Site İçi Arama

savunma

Savaş Uçakları Mukayesesi: Rafale vs Typhoon

Eurofighter konsorsiyumundan ayrılmadan önce ilk geliştirme ve gereksinim belirleme çalışmalarının içinde olan Fransa, Rafale’i geliştirmek için Typhoon isterlerini referans almayı tercih edince, Rafale ve Typhoon savaş uçaklarının ortak DNA ile üretilmelerinin de önünü açmış oldu.

Rafale, Eurofighter Typhoon’dan Türetilmiş Bir Savaş Uçağıdır

Typhoon; tek kişilik, çift motorlu, çevik (agile) bir savaş uçağıdır. Halihazırda CAPTOR-E AESA radarlı Typhoon T4 (FGR.Mk 4 veya kısaca FGR4) bu uçağın en gelişmiş versiyonu olup, çok rollü dördüncü nesil bir savaş uçağı olarak tüm hava harekât görevlerine katılabilecek yeteneklerle Typhoon donatılmıştır. Eurofighter Typhoon uçağının başlangıç versiyonları av önleme rolünde tasarlanmıştı. Sonraki versiyonlarına eklenen ilave yetenek ve özelliklere, uçağın çok rollü (havadan havaya, havadan yere ve taktik keşif) bir savaş uçağına dönüşmesi sağlandı. Eurofighter Typhoon, İngiliz Hava Kuvvetlerine göre, özellikle Falkland hava sahasını korumak için hava hava rolünde sergilediği hakiki QRA (quick reaction alert) görevlerindeki başarılarıyla, yine NATO hava sahasını korumak için gerçekleştirdiği Baltık ve Karadeniz uçuşlarıyla kendisine benzer diğer savaş uçaklarına eşdeğer üstün yeteneklerle donatıldığını, yaptığı harekât görevleriyle de kanıtlamıştır.

Rafale de, tek kişilik, çift motorlu, çevik bir savaş uçağıdır. En gelişmiş versiyonu, AESA radarlı, F4R’dır. Yakın dönemde Fransız Hava Kuvvetlerine bu versiyonlardan teslim edilmesi bekleniyor. Nükleer bomba atabilen, uçak gemilerine iniş kalkabilen Rafale, genel hatlarıyla Typhoon yapısında bir uçaktır. 

Başlangıçta Fransa, Eurofighter Typhoon konsorsiyumunun üyesiydi. En az F-16 ayarında bir savaş uçağı üretebilmek için İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ile birlikte hareket etme kararı almıştı. Ancak çeşitli milli gerekçelerle bu konsorsiyumdan ayrılmayı gerekli gören Fransa; tasarım felsefesi neredeyse birebir Typhoon’a benzeyen Rafale savaş uçağını geliştirmeye odaklandı.

Eurofighter konsorsiyumundan ayrılmadan önce ilk geliştirme ve gereksinim belirleme çalışmalarının içinde olan Fransa, Rafale’i geliştirmek için Typhoon isterlerini referans almayı tercih edince, Rafale ve Typhoon savaş uçaklarının ortak DNA ile üretilmeleriniı de önünü açmış oldu. İlk bakışta, her iki uçağın da küresel rakiplerine kıyasla nispeten benzer tasarım felsefelerine sahip olması bu nedene şaşırtıcı bulunmuyor. İki uçak arasındaki farklılıkların en büyük kaynağı, Fransızların temel gövde tasarımının CATOBAR taşıyıcı operasyonlarına (uçak gemisine iniş kalkış gereksinimlerinin karşılanması) uygun olması gerekliliğinden kaynaklanıyor. Bu durum özellikle harici yakıt tanklı uçuşlarda nispeten yüksek alfa, düşük süratte uçabilen bir Rafale’in ortaya çıkması sonucunu doğurmuştur. Rafale’in sahip olduğu ikinci en büyük farklılık ise nükleer mühimmat kullanımına uygun olarak üretilmesidir. Eurofighter konsorsiyumunda yer alan ülkeler açısından nükleer silah atma yeteneği özellikle istenmediğinden, bu durum Eurofighter açsından bir eksiklik olarak görülmemektedir.

Nihai uçak üzerindeki tasarım felsefesi etkileri açısından, Rafale çok düşük süratlerde bile yüksek yük taşıma kapasitesini muhafaza etme ve olağanüstü dengeli bir kullanım kolaylığı sunma yönüyle dikkatleri üzerine çekiyor. Typhoon ise daha ziyade hava üstünlüğü uçağı olarak kendini öne çıkaran tasarım özelliklerini korurken, çok yüksek irtifalarda bile azami performansa ve transonik ve süpersonik süratlerde çevikliğe odaklanmış bir uçak olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte, her iki savaş uçağı da çoğu senaryoda çok benzer performans göstergelerine sahiptir.

En Gelişmiş Typhoon ve Rafale Varyantları Hangileridir?

İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından halihazırda kullanılmakta olan Tranche 3 jetleri, en gelişmiş Tyhoon varyantı olarak biliniyor. Tranche 3’ler; Centurion projesi kapsamındaki güncellemeleri, CAPTOR-E radarı, hava hava füzesi Meteor entegrasyonu, geleneksel hava üstünlüğü rolü yanında av-bombardıman görevlerini layıkıyla yerine getirebilecek çok rollü bir uçağa dönüşmüştür. 

Rafale’lerin F3R standırdana sahip versiyonu, RBE2 AESA radarına sahip olması ve Meteror füzesini atabilmesi dikkate alındığında, Typhoon Tranche 3 ayarında bir yetenek yelpazesine erişmiştir. Şimdilerde Rafale F4R ve Typhoon FGR4’ler de kullanıma verilmek üzeredir.

Typhoon

Rafale

Uçakların Farklılıkları ve Benzerlikleri

Radar

Rafale’in en yeni versiyonu olan F4R Standart, RBE2 AESA radarını kullanırken, halihazırda bir klasik taramalı radar olan CAPTOR-M radarlarını kullanan Typhoon uçaklarının en yeni versiyonu olan Typhoon FGR.4’te İngiltere’de üretilen CAPTOR-E AESA radarları kullanılıyor. Alman/İspanyol uçaklarına 'Radar 1' standardı ile gelişmiş radar yetenekleri kazandırıldı. İngiltere’in ECRS2 versiyonu, geleneksel AESA fonksiyonlarına ek olarak gelişmiş yer haritalama, GMTI ve Elektronik Harp kabiliyetleri ile tamamen farklı bir radara dönüştü. 

Havadan havaya angajmanlarda Typhoon ve Rafale

RBE2 AESA radarı, düşük radar kesit alanına (RCS-radar cross section) sahip hedeflere karşı daha yüksek performans gösterdiği, bu nedenle klasik CAPTOR-M radarlı Typhoon’lara karşı Rafale’lerin daha avantajlı bir konumda hava hava angajmanına gireceği söylenebilir. CAPTOR-M, bombardıman uçakları ya da MiG-31 'Foxhound'lar gibi daha büyük hedeflere karşı, çok daha geniş bir açıklık ve havadan havaya çatışmalar sırasında genellikle daha yüksek irtifada devriye yapabilme özelliği nedeniyle avantaj yakalayabilmektedir. Bununla birlikte CAPTOR-E AESA radarlarıyla donatılan Typhoon’lar karşısında RBE2 AESA radarlı Rafale’lerin radar üstünlüğü ortadan kalkıyor.

Typhoon uçaklarında MICA hava hava füzesi yerine AMRAAM kullanımı daha yaygındır. Özellikle İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri Typhoon uçakları tarafından kullanılan AMRAAM'ın AIM-120C7 ve AIM-120D varyantları, pasif BVR angajman yetenekleri için gelişmiş IR özelliklerine sahip olmasalar da, MICA füzesinden daha iyi bir performans sergilemektedirler. Diğer taraftan, her iki AMRAAM varyantı da aktif modda başka bir uçaktan ‘destek alma’ yönüyle gelişmiş güdüm ve güdüm destek algoritmalarına göre kullanılabilme avantajını Typhoon pilotlarına sunmaktadır. Rafale Amerikan füzelerinden ziyade Fransız yapımı füzelere odaklı bir uçaktır. Öte yandan Typhoon, Avrupa yapımı füzelerin yanında Amerikan üretimi hava hava füzeleriyle de donatılabildiğinden, bu geniş bir yelpazedeki hava hava yüklerine Typhoon’un sahip olma avantajını beraberinde getirmektedir. 

Bu arada MICA füzeleri, benzer yapıdaki ASRAAM'dan biraz daha uzun menzile ve IRIS-T'den ise çok daha uzun bir menzile sahiptir. Bu füzelerin hepsi de görüş ötesi angajmanlar için son derece çevik ve ölümcül füzelerdir. IRIS-T, manevra kabiliyeti yüksek hedeflere bile kaçınma yapma fırsatı pek tanımayacak kadar çevik bir füzedir. ASRAAM ise genel olarak en iyi performansa ve MICA ise en iyi menzil erişimine sahiptir. Rafale versiyonları daha iyi bir kaska monteli nişangah sistemine sahip oluncaya kadar, bu uçağı kullanan savaş pilotları, mevcut şartlarda dinamik bir görüş ötesi menzil çatışmasında IRIS-T veya ASRAAM'ın yüksek performanslarından daha az yararlanmak durumunda kalacaklarını bilerek Typhoon pilotlarıyla angajmanı girip girmemeye karar vermeleri gerekiyor.

Makinalı Top 

Rafale, 30 mm.lık GIAT topupla donatılmış olup, 125 mermi taşıma kapasitesine sahiptir. Typhoon ise 150 mermi kapasiteli bir magazin taşırken, BK27 topuyla Rafale’e karşı üstünlük taşımaktan uzak bir görüntü vermektedir. Neticede her iki uçağın topu da mermi sayısındaki sınırlama nedeniyle rakiplerine ve birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için yeterli görünmemektedir.

Meteor Füzesi 

Hedefine doğru giderken 4 mach sürate kadar çıkabilen Meteor füzesi, uçulan irtifaya ve uçağın o andaki süratine bağlı olarak değişmekle birlikte, ortalama 200 km menzile sahip bir füze olarak biliniyor. 190 kg. ağırlığındaki bu füzede çift yönlü veri bağlantısı özelliği bulunuyor. Bu füzeler, fırlatıldığı uçaktan (veya başka bir uçaktan) veri alması yanında, kendisinden de tanımlı platforma veya platformlara geri veri akışı yapılabiliyorlar. Şüphesiz çok uzak mesafelerdeki yaklaşan hedeflerle angajmana girebilmek, örneğin meteor füzesini atabilmek için, öncelikle bu füzeyi destekleyecek iyi bir radara ve aynı zamanda gelişmiş dost-düşman tanıma mekanizmasına sahip olmak gerekiyor. Bu Avrupa hava sahasındaki muharebeler için bu füzenin uzun menzillerden dost düşman ayırımı yapmadan kullanımını pek mümkün kılmıyor.

Typhoon, BVR angajmanları için çok yüksek süratlerde ve yüksek irtifalarda görev yapmak üzere tasarlanmış bir uçak olduğundan, Meteor füzesinin en uygun şartlarda, en uzun menzile sahip olarak atılabilmesinin de önünü açmaktadır. Her iki uçak da radarları vasıtasıyla Meteor’a destek verebilir, aktif radar verilerini kullanmadan Meteor'u fırlatmak için üçüncü taraf hedef verilerini kullanabilir. Tranche 2 ve 3 Typhoon'lar Meteor'u taşıyabilirken Tranche 1'ler bu füzeyi kullanamıyor. Bu nedenle İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri Tranche 1'leri için AIM-120D füzelerinden satın aldı. Rafale’in de F3R standart versiyonlarında Meteor füzesi taşınabiliyor. İngilizler Typhoon ve Fransızlar Rafale uçuşlarında tipik olarak iki Meteor taşıyorlar.

Bununla birlikte herhangi bir savaş durumunda, Typhoon’lar yarı gömme gövde yuvalarında 4 adet Meteor’la birlikte 4 adet ASRAAM/IRIS-T taşıyabilmektedir. Rafale ise şimdilik 2 adet Meteor taşımakla sınırlı olduğu biliniyor. Rafale'in Meteor taşıma kapasitesini 4 adede çıkarabilmek için entegrasyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu söyleniyor.

Hava Yer Görevlerinde Typhoon ve Rafale

Çok işlevli bir AESA radarı olarak Rafale’in kullandığı RBE2, Tayphoon’ların genelinde takılı olan CAPTOR-M'den çok daha fazla gelişmiş hava yer fonksiyonlarına sahiptir. Rafale, RBE2 AESA diziliminin avantajlarıyla birlikte Exocet füzeleri de kullanarak deniz hedeflerine taarruzlarda mükemmel bir iş çıkarma potansiyeliyle biliniyor. Typhoon’un da gemilere karşı kullanabilecek mühimmat seçenekleri bulunuyor ancak mevcut kullanıcılar uçağın bu özelliğinden nedense Rafale kullanıcıları kadar faydalanmıyorlar. 

Her iki uçak da kızılötesi arama ve takip (IRST – infrared search and tracking) sistemine sahiptir. PIRATE sistemine sahip Typhoon, eski model IRST kullanan Rafale’den daha yüksek bir performans sergiliyor. PIRATE; savunma sektöründe olağanüstü bir IRST yeteneği olarak birçok kullanıcının takdirini kazanan bir sensör olarak biliniyor. Ancak bu sistemin yedek parça akışında zaman zaman sıkıntılar yaşanması nedeniyle, PIRATE kullanıcıları sistemin faaliyetini sağlamakta zorlanıyorlar. Rafale F4 versiyonlarında daha gelişmiş bir IRST sensörünün kazandırılması beklenirken, bunun tersi bir durum oldu ve Rafale’lerde yalnızca bir lazer telemetre/EO topunun bırakılmasıyla yetinildi. 

Her iki uçak da üç yakıtlı (drop tanklar ve centerline yakıt tanklı) konfigürasyonlarda birbirine yakın harekât yarıçapına sahiptir. Bununla birlikte, AB (art yakıcı) kullanma ihtiyacı ortaya çıktığında, AB kullanırken typhoon daha fazla tüketme eğilimindedir. Bu nedenle, çok fazla AB kullanımı içeren görev profilleri için Rafale muhtemelen Typhoon’a göre daha avantajlı olacaktır. Bu uçaklar, F-16’larda olduğu üzere uzun görev profillerinde havadan yakıt ikmali ile desteklenmeleri halinde görev başarıları harekât yarıçapı genişliği yönüyle artacak, daha büyük bir alanda görev etkinliklerinden yararlanma fırsatı yakalanabilecektir.

Typhoon'un (Tranche 2 ve 3) Paveway IV, Brimstone ve Storm Shadow'dan oluşan ana vurucu silahları, birçok yer hedefinin vurulabilmesi için bu uçağın yüksek vuruş hassasiyetiyle, yanca hasarın (lateral damage) istenmediği durumlarda ilk akla gelen uçaklardan biri olmasını sağlıyor. Ayrıca ABD Paveway II ve III serisi lazer güdümlü bombalar da dahil olmak üzere diğer mühimmatları taşıyabilmekte olan Typhoon, yine savunma baskısı silahlarından AGM-88 HARM ve İngiliz ALARM anti-radyasyon füzelerini de kullanabilmektedir. İngilizler tarafından geliştirilen SPEAR 3 çok amaçlı hafif standoff mühimmatının (Elektronik harp varyantı da bulunuyor) F-35 uçaklarıyla birlikte İngiliz Typhoon uçaklarında da kullanımı düşünülüyor. 

Fransa'nın AASM 'Hammer' serisi süzülme ve güçlendirilmiş bomba güdüm kitleri, Rafale'e daha fazla harp başlığı ve menzil esnekliği ile Paveway IV ile karşılaştırılabilir bir yetenek kazandırmıştır. Bu silahın en büyük dezavantajı ise maliyetinin son derece yüksek olmasıdır. Rafale de Amerikan mühimmatlarını taşıyabilecek yapıda bir uçak olmasına rağmen, bu konuda Fransızlar İngilizlere göre daha az istekli bir duruş sergileme eğiliminde olduklarından, hava yer mühimmat ailesi yönüyle Typhoon daha avantajlı bir uçak olarak değerlendiriliyor.

Tornado GR.4 uçaklarında kullanılan ünlü RAPTOR podu, başlangıçta Typhoon uçaklarına da uyarlanmaya çalışılmıştır. Ancak bu entegrasyon başarılı olamamıştır. Bunda en büyük etken uçağın iniş takım yuvasının yerleşiminin ve orta hatta podun entegre edilmesi düşünülen bölgenin birtakım sınırlamamlar nedeniyle uygun olmadığına karar verilmesidir. Bu nedenle Typhoon keşif podu olarak sadece TAC-R podu ile sınırlandırıldığından, taktik keşif görevlerini istenen etkinlikte yapması beklenemiyor. Lightning III hedefleme podları ise ancak sınırlı keşif görevlerinde kullanılabiliyor. Bu arada Typhoon kullanıcıları, tedarik etmeleri halinde Fransız yapımı Damocles hedefleme podunu ve Sniper podunu da kullanabiliyorlar.

Rafale bu açıdan Typhoon’dan daha iyi bir keşif görevi uçağı olarak öne çıkıyor. Taktik keşif görevleri için Rafale’ler TAC-R podunun yanı sıra, Damocles hedefleme podunu kullanabiliyorlar. Damocles podu, keşif ve hedef verilerini doğrudan diğer istasyonlara, platformlara veya harekât merkezlerine aktarmak için entegre bir veri bağlantısı özelliğine sahip olması nedeniyle Sniper ve Lightning III'e göre daha iyi bir hedefleme podu olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte, Sniper veya Lightning III'e sahip Typhoon kullanıcıları bu uçağın kendi veri bağlantılarını kullanarak veri aktarımı yapabilmektedir. Şimdilerde Fransızlar F3R standardındaki tüm Rafale’lerin üzerinde Damocles podlarını TALIOS ile değiştirmişti, bu uçakların hedefleme yönüyle daha üstün yeteneklere sahip olması sağlanmıştır. 

Rafale uçakları 2007 yılında envantere giren AASM (Armement Air-Sol Modulaire) havadan yere atılan füzeleri kullanırken, bunun bir eşdeği olan Brimstone ise Typhoon ailesi tarafından kullanılmaktadır. Brimstone, isabet oranı yüksek bir füzedir. AASM ise sabit hedefler yanında hareketli hedefleri vurmak için gerektiğinde kızılötesi veya lazer güdümüne bağımla olarak kayda değer sonuçlara imza atılmasına olanak tanımaktadır. Olumsuz koşullara karşı lazer güdüm sisteminin yetersizliği dikkate alınarak, bu silahlarda milimetrik dalga radar arayıcı/lazer çift modlu güdüm seçenekleri kullanılarak daha hassas vuruşlar yapılması bir ölçüde sağlanabilmektedir. Brimstone, AASM mühimmatından daha hafif ve küçük olması nedeniyle, Typhoon’ların daha fazla bu özellikteki mühimmatı taşıyabilmesini sağlıyor. Bununla birlikte Brimstone alan etkisi yaratmak veya yapıları tahrip etmek üzere tasarlanan bir mühimmat olmadığından, bu tür hedefler için tasarlanan ve daha büyük cüsseli AASM ailesi kadar etkin bir mühimmat olarak kabul edilmesi söz konusu olamıyor. Kullanım amaçlarına göre bu iki silahın etkileri birbirine göre avantaj veya dezavantaj olabiliyor. AASM benzeri silahlara ihtiyaç duyulduğunda, büyük hedefler için Typhoon kullanıcıları Paveway II/III/IV serisi lazer güdümlü mühimmatı kullanmak durumundadırlar.

Mühimmat Çeşitliliği

F-16Viper uçaklarının yük çeşitliği, sayısal bazda Rafale'den 6-7 kat daha fazladır. Lockheed Martin, F-16V uçaklarının 180 değişik tipte silah/mühimmat atabilmesini sağlayacak iyileştirmeleri yapmış, uçuşa elverişliliğini sağlayacak sertifikasyon süreçlerini kendi kontrolünde tamamlamıştır. İngiliz Typhoon’ları referans alındığında, bu uçaklara da Amerikan savunma sanayii üretimi birçok mühimmat ve füze entegre edilmiş, bu yönde Typhoon konsorsiyumu Amerikan uçaklarına benzer bir mühimmat ailesini taşıma yönünde gayret sarfetmişlerdir. Fransızlar ise mühimmat konusunda ‘millilik’ noktasından hareket etmişler ve Rafale uçaklarına neredeyse sadece Fransız yapımı mühimmat ve silahları entegre etmekle yetinmişlerdir. Bu durum Fransız yapımı hava mühimmatının bu uçağı satın alacak ülkelere paket halinde satılmasının önünü açmakla birlikte, Rafale’i satın alacak ülkeler dar bir bant aralığında silah/mühimmat atabilmekle sınırlandırılmak durumunda bırakılmaktadır.

Elektronik Harp Yetenekleri ve Seyir Füzesi Atma Kabiliyeti

Rafale, muhasım ülkeni derinliğindeki hedeflere angaje olması gerektiğinde, düşman savunma silah sistemlerine radarlarına Fransız yapımı SPECTRA’nın yeteneklerinden yararlanarak sınırlı ölçüde elektronik taarruzlar düzenleyebiliyor. Elektronik koruma kapsamında pasif modda tehditlerin yerini tespit, teşhis ve takip edebiliyor. Bu yönüyle SPECTRA oldukça yetenekli bir koruma sağlıyor. Donanım tercihine göre Rafale’ler radar decoy’unu (TRD) taşıma ve gerektiğinde salarak hedef şaşırtma özelliğine de sahip olabiliyor.

Typhoon’da da kanat uçlarında tercihe göre bir veya iki adet aldatma maksatlı TRD taşınabiliyor. Typhoon kullanıcıları, elektronik harp alanında İngilizler tarafından geliştirilen ECRS2 radarını DAS’ın özellikleriyle birlikte kullandığında, SPECTRA benzeri bir yeteneğe erişebiliyor. Yine İngilizlerin kullandığı Britecloud aktif radar 'chaff' karşı tedbirleri, Typhoon'un DAS’la entegre elektronik harp sistemlerinin potansiyelini Rafale’e göre biraz daha öne çıkarabiliyor. 

Hem Typhoon hem de Rafale, MBDA ayapımı Storm Shadow/SCALP ve Alman yapımı Taurus KEPD 350 standoff seyir füzelerini taşıma ve atma yeteneğine sahiptir. Bu füzelerin modern uzun menzilli hava savunma radarlarına karşı etkin bir silah olarak kullanılabilmesi için gerçek zamanlı hassas doğruluktaki hedef konum verileri kullanılmak durumundadır. Bunun haricinde savunma baskısı (SEAD) görevleri için bu füzeler işe yaramayacağından, her iki uçak da başka platformların desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Bu arada Rafale uçaklarında, Typhoon’lara entegrasyonu düşünülmeyen nükleer silahlar da kullanıldığından, Fransız Rafale uçakları, ASMP-A nükleer standoff füzesini de taşıyabiliyor.

Sensör füzyonu

Rafale F3R ve Typhoon Tranche 3 standardı, her iki uçağın da sınırlı ölçüde sensör füzyonu özelliğine sahip kılıyor. Bu uçakların kullanıcısı pilotlara, birden fazla sensörden gelen verileri entegre eden tümleşik bir durumsal farkındalık ekranı sunuluyor. Ancak bu özellik eski versiyonlarda bulunmuyor. Bununla birlikte, her iki uçaktaki mevcut sensör füzyonu, F-35'de olduğu üzere, pilota tek bir durumsal farkındalık ekranı olarak sunmaktan şimdilik uzak görünüyor. Ham verilerin analitik bir süreçten geçerek pilotu gerektiği kadarını, yeteri kadar detayda verebilecek ve pilotu işba haline getirmeden en etkin şekilde görev yaptırabilecek kadar Rafale ve Typhoon sensör füzyonu algoritması henüz gelişmemiştir.

Kokpit düzeni/insan-makine arayüzü

Her iki uçak da çoğu açıdan birbirine benzer kokpit yerleşimine sahiptir. Her iki uçağın da en son versiyonlarda pilot tercihlerine bağlı olarak kişiselleştirilebilen üç büyük çok işlevli renkli ekrana (MFD – multifunctional display) yer verilmiştir. Her ikisi de fazla sviçle pilotları boğmayan, nispeten temis bir kokpit ile kullanıcı dostu bir ortam sunmaktadır. Hatta, Amerikan yapımı dördüncü nesil F-15 ve F-16 kokpitlerine göre daha kullanışlı bir kokpite sahiptirler. Bu iki uçağı da envanterinde tutan bir hava kuvvetlerinin mensubu olan bir pilot, örneğin Typhoon’da uçarken Rafale’e geçiş yaparsa, hem dış görünüş hem de algoritma yönüyle Typhoon’un kokpiti ile çok benzer bir kokpit ortamına kolaylıkla geçiş yapma fırsatını bulacaktır. Amerikan uçaklarına göre gaz kolu HOTAS (Hands-on throttle and stick) her iki uçakta da biraz karışıktır ancak HOTAS sviçlerine bir kez uyum sağlandıktan sonra, her iki uçağın da oldukça fonksiyonel bir HOTAS tasarımına sahip olduğu görülecektir. İnsan-Makine arayüzü (HMI- human machine interface) yönüyle iki uçak da birbirine benzer güzellikle bir kokpit ortamıyla donatılmıştır. Rafale pilotlarına göre, F3R standartlarına sahip kokpitin insan makine arayüzü, özellikle tehdit bilgilerinin görüntülenmesi açısından, çok rollü senaryolarda pilota sağladığı durumsal farkındalığı ile mükemmel derecede faydalı bulunuyor. Typhoon da ise, pilotun kullanımına sunulan üçlü ergonomik yapı elemanları (Sesli Komut + Gaz Kolu + Lövye) VTAS (Voice + Throttle And Stick) pilotun iş yükünün, özellikle de karmaşık hava-hava veya hava-yer görevlerinde, inanılmaz derecede azaltılmasına hizmet eden bir kolaylık sunuyor.

Rafale’in kokpiti Typhoon kokpitine göre biraz daha dar olsa da, bu durum fonksiyonel bir kaybe neden olmuyor. Rafale'de pilota doğru çıkıntı yapan merkezi bir MFD bulunuyor. Typhoon kokpit yerleşiminde daha geleneksel bir ekran düzeni tercih edilmiş. Fonksiyonel kullanım yönüyle bu typhoon için bir eksiklik olarak görülmüyor. Typhoon’larda striker tipi artık iyice olgunlaşmış bir kaska monteli ekran (HMD – Helmet Mounted Display) kullanılıyor. Bu kask pilotlara entegre gece görüşü, çok rollü görsel/sesli hedef tespit ve takip yetenekleri sunuyor. Bu kaska ilave kazandırılması düşünülen yeteneklerle birlikte düşünüldüğünde pilotun ihtiyaç duyduğu her şey elinin altından ziyade bu modern kask sayesinde gözünün önünde olacaktır. Bu yönüyle bakıldığında Fransız Rafale’lerine kazandırılması beklenen HMD’ler henüz geliştirme aşamasındadır ve Typhoon kaskında erişilen seviyeye Rafale’lerde gelinebilmesi için birkaç yıla daha ihtiyaç olduğu söylenmektedir.

Bakım/sorti oranları/işletme maliyetleri/maliyet

Typhoon ve Rafael; Gripen, F-16 gibi benzer yeteneklere sahip savaş uçaklarına göre bakım-işletme-idame yönüyle pahalı uçaklardır. Bir kere, her iki uçak da çift motorludur. Uçuş saati başına tam maliyet (zaten oldukça tartışmalı bir konu) büyük ölçüde kullanıcıya ve kullanılan versiyona değişiklik göstermektedir. Örneğin, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri, dünyada Typhoon konusunda en fazla deneyime sahip kuvvettir. Diğer kullanıcılara göre İngilizler uçaklarını daha fazla uçurduğundan ve buna bağlı olarak daha düzenli bir bakım idame sistemine işlerlik kazandırdıklarından, nispeten kendi Typhoonlarını, söz gelimi İspanyol Typhoon'larına göre daha düşük bir mali harcamayla uçurabilmektedirler. Bununla birlikte, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri için bile en eski versiyon Typhoon Tranche 1'lerin uçurulması, yeni Tranche 3'lere göre çok daha yüksek maliyetle mümkün olabilmektedir. Üstelik eski versiyon typhoonların bakımı da daha zahmetli bulunuyor. 

Rafale bakım, idame ve işletme maliyetleri de aynı şekilde kullanıcıya göre farklılık gösterebilmektedir. Son derece genel bir ifadeyle, Fransız Rafale'lerinin saat başı uçuş maliyeti, Typhoon tranche 1 ile tranche 3 arasındaki maliyet skalasına göre, ortada bir yerde gösterilmektedir. En nihayetinde bu uçakların kullanıcılarının sahip olduğu uçak sayısı, kurduğu bakım sistemi, satın alma esnasında kurguladığı lojistik sistem, yakıt maliyet farklılıkları gibi faktörlere bağlı olarak uçuş saati maliyetlerinde değişkenlikler olabilmektedir.

Hem Typhoon hem de Rafale, her türlü hava şartında, 7/24 görev yapabilecek yeteneklerle donatılmıştır. Bunun yanında Rafale-M (deniz versiyonu) yapılan iyileştirmeler nedeniyle çok kötü hava şartlarında bile daha toleransları yüksek bir uçaktır. 

Düşük Görünürlük

İddia edilenin aksine her iki uçak da ‘düşük görünürlük’ sınıfına girmiyorlar. Bununla birlikte bu uçakların yapımında kullanılan malzemeler dikkate alındığında, belirli ölçüde düşük görünürlükte olmaları sağlanmıştır denilebilir. Harici yüksük iki uçak karşılaştırıldığında, dış gövde yönüyle Rafale’in daha temiz bir gövdeye ve dolayısıyla daha düşük RCS değerine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan devamlı açık vaziyette bir yakıt ikmal boom çıkıntısıyla uçan Rafale için bu durum RCS yönüyle dezavantaj teşkil ediyor. Yine bu iki uçakta da kanartlar mevcuttur ve kanart yapısı RCS’i artıran bir faktördür. 

Bu arada Rafale geliştirilirken radar kesit alanının azaltmak için hava alıkları özel olarak tasarlanmıştır. Bu nedenle S tipi motor hava alığı tasarımı, pasif radar sensör kullanımı Rafale’in artıları arasında yer alıyor. Ayrıca Rafale gövdesinde ağırlıklı olarak kompozit malzemeler kullanımına öncelik verilirken, kanopi kaplamasının da olabildiğince radar izini azaltacak şekilde tasarımı yapılmıştır. Typhoon gövdesinde, düşük görünürlüğü de desteklemek için, %70’lik bir kısmı karbon elyaf kompozit ve %12’lik kısmı da cam takviyeli sert plastik malzeme kullanılmıştır. Bununla birlikte Rafale’de olduğu üzere, pasif radar sensörlerine sahip olan Typhoon’larda S tipi motor hava alığı tasarımı kullanılmadığından, Rafale’e göre düşük görünürlük açısından gerilerde kalmaktadır. 

Typhoon’da kısmen içerde sayılabilecek sınırlı sayıda mühimmat taşıyabildiği dahili yük istasyonunun olması, bu uçağı harici yükler varken Rafale’e göre daha görünmez kılıyor. Ancak neticede bu uçaklarda beşinci nesil uçaklarınkine benzer dahili yük istasyonları bulunmadığından, her iki uçak da harici mühimmatlı, hedefleme podlu ve harici yakıt tanklı konfigürasyonda harekât görevlerine katılmak zorunda kalacaklarından, savaş şartlarında klasik birer dördüncü nesil savaş uçağı olarak görev yapacaklardır. Bu nedenle, pazarlama sloganları haricinde bu uçaklar için düşük görünürlükten söz etme olasılığı bulunmuyor. Her iki uçak da savaş ortamında, satıhta konuşlu radarların yanında, örneğin Rus Su-35’lerdeki Irbis-E, Çin uçakları J-10C, J-16 veya J-20’deki AESA radarları tarafından kolaylıkla çok uzak mesafelerden tespit edilebilmeye yeter büyüklükte RCS değerleriyle uçmaya, harekât görevlerine katılmaya mahkûmdurlar. 

Uçakların Aerodinamik Yapıları ve Performans Farklılıkları

İki savaş uçağı karşı karşıya geldiğinde, klasik manada ilk bakılan şey it dalaşı performansı oluyor. En azından şimdiye kadar böyleydi. Dördüncü nesil savaş uçakları klasmanında bu bakış açısı bir yere kadar da doğrudur. Özellikle görüş içi angajmanlarda it dalaşı önemini koruyor. Bu çerçevede, görüş içi mesafelerde iki uçağın benzer konfigürasyonda gireceği hava hava angajmanlara baktığımızda Typhoon ve Rafale mukayesesinde, it dalaşı boyutunda uçulan irtifaya göre iki uçağın performansında farklılıklar öne çıkıyor. Bir genelleme yapılırsa, Rafale uçaklarının 15 bin feet civarındaki irtifaları altında gerçekleşen hava hava angajmanlarında Typhoonlara göre daha üstün bir performans sergiledikleri kabul ediliyor. İki savaş uçağı da av-önleme görevlerine uygun konfigürasyonlarda rahatlıkla 9G’ye kadar çıkabiliyorlar. F-16 benzeri yüksek G’lerde hava muharebesi için bu iki uçağın da aerodinamik yapısı, gövde yapıları uygunluk gösteriyor. 

İt dalaşında alçak irtifada yüksek hücum açsına sahip olmak, düşük süratlerde kullanım için bir avantaj sağlıyor. Typhoon ve Rafale bu yönüyle, yüksek alfa rejiminde, örneğin bir F-18 Süper Hornet’in yanına bile yaklaşabilecek performans göstermekten uzaktırlar. Aynı şekilde itki vektörlü (thrust vectoring) herhangi bir savaş uçağı yanında da Rafale ve Typhoon sönük kalacaktır. Öte yandan Rafale'in aerodinamik olarak birleşik yapıdaki kanat yapısı, bu uçağa düşük süratlerde Typhoon'dan biraz daha iyi yüksek alfa otoritesi sağlayabilmektedir.

Alçak irtifada Rafale çeviklik (agility) yönüyle daha iyi olmasının yanında anlık ve sürekli (sustain) dönüş oranları açısından da daha iyidir. Çünkü bu irtifalarda Rafale enerjilenme, sahip olduğu enerji seviyesini koruma yönüyle Typhoon’dan daha iyidir. Bu irtifanın üstüne çıkılmaya başladıkça da Rafale’in performansı düşerken Typhoon'unki artış kaydediyor. Enerjilenme ve enerjiyi koruma avantajı Typhoon’a geçmeye başlıyor. Yine de 15 ila 30.000 feet arasındaki irtifalarda Typhoon, Rafale karşı belirgin bir üstünlük tesis edemiyor. Yine du bu irtifalarda typhoon pilotu süpersonik süratlere angajmanı taşıyabilirse, Rafale pilotunu alt edebilecek bir avantaj yakalayabiliyor. Ancak bu irtifa blokunda it dalaşının seyrine bağlı olarak sürat düştükçe Rafale de daha iyi bir performans sergileme şansı yakalayabiliyor. Dolayısıyla bu bağlamda her iki uçakta it dalaşına giren pilotların eğitim ve tecrübe seviyeleri belirleyici olacaktır kanaatindeyim. Kendi uçağını en iyi köşe süratinde kullanma, enerjisini en iyi şekilde koruyarak manevra yapma ve yakaladığı pozisyonları anında fırsata çevirme gibi beceriler kazananın belirlenmesinde esas faktör olacağına inanıyorum. 30.000 feet üzerine çıkıldığında ise artık ipler Typhoon pilotunun eline geçecektir. Daha iyi motor gücüne sahip olan Typhoon, yüksek irtifalarda hava üstünlüğünü tesis etmesi için tasarlanan kanat yapısıyla farkını oratya koyabilecektir. 45.000 feet üzerinde ise Rafale’in neredeyse Typhoon karşısında hiçbir şansı kalmayacaktır. Kısacası, irtifa ne kadar düşük olursa Rafale'in avantaj marjı da o kadar artıyor. Ancak ne kadar yükseğe çıkılırsa Typhoon da performansı o derece artış gösteriyor. Öyle ki birçok savaş uçağının tersine, Typhoon’un en ‘mutlu’ olduğu irtifalar, 50.000 ft ve üzerindeki irtifalardır. Bu bölgede krallığını ilan edecek kadar iyi bir savaş uçağıdır.

Typhoon’un tasarım gereksinimlerini yazan harekatçılar, bu uçağın en kısa sürede yüksek irtifalara tırmanabilmesini, kalkışı takiben süpersonik süratlere çıkarak yaklaşan tehdidi önleyebilmesini ve yüksek irtifalarda bile çevikliğini koruyabilmesini istedikleri için bu uçak, bu özelliklere sahip olacak şekilde geliştirilmiştir.

Rafale ise ses altı süratlerde ve daha düşük irtifalarda rakiplerine karşı üstünlük sağlamak üzere tasarlanmıştır. Rafale, selefi Mirage 2000 gibi, alçak irtifalarda yatay eksende sahip olduğu yüksek manevra kabiliyetiyle rakiplerine kıyasla yüksek performans sergilemeye devam ediyor. Delta kanatlarla bütünleşik yapıdaki kanartları, bu uçağa daha yüksek hücum açılarına erişme ve yüksek hücum açılarında stall olmadan, herhangi bir tarafa yıkılmadan düşük süratlerde kumanda edilebilirlik ve dönüş performansı sağlamaya devam ediyor. Benzer kanart yapısı Typhoon’larda da var ancak tasarımsal olarak Rafale kanartları yüksek hücum açıları, dolayısıyla da it dalaşı için daha başarılı bulunuyor. Alçak irtifada Rafale üstün olmasına rağmen, özellikle yüksek irtifalarda Typhoon'un tırmanma sürati ve itki/ağırlık oranının daha iyi olması nedeniyle bu uçakla boy ölçüşemiyor. 

Bu iki uçak da bombardıman görevleri için planlandığında, uçakların taşıdıkları yükler arttıkça, Rafale daha iyi performans sergilemeye başlıyor. Rafale en başından itibaren ağır yüklü olduğunda çok amaçlı bir uçak olarak, neredeyse tüm performans zarflarında Typhoon'dan önemli ölçüde daha iyi performans gösterebilecek şekilde tasarlanmıştır. F-15’ler gibi başlangıçta sadece hava üstünlüğü uçağı olarak tasarlanan Typhoon'un uçuş kontrol yazılımı, ağır yüklerde, özellikle de asimetrik yüklerin varlığında, uçağı aşamalı bir şekilde kısıtlayarak uçurmak ister. Bu biraz F-16’lardaki Cat I ve Cat III farklılığına benziyor. Bunun farkında olan Typhoon yazılımcıları, şimdilerde Aerodinamik Modifikasyon Kiti denen bir uçuş yazılımını geliştirmeye çalışıyorlar. Bu yazılım uçağa yüklendiğinde, bahse konu sınırlamaların ortadan kaldırılması, ağır yüklü uçuşlarda da tüm süratlerde anlık dönüş performansının artırılması ve uçağı ‘clean (temiz)’ konfigürasyondaki çevikliğine yakın bir performansın büyük ölçüde elde edilmesi bekleniyor.

Sonuç

Çok rollülük konusunda Rafale’in arkasından gelen Typhoon, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin Tranche 4 (FGR4) versiyonu baz alındığında, Rafale’in en gelişmiş versiyonu F4R standardı ile eş değer hale geldiği görülecektir. Dolayısıyla bu iki uçak karşılaştırılırken, en son versiyonları esas alınmalıdır. Düşük görünürlük, sensör füzyonu, kokpit mimarisi, gövde aerodinamiği, imalatlarında kullanılan malzemeler, modern aviyonikler, kullandıkları mühimmatlar yönüyle birtakım artılara sahip olan bu iki uçak da F-16 Viper ayarında çok rollü ve çok maksatlı savaş uçaklarıdır. Bununla birlikte, conformal tanklı Viper’lardan çok daha çevik, daha süratli ve manevra yetenekleri daha üstün uçaklardır.

Oldukça yüksek fiyat etiketleriyle satılan/satılmak istenen Typhoon (124 milyon USD) ve Rafale (115 milyon USD) savaş uçaklarının ikisi de F-16 Viper’dan ve hatta F-35’ten daha pahalıya gelen, çift motorlu olmalarının da etkisiyle uçuş saati maliyetleri de oldukça yüksek olmak zorunda olan gerçekten ‘pahalı’ uçaklardır. Bakım-idame, parça değişimi, sistem modernizasyonları, modifikasyonlar, eğitimler, yakıt, amortisman vb. tüm girdileri dikkate alarak yapılan hesaplamalarda, Rafale’in ve Typhoon’un uçuş saati maliyeti 45.000 USD civarında iken F-16’nınki 25.000 USD olarak literatürde yer alıyor.

Typhoon ve Rafale birbirine benzeyen iki Avrupa tasarımıdır. Bu iki savaş uçağının birbiriyle savaşmak için geliştirilmediklerini biliyoruz. Typhoon’un başlangıç tasarımında, av-önleme ve hava üstünlüğü rolleri öne çıkarılırken, Rafale’in en baştan itibaren çok rollülüğe odaklı geliştirilen bir tasarım mimarisini esas almıştır. Halihazırda iki uçak da çok rollü kullanıma elverişlidir. İki uçak genel hatlarıyla karşılaştırıldığında, geniş görev yelpazesiyle (nükleer silah atma ve uçak gemilerinden harekâta katılma dahil) Rafale öne çıkarken, özellikle yüksek irtifalarda, görüş ötesi menzillerde av önleme ve hava üstünlüğü bağlamında da Typhoon daha üstün olan bir savaş uçağıdır. Benzer hava hava konfigürasyonunda girişilecek görüş içindeki bir it dalaşında alçak irtifada Rafale, orta irtifalarda başa baş ve yüksek irtifalarda Typhoon üstün gelecektir.

Scramble ya da süratli alarm reaksiyonu (QRA - Quick Alert Reaction) görevleri için Typhoon’un hava-hava yüküyle kalkış yaptığında, fren bırakma, kalkış, 1,5 mach sürate ulaşma ve 35.000 feet irtifaya tırmanma süresi toplamda 2 dakika 30 saniyedir. Bu uçağın azami çıkabileceği irtifa ise 55.000 feettir. Bu özellikleriyle Typhoon çok iyi bir av önleme uçağıdır. Bu yönüyle, söz gelimi, Ege’de Yunan Rafale’leri ile kapışması halinde Typhoon’lar maharetli Türk pilotlarının elinde bir canavara dönüşme potansiyeline sahip olacağını değerlendiriyorum.

Kaynakça

Hüseyin FAZLA, “Savaş Uçakları Mukayesesi: Fransız Rafale F4R ve Amerikan F-16 Blok 70 Viper”, STRASAM, 20 Ekim 2021, https://strasam.org/savunma/savunma-planlamasi/savas-ucaklari-mukayesesi-fransiz-rafale-f4r-ve-amerikan-f-16-blok-70-viper-211

Hüseyin FAZLA, “Rafale uçakları Ege'de dengeyi Yunanistan lehine çevirebilir mi?”, STRASAM, 20 Ekim 2021, https://strasam.org/analiz-ve-raporlar/analiz/rafale-ucaklari-egede-dengeyi-yunanistan-lehine-cevirebilir-mi-218

Hüseyin FAZLA, “Türk Hava Kuvvetleri Hangi Savaş Uçağını Satın Almalı? F-16V mi Eurofighter Typhoon mu? Bölüm-1, 2 ve 3”, STRASAM, 2 Şubat 2023, https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turk-hava-kuvvetleri-hangi-savas-ucagini-satin-almali-f-16v-mi-eurofighter-typhoon-mu-bolum-1-1624

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turk-hava-kuvvetleri-hangi-savas-ucagini-satin-almali-f-16v-mi-eurofighter-typhoon-mu-bolum-2-1632

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/turk-hava-kuvvetleri-hangi-savas-ucagini-satin-almali-f-16v-mi-eurofighter-typhoon-mu-bolum-3-1641

Justin Bronk, "Eurofighter Typhoon versus Dassault Rafale: A 2020 comparison", Hush-Kit Aviation Magazine, 17 Eylül 2020, https://hushkit.net/2020/09/17/eurofighter-typhoon-versus-dassault-rafale-a-2020-comparison/

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 20.01.2024
  • Süre : 12 dk
  • 9532 kez okundu

Google Ads