Site İçi Arama

savunma

F-35 Savaş Uçağının Artıları ve Eksileri Nelerdir? ABD’nin Haberi Olmadan F-35 Uçurulabilir mi? Bölüm-7

Vault’larda yer alan özel bilgisayarlar üzerinden, bilenler için yazıyorum, NATO CRONOS ağına veya HvBS ağına benzer şekilde, küresel yapıda hizmet veren ALIS ağına bağlanılmaktadır. ALIS ağında oturum açılarak, tüm uçuş planlamaları yapılmakta, DTC yüklemesi gerçekleştirilmektedir. Bu esnada her pilota/uçağa/göreve göre sistem tarafından belirlenen bir kullanıcı adı ve şifresi (username ve password) de verilmektedir.

F-35’in Üretim ve Uçuş Maliyetleri

F-35 savaş uçağının üstün yeteneklere sahip olmasının maliyeti şüphesiz oldukça yüksektir. F-35 programının toplam üretim maliyeti 321,4 milyar dolardır (2012 yılındaki Amerikan dolarına eşdeğer). Bu maliyetin kırılımı şöyledir: 71,9 milyar dolar AR-GE harcamalarına, 4,5 milyar dolar üretim altyapılarına ve 245 milyar dolar uçağın üretimine harcanmıştır.

F-35'in fiyatı, uçak varyantlarına göre değişiklik göstermektedir. Gövde ve motor esas alınarak hesaplanan uçak maliyetleri tablosu şöyledir:

$M (2012)

F-35A

F-35B

F-35C

Gövde

57.4

72.1

72.3

Motor

10.7

26.3

10.8

Toplam

68.1

98.4

83.1

2021 yılında açıklanan verilere göre, F-35’in bir saatlik uçuşu 36.000 dolardır. F-22’nin bir saatlik uçuş maliyeti ise biraz daha yüksektir (38.000 dolar). Her uçuş saati için 36.000 dolar esas alındığında, uçağın şimdilik toplamda 8.000 uçuş saatlik ömrü olduğundan yola çıkarsak, bir uçağı uçurmanın uçuş yönüyle maliyeti 288 milyon dolar olacaktır.

Aynı uçuşu F-16 uçakları ile yapmanın (saat başı 12.000 dolar) toplam maliyeti 96 milyon dolardır. Fransız yapımı Rafale savaş uçaklarında (saat başı 28.000 dolar) ise 224 milyon dolardır. Bununla birlikte, F-35’in uçuş saati maliyetinin önümüzdeki yıllarda daha düşük rakamlarda gerçekleşmesi ve Rafale benzeri bir maliyetle uçuşların yapılması beklenmektedir.

F-35’in bakım idamesi, dördüncü nesil uçaklara göre oldukça yüksektir. Uçulan her saat için uçağa 22 adam-saatlik bakım yapılması gerekmektedir. Bir saatlik bakımın maliyeti ise 35.000 dolar olarak hesaplanmıştır. Yine 8.000 saatlik uçuş dönemi esas alındığında, yaklaşık 240.000 adam-saat bakımı yapılarak, uçağın bakımı için kullanıcı ülkelerin toplamda 280 milyon dolarlık bir külfeti yüklenmeleri gerekmektedir.

F-16, Rafale ve F-35 uçakları arasında uçuş maliyeti yönüyle bir kıyaslama yapalım. Bu uçakların bakım idame işletme dahil bir saatlik uçuş maliyeti:

  •         F-16 uçakları için 25.000 dolar (bir saatlik bakım maliyeti 13.000 dolar dahil)
  •         Rafale uçakları için 45.000 dolar (bir saatlik bakım maliyeti 17.000 dolar dahil),
  •     F-35 uçakları için 71.000 dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu maliyetin 60-65.000 dolarlara kadar düşürülebileceği öngörülmektedir.

Küresel Lojistik Destek Hizmeti / ALIS

Bu yazı dizimin daha önceki bölümlerinde ALIS sisteminden bahsetmiştim. F-35 uçaklarına küresel lojistik destek hizmeti; Lockheed Martin ana yükleniciliğinde (prime contractor) ve yönetiminde faaliyet gösteren ve sayıları 1.900’ü aşan çeşitli firmaların ortak gayretiyle verilmektedir. Bu yapı, bu uçağın bakım idame işletme ve lojistik destek kurgusu gereği, F-35’i satın alan tüm ülkelerde kurulmakta, hizmet vermektedir. Performans tabanlı lojistik destek verilmektedir.

Bu kurgu, ABD haricindeki tüm F-35 kullanıcısı ülkeleri birbirlerine karşılıklı bağımlılık ile bağımlı hale getirmektedir. Şüphesiz tüm kullanıcı ülkeleri de ABD’ye bağımlı kılmaktadır. Herhangi bir ulus-devlet tarafından ‘bağımlılık’ olarak tanımlanan bu yeni sistemin veya mekanizmanın sihirli kelimesi ‘müttefiklik ruhudur’.

Uçağın kullanıcıları; kendilerini demokratik dünyanın bir parçası olarak gören, Batı’nın ortak değerlerini ve çıkarlarını paylaşan, böyle oldukları için de ABD tarafından programa dahil edilen ülkeler topluluğudur. Aslında, F-35 kullanıcıları, merkezinde ABD’nin bulunduğu bir konfederasyon olarak görülürse, ulus-devlet merkezli ‘bağımlılık’ bakış açısı anlamını yitirmektedir. Bu ülkelerin birbiriyle hiçbir şekilde savaşmayacağı farz ve kabulüyle (uluslararası ilişkilerin liberal teorilerini esas alan bir anlayışla) F-35 savaş uçağına sahip olmaları ve kullanmaları beklenmektedir.

Eğer burada, program ortağı veya uçağın kullanıcısı olan herhangi bir ulus devlet, kendisinden beklenen bu anlayış birliğine ulaşamamışsa veya çeşitli siyasi nedenlerle paylaşamıyorsa, ‘milli ve yerli’ kalmak istiyorsa, F-35 savaş uçağı, daha en baştan satın alınmaması gereken bir ürün olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin son tahlildeki durumunu ve programla ilişkisini, sonrasında diğer faktörler saklı kalmak üzere, F-35 programının dışına çıkarılmasını (hem de uluslararası ticaret hukukuna aykırı bir şekilde) basit manada bu şekilde okumak gerektiğini değerlendiriyorum.

F-35 uçağını satın alan ülkelerde, uçağın konuşlanacağı ana jet üssündeki yerleşkenin tüm yapısı yeniden küresel tedarik ve lojistik destek sistemine göre kurgulanmaktadır. Bu yapı ABD hükümetinin onayı dahilinde jenerik olarak belirlenmiştir. Örneğin, Türkiye’nin programın ortağı olduğu yıllarda alınan karar doğrultusunda, eskiden F-4 uçaklarının konuşlu olduğu Erhaç/Malatya (7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı), HAVELSAN’ın yükleniciliğinde, yüksek bir maliyete Türk devletinin katlanması suretiyle, bir bakıma yeniden inşa edilmiştir.

Bu kapsamda, yeni üs yapılarında, milli personelle birlikte Lockheed Martin personelinin de görev yapacağı ortak alanlarda bakım-idame, işletme faaliyetleri yürütülmektedir. Filo Komutanlıkları içinde kontrollü çalışma alanları (eski filo harekât odalarının daha gelişmiş yapıda olanları) olarak isimlendirebileceğimiz vault’lar oluşturulmaktadır. F-35 pilotları; tüm uçuş hazırlık faaliyetlerini, uçuş planlamalarını bu vault’larda ilgili görev planlama alanında çalışan milli personel (harekât, istihbarat) ve Lockheed Martin yer destek personelinin yardımıyla (esasında Lockheed Martin’in kontrolünde) gerçekleştirmektedir. Bu mekanizmanın merkezinde ALIS yer almaktadır.

Burada ALIS ile Hava Kuvvetlerinde halihazırda kullanılmakta olan ‘Hava Kuvvetleri Bilgi Sistemini (HvBS)’ eşdeğer görüyorum. HvBS Türk Devletinin kontrolünde bir sistem iken, ALIS de ABD’nin kontrolünde olan küresel bir sistemdir. HvBS olmadan F-16’yı uçurmak nasıl mümkün değilse, ALIS olmadan da F-35 harekât görevlerinde uçurulamaz. F-16’nın başlangıç yıllarında görev planlama sistemleri (Mission Planning System-MPS) de bir açıdan uçağın üretici ülkesi olan ABD’nin kontrolündeydi. DTC’leri (Data Transfer Cartridge-Veri Transfer Kartuşları) yüklemek için MPS kullanılıyordu. F-16 uçaklarındaki dar kapsamdaki bağımlılık durumu, ABD tarafından F-35 ile küresel boyuta taşınmıştır. Zaman içerisinde her ülke belki kendi F-35 milli lojistik destek ve bilgi sistemini kurabilir veya var olana F-35’i entegre edebilir denebilir. Şimdiki şartlarda ABD kontrolündeki küresel sistemden çıkmanın yakın dönemde neredeyse imkânsız olduğunu değerlendiriyorum.

Bu kapsamda, vault’larda yer alan özel bilgisayarlar üzerinden, bilenler için yazıyorum, NATO CRONOS ağına veya HvBS ağına benzer şekilde, küresel yapıda hizmet veren ALIS ağına bağlanılmaktadır. ALIS ağında oturum açılarak, tüm uçuş planlamaları yapılmakta, DTC yüklemesi gerçekleştirilmektedir. Bu esnada her pilota/uçağa/göreve göre sistem tarafından belirlenen bir kullanıcı adı ve şifresi (user name ve password) de verilmektedir.

Uçakbaşı yapıldığında, uçağın görev bilgisayarının kullanılabilmesi için ALIS tarafından verilen ve DTC’nin de uçakla konuşabilmesini sağlayan, kullanıcı adı ve şifresini kullanmak gerekmektedir. Görev bilgisayarıyla bağlantılı tüm aviyoniklerin (DAS, EOTS, AESA Radarı vb.) devreye sokulabilmesi, ancak ve ancak kullanıcı adı ve şifresiyle mümkün olabilmektedir.

ABD’nin Haberi Olmadan F-35 Uçabilir mi?

ALIS’ten bağımsız, kullanıcı adı ve şifresi olmadan F-35 çalıştırılabilir mi? Evet, çalıştırılabiliyor ve hatta bir yolcu ve eğitim uçağı gibi uçuş yapılması da söz konusu olabiliyor. Uçağı kimseden izin almadan, Malatya’dan Eskişehir’e uçurmanıza engel bir durum yok. Ancak, Malatya’dan kalkıp, ALIS’in bilgisi dışındaki bir yere bomba atmanız olası değildir. 

ALIS ile kullanıcı ülkelerle ‘faaliyet oranı’ üzerinden yapılan anlaşma çerçevesinde, daha önce bahsettiğim üzere, Lockheed Martin ve diğer 1900 civarındaki firma küresel lojistik destek hizmeti vermektedir. F-35 mekanizmasıyla, her ülkenin kendi lojistik sistemini kurması yerine tüm kullanıcı ülkeleri birbirine bağlayan küresel bir ağ oluşturulmaktadır. Kullanıcı ülkeler, kendi milli hesaplamalarına, risk anlayışlarına, komuta-kontrol yapılarına, kuvvet yapısı esaslarına göre kurdukları milli ikmal sistem, depo ve bakım mekanizmasına, F-35 ile birlikte ihtiyaç duymaması esas alınmaktadır. Lockheed Martin; her ülkedeki F-35 ikmal depolarında yer alan uçak parçalarını, kullanıcı ülkelerle yaptığı anlaşmalar çerçevesinde, ihtiyaç duyulan her noktaya iletmekten sorumlu olarak hizmet vermektedir. Bir bakıma, milli depolardaki uçak parçalarının sahibi Lockheed Martin olmaktadır. 

Diyelim ki, Türkiye ile %80 faaliyet oranına göre bir lojistik destek anlaşması yapılmış olsun. Buna göre de herhangi bir nedenle arızalı duruma düşen, parça bekler uçağın faaliyeti için gerekli parçayı 24 saat içinde Lockheed Martin; ALIS mekanizmasını işleterek ya Türkiye’deki depo/depolardan alıp getirmekten, Türkiye’de yoksa uygun ülkeden parçanın getirilmesini sağlamaktan sorumlu olarak görev yapmaktadır. %80 faaliyet oranına göre hizmet vermenin maliyeti diyelim ki uçak başına günlük 50.000 dolar ise, eğer kullanıcı ülke %90 faaliyet oranına göre uçaklarını uçurmak istiyorsa, bunun için günlük katlanması gereken maliyet 100.000 dolar olmaktadır. Maliyete ülkeler tercihleri doğrultusunda katlanmakta, diğer bütün mekanizma uçağın üreticisi Lockheed Martin tarafından yerine getirilmektedir.

Yazı dizimin sekizinci ve son bölümünde, F-35 programının genel değerlendirmesini yapacağım ve bugüne kadar yaşanan F-35 kazalarından/olaylarından bahsedeceğim.

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 21.01.2023
  • Süre : 7 dk
  • 4690 kez okundu

Google Ads