Hava Gücünün Nasıl Olması Gerektiği Konusunda ABD’nin Kafası Karışık
Yakın geleceğin savaşlarına cephede (havada, karada, denizde) canlı Amerikalı çok az olacak. Cephede sayıca üstünlük insansız hava, kara ve deniz platformlarında olacak.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte, Amerikan Hava Gücünün çehresi dramatik bir şekilde değişecek. ABD Hava Gücü; nispeten az sayıdaki çok yüksek kapasiteli, hipersonik süratlerde uçan insanlı ve insansız savaş uçaklarından, ucuz, tek kullanımlık ve sayıca çok fazla SİHA’lardan ve az sayıda ama multi-milyon dolarlık SİHA’lardan oluşacak.
“Sürü” konseptinde görev güçleri oluşturulacak. Bu görev güçleri az sayıda insanlı uçak ile yönetilen, çok sayıdaki SİHA’lardan oluşacak. Bu SİHA’ların önemli sayısı ise; “kamikaze” uçaklar olacak.
Pentagon içinde binlerce SİHA olan görev güçlerinin hızlı bir şekilde sahaya sürülmesine yönelik yeni konseptler ve sistemler tasarlıyor. ABD üstün sayılar, yani nicelik aracılığıyla İkinci Dünya Savaşı'ndaki üstünlük statüsüne dönmenin yollarını arıyor. Bunu yapabilmek için, Pentagon uzmanları, genellikle bilim kurgu olarak bildiklerimizin sınırlarını zorlamayı, savaş faaliyetlerinin büyük bölümünü hızla geliştirilen ve çoğu zaman yapay zekâ destekli robotlara devretmeyi amaçlıyor.
Yakın geleceğin savaşlarına cephede (havada, karada, denizde) canlı Amerikalı çok az olacak. Cephede sayıca üstünlük insansız hava, kara ve deniz platformlarında olacak. Yapay zeka her sistemde ve safhada devrede ve yoğun kullanılıyor olacak ama son sözü insan ve insan zekası söyleyecek.
ABD havada, karada ve denizde çalışan "binlerce" düşük maliyetli insansız hava aracını sahaya sürmek amaçlı oluşturduğu “Çoğalıcı Girişim (Replicator Initiative)” konseptini en kısa zamanda uygulamaya koymayı hedefliyor. Bunu yeni bir program olarak görmek yerine, ABD Hava Kuvvetlerinin uzun süredir "uygun fiyatlı kitle (affordable mass)" olarak adlandırdığı modele doğru yönelen yeni bir felsefe olarak düşünmek daha uygun olabilir.
Peki ABD’nin yeni hava gücünün nasıl olması gerektiği konusunda kafası neden karışık?
F-35 son insanlı jet savaş uçağı olacaktı ama doğru değilmiş meğer!..
ABD hipersonik uçaklarında bile insan uçurmayı planlıyor. Peki bu nasıl olacak? Minimum Mach 6 süratinde uçacak bir uçağa neden canlı pilot da bindirmek istiyorlar? Yeni savaş konseptlerinde cepheye minimum sayıda insan sürmeyi planlarken, Mach 10 süratinde uçmasını amaçladıkları uçakların içine neden insan da koymayı planlıyorlar? Cevabı basit; ABD Yapay Zekaya nihai kritik kararların verilmesinde güvenmiyor, hem de hiç güvenmiyor.
Hipersonik NGAD’lerde (Next Generation Air Dominance/ Yeni Nesil Hava Hakimiyeti Uçağı) insan pilot düşünülmüyordu ancak, şimdi bu uçakların insanlı da uçabilecek konfigürasyonda olması isteniyor.
SR-71’in oğlu hipersonik SR-72 de insanlı uçabilecek şekilde tasarlandı.
F-35’de olduğu gibi “müşterek” amaçlı bir uçak artık istenmiyor.
F-35 programının adı bile Joint Strike Fighter (Müşterek Tarruz Uçağı)’dı ama Pentagon NGAD’lerde müşterek bir amaç istemedi. Hem ABD Hava hem de Deniz Hava Kuvvetleri için farklı NGAD programları yürütülüyor.
Aynı zamanda, F-35’deki gibi müşterek bir lojistik destek programı (PBL) da olmayacak artık. NGAD’lerin orijinal üreticileri farklı olabilecekler. NGAD’lerin tasarımları da farklı olacak. ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri kendi uçaklarının lojistik desteğini kendileri yapacaklar. Lojistik destek sistemleri kendi ihtiyaçlarına yönelik olacak.
Pahalı sistemler tercih sebebi olmayacaklar, bunlar az ve öz olacaklar. Maliyeti düşük sistemler çok fazla sayılarda tedarik edilecekler.
ABD artık F-22 ve F-35’deki gibi mega-yüksek maliyetli programları tercih etmeyecek, pahalı sistemler çok az sayıda olacaklar ve çok fazla sayıdaki ucuz sistemler bunları destekleyecekler.
ABD Hava Gücü için en önemli tehdit artık Çin Hava Gücü.
İkinci Dünya Savaşından günümüze kadar ABD Hava Gücü için en önemli tehdit Rus Hava Gücüydü ancak bundan sonra Çin Hava Gücü en önemli tehditlerini oluşturmakta.
Sonuç:
Aşırı boyuttaki savunma harcamaları ABD ekonomisini yıpratıyor. ABD; savunma sistemlerindeki teknolojik üstünlüğünü muhafaza etmek istemekle birlikte, aynı zamanda bu üstünlüğün ekonomisine bindirdiği maddi yükü azaltmanın da arayışında. Ama optimum çözümün ne olması gerektiğine henüz cevap bulabilmiş görünmüyor. Kafaları çok karışık olmalı.