünkü, Rusya'nın havacılık endüstrisinin Çin ile kesinlikle bir “aşk ve nefret ilişkisi” vardır.

Her halükârda, J-10, doğrudan bir klonlamadan ziyade Lavi'den yoğun ölçüde ilham almıştır, denilebilir. Önemli ölçüde daha uzun ve ağırdır ve farklı kanatları vardır. Golan kitabında, Çin'in kompakt PW1120 motoruna erişimi olmadığını ve hafif kompozit bileşenlerin geniş ölçekli üretim kapasitesinden yoksun olduğunu açıklıyor. (Çin sonunda Y-20 nakliye uçağıyla ikincisini başardı.) Bu nedenle Chengdu, bir Rus AL-31F turbofanı yerleştirmek için J-10'un gövdesini iki metre uzatmak zorunda kaldı ve bu da 11.75 ton ağırlığında bir jetle sonuçlandı.

Bununla birlikte, J-10, en başından beri yüksek teknolojili aviyonik sistemleri ve güdümlü silahları birleştirmek için tasarlanmış çevik, çok yönlü ve ucuz, çok amaçlı bir avcı uçağı olmaya devam ediyordu. J-10 son teknoloji bir hayalet uçak olmasa da, Çin'in askeri modernizasyonunda önemli bir dönüm noktası oldu ve yukarıda da vurguladığımız gibi büyük olasılıkla biraz dış yardımla oluşturuldu.

Sonuç:

Lavi, İsrail havacılık bilgi ve birikimin bir eseri olacak, milli gurur abides bir projeydi. İsrail’in; “kendi tasarım ve imalimiz bir ana muharebe tankımız, bir savaş gemimiz, her amaçtan bir füzemiz ve çok rollü bir jet savaş uçağımız olmalı ki; Fransız Mirage ambargosu sonucunda yaşadığımız sıkıntılarımızı tekrar yaşamayalım” ihtiyacından doğmuştu. Ama İsrail, kollarına sığındığı ABD’nin çıkarlarını tehdit eden milli projelerinden eninde sonunda vaz geçmek zorunda kaldı. İspatlanamamakla birlikte; hem kendi hem de ABD basınında defalarca, Lavi teknolojisinin Çin’e transfer edildiğine ve bu transferin sonucunda ortaya J-10’un çıktığına ve böylece Çin’in batı teknolojisi ile buluşturulduğuna dair iddialar sürekli ortaya atıldı.

İddialar bizi çok ilgilendirmemekle birlikte; İsrail’in uçak klonlama veya tasarlama tecrübelerinden şunları anlıyoruz:

Eğer elinizde Mirage III ve V’in tüm tasarım, test ve geliştirme safhaları bilgileri mevcut ise; Nesher ve Kfir’i tasarlayabilirsiniz, daha doğrusu Mirage III ve V’i “klonlayabilirsiniz” böylelikle uçağın ömür devir döngüsü içerisinde maliyet olarak en az %30’u oluşturan, tasarım, test ve geliştirme safhalarını atlamış olursunuz. Bu uçakların idamesinde elde ettiğiniz bilgi ve tecrübe size Lavi’nin özgün tasarımının altyapısını sağlayacaktır. Bu safhada elde edilen tecrübe ve imkanlarla F-4E, F-5 ve hatta MiG-21’i modernize ederek, kullanır ve/veya başka ülkelere de teknolojinizi satarsınız (Türkiye F-4E ve F-5, Romanya MiG-21 dahil). Özgün tasarımınıza kollarına sığındığınız ayı dostunuz izin vermezse eğer; o bilgi ve tecrübeyi başkalarına satarak en azından maddi kazanç sağlar ayrıca sattığınız ülkeyi idame safhasında da bilginize ve tecrübenize başvurmak zorunda bırakır ve bundan para kazanmayı sağlayabilirsiniz.

Kaynakça: 

1. Jet Savaş Uçağı Gelişimi/Jet Savaş Uçağı Nesilleri, STRASAM, Stratejik Araştırmalar Merkezi

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/jet-savas-ucagi-gelisimi-jet-savas-ucagi-nesilleri-1197

2. Türkiye F-16’ların “Montajını Yapmadı”. Türkiye F-16’ları “Üretti”, STRASAM, Stratejik Araştırmalar Merkezi

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turkiye-f-16larin-montajini-yapmadi-turkiye-f-16lari-uretti-1277

3. A Skirmish over Israel's New Jet, The New York Times, July 20, 1986

https://www.nytimes.com/1986/07/20/business/a-skirmish-over-israel-s-new-jet.html

4. U.S. Says Israel Gave Combat Jet Plans to China, Los Angeles Times, Dec. 28, 1994

https://www.latimes.com/archives/la-xpm-1994-12-28-mn-13774-story.html

5. Lavi: The United States, Israel and a Controversial Fighter, John W. Golan, Hardcover – Illustrated, January 1, 2016

Araştırmacı Yazar Raif BİLGİN
Araştırmacı Yazar Raif BİLGİN
Tüm Makaleler

  • 24.10.2022
  • Süre : 10 dk
  • 3205 kez okundu

Google Ads