Eurofighter’la Birlikte Kiralık SU-35S Kullanımı Nasıl Olur?
Lojistik altyapımız son 70 yılda maalesef tamamen Amerikan sistemine dönüştü, bu bize bir çok konuda kolaylıklar ve avantajlar sağladı ama işte konjektürel durumda gördük ki ciddi bir bağımlılık da yarattı.
Son zamanlarda ABD’nin aldığı haksız ve yanlış kararlar, deniz ötesi komşumuzun tetikçi çabaları bizi özellikle önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde hava gücümüzün takviye edilmesi konusunda adeta uzman yaptı. Elbette ki, devletimizin ilgili organları bu konuda birden çok tedbir belirlemişlerdir ve bu tedbirler peyder pey uygulamaya da konulacaktır. Ama; suyun ötesindeki komşumuzun hava gücü açısından ciddi palazlanmaya başladığı gerçeğini bizler de görebiliyor ve tedbirler konusunda kendi bilgi ve tecrübelerimiz doğrultusunda fikir üretmeye çalışıyoruz.
Öncelikle vurgulamak gerekirse; kara gücü kıyaslamasında tartışmasız lideriz, bize düşmanlık besleyenler mevcut hava güçlerini iki misline dahi çıkartsalar, Dedeağaç’ın doğusuna adım atmayı rüyalarında bile tahayyül edemezler. Deniz gücümüz de kıyas Kabul etmez. Ancak, hava gücümüz maalesef kıyas Kabul ediyor. Aslında, herşey denge unsurlarını göz önünde bulundurarak planlanmıştı. Hava savunma füze kalkanımızın temini ve kurulumu uzun yıllar boyunca ABD tarafından bilinçli olarak gecikmeye uğratıldı, S-400 füze sistemini tedarik etmek zorunda kaldığımızda ise üretici ortak olduğumuz F-35 programından çıkartıltık. O’nu kabullenip yatırdığımız para karşılığında bari belirli bir sayıda son blok F-16C (Blok 70 veya yaygın bilindiği şekilde Viper) alalım, ayrıca F-16 filomuzun uygun versiyonlarını da alacağımız modernizasyon kitleri ile Blok 70 seviyesine çıkartalım dedik, bu konu bile oyalanıyor, olacak, olmayacak net bir cevap verilmiyor. Açıkçası yokuşa sürülüyor.
Lojistik altyapımız son 70 yılda maalesef tamamen Amerikan sistemine dönüştü, bu bize bir çok konuda kolaylıklar ve avantajlar sağladı ama işte konjektürel durumda gördük ki ciddi bir bağımlılık da yarattı.
Şu gerçeği kabul etmeliyiz, ABD bize F-16V opsiyonunu verse dahi; Hürjet ve MMU harbe hazır olana ve seri üretimden belirli sayıda uçağın Hv.K.K.lığı envanterine girmesine kadar geçecek sürede, bugünden itibaren 10-15 yıl, hava gücümüzün belkemiğini oluşturan F-16 filomuzun görev gücünü biraz rahatlatmalıyız. Birçok bakımdan alternatifler arasındaki en uygun tercih Eurofighter Typhoon Tranche 4'dür, bir çok uzman bu konuda hemfikirdir, bu satırların yazarı da aynı görüştedir (Bknz. Ref.-1). Eurofighter Typhoon gereğinden çok fazla pahalı bir sistem olmasına ve ekonomik açıdan hiç de uygun olmamasına rağmen, taktik ve stratejik açıdan hem F-16’nın bazı görevlerini üstlenecek hem de ABD’ye olan aşırı lojistik bağımlılığı bir nebze olsun dağıtacaktır.
Elbette sürekli bir yenisi ile gurur duyduğumuz yerden-havaya, havadan-havaya, karadan-karaya saldırı ve savunma amaçlı füze sistemlerimiz, İHA ve SİHA’larımız hava gücümüze de katkı sağlayacak ise de mevut jet savaş uçaklarının birebir yerini tutamayacaklardır.
F-16’yı rahatlatacak alternatifler arasında; Eurofighter Typhoon, Rafale, Gripen ve SU-35 çok tartışılıyor. İngiltere ile son yıllardaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin düzgün seyri, uçağın da motorun da bize sorun çıkarmayacağını değerlendirdiğimiz Avrupa ülkeleri konsorsiyumuna ait olması Eurofighter Typhoon’u öne çıkartıyor. Uçağın ve motorlarının Fransız olması, uçağın kapasitesi, Rafale’e de çok şans veriyor ama Fransa’ya olan siyasi güvensizlik bu alternatifin de şansını köreltiyor. Gripen’nin makul bir tek motorlu uçak olması ekonomik açıdan uygun iken motorunun ABD imali olması ve dolayısıyla gene ABD’ye lojistik bağımlılık ve son yıllarda İsveç ile iyi seyirde gitmeyen siyasi ilişkiler bu alternatifi de devre dışı bırakıyor. Uçak ve motor performansı beğenilen, aviyonik kapasitesi beğenilmeyen, batı lojistik sistemine uyumlu olmayan SU-35 de özellikle Rusya ile olan yoğun ticari ve siyasi ilişkilerden dolayı çok konuşuluyor. Normalde sistemleri ve bu sistemlerin idamesi açısından pek öne çıkmayan SU-35’i bu yazımızda satın almak opsiyonuyla değil ama kiralama (leasing) opsiyonuyla değerlendirmek istedik.
SU-35, SU-27 jet savaş uçağı ailesinin bir devamıdır ve SU-35S bu ailenin en güncel versiyonudur. SU-27 ailesi ABD’nin yüksek-karışık (high-mix) konsept karşılığı bir uçaktır ve aslında F-15 ve F-22 ailesi ile kıyaslanmalıdır, ancak son yıllarda Rus savunma teknolojisinin özellikle aviyonik sistemlerde batı savunma teknolojisinin oldukça gerisinde kalması bu ailesin son üyeleri olan SU-35 uçaklarının dahi imajını ve yurtdışı pazar payını negatif etkilemişti.
Çin bir parti SU-35S aldı ama J-20 uçağının devreye girmesi akabinde ilave sipariş vermedi. Çin, SU-35S’in dışarıdan satın aldığı son uçak olduğunu ifade etti.
Mısır bir miktar SU-35S aldı, ancak hem ABD yaptırımları ile karşılaşma riski altında kaldı hem de uçağın elektronik performansından memnun kalmadığı söylentileri dolaştı. Mısır Sipariş anlaşmasını feshetti. Onun sipariş ettiği SU-^%S’leri muhtemelen İRAN alacak.
Endonezya, Sipariş verdi ama Amerikan baskılarıyla siparişini askıya aldı.
Potansiyel müşteriler;
Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Cezayir, Vietnam, Kazakistan, Kuzey Kore, Pakistan, Sudan
SU-35S’i Satın Almak Yerine Kiralamanın (Leasing) Avantajları:
SU-35S’i satın almak; yukarıda özetlemeye çalıştığımız lojistik ve sistem idame problemlerini gündeme getirecektir. Sistemlere uyumsuzluk, sistemlerin belirtilen özelliklerde olmaması, SU-35S’in henüz ciddi seviyede ticari başarısının da olmaması, satın alma opsiyonunu daha da riskli hale getirecektir.
Halbuki, uçak ve arzu ettiğimiz tip ve miktardaki mühimmatı kiralanırsa eğer;
1. Eğer uçak arzu edilen performansı gösteremezse kiralama sözleşmesi iptal edilir.
2. SU-35S’i Türk Hava Kuvvetleri gibi etkin bir hava gücünün kullanması Rusya için de bir prestij kaynağı olacaktır. Aynı zamanda SU-35S’in ihracat kapasitesini artıracaktır. Bu nedenle Rusya da kiralama opsiyonuna olumlu bakacaktır, diye değerlendirmekteyim.
3. SU-35 F-16’yı özellikle hava üstünlüğü görevlerinde rahatlatacaktır.
4. Jet savaş uçaklarımızın idamesinde ABD’ye olan lojistik bağımlılığımız bir nebze azaltılacaktır.
Sonuç:
F-16 filomuzun yükünü hafifletmek amaçlı düşünülen uçaklar arasında SU-35S de değerlendirilmekte veya telaffuz edilmektedir. Ancak, batı veya bir başka deyişle NATO standartlarına uymaması, lojistik destek ve bakım idamesi açısından düşündürücü olmakta ve bu seçeni geri plana itmektedir. Satın alma seçeneği yerine kiralama seçeneğinin değerlendirilmesi bu alternatif üzerindeki ciddi bazı tereddütleri bertaraf edebilecektir.
Not: SU-35S’e ait ilave teknik bilgiler aşağıda özetlenmiştir.
SU-35S Teknik Bilgileri
Su-35, neredeyse her bakımdan F-16'dan üstündür. Flanker daha hızlı bir uçaktır; daha fazla mühimmat taşıyabilir, daha uzun bir menzile sahiptir; daha güçlü aviyoniklere ve daha iyi aviyoniklere sahiptir ve çok çeşitli yüksek hızlı, bağımsız mühimmat taşıyabilir. 1960'lardan bu yana, savaş uçakları genel olarak iki sınıfa ayrıldı: F-15 ve SU-27 Flanker serileri gibi büyük savaş uçakları ve F-16, F/A-18, Rafale ve Gripen gibiler küçük savaş uçaklarıydı.
Büyük sjet savaş uçaklarının daha uzun menzilleri, daha büyük yakıt depoları, daha büyük motorları, daha güçlü radarları vardır ve daha küçük jet savaş uçaklarından daha fazla bomba ve füze taşırlar. Büyük bir avcı uçağının daha küçük bir avcı uçağıyla karşılaşması durumunda, onu daha erken görmesi ve önce daha fazla, daha büyük, uzun menzilli füzeler göndermesi muhtemeldir. Sonuç olarak, eşit bir oyun alanında bir büyük avcı uçağı muhtemelen üç küçük avcı uçağını uzak tutabilecek kapasitede olmalıdır. Başka hiçbir şey olmasa da, daha büyük avcı uçakları her zaman BVR (Beyond Visual Range-Görüş Menzili Dışında) füzelerini ateşleyebilir ve arkalarını dönüp gidebilirler.
Büyük gövdeli uçakların bir başka belirgin avantajı daha uzun yarıçaplara sahip olmalarıdır. Havadan karaya görevler için bu uçaklar çok fazla mühimmat taşıyabilirler. Su-35, F-16'dan çok daha uzaklara daha anlamlı bir yük taşıyabilir.
Su-35, “Flanker”ın en yeni versiyonudur. Boş 17 ton ağırlığında büyük ve ağır çift motorlu bir avcı uçağıdır. Tasarımı bir hava üstünlüğü avcı uçağından (güçlü bir radar ve diğer savaşçıları vurmak için optimize edilmiş pahalı sofistike silahlar taşıdığı anlamına gelir). Büyük boyut, menzilinin diğer avcılardan daha uzun olduğu anlamına gelir (harekat yarıçapı - 1500km). SU-352e ABD envanterindeki en yakın savaş uçağı aslında F-15'tir.
Su-35S, “Flanker”ın en yeni versiyonudur. Boş 17 ton ağırlığında büyük ve ağır 2 motorlu bir avcı uçağıdır. Tasarımı bir hava üstünlüğü avcı uçağından (güçlü bir radar ve diğer savaş uçaklarını vurmak için optimize edilmiş pahalı silahlar taşıdığı anlamına gelir). Büyük boyut, menzilinin diğer savaşçılardan daha uzun olduğu anlamına gelir (savaş yarıçapı - 1500km). ABD envanterindeki en yakın savaş uçağı aslında F-15'tir.
F-16 çok daha küçük bir avcı uçağıdır. Tek motorludur ve 8 ton ağırlığındadır, Su-35S'in yarı ağırlığındadır. Hafif, yüksek manevra kabiliyetine sahip bir avcı uçağı olarak uçuş hayatına başladı, ancak zaman içerisinde biraz daha ağır, çok amaçlı bir avcı uçağı haline geldi. Daha küçük boyut, uzun menzilli görevler için tasarlanmadığı anlamına gelir (harekât yarıçapı 500km).
Bu savaş uçakları arasında çok az anlamlı karşılaştırma yapılabilir. Bir Hava Kuvvetleri Flanker satın almayı düşünüyorsa, F-16'lar muhtemelen bu göreve uymayacaktır. Örneğin Su-35'ler, AWACS ve hava tankerlerine saldırmak için tasarlanmış son derece uzun menzilli füzeler taşıyabilir. Amerikalılar böyle füzeler yapmıyor ama F-16'ları uçuran bir ülke böyle bir füze geliştirse bile, muhtemelen ebadı F-16 için çok büyük olurdu.
Öte yandan, bir F-16 veya benzeri bir savaş uçağı tedarik etmek isteyen bir hava gücü, diğer daha kısa menzilli çok amaçlı uçakları (belki de Gripen) düşünecektir. Bu uçak sınıfı genellikle çok daha ucuzdur ve bakımı daha kolaydır. Su-35'in havadan yere taarruzlarda kullanılıp kullanılmadığına dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. F-16'lar, zaman içerisinde eklenen kabiliyetleri ile en iyi havadan yere taarruz uçaklarından biri haline gelmiştir.
2014'ten itibaren hizmete giren Su-35 ağır sıklet avcı uçağı şu anda Rus envanterindeki en yetenekli avcı uçağıdır ve en üst düzey Sovyet hava üstünlüğü avcısı Su-27 Flanker'ın bir dizi yoğun şekilde geliştirilmiş türevlerinin en sonuncusunu temsil eder. İlk olarak ihracat için geliştirilen, 1999 yılında MiG 1.42 beşinci nesil savaş uçağı programının iptali ve daha iddialı Su-57 programında yaşanan gecikmeler, Rus ordusunu 100'e yakın Su-35 ile '4++ nesil' uçaklara güvenmeye zorladı. 2010'larda satın alındı ve 2020'lerde daha fazla Sipariş verildi. Su-35'in birincil sensörü olan Irbis-E AESA radarı nispeten en gelişmiş burna monteli radar olarak bilinmektedir. Radar, iki kademeli hidrolik tahrik ünitesine monte edilmiş pasif fazlı bir anten dizisi ile hem elektronik hem de mekanik tarama kullanır. Tahrik ünitesi, anteni azimutta 60° ve ruloda 120°'ye mekanik olarak döndürürken, anten elektronik olarak kontrol edilen bir ışın kullanarak azimut ve yükseklik açısında tarama yapar. Elektronik kontrolün ve antenin mekanik ilave dönüşünün kullanılması, radar ışınlarının maksimum sapma açısının çok geniş bir 120°'ye ulaşmasını sağlar. Radar, yalnızca geniş bir alanı değil, aynı zamanda 400 km'ye kadar üç metrekarelik bir radar kesitine sahip uçakları takip etme kabiliyetine sahip orijinal Su-27'nin N001 radarının dört katından fazla uzak mesafeleri de tarayabilir.
Etkileyici SU-35S, SU-27 savaş uçağı ailesinin en son enkarnasyonudur. Bu uçağı, mükemmel bir temel aerodinamik tasarımı gelişmiş motor, uçuş kontrolü ve aviyonik teknolojiyle harmanlayan mevcut geleneksel savaş uçağı tasarımının zirvesi olarak tanımlamak doğru olur.
SU-35 adı 1991'den beri iki temel Flanker konfigürasyonuna uygulandı. Su-35 etiketini taşıyan ilk uçak, 1990'ların başında Al-31FM motoruyla çalışan ve takılan dijital T-10M/Su-27M Flanker E idi. Tikhomirov NIIP N011 düzlemsel dizi radarı ile donatılmıştı. İhracat konfigürasyonları Su-35 olarak belirlendi. Bu uçak, genellikle Süper Flanker olarak etiketlenen Su-37 Flanker F ileri teknoloji göstericisinin temeli olarak kullanıldı. Su-37, modern bir cam kokpiti, N011M BARS PESA radarını, itme vektör kontrol motorlarını ve elektrikli yan çubuk kontrolörlü dörtlü bir dijital uçuş kontrol sistemini kanıtlamak için bir platform olarak kullanıldı. Su-37'de kanıtlanmış teknolojinin çoğu, Asya'ya ihraç edilen Su-30MKI/MKM Flanker H'ye taşındı.
2009 yılında Rus Hava Kuvvetleri için sipariş edilen mevcut Su-35S, Su-27M tasarımının derin bir modernizasyonu için bir dizi tasarım çalışmasının sonucuydu. Bu aslında, 1980'lerde gerçekleştirilen F-15C'ye karşı F-15E tarzında temel tasarımın derinlemesine yeniden yapılandırılmasıydı. Yeni Su-35BM, son model Flanker'ın temel aerodinamik tasarımını ve yapısal tasarımının çoğunu korudu, ancak uçağa önemli aerodinamik geliştirmeler ve tamamen yeni motorlar ve dijital sistemler de eklenmişti.
Göze çarpan değişiklikler arasında arka hız freninin kaldırılması, ek dahili yakıt ve AAR ve harici indirme tankları için tesisat yer alıyor. Dörtlü (quadruplex) dijital uçuş kontrol sistemi kullanılmaktadır. SU-35S’de Al-41F süper seyir (supercruising) çekirdeğinin temel bileşenlerini kullanan Item 117S motorları kullanılıyordu. SU-35S, bu uçağa çoğu hava muharebe rejiminde geleneksel rakiplere karşı muazzam bir enerji avantajı sağlayan, önemli ölçüde sürekli süpersonik seyir kabiliyetine sahip ilk ABD dışı avcı uçağıdır.
Aviyonik süit tamamen dijitaldir. Merkezi parça Tikhomirov NIIP N035 Irbis E (Snow Leopard) 20 kiloWatt sınıfı yönlendirilebilir hibrit EASA radarıdır. Geniş alan ekranları kullanan yeni bir cam kokpit kullanılmıştır. Khibiny elektronik harp paketi, yeni kanat ucu DRFM teknolojisi karıştırma bölmeleriyle birlikte kullanılmaktadır.
Uçağın, Rus havadan havaya ve havadan yere güdümlü silahların tüm spektrumunu taşıması amaçlanmıştı.
Su-35S tasarımındaki geniş performans marjı göz önüne alındığında, önemli ölçüde uzun vadeli büyüme potansiyeline sahiptir. İlk Rus yapımı geniş açıklıklı AESA radarlarının yanı sıra R-172 çok uzun menzilli AAM için platform olarak tasarlanmıştı.
Irbis-E ayrıca Su-27, Su-27SM2 ve SM3'ün modernize edilmiş varyantlarına ve yine Su-27'den türetilen yeni SU-30SM2'ye monte edildi. Ancak Su-35'in sensör takımını bu uçaklardan ayıran şey, durumsal farkındalığı en üst düzeye çıkarmak için ana burna monte radarını tamamlayan öne bakan ek radarlara konuşlandırılmasıdır. Hem elektronik hem de mekanik tarama kullanan Irbis-E'nin aksine, kanatlarının ön kenarına yerleştirilmiş bu iki sensör, Aktif Elektronik Olarak Taranan Dizi (AESA) radarlarıdır. İkiz N036B-1-01 L-bant radarları, artırılmış açısal kapsama alanı sağlar ve gizli hedeflerin izlenmesi ve elektronik savaş için idealdir. AESA radarları yalnızca pasif olarak taranan dizi tasarımlarından daha güçlü olmakla kalmaz, aynı zamanda sıkışması çok daha zordur. L-bandı, 8-12 Ghz frekanslı X-band radarlarından çok daha uzun olan 15-30 cm dalga boyları ile radyo spektrumunun 1.0 Ghz ila 2.0 Ghz bölgesinde çalışır. Çoğu hayalet avcı uçağı X-bandı radar dalgalarından kaçınmak için optimize edildiğinden, bu uzun dalga radarlarının hayalet uçakları tespit etmede çok daha yetenekli olduğu düşünülmektedir.
Stratejik açıdan Su-35S, F-22A Raptor dışındaki tüm rakip batı savaş uçaklarını güçlü bir şekilde geride bıraktığı için oyunun kurallarını değiştiriyor. Önemli sayıda konuşlandırıldığında, konuşlandırıldığı herhangi bir bölgede güç dengesini değiştirme yeteneğine sahiptir. Bu gerçek, çoğu batı hava kuvvetinde veya savunma bakanlığı bürokrasilerinde geniş çapta anlaşılmış görünmüyor.