İyi ki F-35 Almamışız
Üretimin artırılabilmesi için Lockheed’in F-35'in yaklaşık 300.000 parçasının üretiminden sorumlu alt yüklenicileri de hızlandırması, her biriyle teslimat oranlarını yeniden müzakere etmesi ve onların da kapasitelerini artırmaları için gereken teşvik sistemini devreye sokması gerekiyor.
Başlığı okuyup, hemen F-35 aleyhine yazılmış bir yazıyı kaleme aldığımı sanmayın sakın. Bilakis F-35’in üzerindeki soru işaretlerini büyük oranda kaldıran bir Pentagon Kararını değerlendirmek için bu satırları yazıyorum.
Amerikan Savunma Bakanlığı geçtiğimiz Salı günü yaptığı açıklamada uzun zamandır beklenen F-35 Müşterek Taarruz Uçağının tam kapasite üretimine geçme kararının resmen verdiğini açıkladı. 7 Mart'tan itibaren F-35'in tam kapasite üretime geçip geçmeyeceğini görüşmek üzere bir dizi toplantı yapan Savunma Tedarik Kurulu, nihayetinde Milestone C (C kilometre taşı) olarak bilinen hedefi doğrultusunda üretime devam kararı aldı.
Pentagon’dan yapılan açıklamada, bu kararın F-35 kullanıcılarına, potansiyel F-35 müşterilerine güven verdiği, F-35'in istikrarlı ve çevik bir uçak olduğunun tescillendiği anlamına geldiği savunuldu. Uçağın üretimine ilişkin tüm yasal ve düzenleyici gerekliliklerin kurul tarafından gözden geçirildiği ve nihayetinde üretime engel bir durumun bulunmadığına karar verilmesinin sevindirici olduğu vurgulandı.
Pentagon, Milestone C onayının F-35 programını yeni nesil jetlerin "verimli bir şekilde üretilmesi ve teslim edilmesi" hedefiyle uyumlu olduğunu ifade etti. Daha önceleri üretim tam kapasiteye çıkarılabilmesi için programın üretim sürecinin kontrol edilmesi, kabul edilebilir performans ve güvenilirlik ile yeterli idame ve destek sistemlerinin kurulması gerektiğini ısrarla savunmakta olan Pentagon, artık F-35 üretimine ilişkin soru işaretlerinden kendisini arındırmış bir görüntü veriyor.
Öte yandan uçağın üreticisi Lockheed Martin, esasında tam kapasiteyle F-35 üretimine devam ediyordu. Böylelikle her yıl yaklaşık 150-155 adet F-35 uçağı satış için hazır hale getiriliyordu. Şimdi, birçok tartışma sonrasında, F-35'in tam kapasite üretimine resmen izin verilmesinin, Lockheed Martin’i rahatlatacağı, gerekirse daha fazla uçağı üretebilmesinin önünü açacağı değerlendirilmeleri yapılıyor.
F-35 programından sorumlu Korgeneral Mike Schmidt’in, “Artık programda geçmiş yerine F-35'in geleceğine odaklanabiliriz." diyerek tam kapasite üretimin arkasında durduklarını ima etmesi dikkat çekiciydi. Bu arada 2023 yılının Eylül ayında benzetilmiş harp ortamındaki testleri başarıyla geçen F-35, otoritelerden tam puan almayı başarmıştı. Maryland'deki Deniz Hava Üssü Patuxent River'da gerçekleştirilen 64 testte, F-35’in her üç versiyonu da yüksek yoğunluklu tehdit ortamını simüle eden zorlu bir senaryo şartlarında kendilerine verilen hemen hemen tüm hava harekât görevlerini başarıyla icra edebildiklerini Amerikan otoritelerine kanıtladılar.
F-35'in Maryland’deki testlerinde toplanan verileri analiz eden Pentagon'un Operasyonel Test ve Değerlendirme Direktörlüğü, daha sonra, geçenlerde Savunma Tedarik Kurulu tarafından açıklanan Milestone C kararının olumlu çıkmasına bir anlamda neden olan bir sonuç raporu hazırlayarak geçen yıl Savunma Tedarik Kurulu’na iletmişti. Bununla birlikte operasyonel test ve değerlendirme direktörlüğü bu testler esnasında tespit edilen bazı çekincelerini ve çözüm önerilerini de paylaşmayı ihmal etmemişti. Şimdilerde Lockheed Martin’in F-35 program ofisiyle birlikte sonuç raporunda yer alan bu bulguları temizlemek için mesai yaptığı biliniyor. Bu bulgular arasında, ‘F-35 modifikasyonları ve iyileştirmeleri için gerekli olan test altyapısını iyileştirme ve Blok 4 olarak bilinen gelecekteki yükseltmelerin ve/veya iyileştirmelerin test edilebilmesini sağlayacak ortamın inşa edilmesi’ ihtiyacı da yer alıyordu.
Gerek ABD’de gerekse diğer ülkelerde F-35 hakkında çokça olumlu ve olumsuz şeyler yazılıp çiziliyor. Uçağı göklere çıkaranların yanında yerin dibine batıranların sayısı da az değil. Yine de bugüne kadar yaklaşık 1.000 adet F-35’in boşuna üretilmediğini değerlendiriyorum. Şimdi alınan bu yeni ‘F-35 üretimine tam kapasite devam’ kararının en azından ABD içindeki F-35 aleyhtarı lobiyi biraz susturacağına, F-35’in en az F-16 kadar dünya havacılığında kendine bir yer edineceğine inanıyorum. Bizdeki “iyi ki F-35 almamışız” diyenlere ise en iyi cevabı ileri de tarihin akışında yaşanacak hadiselerin (başta Ege üzerindekiler olmak üzere) vereceğini sanıyorum söylememe gerek yok.
Bu kararla birlikte Lockheed Martin'in F-35 üretim hızını iki katına çıkarması da beklenmiyor. Zira Lockheed F-35'in ana yüklenicisi olmakla birlikte, dünyanın dört bir yanından tedarik edilen binlerce parçanın nihai montajından sorumlu bir pozisyonda bu uçağı bir araya getiren fabrika işlevini görüyor. Lockheed gibi büyük havacılık şirketleri, OEM (Original Equipment Manufacturer - Orijinal Ekipman Üreticisi) olarak öncelikle F-35 gibi bir ürünün tasarımını yapmak, alt yüklenicilerle birlikte üretilen parçaları, komponentleri, sistemleri, sensörleri vb. uçağa entegre etmek suretiyle nihai montaj hattında kendi kontrolünde uçağın ortaya çıkmasından sorumludur. OEM’ler uçağın üretimi ve satış sonrasında ürünün ömür döngüsü boyunca satışlarla birlikte kullanıcılar için yapılacak iyileştirmeleri, uçağın lojistik desteğini, uçağa yapılacak silah entegrasyonlarını vb. yapmaya devam eden bir çalışma kültürüne sahiptir. Örneğin TUSAŞ’ın da MMU KAAN için yüklenmekte olduğu ana sorumluluk da böyledir. Dolayısıyla Lockheed Martin de, olası bir üretim sürecini hızlandırma kararında, alt tedarikçi zincirinin vereceği desteğe bağımlı bir yapıda F-35 üretimini gerçekleştirmek durumundadır.
Lockheed Martin'in Fort Worth, Teksas'taki kilometrelerce uzunluktaki fabrikasında F-35 Lightning II'yi üretmek için 300.000'den fazla parçanın nihai montaj hattında bir araya getirilmekte olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Üretim sürecinin öyle kolaylıkla hızlanması, örneğin 150 yerine yılda 300 uçak üretim hızına çıkılması bu nedenle pek olası görülmüyor. Ayrıca, F-35 satış sözleşmelerinin ve program ortaklık mekanizmalarının bir sonucu olarak, Cameri (İtalya) ve Nagoya’daki (Japonya) tesislerde de gerçekleştirilmekte olan nihai montaj işlemleri ile Fort Worth’daki üretim prosesinin eşgüdümlü götürülmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Lockheed Martin, Yılda 150 Uçak Yerine Örneğin 250 Uçak Üretebilir mi?
F-35’te kullanılan Takt-to-flow üretim stratejisi nedir?
Lockheed Martin tarafından uygulanmakta olan F-35 üretim stratejisi, takt üretim akışı (flow-to-takt) metodolojisini esas alıyor. Bilindiği üzere üretimde takt yöntemi, her alanda kompartmanlara ayrılmış üretim zincirinin birbiriyle entegreli sürekli bir akış içinde gerçekleştirilmesini ve her kompartmandaki planlı üretim işinin bitiş zamanının bir önceki kompartmandaki işle senkronizeli yürütülmesini garanti etmesi gerekiyor. Örneğin F-35’te kanatlar ve ön gövdeler gibi bileşen gruplarının bir üretim istasyonundan diğerine teslimat oranına eşit bir hızda hareket etmesi bu sistem sayesinde mümkün olabiliyor.
Akabinde ‘yarım F-35’ nihai montaj hattına ilerleyerek son menzile geldiğinde artık kompartmanlardaki bitmiş ürünlerin birçoğunun uçağa monte edilmiş olmasına ihtiyaç bulunuyor. Böylelikle üretim planlamasının aksaksız yürümesi ve nihai uçağın zamanında fabrikadan çıkarılarak fabrika testleri sonrasında müşteriye ‘sıfır hata’ ile teslim edilmesi amaçlanıyor. Dolayısıyla bu üretim sisteminde müzikteki ritim uyumuna benzer bir bütünlüğün mutlaka yakalanması gerekiyor ki birbiriyle tam uyumlu çalışan bir üretim zinciri kurgusu hatasız ve gecikmesiz işletilebilsin. Kanaatimce F-35’in bu üretim ritmi, her kompartmandan zamanında işin çıkması için parçaların teslimatını, görevlerin zamanlamasını ve personelin konumlandırılmasını senkronize ederken, aynı zamanda verimliliği artıran, maliyetleri düşüren ve bekleme sürelerini kısaltan bir rol oynuyor.
Takt-to-flow üretim stratejisinin faydası nedir?
Bu üretim stratejisinin en büyük faydasının üretimdeki öğrenme eğrilerinin F-16’da bir dönemler uygulanan eski yöntemlerdeki öğrenme eğrilerini oldukça geride bırakması gösteriliyor. ‘Öğrenen fabrika’ kültürünün, ilk üretim uçağının tedarik edilmesinden bu yana maliyetlerin yüzde 62 oranında düşmesini sağladığı iddia ediliyor. Bu arada F-35'i üretmek için gereken süre de neredeyse yarı yarıya azalmış durumdadır. F-35 tam hızda üretime geçmeye hazırlanırken, bu temel üretim göstergelerinin iyileşmeye devam edeceği öngörülüyor. Buradan hareketle birkaç yıl içinde Lockheed Martin’in 200-250 uçak üretebilecek kapasiteye ulaşılabileceğini değerlendiriyorum.
Bununla birlikte üretimin artırılabilmesi için Lockheed’in F-35'in yaklaşık 300.000 parçasından sorumlu alt yüklenicileri de hızlandırması, her biriyle teslimat oranlarını yeniden müzakere etmesi ve onların da kapasitelerini artırmaları için gereken teşvik sistemini devreye sokması gerekiyor. Bu da birçok görüşme ve pazarlığın yapılması anlamına gelir ki herhalde bu süreç iki ya da üç yılda ancak bitirilebilir.
Sonuç
Pentagon iki gün önce yaptığı açıklama ile uzun zamandır beklenen F-35 Müşterek Taarruz Uçağının tam kapasite üretimine geçme kararını resmen vermiş oldu. Yılda 150-155 kadar F-35 üretme kapasitesi bulunan Lockheed Martin’in şimdi bu kapasiteyi artırıp artırmayacağı merak ediliyor. Bununla birlikte, F-35 programının Lockheed Martin liderliğinde, Northrop Grumman, BAE Systems ve Pratt & Whitney gibi kendi alanında dünyanın en deneyimli havacılık ve uzay endüstrisi şirketlerini bir araya getirdiği biliniyor. Ayrıca dünyanın dört bir yanına dağılmış vaziyetteki toplamda 1.400'den fazla tedarikçi firmayla da Lockheed Martin bu uçağın üretimi kapsamında çalışmaya devam ediyor.
Türkiye çeşitli nedenlerle F-35 programının, hele ki ortaklık mekanizmasının dışına 2021 yılında tamamen çıkarılmamış olsaydı, başta TUSAŞ olmak üzere hava ve uzay sanayisinde faaliyet gösteren irili ufaklı birçok şirketimiz de F-35 tedarik zincirinin bir parçası olarak ülkemize döviz kazandırıyor olacaklardı. Kim bilir belki yakın bir dönemde ABD ile yumuşama süreci F-35 tedarikinde Türkiye’nin de tekrar zincire dahil olmasını, Lockheed’in olası ‘hızlanma’ kararının bir sonucu olarak bizim firmalarımızın da üretim halkasında yer almasına ihtiyaç duyulabilir. Bunun 21 Şubat’ta ilk uçuşunu yapan Milli Muharip Uçağımız KAAN’ın geliştirme ve üretim sürecine hiçbir şekilde zararı olmayacağına inananlardanım. Örnek istenirse, Güney Kore’nin KF-21 sürecine bakmak yeterli olabilir.
Kaynakça
Stephen Losey, “Pentagon clears F-35 for full-rate production”, DefenseNews, 13 Mart 2024, https://www.defensenews.com/air/2024/03/13/pentagon-clears-f-35-for-full-rate-production/?utm_source=linkedin&utm_medium=social&utm_campaign=li_dfn
Hüseyin Fazla, “F-35 Savaş Uçağının Artıları ve Eksileri Nelerdir? Uçağın Genel Özellikleri: Bölüm-1”, STRASAM, 10 Ocak 2023, https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/f-35-savas-ucaginin-artilari-ve-eksileri-nelerdir-ucagin-genel-ozellikleri-bolum-1-1549