MMU KAAN Varken F-16 ÖZGÜR'e Gerek Var mı?
F-22'ler rafa kaldırılırken, F-15EX ve F-16Blok70 Viper versiyonları, yepyeni uçaklar olarak üretim hatlarında boy göstermeye başladılar. Deniz Kuvvetleri için Süper Hornet F-18E/F’ler de bu kapsama giren savaş uçakları oldular.
Düşük Görünürlüklü Savaş Uçağı Üretmeye Mecbur muyuz?
Askerî uçak endüstrisinde ister av uçağı olsun ister bombardıman uçağı olsun, insanlı veya insansız platform olmasına bakılmaksızın, düşük görünürlüklü (stealth) savaş uçağı tasarlama, geliştirme ve nihayetinde üretme modası son 30-40 yıldır devam ediyor. Bu “mecburi istikamet”, bu gidişat; savaş pilotundan uçak mühendisine, tedarik otoritelerinden komuta kademelerinin en üst seviyesini işgal eden dört yıldızlı general/amirallere kadar neredeyse her ülkenin silahlı kuvvetleri tarafından kabul görüyor. Kimse pek sorgulamıyor, belki de sorgulamak istemiyor.
Oysaki hemen hemen tüm dünya orduları, 1970’lerde ortaya çıkan savaş uçağı tasarımlarından memnunlar. Bu uçakların uçmaya başladığı günlerden bugüne yarım asır kadar geçmiş olmasına rağmen, F-14, F-15, F16, F-18, MiG-29, Su-27, Su-35 gibi 1970’lerin tasarımları olan bu savaş uçaklarını kullanmaktan pek de rahatsız değiller. Her ne kadar ABD’nin F-117, SR-71, B-2, F-22 ve F-35 benzeri düşük görünürlüklü askeri uçakları saha sürmesiyle birlikte hava harekât alanında hava savaşının kurallarının değişeceği algısı bir ‘amentü’ misali kabul görmüş gibi bir sorgulanabilir bir gerçekliğin esareti altında ülkeler ya bu uçakları satın almaya ya da benzerlerini üretmeye gayret ediyorlar. Bir yönüyle pek fazla sorgulamadan, ben dahil mavi üniformalı akranlarımın çoğunluğu, geleceğe ilişkin düşüncelerimize bu dayatmayı mihenk taşı yaptık, geleceği tahayyül ederek yazmaya çalıştığımız harekât konseptlerine bu ‘tünel görüşün esiri’ olarak girdilerimizi yapma gayretinde olduk. Temeli görünmezlik olan beşinci nesil uçaklar üzerine kurulu olan, gerçekte pek de berrak olmayan bir gelecek senaryosu çizme derdinde olduk. Gerçekten görünmezlik ne dereceye kadar mümkündür? Görünmez uçak yapmak/satın almak için acaba hangi yeteneklerden vazgeçmek zorunda kalıyoruz? gibi soruları kendimize bile sormak istemedik.
Bu arada geçenlerde bir yazı okudum. Kafamdaki soru işaretlerine benzer şeylerin başkaları tarafından da paylaşılmakta olduğunu gördüm. İngilizce ‘like-minded’ denen kendimiz gibi düşünen ya da bize benzer düşüncelere sahip insanların olmasından herkes nedense memnuniyet duyar. Ben de bu yazıyı okuyunca, yalnız olmadığımı hissettim, memnun oldum.
Amerikalı bir pilot, F-35’lerin bugünkü sorunlarına rağmen geleceğin uçağı olduğunu kabul ediyor ancak bu uçakla birlikte başka savaş uçaklarına da ihtiyaç duyulacağının altını çiziyor. Bu uçakların başında da F-15’lerin geldiğini belirtiyor. Bir bakıma dördüncü ve beşinci nesil uçakların karması bir kuvvet yapısına işaret ediyor. Şüphesiz ABD’nin bu arada altıncı nesil hava hakimiyet uçağı (NGAD-Next Generation Air Dominance) devam ederken, otomobilin vitesini geriye almak anlamına gelen F-15 vurgusu biraz tuhaf kaçsa da, Amerikan Pilotu, Amerikan Hava Kuvvetleri (USAF-United States Air Forces) için sahadaki gerçekliğin bunu gerektirdiğini söylüyor. Bu gerçeklik ABD için söz konusuysa, sanıyorum Türk Hava Kuvvetleri için çok daha fazla söz konusudur.
F-35’in Tahtını Sallayan Yeni Makyajlı Uçaklar: F-15EX, F-16 Viper, F/A-18 Super Hornet…
Bildiğiniz üzere, başlangıçta F-35’lerle birlikte bir diğer düşük görünürlüklü uçak olan F-22’ler de USAF tarafından envanterde tutulacaktı. Harp sahasında birlikte görev yapacaklardı. Obama döneminde alınan F-22’lerin 187 adet üretimle sınırlı tutulması kararının bir yansıması olarak F-22’lerin kullanım dışı bırakılması zamanını yaklaşması sorunu, çözüm geliştirme arayışındaki USAF kuvvet planlamacılarının gündemini işgal ediyor. Başlangıçta USAF 750 kadar F-22 Raptor üretilmesini savunuyordu. Önümüzdeki yıllarda 750 uçaklık ihtiyacın bir şekilde başka hava platformlarıyla ikame edilmesi, tamamlanması gerekiyor.
Astarı yüzünden pahalı F-22’lerin, F-35’lerin sahip olduğu daha modern sensör, donanım ve yazılımla modernize edilmesi bile düşünülmüyor. Çünkü bu bazılarına göre yeni F-35 yapmaya eşdeğer bir modernizasyon anlamına geliyor. Bu durumda kaderi Amerikan Deniz Kuvvetlerinin efsanevi uçağı F-14 Tomcat’lere benzeyeceği anlaşılan F-22’ler devre dışı bırakılınca, USAF komuta katı, ister istemez, elde mevcut iki as oyuncuyu, F-15 ve F-16’ları oyun sahasında bir süre daha tutmaya odaklandı. Böylece 50 yaşını aşan bu iki savaşçının özlerini muhafaza eden yeni versiyonları, yeni uçaklar olarak üretilme yoluna gidildi. F-15EX ve F-16Blok70 Viper versiyonları, yepyeni uçaklar olarak üretim hatlarında boy göstermeye başladılar. Deniz Kuvvetleri için Süper Hornet F-18E/F’ler de bu kapsama giren savaş uçakları oldular.
F-22 Raptor Emekli Edilince Yerine Ne Konacak?
Bugünlerde USAF yönetimi açıkça “F-22'siz bir gelecekten” ve daha önce öngörülenden farklı olarak, toplam F-35 alımında kesinti yapılmasından, daha az sayıda F-35’in envantere dahil edilmesinden bahsediyorlar.
Bu yönüyle özellikle F-15EX tekrar öne çıkarıldı. F-15’ler sahip olduğu muazzam harekât yarıçapıyla, havadan yakıt ikmali yapmadan 3.000 mil ötedeki düşman hedeflerini vurabilecek bir canavar olarak da tasarlandı. Bu inanılmaz harekât yarıçapı, uçağın 0.9 Mach süratte, art yakıcısız (AB’siz) seyir kabiliyetiyle birleştiğinde, günümüzde bile F-15'i birçok açıdan rakipsiz bir uçak haline getiriyor. F-15’ler; F-22 ve F-35'in sahip olmadığı harekât yarıçapına, en güçlü radarı içine yerleştirebileceğiniz sağlam bir gövdeye ve 22 adede kadar havadan havaya füze taşıma kabiliyetine sahiptir. Tek eksiği stealth denen düşük görünürlük faktörüdür. Öte yandan düşük görünürlüğü ortadan kaldırabilecek, F-22 ve F-35’i görünür hale getirecek yeni radarlar söz edilmekte iken, bu iki uçağın rakiplerine karşı üstün olduğuna gerekçe teşkil eden düşük görünürlük ortadan kalktığında, acaba Amerikan Hava Kuvvetlerini nasıl bir senaryo bekliyor olacak? Kanaatimce bu durum, tüm yatırımını beşinci nesil uçak üretimine adayan veya bu uçaklardan satın alma yoluna giden, elindeki dördüncü nesil uçakları ‘çöpe atan’ her ülke için geçerlidir.
Bugün F-35 veya F-22 üzerindeki sensörlerin çoğunluğu F-15, F-16 ve F/A-18 gibi çok rollü, çok maksatlı savaş uçaklarının üzerine de yerleştirilebiliyor. Yeni ürünler ve yetenekler bu uçaklara da kazandırılabiliyor. Örneğin; AESA radarı, çok sayıda modern hava-yer ve hava-hava mühimmatı, elektronik harp yetenekleri, gelişmiş uçuş kaskı, durumsal farkındalık ve ağ merkezli harekât bağlamındaki veri ağları, aviyonikler vb. bahse konu bu uçakları uyarlanabiliyor. Sadece ‘görünmez’ olamıyorlar ama en azından RF yayınlarını emen boyalar ve/veya kaplamalarla mevcut hallerinden daha az görünür olabiliyorlar.
USAF, 144 Adet F-15EX Satın Alıyor
Nitekim 2015'ten bu yana bu uçakların yeni versiyonlarına birçok ülkenin hava kuvvetleri yönelmeye başladı. F-35 alamayan veya bütçesi bu uçağı almaya yetmeyen bazı ülkeler için F-15EX, F-16 Viper, F/A-18 Super Hornet çok şey ifade eden uçaklar olarak görülmeye başlandı. Bilinen nedenlerle F-35’leri envanterine katamayan Türkiye de, şimdilerde bu modaya uydu ve ABD’den 40 adet F-16Viper ve yine İngiltere öncülüğündeki Avrupa konsorsiyumundan en az 40 adet Eurofighter Typhoon almak üzere kollarını sıvadı.
Dolayısıyla tüm dünyada bu eski savaşçıların yeni versiyonlarına rağbet bir tabu olmaktan çıktı, USAF bile F-15EX ve F-16Viper tedarikini ciddi ciddi gündemine almak zorunda kaldı. Nitekim USAF, Katar için inşa edilen F-15QA'nın gelişmiş bir versiyonu olan 144 adet F-15EX Eagle II uçağı satın alma kararını Pentagon’a kabul ettirdi. USAF'ın ilk iki F-15EX'i şu anda Florida'daki Eglin Ana Jet Üssü’nde test ediliyor. Hem havadan havaya hem de havadan yere rollerde USAF'a kazandıracakları ilave kabiliyet, her yıl bütçelenen ve satın alınan uçak sayısının azalmasıyla birlikte F-35 programını şimdiden olumsuz yönde etkilemesi bekleniyor. Bununla birlikte F-35 programında 1.000 uçak üretim hedefini çoktan aşan ve bir o kadar daha uçağı üretme garantisi alan Lockheed Martin için, anlaşıldığı kadarıyla, USAF’ın F-35A’ların yanında F-15EX’lere de yönelmesi pek de rahatsız edici bir durum olarak görülmüyor. Ayrıca F-15EX’ler kullanım dışı bırakılacak F-22’lerin yerine düşünüldüğünden, F-35 programı için bir tehdit olarak da algılanmıyor.
Bununla birlikte F-35 programı için en büyük tehdit, F-35 alımından vazgeçip F-16 Viper alımına USAF’ın ve potansiyel alıcı ülkelerin yönelmesidir. Zira, F-35 savaş uçakları, gelecekte F-16’ların yerini alması maksadıyla üretilmekte olan uçaklardır. Örneğin, Türkiye programdan kendi isteğiyle çıksaydı ve 100 adet F-35 yerine 100 adet F-16Viper satın alma yoluna gitseydi, bu yönelik programdan kopma olacağından Lockheed Martin için programa yönelik bir tehdit olarak görülebilirdi. Şimdilik bu yönde adım atan ne USAF var ne de bir başka ülke.
Öte yanda USAF karargâhında yeni F-16'ların satın alınması ve F-35 alımlarının başlangıçta planlanan 1.763'e karşı 1.050 ile sınırlandırılması konusunda üst düzey konuşmalar yapıldığı da biliniyor. Bu henüz kesinleşmiş bir görüş değil. Ancak bugünlerde değerlendirmeler yapıldığına göre, belki ilerde 144 adet F-15EX alımına benzer şekilde 569 adet F-16 Viper uçağının da USAF tarafından satın alınması gündeme gelebilir. F/A-18 Hornet'lerini yeni versiyon süper hornetlerle değiştirmesi sonrasında, Donanmanın da satın alacağı F-35'lerin sayısında revizyona gitmesi beklenebilir.
Sonuç
Türk Hava Kuvvetleri, biraz da hesaplanamayan gelişmelerin bir sonucu olarak, F-35’i envanterine katamayan, bu nedenle de 2019 yılından bu yana Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN kullanıma verilinceye kadar, ara uçak arayışını devam ettiriyor. Tarihin bir cilvesi olarak bu durum, Türk Hava Kuvvetlerini USAF ile bir açıdan aynı noktaya taşımıştır. MMU KAAN’la birlikte yeni versiyon/modernize F-16’ları ve mümkünse Eurofighter Typhoon’ları kullanmak, karma kuvvet yapısına geçmek Türk Hava Kuvvetleri için kendiliğinden optimize edilen bir çıkış yoluna işaret ediyor.
21 Şubat 2024 tarihinde ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştiren MMU’nun sahip olması beklenen teknik özellikleri arasında 1,8 mach sürat, 55.000 tavan irtifaı, çok rollülük (Hava-Hava & Hava-Yer), süper seyir kabiliyeti (art yakıcısız), yüksek manevra, genişletilmiş harekât yarıçapı, diğer platformlarla birlikte çalışabilirlik, artırılmış durumsal farkındalık, karar desteği ile optimize edilmiş pilot yükü, sensör füzyonu, yeni nesil aviyonikler, gelişmiş radar, görüş içi ve görüş ötesi silahlar, hassas vuruş kabiliyeti, düşük görünürlük (stealth) ile dahili silah/mühimmat yuvasıdır. Son ikisi hariç MMU KAAN’dan istenen yeteneklere, az ya da bazı durumlarda çok, yeni/modernize F-16’lar da sahiptir ve/veya sahip olmak üzeredir.
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği, ‘2028 yılına kadar F-16 uçaklarından daha iyi özelliklere ve yeteneklere sahip olacak en az 20 adet MMU KAAN’ı üretip Hava Kuvvetlerine teslim etmek.’ hedefini yakalamamız gerekiyor. Aynı şekilde F-16 Blok 30/40’ları ve Amerikalılarla anlaşmaya varılamazsa, geri kalan tüm F-16’ları gerçek manada ÖZGÜR kılmak için de paralelde çalışmalar yürütülürken, buradan elde edilecek her ÖZGÜN yetenek kazanımını ÖZGÜR’lere eşgüdümlü aktararak ilerlememiz gerekiyor.
MMU KAAN ilk uçuşu 21 Şubat’ta gerçekleştirmişti. Uzun bir bekleyişten sonra 6 Mayıs’ta ikinci uçuş da başarıyla icra edildi. Bundan sonraki KAAN test uçuşları arasında bu kadar uzun boşluk bırakılmadan ilerleneceğini değerlendiriyorum. Özünde ikinci uçuş platforma güven tazelememizden öteye bir yenilik getirmese de daha stabil bir uçak görüntüsü paylaşıldı. Bundan sonra daha sık aralıklarla daha fazla test uçağını göklerde göreceğimize inanıyorum. Bununla birlikte bu yıl KAAN’ın uçuş testlerinden ziyade prototiplerin üretilerek uçuş testlerine hazırlandığı bir yıl olacağını da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Prototipler hazır oldu mu, arkası mutlaka gelir ve TUSAŞ hızlanmanın bir yolunu bulur.