Kara Ormanların Alçaktan Sert ve Süratli Esen Fırtınası Panavia Tornado
1991 Körfez Savaşı, Tornadonun ilk savaş tecrübesiydi. Ancak bu uçak çok daha karanlık bir şey için tasarlanmıştı. Tornado, kendisini bir nükleer savaşın zirvesinde; Alman ormanlarının ağaç tepelerini sıyırırken bulabileceği, Sovyetler Birliği ile olası bir Soğuk Savaş karşılaşmasının zorluklarından sağ çıkmayı amaçlayan; sağlam bir saldırı, derin darbe uçağı olarak tasarlanmıştı ve her an için öfkesini Sovyet topraklarındaki hedeflere kusmaya hazırdı. Eğer Yıldız Savaşlarındaki Ölüm Yıldızı gerçek olsaydı; Ölüm Yıldızı SSCB ve Tornado da Luke Skywalker'ın Ölüm Yıldızı’nı imha etmek için kullandı X-Wing olurdu.
Soğuk Savaş dönemi için tasarlanan ve inşa edilen Tornado, Avrupalı mühendislik birikimi bir araya geldiğinde neler olduğunun en iyi örneği olmaya devam ediyor. Hatta Eurofigher Typhoon oluşumuna da ilham veren, motive eden mühendislik ve ticari askeri havacılık başarısı örneği olma özelliğini de muhafaza ediyor.
Avrupa'nın Mızrağı
1991 Körfez Savaşı, Tornadonun ilk savaş tecrübesiydi. Ancak bu uçak çok daha karanlık bir şey için tasarlanmıştı. Tornado, kendisini bir nükleer savaşın zirvesinde; Alman ormanlarının ağaç tepelerini sıyırırken bulabileceği, Sovyetler Birliği ile olası bir Soğuk Savaş karşılaşmasının zorluklarından sağ çıkmayı amaçlayan; sağlam bir saldırı, derin darbe uçağı olarak tasarlanmıştı ve her an için öfkesini Sovyet topraklarındaki hedeflere kusmaya hazırdı.
Eğer Yıldız Savaşlarındaki Ölüm Yıldızı gerçek olsaydı; Ölüm Yıldızı SSCB ve Tornado da Luke Skywalker'ın Ölüm Yıldızı’nı imha etmek için kullandı X-Wing olurdu.
TFR Arazi İzleme Radarına Sahip Olma Avantajı
Tornadonun birincil tasarım amacı ve motivasyonu olan SSCB'ye nükleer saldırılarının ardında; çok alçaktan çok yüksek süratlerde uçabilmesini sağlayan Arazi İzleme Radarı (TFR-Terrain Following Radar) teknolojisi yatmaktaydı. TFR Geceleri yerden 250 ft’de (76 metre), düşman hava savunması tarafından tespit edilmeden süratle seyrüsefer imkânı sağlayan bir sistemdi. Otopilot, Tornadoyu arazi yüzeyinden itibaren 60 metrede, pilot manuel olarak 30 metrede tutabilir. Bu hava savunma radarlarına neredeyse görünmez olduğu çok alçak seviyede bir irtifadır.
Arazi izleme radarı (TFR), çok alçaktan uçan bir uçağın yer seviyesinden nispeten sabit bir irtifayı otomatik olarak korumasını sağlayan ve bu nedenle düşman radarı tarafından tespit edilmesini zorlaştıran bir askeri havacılık teknolojisidir.
Zamanının önemli bir kuvvet çarpanı olan bu sistem, Amerikan F-111 Aardvark’da, Rus Su-24 Fencer’da ve Panavia Tornado’da vardı.
TFR Terrain Following Radar-Arazi İzleme Radarı
Nükleer tehdit nedeniyle, örneğin; Elektro Manyetik Pulse (EMP-Electro Magnetic Pulse) durumunda; Tornadonun aviyonik sistemleri arızalanırsa dahi, mürettebat bir harita ve kronometre ve koşullar gerektiriyorsa gece görüş gözlüğü kullanarak eski usulde de uçabilirdi. İki kişilik bir mürettebata sahip olmak; Tornadonun uçmasın ve göreve devam etmesinin daha kolay olduğu anlamına geliyordu.
İlk kooperatif Avrupa askeri uçak projesi olan Tornado; üç ortak ülke (Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya) tarafından, Rus MiG-29 ve Su-27 gibilerini alt etmek üzere tasarlanmış, çok amaçlı bir savaş uçağı yaratmak üzere kurulan bir şirket olan Panavia Aircraft GmbH tarafından geliştirildi. Takma adı "Tonka" olan bu uçak, üç ana varyantta geliştirildi;
IDS (Interdiction and Strike) Tecrit ve Darbe görevleri amaçlı; av/bombardıman uçağı,
ECR (Electronic Combat and Reconnaissance) Elektronik, Muharebe ve Keşif amaçlı keşif uçağı ve
ADV (Air Defense Variant) Hava Savunma amaçlı avcı uçağı.
Çeşitli modifikasyonlara sahip üretilen yaklaşık 1000 Tornado uçağından; Almanya 363, İngiltere 385 ve İtalya 100 adet satın aldı. Suudi Arabistan’a da 120 adet Tornado ihraç edildi.
Tornadonun kullanıcı hava kuvvetlerinin, gece ve gündüz, tüm hava koşullarında bir düşmana karşı konvansiyonel ve nükleer silahları büyük bir isabetle atma kabiliyetinde bir devrim getirmesi bekleniyordu. Üstelik bir Avrupalı olacak ve ABD’ye bağımlılığı ortadan kaldıracaktı.
Yüksek Teknolojili, Alçaktan Uçan Bir Tehdit
Tasarımcılar üzerinde Tornado ile gerçekten çığır açıcı bir şey ortaya koyma baskısı vardı. Bu hava devrimini gerçekleştirmek için tasarımcılar birkaç önemli teknoloji hilesine başvurdular.
İlk göze çarpan özellik kanatlara yerleştirildi. Amerikan F-111 Aardvark ve F-14 Tomcat'e oldukça benzeyen Tornado, "swing wing/katlanır kanat" konfigürasyonunda tasarlandı. F-35 gibi modern uçaklar da dahil olmak üzere çoğu uçağın sabit kanatları vardır. Ancak Tornado, kalkış sırasında daha fazla kaldırma için düz kanatlardan, seyir hızlarında daha iyi hava akışı için geriye doğru süpürülmüş bir konfigürasyona geçebilir. Bu ciddi bir aerodinamik avantajdı.
Müthiş ve ölümcül bir kara saldırı uçağının harika bir görüşe sahip olması gerekir ve bu nedenle Tornadonun atış ve seyrüsefer amaçlı radar konfigürasyonu, TFR sistemine ilaveten, aynı anda hedefleri tarayan ve düşük irtifa uçuşu için tam otomatik arazi takibi gerçekleştiren bir navigasyon/saldırı Doppler radar kiti de içeriyordu.
İster çöle ister bir Letonya köyünün eteklerine inecek olun, iniş pisti inşa etmek için önemli bir alan bulmak zor olabilir ve Tornadonun elinde bu sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olan başka bir şey vardı. Mükemmel düşük hızda kullanım ve iniş yetenekleri sağlayan, yani 2.500 fitten daha kısa bir mesafede durabileceği anlamına gelen ters itme (reverse thrust) jet motorlarına sahiptir.
Her biri 15,800 lb takat sağlayan art yanmalı (afterburner) iki Rolls-Royce RB199-103 turbofan motoru, özellikle düşük hızlarda uçağın olağanüstü performansını ve kontrol edilebilirliğini sağlar. Ters itme sayesinde daha kısa pistlere ve daha kısa sürede iniş yapabilmektedir. Tornado'da (hızlı bir jet için alışılmadık bir şekilde) ters itme vardır, motor egzoz bölümlerinin inişten sonra jet itişini ileri doğru saptırılmasıyla sağlanır, bu iniş mesafesini kısaltmanın çok etkili bir yoludur.
Panavia Tornado’nun Thrust Reverser sistemi iniş anında çalışırken görülüyor.
Tornado, geleneksel mekanik sistem kopyası olarak kalırken, elektrikli uçuş kontrol sistemi ile donatılmış dünyanın ilk seri üretilen uçağıydı. Aynı zamanda Avrupa'nın seri olarak üretilen ilk ve tek değişken kanatlı çok amaçlı uçağıydı.
Tornado, bir pilot ve alçak irtifa uçuşları ve silah sistemlerinin yönetimi için gerekli olan bir silah sistem subayı tarafından yönetilmektedir.
Tornado, her biri 180 mermi olan iki adet IWKA-Mauser 27 mm otomatik topa sahiptir. Silah sistem subayı, atış hızlarını sırasıyla yüzey ve hava hedeflerinde dakikada 1.000 atıştan 1.700 atışa değiştirebilir.
Tornado, 9.000 kilograma kadar yük taşıyabilir ve hem klasik mühimmatı kullanır hem de lazer güdümlü bombalar BLU-109 ve GBU-22 Paveway III, taktik seyir füzeleri KEPD 350 Taurus, AGM-65 Maverick, AGM-88 HARM antiradyasyon ve havadan havaya IRIS-T füzeleri dahil olmak üzere modern mühimmat türlerini de kullanabilir.
Tornado, ısı tuzakları ve çift kutuplu radar önleyici reflektörler dahil olmak üzere pasif koruma araçlarına da sahiptir.
Tornadonun maksimum hızı 2.414 km/s, tavan yüksekliği 17.000 metre ve uçuş menzili 1.390 kilometredir. Havada da yakıt ikmali yapılabilir. Spesifik uçuş koşullarına ve görevlere bağlı olarak kanat, farklı hızlarda ve irtifalarda istenen manevra kabiliyetini sağlamak için açılır veya kapanır.
Uzun menzilli görevler için Tornadonun kanatlarının altında ek yakıt tankları takılabilir ve havada yakıt ikmali yapabilir. Başka bir Tornadodan da havada yakıt ikmali yapabilir.
1998 yılında seri üretimi durdurulsa da halen Almanya, İtalya ve Suudi Arabistan tarafından kullanılıyor. İngiltere’de, son Tornado 2019 yılında hizmet dışı bırakıldı ve yerini dördüncü nesil Eurofighter Typhoon aldı. Almanya da bir miktar (93 adet) Tornadoyu servis dışı bırakıp, bir miktar Tornadosunu da modernize etti.
Tornado için Tehlikeli Bölge “Ortadoğu”...
Tornado, ormanlar ve tepeler ile kaplı Avrupa doğal örtüsü sayesinde pilotlara bir miktar koruma da sağlayan coğrafi bölgelerden alçaktan ve süratle uçarak, SSCB derinliklerine taktik bombalar veya taktik nükleer bombalar ile taarruz etmek amacıyla tasarlanmıştı. Çöl Fırtınasında konuşlandırılan 60 Tornado için ise böyle bir doğal sığınak yoktu. Sonuçta; Orta Doğu geniş ormanlarıyla tanınmıyordu.
Hava üslerine ve Scud füze bataryalarına alçak irtifadan baskın taarruzu görevlerinin çoğunluğu bazen 50 ft kadar alçaktan uçmayı gerektiriyordu. Uçuş mürettebatının gizlenerek seyrüsefer yapmalarına olanak sağlayacak doğal bir örtü yoktu. Kalaşnikoflu tek bir asker bile Tornado’ya tehdit oluşturabiliyordu.
Çöl Fırtınası harekâtında oldukça başarılı olmasına rağmen, Tornado; alçak irtifadaki savunmasızlığı nedeniyle diğer müttefik savaş uçaklarından daha fazla kayıp verdi.
Bir Nükleer Taarruz Uçağı İt Dalaşı Yapabilecek bir Avcı Uçağı Değildir...
Elektroniğe sınırlı güven ile bir nükleer savaş sırasında savaşmak için tasarlandığından, Tornado birçok yönden geçmişten bir kaslı savaşçı, giderek dijitalleşen bir çağda analog bir uçaktı.
Mekanik yapısı ve nadiren iki harici yakıt deposu olmadan uçması gerçeği, bazı pilotların 28 tonluk uçağın manevrasını F-16 ve Fransız Mirage 2000 gibi bazı çağdaşlarına göre daha zor bulduğu anlamına geliyordu.
İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF); Tornadonun Kuzey Denizi'nde Sovyet bombardıman uçaklarına karşı devriye gezmek için tasarlanmış bir önleme varyantını da konuşlandırmasına rağmen; Tornado hiçbir zaman bir it dalaşı (dog fight) uçağı olarak tasarlanmamıştı, keskin dönüşler yapabilmesi nispeten zordu, keskin dönüşler yapamayan bir uçağın it dalaşında fazla şansı olamazdı. Ancak, RAF’ın kullandığı varyant av amaçlı değil önleme amaçlı (interceptor) bir Tornado idi. Süratle tırmanıp, BVR füzelerini hedef bombardıman uçağına fırlatacaktı, düşman bombardıman uçağına eskortluk eden av uçakları ile it dalaşına girmeyecekti.
Tornado, sert bir avcı uçağı olarak tasarlanmamıştı, bunun yerine; alçak irtifada çok uzaklara çok hızlı gitmesi ve hedefine ulaştığında güdümlü ve/veya güdümsüz bombalarını isabetli bir şekilde atabilmesi istenen dengeli bir platformdu.
Tornado o kadar çok ağırlık taşıyordu ki bazıları bu uçağı "ağır" veya "hantal" olarak tanımlayabilirdi. Ancak yetenekli ellerde, Avrupa yapımı bu uçak görülmeye değerdi. İleriye bakan ve arazideki yarış ve varış çizgilerini öngören Tornado, vadiler ve tepelerin etrafından sorunsuz ve zarif bir şekilde ilerleyebiliyor ve mühimmatını hedefe net bir vuruş yüzdesi ile bırakabiliyordu, bir bombardıman uçağı için de gerekli olan buydu.
Servisten Alınan/Alınacak Tornadolara Ukrayna Talip:
Ukrayna basınına göre; İngiltere, Almanya ve İtalya’da servisten alınan ve alınacak Tornadolara Ukrayna Hava Kuvvetleri ciddi bir şekilde talip, bu uçakların Ukrayna’nın taarruz ve hava savunma kabiliyetine katkıda bulunacağını değerlendiriyorlar.
Sonuç:
Tornado Zarafetle Yaşlanıyor...
Tıpkı cebimizdeki akıllı telefon gibi, teknolojik ilerlemenin hızlı temposu, en etkileyici tasarım parçasını bile hızla demode hale getirebilir. Ancak kırk yılı aşkın bir geçmişe sahip olmasına ve etrafı daha genç ve daha şık modellerle çevrili olmasına rağmen; bir dizi konfigürasyon yükseltmesi, Tornadonun NATO taarruz gücünün güçlü ve değerli bir üyesi olarak ön saflarda kalmasını sağladı.
Özellikle RAF'ın GR.4 yükseltmesi, Tornadoya daha iyi elektronik ve aviyonik sağladı ve bu da onu güdümlü bir füze taşıyıcısı olarak yeni bulunan rolüne son derece uygun hale getirdi. Her ne kadar yerini dört yıl önce Eurofighter Typhoon’na terk etse de GR.4 hala etkin konfigürasyonda bir Tornado ADV varyantı özelliğini devam ettiriyor.
Alman Hava Kuvvetleri 93 adet Tornadoyu servisten almış olmasına rağmen belirli bir sayıda Tornadoda da ciddi bir sistem modernizasyonu içerisine girdi, modernizasyon 2024 yılında tamamlanacak ve bu Tornadolar en az on yıl daha hizmete devam edecekler.
Tornado, hizmetinin varlığının uzun bir döneminde İngiliz, Alman, İtalyan ve Suudi Arabistan Hava Kuvvetlerinin birincil hızlı jet varlığı olmuştur ve Irak'tan Kosova'ya, Libya'ya ve IŞİD'e karşı son operasyonlara girmesinden bu yana Suriye'ye kadar her büyük çatışmada performans göstermiştir. İngiltere’de servisten alındı ancak, Almanya, İtalya ve Suudi Arabistan hava kuvvetlerinde uçmaya devam edecek.
İngiltere, Almanya ve İtalya’da servisten alınan ve alınacak Tornadolara Ukrayna ciddi bir şekilde taliptir. Bu konudaki gelişmeleri takip edeceğiz.
Tornado, Avrupa’nın av/bombardıman uçaklarındaki bağımsızlığının sembolü olarak Almanya, İngiltere ve İtalya’nın ortaklığı ile yaratılmıştı. Kırk yılı aşkın bir süredir görevini yapıyor, ancak Avrupa’nın gururu trajik bir şekilde onu tasarlayan ve üreten üç Avrupa ülkesinde de rolünü ve tahtını Amerikan uçağı F-35’e terk ediyor.