Site İçi Arama

savunma

Hava Savunma Sistemi Nedir? Ne İşe Yarar?

Bir Hava Savunma Sistemi (HSS) içeriğinde “Batarya, Filo, Tabur, Bölük, Ünite, Birlik” vs. olmak üzere farklı kavramlarla ifade edilen, sistemlerin üretimine bağlı olarak sayıları ve genel özellikleri değişen komuta kontrol araçları, mühimmat taşıma ve yükleme araçları, radarlar ve lançer dediğimiz atıcı araçlardan oluşan karışık bir yapıdan oluşur.

HSS dediğimiz sistem içeriğinde “Batarya, Filo, Tabur, Bölük, Ünite, Birlik” vs. olmak üzere farklı kavramlarla ifade edilen, sistemlerin üretimine bağlı olarak sayıları ve genel özellikleri değişen komuta kontrol araçları, mühimmat taşıma ve yükleme araçları, radarlar ve lançer dediğimiz atıcı araçlardan oluşan karışık bir yapıdan oluşur.

Resim -1 Örnek bir Hava savunma Sistemi ile donatılmış Havaalanı ve liman

Herhangi bir Hava savunma Sisteminde sistemin en önemli unsurunu yani beynini “Radar” olarak belirtebiliriz. Zira hedeflerin tespit, teşhis ve takip işlevlerini radar gerçekleştirmektedir. Radarlar yine basit bir ifadeyle anlatacak olursak, kullanım amacına göre havaya, denize, karaya veya uzaya sinyaller gönderen ve bu sinyallerin geri yansımasıyla hedeflerini tespit eden aletlerdir. Bir radarın menzili her ne kadar çeşitli sayılarla ifade edilse de, bu mesafe arama yaptığı alanda bulmaya çalıştığı hedefin “Radar Kesit Alanı ( hedefin (Radar sinyallerini yansıtma oranı RCS)” ile doğru orantılı olarak değişmektedir. 

RCS değerleri uçak, gemi, tank vs. fark etmeksizin her türlü aracın fiziksel ve kimyasal yapısına bağlı olarak değişen bir olgudur. Örneğin bir F-16 savaş uçağının RCS değeri açık kaynaklarda 1.2 m2 olarak belirtilmektedir. Bir başka örnek olarak Stealth (düşük görünürlük) özelliğine haiz F-22 savaş uçaklarının ise 0.0001 m2 RCS değerine sahip oldukları belirtilmektedir. İşte bu değerlere bağlı olarak bir radarın bir unsuru tespit mesafesi hedeften hedefe göre değişmektedir.

Örnek vermek gerekirse maksimum menzili 400 km olan bir radar 400 km içerisindeki her şeyi göremez. 

Bunların yanında HSS radarlarının ise ekstra bir dezavantajı vardır. Kara konuşlu olmalarından kaynaklı olarak yer şekilleri bu radarları daha fazla etkilemektedir. Bunu basit bir cep telefonu baz istasyonu mantığına benzetebiliriz. Eğer baz istasyonuna göre çukur bir yerdeyseniz sinyalleriniz zayıflar veya yok olur. Eğer baz istasyonuna net bir şekilde bağlıysanız da sistemin ulaşabildiği en uzak mesafelere kadar iletişim sağlayabilirsiniz

Resim -2 Iron Dome Hava Savunma Sistemi

Resim -3 Oerlikon Hava Savunma Sistemi 

HSS’ler işte bu radarlar sayesinde düşmanı tespit, teşhis ve takip ederler ve daha sonrasında da sistemin içeriğinde ki füzelerle gerekiyorsa o düşmana angaje (kilitlenmiş) olurlar.

“Bu sistemlerin geliştirilme amaçları ve avantajları nelerdir?”

HSS’lerin geliştirilme amaçları hava unsurlarına karşı devamlı suretle karşıt hava unsuru kaldırmak yerine sabit bir yere konuşlu savunma sistemleri ile karşılık vermektir. Bu sayede sistemin yerleştirildiği bölgede sistemin kontrol edebileceği mesafe devamlı olarak takip edilebilir ve harici olarak herhangi bir uçar unsura gerek kalmamış olur.

Her HSS her türlü tehdide karşı aynı seviyede koruma sağlayamaz. Bu yüzden HSS’lerin de çeşitleri vardır. Bu çeşitler irtifaya ve menzile göre ayrılmaktadır. En alt katmandan üst katmana doğru bir sıralama yapacak olursak;

İlk sırada “Çok Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemleri” yer almaktadır. Bu sistemler daha çok uçaksavar sınıfında bulunmakla birlikte menzilleri dâhilinde füze ve roketlere karşı da kullanılabilirler. Birincil hedefleri alçak irtifadan düşük süratlerle uçan düşman unsurlar ve seyir füzeleridir. Bu sistemlerin başarı oranı az önce de belirttiğimiz gibi düşman unsurun kabiliyetleri ile orantılı olarak değişmektedir. Menzilleri yaklaşık 8 km ve daha düşüktür. Tavan irtifa ise 4-5 km civarındadır.

İkinci sırada “Alçak İrtifa HSS” yer almaktadır. Bu sistemler ise yaklaşık 10-15 km aralığında bir önleme mesafesine sahiptir. İlk sırada yer alan “Çok Alçak İrtifa HSS” ile fazla bir farkı bulunmamaktadır. Maksimum irtifaları 5-10 km arasında değişmektedir. Hedefleri ve başarı oranı ilk sırada ki sistemler ile aynıdır.

Üçüncü sırada ise “Orta İrtifa HSS” yer almaktadır. Bu sınıftaki sistemler genellikle 15 ila 50 km arası menzile sahip olmakla birlikte 10-15 km arasında maksimum irtifaya sahiptir. Hedefleri konusunda diğer iki sınıftan çok farkları olmamakla birlikte bazı modelleri kısa menzilli balistik füze ve topçu roketlerine karşı da etkili olabilirler. 

Bunun yanında havadan karaya atılan füzeler konusunda da önleme etkileri genel olarak düşüktür.

Dördüncü ve son sırada “Yüksek İrtifa HSS” yer alır. Bu klasmandaki sistemler 50 km’nin çok üstünde 90, 120, 250 km gibi çok uzun mesafelere erişebilir. Hedef olarak diğer irtifadaki sistemlerin yanında balistik füzelere karşı da etkilidirler.

Görüldüğü gibi sistemlerin hepsinin genel itibariyle hedefleri benzerlik arz etmekle beraber farklı irtifalardaki hedefler için özel geliştirilmiş farklı HSS’ler de mevcuttur.

Yüksek irtifa HSS’si var diye Orta/Alçak/Çok Alçak HSS sistemlerine gerek yoktur gibi bir anlayış geçerli değildir. Doğru da değildir.

Resim -4 Örnek bir Hava Savunma sistemi yapısı

Resim - 5 Yunanistan’ın Bu HSS ve Radarlarını birleştirerek Egede oluşturduğu kaplama alanı

Hava savunma sistemlerinin zayıflıkları ve yapısal dezavantajları nelerdir?

Yazımızın başında belirttiğimiz üzere HSS’ler kara konuşlu olmalarından kaynaklı sabit bir alanı koruma konusunda avantajlı durumdayken aynı şekilde bu sebeple bir dezavantaja da sahiptir. HSS’lerin çalışma mantığını anlattığımız başlık altında da bilgisini verdiğimiz üzere radar araçları HSS’lerin beyni konumundadır. Dolayısıyla bir HSS’nin radarı vurulduğu anda tüm sistem (yedek radarlar veya bunun için alınmış ve sistemin susmasını engelleyecek önlemler olmadığı sürece) çok büyük bir ihtimalle gayri faal hale hale gelecektir.

Bir diğer dezavantaj yine radarla alakalı. Bu sistemler kara konuşlu oldukları için radarlar da doğal olarak karada yani yer seviyesinde oluyorlar. Dolayısıyla yukarıda açıkladığımız şekilde radarların görüş açısı kısıtlanmış oluyor.  Bu sadece yer şekilleri ile alakalı bir durumda değildir. Deniz seviyesinde bile olsa dünyanın yuvarlak olmasından kaynaklı olarak radarların belli bir irtifanın altındaki unsurları tespit etmesi de zor. Bu nedenle HSS’ler tek başına çalışmalarındansa ortak bir ağ üzerinde çalışmaları tercih eder. 

Bu ağlar daha kapasiteli kara radarları, hava radarları diye isimlendirebileceğimiz AWACS uçakları, keşif ve gözetleme uyduları gibi farklı unsurların bir araya gelmesiyle oluşturulur. Oluşturulan ağ sayesinde HSS’ler yalnızca kendi radarları ile değil aynı zamanda ağa dahil tüm tespit sistemleri tarafından elde edilen verilere göre görevini icra eder.

Böylesine bir ağa dâhil olamayan sistemler ise balistik füzelere karşı, seyir füzelerine karşı ve alçak irtifadan gelen hava unsurlarına karşı görece daha zayıf bir savunma kabiliyetine sahiptir.

Ayrıca balistik füze vurmak, uçak veya helikopter vurmaktan kat be kat daha zordur. Zira özellikle terminal aşama dediğimiz dalış aşamasına geçen balistik füzeler inanılmaz hızlara (Saniyede onlarca kilometre) çıkmaktadır. Bunun gibi olağanüstü hızlara ulaşan bir nesneyi durdurmak da çok zor bir olgudur.

Zayıflıklardan veya dezavantajlardan bir başkası ise düşman tarafından yapılan saldırılarda kullanılan mühimmatlara göre bu sistemin tamamen işlevsiz kalabilmektedir. Örneğin bir top mermisini durdurabilen bir sistemi geliştirmek çok çok zor, bunu bir sivrisineği tabancayla vurmaya çalışmaya benzetebiliriz. 

Dezavantaj veya zayıflık olarak sayabileceğimiz son konu ise doyum noktası dediğimiz dayanma sınırıdır. 

Her türlü sistemin bir dayanma sınırı vardır ve bu sınır aşıldığı takdirde sistem beklenen korumayı sağlayamaz. Bunu bir örnekle ifade edebiliriz; Atışa hazır 64 adet füzesi olan bir sistemin korumakla yükümlü olduğu alana sayısı 64’ün üzerinde peyderpey şekilde atılacak mühimmat ile bu sistem her şekilde delinecektir. Ki burada atılacak 64 mühimmatın tamamının vurulması da zaten mümkün değildir. Az veya çok sistemde illaki gedik açılacaktır. Atılan mühimmat sayısı / saldıran hava unsuru sayısı daha da arttığı takdirde sistemin beka kabiliyeti buna paralel olarak düşecektir.

Araştırmacı Yazar Müjdat  YUMAK
Araştırmacı Yazar Müjdat YUMAK
Tüm Makaleler

  • 02.06.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1831 kez okundu

Google Ads