Hava Gücümüzün Önümüzdeki 10-15 Yıllık Ara Uçak İhtiyacı 4+++ Nesil MMU KAAN ile Çözülür
KAAN ilk uçuşuna hazır olduğuna göre; yapısal ve mekanik test değerleri ilk uçuşun icrasınının olurunu vermektedir. Bu etkileyici bir gelişimdir. Ancak, 5. Nesil bu uçağımızın ön görülen tüm kapasitesi ile hizmete girmesi 2035-40’ları bulacaktır.
Türkiye’ye bölgesindeki en ciddi hava gücü tehdidi Yunanistan’dan gelmektedir. Uzun yıllardır Yunan Hava Gücü gerek nicelik ve gerekse nitelik olarak Türk Hava Gücünün %70’i seviyelerindeydi. Ancak son dönemde özellikle Rafale F3-R tedariği, F-16C/D Block 52+ uçaklarının F-16C/D Block 70/72 (F-16V Viper) seviyesine modernizasyonlarının başlaması ve bu modernizasyonun 2027 yılında tamamlanacak olması, ayrıca F-35 alım niyet beyanlarını yapmış olmaları ve büyük bir ihtimal ile bu uçağı tedarik edecek olmaları, Yunan Hava Gücünü önümüzdeki on yıl içerisinde nitelik açısından önemli bir tehdit unsuru haline getirecektir (Detaylı bilgi için Bknz. Ref.-1).
Türkiye, hava gücünü nitelik ve nicelik açısından güçlendirmek amaçlı 1999 yılında ABD F-35 5. nesil müşterek taarruz uçağı projesine ortak olarak katıldı. Türkiye +100 F-35A versiyonu uçaktan satın alacak, uçağın bazı parçaları Türkiye’de üretilecek, ayrıca ülkemizde bir motor bakım merkezi kurularak, Avrupa bölgesinde tüm F-35 motorlaarı bu merkezden desteklenecekti. Ancak, Türkiye Rus S-400 hava savunma sistemlerini tedarik etmesi neden gösterilerek, CAATSA yaptırımları ile 2019 yılında bu projeden çıkartıldı.
Türkiye’nin F-35 projesine katıldığı dönemlerde Avrupa Eurofighter Typhoon projesine katılımı için de yoğun bir pazarlama talebi baskısı altındaydı, bu projeye katılmamız durumunda hem ortak üretim hem de teknoloji transferi hakkımız da olacaktı.
Türkiye aslında çok uygun bir zamanlama ve yerinde bir kararla 24 yıl önce hava gücünü çok güçlendirecek bir planı yapmış ve uygulamaya başlamıştı ancak dış politika kaynaklı nedenlerle 20 yıl zaman ve para kaybına uğrayarak yaşlanan uçak filosunu yenileme mücadelesine sil baştan başlamak zorunda kaldı.
F-35 ortaklığından çıkarılmamızın pozitif tarafı kendi mili jet savaş uçağı tasarım, imalat ve geliştirme çabalarımızın yoğunlaşması ve ivmelenmesi oldu.
Türkiye’nin stratejik hedefi 2035’lerden itibaren kendi ürettiği, başkalarına bağımlı olmadan destekleyebildiği 5. nesil jet savaş uçakları ile hava gücünü desteklemektir. Ancak, 2035’e kadar da hava gücünü ilave bir ara uçak ile takviye etmesi de gerekli ve elzemdir. Bu hedefi gerçekleştirmeye uygun uçakların hangileri olabileceğini değerlendirmek istedik.
Hedef:
2024-2034 arasında Türk Hava Gücünün 4+++ ve/veya 5. Nesil jet savaş uçağı ile takviye edilmesi.
A. Hedefi Gerçekleştirebilecek “Ara Uçak” İçin Belirlenen Kriterler (Önem Sırasına Göre):
1. Ara uçağın uygun kapasitede olması (4+++ ve/veya 5. Nesil).
2. En kısa sürede ve yeterli sayıda hizmete girebilmesi.
3. NATO standartlarında olması (Desteklenebilirliği için).
4. Teknoloji transferi.
5. Türkiye’de üretim.
6. Ömür boyu desteklenebilirlik.
7. Maliyet-etkin olması.
B. “Ara Uçak” Altenatifleri:
1. F-35: Temini mümkün değil. Problemin çözümüne dair bir alternatif değil “Problemin Kök Sebebidir”.
Proje ortağı olduğumuz uçaktan, ilk paket uçaklarımız hizmete girmeye hazır olmalarına rağmen CAATSA kapsamında çıkartıldık. Türk Hava Gücünün yakın dönemdeki kapasite sıkıntısının en büyük nedeni F-35 programından çıkarılmamızdır.
ABD bu kararla aslında coğrafyamızda kendisini +100 uçaklık dev bir F-35A filosuyla NATO kapsamında kendisini destekleyecek bir müttefik desteğinden de yoksun kaldı. Öte yandan, F-35 mevcut haliyle kullanıcılarına büyük bir hayal kırıklığı yaşatmakta olup, sorunlarının giderilmesi hem zaman hem de maliyet alacaktır. Detaylı bilgi için bknz Ref.-2, 3 ve 4).
Ancak, F-35 halihazırda dünyada 5. nesil uçakların en önde gelen temsilcisi olup, özellikle bize en yüksek hava tehditini oluşturan Yunanistan’ın büyük bir ihtimalle bu uçağı tedarik edecek olması, aramızdaki güç dengesini onların lehine bozacaktır.
2. F-16V: Temini mümkündür ancak ABD tarafından sürekli ötelenmektedir.
Son versiyon 40 adet F-16V ve F-16 filomuzdaki 79 adet uçaı F-16V konfigürasyonuna yükseltecek kitlerin tedariği bir türlü başlayamamakta, konu ABD’nin siyasi emellerine malzeme yapılmaktadır.
3. Eurofighter Typhoon: Temini Almanya tarafından veto edilmektedir.
F-35’in stealth özelliğini üstlenemeyektir, ancak özellikle hava hakimiyeti görevlerinde çok etkili olabilecek bir 4+++ nesil uçaktır.
20+20 (ilave alım opsiyonlu)=40 adet son versiyon Eurofighter Typhoon uçağı alım niyetimiz vardır. Bu uçağın mülkiyet hakkına sahip ülkelerden İngiltere, İtalya ve İspanya’nın oluru vardır ancak Almanya veto etmektedir. Eğer kısa sürede 40 uçaklık Eurofighter Typhoon temin edilebilirse; Türkiye’nin F-16’ları “ÖZGÜR PROJESİ” ile kendisinin modernize edeceği önümüzdeki on yılda Türk Hava Kuvvetlerine ciddi bir katkı sağlayacaktır. Nato standartlarında bir uçak olduğu için desteklenebilirliğinde de sorun yaşanmayacaktır.
Ancak, 40 uçaklık bir paket için MRO&U (Bakım, Onarım, Revizyon ve Model Yükseltme) kabiliyeti kazanımı dahil etkin bir lojistik idame sistemi kurmak maliyeti çok yüksek bir tercih olacaktır. Eğer MRO&U kabiliyeti kazanılamaz ise; bu uçağa harp şartlarında güvenebilmek mümkün olamaz.
Eurofighter Typhoon tedariğine dair detaylı değerlendirmelerim için referans-5’e göz gezdirebilirsiniz.
4. Servisten alınacak “Eurofighter Typhoon Tranche 1’lerin Upgrade Edilmiş Varyasyonlarının” temini mümkümdür, ancak!..
İngiltere; Eurofighter Typhoon Tranche 1’leri (+30 uçak) 2025’de servisten alacaktır. Aynı düşünce İspanya’da da mevcuttur hatta Trance 1’lerini Kolombiya ve diğer istekli ülkelere satmaya çalışmaktadır.
İngiliz havacılık devi BAE Systems, Kraliyet Hava Kuvvetlerine (RAF) defalarca ve ısrarla Tranche 1’leri Tranche 2 veya 3 varyantlarına upgrade etmeyi önermiş fakat bu öneriyi RAF kabul etmemiştir.
Upgrade (model yükseltme) maliyet-etkin olduğu sürece makuldür, aksi takdirde “astarı yüzünden pahalıya gelebilir”.
Tranche 1’ler kendi kategorilerinde peş peşe iki farklı blok ile modernize edilmiş, gövde ömürleri son dönemlerine girmiş uçaklardır. Gövde ömür uzatma çalışmalarına ilaveten çok yoğun bir elektrik enstelasyon, yazılım, donanım ve mekanik modernizasyona tabi tutularak Tranche 3 seviyesine yükseltilebilecekler ve azami 10-15 yıl daha uçabileceklerdir. Ömür-devir döngüsü maliyetine bakıldığında bu varyant son varyant olan Tranche 4’den daha maliyetli olmaktadır. Bu RAF’a makul gelmemiş ve BAE Systems’in teklifi kabul görmemiştir.
Modeli yükseltilmiş Tranche 1’lerin temini Türkiye için de maliyet-etkin olmayacaktır.
Ayrıca; Almanya bu tedarik modeline de vetosunu koyabilecektir.
5. Rafale: Temini mümkün görülmemektedir.
Rafale; Eurofighter Typhoon’a eşdeğer kapasitede bir uçaktır, ancak Fransa ile iyi yürümeyen diplomatik ilişkilerimiz nedeniyle temini mümkün görülmemektedir.
6. Gripen: Temini mümkün görülmemektedir.
SAAB JAS 39E/F Gripen; F-16V’ye yakın kapasitede bir uçak sayılabilir. Uçağın motoru ABD GE F414’ür. GE’nin TEI ile ortak olması motor konusunda yaratılabilecek ABD baskısını önleyebilir. Ancak, İsveç ile iyi yürümeyen diplomatik ilişkilerimiz nedeniyle temini mümkün ve mantıklı görülmemektedir.
7. Su-35: Temini mümkün olabilir ancak desteklenebilirliği kolay olmayacaktır.
Üst düzey bir hava üstünlüğü uçağıdır. Dünya’da performansının kıyaslanabileceği uçaklar Amerikan F-22 & F-15 ve Çinli J-20’dir. Su-35 F-22 ve J-20’ye nazaran stealth özelliğe sahip değildir. Buna rağmen özellikle Ege üzerinde bize tartışmasız bir hava üstünlüğü sağlayabilir. Ancak, etkin, verimli ve sürekli desteklenebilirliği çok zor olacaktır. Leasing (kiralama) yöntemi ile tedariği düşünülebilir.
8. JF-17:
Çin’in J-10 uçağının Pakistan’nın ihtiyaçlarına özel geliştirildiği 4. Nesil bir uçaktır. Maliyet-etkin bir uçak olacaktır, ancak bu uçakta dolaylı olarak Çin’e bağımlı olunacaktır. Pakistan’ın kendi acil ihtiyaçları henüz tamamlanamamıştır. Kısa sürede yeterli sayıda uçak temini mümkün görülmemektedir. Havagücümüze kapasite olarak katabileceği bir artısı yoktur.
9: J-10
Çin’in 4+++ nesil uçağıdır. Tedariği mümkündür. Üreticisi Chengdu’nun imalat kapasitesine göre, kısa sürede yeterli sayıda temini de mümkün olabilecektir. Çok sayıda alım halinde Türkiyede üretilmesi ve teknoloji transferi de mümkündür (ancak, bu uçaktaki teknolojinin fazlası Türkiye’de mevcuttur). Batılı karşılıklarına göre maliyet-etkin olacaktır. Mecbur kalındığında enson varyant J-10C’nin leasing yöntemiyle tedariği düşünülebilir.
10. Hürjet: Milli Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağımız.
Hürjet Projesi, Jet Tekamül Eğitimi kapsamında kullanılan T-38 uçakları ile Akrotim gösterilerinde kullanılan F-5 uçaklarının yerine Türk Hava Kuvvetleri envanterine dahil edilmek üzere başlatılmıştır.
HÜRJET Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı, tek motorlu, tandem ve modern aviyonik suite sahip kokpiti ile üstün performans özelliklerini kullanarak kritik rol oynamak üzere tasarlanmıştır. HÜRJET’in silahlı varyantı, geniş görev yelpazesi ve üstün faydalı yük kapasitesi ile muharebe alanlarında önemli bir güç unsurudur. Özellikle; KAAN’nın etkin olarak servise gireceği döneme kadar, F-16’nın yükünü hafifletmek amaçlı bir ara dönem boşluk doldurma uçağı olabilecek en uygun adaydır. Seri imalatının hızlandırılmasının uygun olacağını değerlendirmekteyim (detaylar için bknz. Ref.-6).
11. 4+++ Nesil, Stealth Özelliği Olmayan KAAN: Stealth Özellikli Milli Hava Üstünlüğü Uçağımız.
MMU KAAN’ın prototipleri üretilmiştir ve 5.nesil stealth özellikli uçağımız ilk uçuşuna hazırdır. Peki, 5. nesil yani stealth (radarda görünmezlik) özelliği olmayan 4+++ Nesil KAAN varyantı ile neyi kast ediyoruz?
KAAN ilk uçuşuna hazır olduğuna göre; yapısal ve mekanik test değerleri ilk uçuşun icrasınının olurunu vermektedir. Bu etkileyici bir gelişimdir. Ancak, 5. Nesil bu uçağımızın ön görülen tüm kapasitesi ile hizmete girmesi 2035-40’ları bulacaktır. Bu yaklaşık 10-15 yıllık ara dönemde muharip uçak açığımızı hem süratli hem de olabildiğince bağımsız kapatabilmek için KAAN’ın ilk varyantlarını stealth özelliğini kapatan ancak, mühimmat ve silah taşıma kapasitesini arttıran ve Türk Hava Kuvvetlerinin hizmetine en süratli şekilde girebilecek 4+++ nesil kapasitesinde üretmek makul ve mantıklı olacaktır.
4+++ nesil KAAN, gövde ve kanat altında ve kanat uçunda yük taşıma salanları olan, konformal yakıt tankları da taşıyabilen ancak tüm bu harici yük taşıma kabiliyetleri nedeniyle stealth özelliğini ortadan kaldıran bir uçak olacaktır. Bu duruma 10-15 yıl katlanılabilir.
Harici yük ile donanmış, ancak stealth özelliğini kaybeden F-35B örneği.
Aviyonik ve silah sistemleri paketinin “Özgür F-16 paketi ile eşdeğer olması yeterli olacaktır.
Motorlarının TEI imali GE F110 olması da makuldür. Eğer ADB motorlarının temini konusunda da sorun çıkartılırsa; İngiliz, Fransız, Rus ve Çin motorlarının tedariği de düşünülmelidir.
2035’lerden itibaren; 5. nesil KAAN varyanları hizmete girdikçe; 4+++ nesillerin modeli bu varyanta yükseltilebilir.
KAAN 5. nesil olduğunda; istenildiğinde harici paylonlarında yük taşıyamayacak mıdır? Evet, KAAN 5. nesil konfigürasyonunda da istenildiğinde harici paylon takılarak bu paylonlarda mühimmat veya harici yakıt tankı taşıyabilecektir. Ancak, elbetteki bu durumda stealth özelliğini köreltecektir.
O halde 5.nesil KAAN’ın hizmete girmesi için neden 2035’ler beklenecek, madem ki ilk uçuşunu şu sıralar yapacak, neden hemen seri üretime geçilmiyor? Neden 4+++ nesil KAAN’ı 2035-40’lara kadar ara dönem boşluk doldurma uçağı olarak öneriyorsunuz? 5.nesil KAAN 2035’lerde hizmete girebilek ise 4+++ nesil KAAN nasıl 10-15 yıl önceden hizmete girebilecek?
Halihazırda KAAN’ın iki adet prototipi imal edildi. Bu preototipler ile yaklaşık 10 yıl test ve geliştirme safhası yürütülecek. 5. nesil uçağın radarda görünmezlik özelliğini sağlayan aerodinamik tasarımı, kompozit gövde kaplamaları, sensörler v.d. görünmezlik sağlayıcı sistemlerin etkinliği sürekli test edilecekler, değerlendirilecekler, gerekirse geliştirilecekler, yenilenecekler. Uçağın gövde içi mühimmat fırlatma sistemleri, alt sistemleri, atış kontrol sistemleri, ana görev sistemi, alt sitemleri, ana yazılım, destekleyici yazılımlar v.b. bir çok ana ve alt sistem, yıllarca test edilecekler ve geliştirilecekler. Uçağın 5. nesil özelliklerini sağlayan konfigürasyonu son derece karmaşık, zor ve uzun süre test ve geliştirme gerektiren bir konfigürasyondur, bu süreç uzun sürecektir.
Halbuki KAAN’ı ilk etapta 4+++ konfigürasyonunda üretmek istersek; bu uçağın gövdesine Özgür F-16 projesinin aviyonikleri, görev bilgisayarları, görev yazılımı, silah sitemleri entegre edilirse, kendini ispat etmiş 4+++ nesil bu sistemler çift motorlu KAAN’da da kullanılabilecektir. Böylelikle 4+++ nesil KAAN ivedilikle seri üretime alınabilecektir.
Sonuç:
2024-2035 yılları arasında Türk Hava Kuvvetlerinin güçlendirilmesi elzemdir. On yıllık bir süre içerisinde bir hava gücünün yeni bir uçak tipi ile etkin bir şekilde takviyesi çok iddali bir çözümdür. Hiçbir ülke, uçak şirketi, stoğunda sizin işinize yarayabilecek konfigürasyonda hazır uçak tutmaz, tutamaz. Bu durum sivil uçaklar için de geçerlidir.
Hadi yeni bir uçak tipini satın aldınız diyelim; bu uçağın üretim hattı da faal olsun. Bu duruma en güzel örnekler halihazırda üretimleri devam eden ve bizim de ihtiyaçlarımızı optimum seviyede karşılayabilenler; Eurofighter Typhoon Tranch 4, Dassault Rafale F3 ve Saab Gripen E.
EF Typhoon’nun üretim hattı 2035’e kadar dolu, Almanya’nın veto ettiği Suudi Arabistan’ın +50 siparişi onaylanırsa 2036’lara kadar uzayacak. Siz ilk paketinizi muhtemelen 2038’lerde alacaksınız, bu uçakların sizde harbe hazır olmaları en iyi ihtimallle 2040’ı bulacaktır. Ayrıca bu 40 uçağı yaklaşık 2090 yıllarına kadar idame etmelisiniz...Aksi halde boşa yaptığınız bir savunma harcaması olacaktır...Üstelik EF Typhoon’u en son siz alırsanız ve sizden başka sipariş de olmazsa, bu uçağın asıl konsorsiyumu ve ana kullanıcıları olan İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya servisten aldıktan yaklaşık 30 yıl sonrasına kadar bu uçağı idame etmek zorunda kalacaksınız...
ABD bizi F-35 ortak üretim programından çıkartarak net bir şekilde düşmanca davranmış ve Türk Hava Gücünü yıpratmıştır. Yeni F-16V ve F-16V upgrade kitleri satışını geciktirmesi belkide bu satışı hiç yapmayacak olması ihtimali ile hava gücümüzün takviyesini engellemeye devam etmektedir.
En optimum ara çözüm 4+++ nesil MMU KAAN ile 4+++ nesil silahlı HÜRJET projelerimizi hızlandırmak ve bu uçakları en kısa sürede Türk Hava Kuvvetlerinin hizmetine sokmak olacaktır. Bu durumda 2035’e kadar hava gücümüzü Modernize edilmiş F-16’lar sırtlanacak, 4+++ nesil KAAN ve HÜRJET takviye olacak, 2035’den itibaren 5. nesil KAAN ana muharip uçağı görevini F-16’dan devralacaktır.
Kaynakça:
1. Türk Hava Gücünün Önündeki En Zor On Yılı
https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turk-hava-gucunun-onundeki-en-zor-on-yili-1709
2. Amerikan Kullanıcıları F-35 Uçağından Memnun mu?
3. F-35 Savaş Uçağından Memnun Olan Ülke Var mı?
4. F-35; 28 Yılda 1.7 Trilyon Dolarlık Fiyasko-35'e Dönüştü
5. Eurofighter Typhoon Hava Gücümüzde Olsa İyi Olur, Ama Şart Değildir!
6. Silahlı Hürjet Projesini İvmelendirelim
https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/silahli-hurjet-projesini-ivmelendirelim-2597