Harekât Bağımsızlığı (Milli ve Yerli) Ne Demektir?
Harekât bağımsızlığının özünü, dış kaynaklardan elde edilmesinde aksaklık yaşanması muhtemel yeteneklerin ve bu kapsamdaki kritik teknolojilerin, milli savunma sanayi kuruluşları tarafından geliştirilmesi ve üretilmesi oluşturur.
Bu yazımızda hava gücü bağlamında harekât bağımsızlığı kavramı irdelenmiş olmakla birlikte, diğer kuvvetler için de geçerli olabilecek hususlara da değinilmiştir.
Hava Gücünden Beklenenler
Herhangi bir ülkeye ait bir hava gücünden asgari beklenenler; bu konuya yönelik literatür ve bilinen öğretiler doğrultusunda genel hatlarıyla şöyledir:
1. Caydırıcılığın sağlanması,
2. Kriz yönetimi veya müşterek kriz yönetimine katkı sağlanması,
3. Güvenlik ortamının şekillendirilmesi,
4. Savaş dışı askerî harekât görevlerinin icra edilmesi,
5. Savaşın kazanılmasında, diğer kuvvetlerle veya müstakil olarak öncü görevlerin başarıyla yerine getirilmesidir.
Modern Bir Hava Gücü Çok Rollü Olmalıdır
Modern bir hava kuvvetini sadece taarruz ya da savunma ağırlıklı bir bakış açısı ile değerlendirmek, olası kısıtlama ve zorluklara çözüm getiremez. Bu tür bir bakış açısı, kuvvet, zaman ve mekân bakımından avantajlı olunan konum üzerine inşa edilir. Ancak, düşük ihtimalli ve yüksek riskli diğer ihtimalat (olasılık) durumlarının gerçekleşmesi halinde, yeterince hazır olunamayacağından, başarısızlık da kaçınılmaz olur. Örneğin, taarruz yeteneği yüksek bir hava kuvveti düşmanın tüm hedeflerine nüfuz edebilecek menzil ve silah üstünlüğüne sahip olmak üzerine stratejini inşa edebilir. Ancak, düşman hava savunma sistemini geçemediği sürpriz bir gelişme karşısında taarruz yeteneğinde kayıplar yaşayabilir. Buna bağlı olarak da barış döneminde hava savunma yeteneğini geliştirmeye (sadece üstün taarruz yeteneğine güvenmesi nedeniyle) yeterince ağırlık vermez ise, düşmanın saldırılarını durdurabilecek yeterli hava savunmasından mahrum kalabilir. Böylece stratejinin başlangıçta yanlış belirlenmesinin cezasını savaşta acı bir şekilde hava kuvvetleri çekmiş olur.
Bu nedenle, hava gücü; sadece taarruz veya savunma stratejisi yerine olabildiğince sistem bütünlüğü yaklaşımıyla hazırlanır. Nihayetinde hâkim bir hava ve uzay gücüne ulaşılmasını amaçlanır. Bu kapsamda, tahayyül edilen (kafada canlandırılan) harekât ortamında, hava gücünün ihtiyaç duyacağı imkân ve kabiliyetler belirlenir. Bu imkan ve kabiliyetler kazanıldıkça, bunlarla hava gücü unsurlarının barışta nasıl eğitileceği ve kullanılacağı, krizde nasıl sevk ve idare edileceği, savaşta ise nasıl muharebe edeceği en ince detayına kadar belirlenir, dokümante edilir ve uygulanır.
Harekât Bağımsızlığı Kavramı:
Harekât bağımsızlığı kavramı, genel tanımıyla, “barış zamanında envantere giren ve olası bir harekâtın icrası için gereken tüm imkân ve yeteneklerin ihtiyaç duyulduğu yer ve zaman zarfında, irade dışı gayri milli herhangi bir kısıtlamaya (ambargo, yaptırım vb.) tabi tutulmadan, milli makamın belirlediği süre zarfında hava gücü tarafından 7/24 esasına göre kullanılması serbestiyesine sahip olmaktır.”
Savunma sanayisi bürokratları ve firma yöneticileri tarafından son yıllarda sıklıkla gündemde tutulan ve siyasiler tarafından da kabul gören "milli ve yerli", esasında askerî literatürde harekât bağımsızlığı kavramına karşılık gelir. Bu çerçevede 'yerlilik oranı' firmalar ve savunma sanayisi uzmanları tarafından matematiksel bir ölçüt olarak kullanılabilmektedir. Bu tür bir ölçme ve değerlendirme her nekadar kendi içindeki kısıtlamalar nedeniyle bir kesinlik arz etmese de, yurtiçi üretimin ne oranda gerçekleştiğinin görülmesi ve hangi kritik sistemlerin, alt sistemlerin, komponent ve parçaların yurt içinde üretilmesi yönündeki hareket tarzlarının ve önceliklerin tespit edilmesi adına, yerlilik oranlarını bilmek ve takip etmek uygun bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Harekât bağımsızlığının özünü, dış kaynaklardan elde edilmesinde aksaklık yaşanması muhtemel yeteneklerin ve bu kapsamdaki kritik teknolojilerin, milli savunma sanayi kuruluşları tarafından geliştirilmesi ve üretilmesi oluşturur. Teknolojik gelişmelerin hava gücüne doğrudan veya dolaylı asimetrik etkileri mutlaka olabilmektedir. Bu nedenle, dünyanın neresinde olursa olsun, gelişmiş silah teknolojilerinin ve yeniliklerin takibi önemlidir. Özellikle gelişmiş ülkelerin kendi hava güçlerine kazandırmayı planladığı yetenek projelerinin benzerlerinin milli ve kritik hava teknolojileri olarak ele alınması, mümkün olan en kısa zamanda bu tür benzer yeni yeteneklerin hava gücünün kullanımına sunulması esas alınır. Bu kapsamda yapılacak teknoloji yatırımları ve oluşan bilgi birikimi ile etkinliği yüksek, değişen tehditlere ve koşullara karşı bağımsız olarak, sadece milli kaynaklar kullanılarak tasarımı ve imalatı yapılan silah ve sistemlerine sahip olunması, harekât bağımsızlığının ve uzun süreli etkin harp yeteneğine sahip olabilmenin gereğidir.
Harekât Bağımsızlığının Bileşenleri:
Bu konuda literatürde net bir sınıflandırma olmamakla birlikte, toplamda beş bileşene öncelik verilir. Harekât bağımsızlığının bileşenleri denildiğinde; platform bağımsızlığı, mühimmat bağımsızlığı, bilişim bağımsızlığı, dokümantasyon bağımsızlığı ve savaş (muharebe) destek bağımsızlığı esas alınır.
Harekât bağımsızlığı kapsamına giren bahse konu beş bileşenden birinin yokluğu, diğer bileşenlerin layıkıyla fonksiyonlarını ve kendilerinden beklenen görevleri yerine getirmesini zora sokabilir. Bu çerçevede, bir ülkenin havacılık ve uzay sanayisinin özgün yetenek geliştirme kapasitesine sahip olması, harekât bağımsızlığının en önemli baskın faktörü olarak görülür. Bu kapsamda, milli siyaset yapıcıların ve savunma politikalarına yön veren üst düzey askeri/sivil bürokrasinin o ülkedeki rekabeti teşvik etmesi, havacılık ve uzay sanayisini tabana yayacak mekanizmaların önünü açması, firmaların büyüklük ve çaplarına göre alanlarında uzmanlaşması/derinleşmesi, bunun için firmaların geliştirilmesi istenen yetenek havuzuna üretim katkısı yapabilmelerini sağlayacak doğru yönlendirilmelerin zamanında yapılması ve en nihayetinde hava gücünün ihtiyaç duyduğu gerekli özgün yeteneklerin askeri konseptler doğrultusunda, ihtiyaçlar hiyerarşisi çerçevesinde kazanılması esas alınmalıdır.