Türkiye'nin F-35 JSF Programından Çıkarılması Kararı
Türkiye ile ABD arasında Türkiye’nin Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 hava savunma sistemleri ve F-35 konusunda tartışmalar sürerken, S-400 parçalarının 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren Rus ulaştırma uçakları tarafından Ankara/Mürted Hava Üssü’ne taşınmasının başlamasıyla, Başkan Donald Trump "Türkiye'de F-35'ler ile S-400 sistemlerinin bir arada görev yapmasını kabul edemeyiz" açıklamasını yapmıştır.
Türkiye ile ABD arasında Türkiye’nin Rusya’dan satın almayı planladığı S-400 hava savunma sistemleri ve F-35 konusunda tartışmalar sürerken, S-400 parçalarının 12 Temmuz 2019 tarihinden itibaren Rus ulaştırma uçakları tarafından Ankara/Mürted Hava Üssü’ne taşınmasının başlamasıyla, Başkan Donald Trump "Türkiye'de F-35'ler ile S-400 sistemlerinin bir arada görev yapmasını kabul edemeyiz" açıklamasını yapmıştır.
Füze sistemlerinin Türkiye’ye taşınmasından beş gün sonra da Türkiye'nin F-35 JSF programından çıkarılacağı ABD Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından 17 Temmuz 2019 tarihinde düzenlenen bir basın toplantısında açıklanmıştır. Pentagon Tedarik Başkan Yardımcısı Ellen Lord, Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması kararının ardından ortaya çıkacak boşluğu, diğer F-35 üye ülkeleri ve bu ülkelerde üretim yapan firmalarla dolduracaklarını belirtmiştir. Pentagon sözcüsü, Türkiye'nin toplamda 900 civarında parça ürettiğini, bu parçaların artık Türk firmalarından alınmayacağını, ABD'de F-35 uçuş eğitimi gören Türk pilotların da 2019 Temmuz ayı sonuna kadar ABD'yi terk etmelerini istemiş ve pilotlarımız eğitimlerini yarıda bırakıp o tarihte ABD’yi terk etmişlerdir. Türkiye’nin programda kalmak için yaptığı girişimler sonuç vermemiş ve F-35 JSF programının Türkiye dışındaki 8 ortak ülkesinin (ABD, Avustralya, Kanada, Danimarka, İtalya, Hollanda, Norveç ve İngiltere) 23 Eylül 2021 tarihinde Türkiye’yi programın dışında bırakan yeni bir teşkilat yapısı kurmalarıyla Türkiye F-35 JSF programından resmen çıkarılmıştır.
Türkiye herhalde Cumhuriyet tarihinde müttefik ülkeleriyle beraber ortak olduğu bir programdan çıkarılması gibi onur kırıcı bir olayla ilk defa karşılaşmaktadır. İlerde politik, finansal veya diğer nedenlerle F-35 Programı ortak ülkeleri Türkiye'yi yeniden F-35 programına kabul etmek isteseler bile Türkiye bir daha F-35 programına asla geri dönmemelidir. Gelinen bu noktada F-35 JSF programı Türkiye için tamamen kapanmıştır. Artık bu noktadan sonra Türkiye'nin F-35 programına dönüş yolunun tamamen kapandığının Türk yetkilileri tarafından bilinmesi, kabul edilmesi ve Hava Kuvvetlerimizin de muharip uçak ihtiyaçlarını planlarken F-35 uçağının envanterinde olmayacağını dikkate alması gerekmektedir. Türkiye’nin programdan çıkarıldığı tarihe kadar F-35 programı için ödediği 1,4 Milyar Dolar paranın iadesi için iki ülke temsilcileri arasında görüşmeler devam etmektedir.
F-35 uçağıyla ilgili yapılan çalışmalar kapsamında ben F-35 UÇAĞININ PROBLEMLİ DOĞDUĞU şeklinde bir hükme varmıştım. Bu hükme varırken elbette somut gerekçelere dayanmış; konuyu hem uçağın imalatçı ülkesi ABD ile Türkiye arasında geçmişte yaşanan siyasi gerginlikler, hem de uçağın performansı açısından analiz etmiş ve değerlendirmiştim.
Konuya önce siyasi açıdan bakalım: ABD ile Türkiye arasında geçmişte pek çok siyasi kriz yaşandığı bilinmektedir. Yaşanan bu siyasi krizleri madde başlıklarıyla şöyle özetleyebiliriz:
Geçmiş Yıllarda Türkiye ile ABD Arasında Yaşanan Krizler:
* 1960 İncirlik Kalkışlı U-2 Casus Uçağı Krizi.
* 1962 Jüpiter Füzeleri Krizi.
* 1964 ABD Başkanı Lyndon B. Johnson Mektubu Krizi.
* 1974 Haşhaş Ekimi Krizi.
* 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Krizi.
* 1974 ABD Silah Ambargosu Krizi.
* 1975 Türkiye’nin 21 Üs/Tesisi ABD Kullanımına Kapatması Krizi.
* 1975 ABD’nin Ermeni ASALA Terör Örgütünü Desteklemesi Krizi.
* 1984 ABD’nin PKK Terör Örgütüne Desteği Krizi.
* 1991 Birinci Körfez Savaşı ve Çekiç Güç Krizi.
* 1992 TCG Muavenet Muhribimizin vurulması ve 5 denizcimizin şehit edilmesi krizi
* 2003 1 Mart Irak Tezkeresi’nin Reddi Krizi.
* 2003 İkinci Körfez Savaşı ve Irak’ın İşgali, Irak’ın Kuzeyi ile PKK Desteği Krizi.
* 2003 Süleymaniye Olayı ve Askerlerimizin Başına Çuval Geçirilmesi Krizi.
* 2011 Suriye İç Savaşı ve ABD’nin PKK/KCK, PYD/YPG Desteği Krizi.
* 2013 Türkiye'nin Çin'den FD-2000 Hava Savunma Sistemi Tedariki Krizi.
* 2016 15 Temmuz Darbe Girişimi ve FETÖ/PDY Krizi.
* 2016 Rahip Andrew Craig Brunson’ın Tutuklanması Krizi.
* 2017 ABD Büyükelçilik/Konsolosluk Çalışanlarının Tutuklanması Krizi.
* 2017 Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın Tutuklanması Krizi.
* 2017 Türk Vatandaşlarına Uygulanan Vize Krizi.
* 2017 Rus S-400 Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Tedariki Krizi.
* 2019 ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan Mektubu Krizi.
* 2020 Başkan Trump’ın T.C. Cumhurbaşkanı’na Saygısız Bir Üslupla Gönderdiği Mektup Krizi
* 2021 Başkan Joe Biden’ın Ermeni Soykırımını Tanıma Krizi
* 2021 Başkan Joe Biden’ın Demokrasi Zirvesi’ne Türkiye’yi Davet Etmemesi Krizi
ABD ile krize varan siyasi gerginlikler, yukarıda belirttiğim "F-35 UÇAĞI PROBLEMLİ DOĞMUŞTUR" şeklindeki görüşümün siyasi ayağını teşkil etmektedir. UÇAĞIN PROBLEMLİ OLAN PERFORMANSIYLA ilgili müşahedelerimi de şöyle sıralayabilirim.
1. F-35 uçağının problemli doğduğunu, bu uçağı en fazla sayıda kullanan ABD Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral Herbert Carlisle ile ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Jonathan Greenert TIME dergisinin 25 Nisan 2013 tarihli sayısında verdikleri beyanatlarla dolaylı olarak açıklamışlardı. Amerikalı komutanlar verdikleri beyanatlarda, F-35 uçağının en önemli iki problemini belirtmişlerdi. Problemlerin birincisi F-35'in kısa harekât yarıçaplı bir uçak olması idi. Amerikalı komutanların belirttiği ikinci problem, elektronik sensörlerin gelişen teknolojisiyle beraber, F-35’lerin Stealth özelliğinin giderek değerini kaybedeceği idi. Ayrıca Çinliler ve Ruslar yaptıkları açıklamalarda, Amerika’nın Stealth kabiliyetli F-22 ve F-35 uçaklarını radarlarında takip ettiklerini açıklamışlardır. Çinliler de Stealth uçakları takip ettikleri VHF frekansla çalışan yeni teknoloji ürünü radarlarını 2016 yılında Hong Kong yakınlarındaki Zhuhai havacılık fuarında sergilemişler ve isteyen ülkelere bu radarlardan satabileceklerini söylemişlerdir. Çinliler aynı yıl içinde, ABD Hava Kuvvetlerine bağlı, Güney Kore üssünde konuşlu F-22 Stealth uçaklarının uçuşlarını bu radarlarıyla takip ettiklerini açıklamışlardır.
2. Avustralya ve Kanada F-35 JSF ortak ülkeleri olmalarına rağmen F-35'e karşı isteksiz davranmışlardır. Birkaç yıl önce bir Avustralyalı Hava Pilot Tümgeneral, Avustralya Parlamentosu'na F-35'ten büyük şikâyetlerini belirten bir mektup göndermişti. Uzun yıllar F-18 Hornet savaş uçaklarında pilotluk ve birlik komutanlığı yapan o havacı general Avustralya Parlamentosu üyelerine tek tek adreslediği mektubunda: "Baylar, daha fazla geç kalmadan, sizlerden Avustralya’yı F-35 uçaklarından kurtarmanız için yalvarıyorum" demiştir. Cümlenin İngilizcesi şöyledir:"Gentlemen, I beg of you to drop this F-35 program before it's too late". Yani Avustralyalı Hava Generali, kendi Hava Kuvvetlerinin F-35'ten kurtulması isteğini parlamento üyelerine "Beg-Yalvarırım" kelimesiyle ifade etmiştir. Kanada Hava Kuvvetleri ise, servis dışı bırakacağı F-18A/B Hornet muharip uçakları yerine, ülkesinin de ortak üretimde büyük payı olduğu halde, F-35 uçaklarını almak istememiş ve F-18A/B Hornet'lerin bir üst modeli olan F-18E/F Super Hornet uçaklarını temin etmeye karar vermiştir. Kanada Başbakanı Justin Trudeau 2016 Haziran ayı içinde Kanada Parlamentosu'nda yaptığı konuşmasında, F-35 uçağının bir işe yaramadığını ve ilerde de işe yaramayacağı cümlesini kullanmıştır. Cümlenin İngilizcesi şöyledir: "The F-35, the Canadian Prime Minister Trudeau asserted to the parliment this week, is an aircraft that does not work and is far from working".
3. F-35 uçağının problemli doğduğu, ilk imalat hattından çıktığı tarihten bugüne kadar geçirdiği safahattan da belli olmaktadır. Şimdi şöyle bir hesap yapalım. İlk F-35A uçağı Şubat 2006'da imalat hattından çıkmış ve Aralık 2006'da ilk uçuşunu yapmıştır. Prototip modellerin uzun süren yer ve uçuş testleri tamamlandıktan sonra ilk üretim (production) modeli Şubat 2011 ayında, yani ilk uçuşunu yaptıktan 5 yıl sonra uçuş birliklerine teslim edilmeye başlanmıştır. Uçağın imalat hattından çıkışı, test uçuşları ve birliklere teslim takvimine bakıldığında, zaman sürelerinin ne kadar uzun olduğu hemen dikkati çekmektedir. Eğer F-35 uçağı problemli bir uçak olarak doğmasaydı, ilk uçuşunu yaptığından itibaren birliklere teslimi arasında 5 yıl gibi uzun bir süreye ihtiyaç duyulur muydu? 2011 yılında uçuş birliklerine teslim edilmeye başlanan uçaklar bugün birliklerde uçuşunun 10’uncu yılını doldurmuştur. Ancak ABD resmi makamlarının bizzat kendileri F-35'le ilgili sorunların henüz giderilemediğini yazılı dokümanlarda belirtmişlerdir. F-35 uçağından duyulan memnuniyetsizlik ve şikâyetler ABD'nin resmi devlet kuruluşu olan Savunma Bakanlığı GAO (Government Accountability Office) tarafından hazırlanan resmi rakamlarla da belgelenmiştir. Bizdeki SAYIŞTAY kuruluşunun ABD devletinde muadili olan GAO'nun 25 Nisan 2019 tarihli resmi raporunda F-35'lerle ilgili şu bilgi yer almaktadır: “F-35 uçaklarının performansı harekât ihtiyaçlarının gerisinde kalıyor. Uçak çok fazla görevi gerçekleştiremiyor veya gerektiği kadar uçamıyor”.
4. Halen dünyada uçan ve konsept safhasında olan toplam 13 adet 5’inci nesil Stealth uçaktan sadece F-35 uçağı tek motorlu, geriye kalan 12 adet Stealth uçağın hepsi çift motorludur. ABD F-117 Nighthawk, ABD F-22 Raptor, Rus SU-57, Rus Mig LMFS, Çin J-20 Chengdu, Çin J-31 Shinshin, İsveç FS-2020 (Konsept), Güney Kore ADD C103 (Konsept), Hindistan HAL/AMCA (Konsept) Türk MMU/TF-X (Konsept), Fransız/Alman/İspanyol FCAS (Konsept) İngiliz /İsveç/İtalyan TEMPEST(Konsept), hepsi çift motorludur. Amerikalılar 5’inci Nesil radara düşük görünümlü (Stealth) olarak imal ettikleri F-35 uçağını çift motorlu yerine tek motorlu yapmakla kim ne derse desin, stratejik bir imalat hatası yapmışlardır. Stealth uçağının tek motorlu olmasının doğası gereği F-35 uçağı kısa harekât yarıçaplı, gövde içi dahili silah yuvasında az mühimmat yükü taşıyan, uçuş MACH sürati, akselerasyonu ve tırmanış açısı diğer çift motorlu Stealth modellerine kıyasla düşük ve dönüş yarıçapı geniş, şişman gövdeli bir uçak olarak ortaya çıkmıştır. F-35'in sözünü ettiğimiz bu performans zafiyetlerinden ayrı olarak, uçağın lojistik desteğiyle ve her şeyiyle ABD'ye %100 bağımlı olunacağının da altını çizmek gerekmektedir. F-35 kullanıcı ülkeleri uçağın üzerindeki bilgisayarlar ve ALIS (Autonomic Logistics Information System) sistemiyle adeta BBG (Biri Bizi Gözetliyor) durumu yaşayacaklardır. Şöyle ki, herhangi bir kullanıcı ülkedeki F-35 uçağı bir göreve kalktığında, uçağın üzerindeki silah ve yakıt yükleri bilgileri dahil, uçağın rotası, hangi hedefe gittiği, görev dönüşü hangi meydana indiği, uçağın sistemlerindeki o andaki arızalar, imalatçı firmanın merkezinde kaydedilmektedir. F-35’lerin düşük performans özelliklerini özetleyecek olursak:
* Uçağın harekât yarıçapı diğer 5’inci nesil çift motorlu uçaklara oranla kısadır.
* Taşıdığı silah yükleri diğer çift motorlu Stealth uçaklara oranla azdır.
* Sürati, dönüş yarıçapı, çekilen G miktarı, akselerasyonu ve tırmanış sürati düşüktür.
F-35 UÇAĞININ ÜSTÜN PERFORMANS ÖZELLİKLERİ:
F-35 uçaklarının yukarıda sayılan düşük performans özelliklerinin yanında üstün olduğu performans özellikleri de bulunmaktadır. F-35 uçağının, Ağ Merkezli Harp ve Gelişmiş Sensörleri (Network Centric Warfare-NCW) ile sadece bir savaş uçağı değil, stratejik bir platform olması istenmiştir. Sahip olduğu AESA (Active ElectronicallyScannedArray) radarı da bugün bir savaş uçağında olması düşünülen en mükemmel bir radardır. F-35 uçağının türbofan motoru olan Pratt&Whitney F135 ise standart, bildiğimiz bir türbofan motorundan çok farklı, entegre bir "Stealth" kabiliyeti içeren özel bir tasarıma sahiptir. Bu motor, radarların kullandığı elektromanyetik spektrum mikrodalga segmentindeki izlerini en aza indirmektedir. Bunun yanında Pratt&Whitney F135 motorunun elektro optik kızılötesi (infrared) görünür ışık segmentlerini de azaltma özelliği bulunmaktadır. F-35 uçaklarının, sahip olduğu bu teknoloji harikası radar, motor ve NCW özelliklerinin yanında, tek motorlu imal edilmiş olması sebebiyle bir muharip uçakta olması istenen uçuş performansının diğer çift motorlu 5’inci nesil (Stealth) uçaklara göre düşük olduğu da bir gerçektir.
Şimdi şu soru akla gelmektedir. Eğer Stealth özelliğinde imal edilen F-35 uçağı dünyadaki diğer Stealth model uçaklara kıyasla bu kadar performansı düşük ve problemli bir uçaksa, nasıl oluyor da halen dünyada F-35 ortak imalatçı ülkeler ve sonradan F-35 programına katılan ülkeler bu uçağı satın almak istemişlerdir? Bu sorunun cevabı çok basittir. Çünkü başlangıçta F-35 programına dahil olan ülkelerin tek amacı, radara düşük görünürlü bir Stealth uçağa sahip olmak idi. Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi üzerine, 11 Ocak 1991 tarihinde başlatılan 1’inci Irak Harekâtı'nda (Desert Storm) ABD Hv.Kv.nin Stealth kabiliyetli F-117 uçakları Bağdat ve civarının yoğun füze ve uçaksavar savunmasıyla korunmasına rağmen, Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki 43 adet köprüden 39 adedini ve bölgede başkanlık sarayı ve komuta kontrol merkezleri dahil diğer hedefleri tek bir uçak kaybı olmadan tahrip etmişlerdi. ABD, F-117 Nighthawk Stealth uçağını ve sonradan imal ettikleri F-22 Raptor Stealth uçağını en yakın müttefiki İngiltere dahil hiçbir ülkeye satmamıştı. F-35 uçağını diğer ülkelerle ortaklaşa imal edip satma kararı alınca Türkiye dahil, ABD’nin müttefiki olan ve bir Stealth uçağa sahip olmak isteyen ülkeler hemen programa dahil oldular.
Basında ve havacılık çevrelerinde Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması durumunda kısa ve orta vadede Hava Kuvvetlerimizin muharip uçuş görevlerini nasıl yerine getirilebileceği sorusu sorulmakta ve değişik fikirler ortaya atılmaktadır. Ben Hava Kuvvetlerimizin F-35 uçağı olmadan da Milli Muharip Uçak MMU/TF-X’lerin uçuş filolarımızda yerini alacağı tarihe kadar geçecek dönemde, muharip görevleri yerine getirmesinin çarelerini bulacağına inanıyorum. Açık kaynaklarda ve internet sitelerinde yer alan bilgilere göre halen envanterimizde ilk modeller Block 30'ların dışında, Block 40 ve Block 50 model F-16'lardan 200’den fazla uçağımız bulunmaktadır. Bu uçaklardan büyük kısmı üzerinde modernleştirme / yenileme / geliştirme işlemleri yapılmıştır. Bu uçaklarımızın MMU uçağımızın filolarda yerini alması planlanan 2028-29 yıllarından ileriye doğru daha 8-10 yıl görev yapabileceği uzmanlar tarafından değerlendirilmektedir. F-16 uçaklarımıza ilave olarak belli ortam ve şartlarda muharip görevlerde kullanılabilecek Silahlı HÜRKUŞ-C ve Silahlı HÜRJET uçakları ile TAI, Vestel ve Baykar firmalarının ürettiği silahlı insansız hava araçlarımız (SİHA) da bulunmaktadır.
SONUÇ:
ABD ve F-35 ortak ülkelerinin yaptıkları müşterek bir düzenlemeyle 23 Eylül 2021 tarihinden geçerli olarak Türkiye’yi F-35 JSF programından çıkarmaları kararıyla, belki de istemeyerek, Türkiye’ye büyük bir iyilik yapıldığı kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye baştan problemli doğan F-35 uçağından kurtulmuş olmaktadır. ABD Türkiye'yi F-35 programından çıkarma kararıyla, sadece Hava Kuvvetlerimizin bir nesil boyu kısa harekât yarıçaplı ve düşük performanslı, problemli ve ABD'ye %100 bağımlı bir uçaktan kurtarmakla kalmamış; ayni zamanda yerli uçak sanayimizin ve yan kuruluşlarının geleceğe yönelik başarılarının önünü açmıştır. Şimdi Türkiye, varını yoğunu ortaya koyarak bütün gücünü ve imkânlarını, kendi Milli Muharip Uçağımızı yapmaya teksif etmelidir. Milli Muharip Uçağımız MMU'nun imal edileceği TAI, mükemmel tesisleri; yetişmiş, tecrübeli, yetenekli mühendisleri ve insan gücüyle MMU uçağını dünya ölçülerinde imal edebileceğini ispat etmiş bir kuruluştur. 15 Mayıs 1984 tarihinde kurulan TAI, bugüne kadar F-16 muharip jet uçaklarının, CN-235 hafif nakliye uçaklarının, SF-260D ve KT-1 eğitim uçaklarının, Cougar AS-532 genel maksat, arama/kurtarma helikopterinin, ATAK A129 silahlı helikopterlerin ortak üretimini yaparak uçak ve helikopter imalatı konularında büyük deneyim kazanmıştır. Türkiye'de TAI ile beraber F-35 uçağının bazı seçilmiş parçalarını üretmekte olan Alp Havacılık, ASELSAN, AYESAŞ, HAVELSAN, Kale Havacılık, MİKES, ROKETSAN ve TUBİTAK-SAGE gibi kuruluşlar F-35 ile 5’inci nesil bir uçağın parçalarının üretilmesinde büyük deneyim kazanmışlardır. Bu firmalar muhakkak ki bu deneyimlerini, MMU uçağının imalatında da kullanabileceklerdir. Şimdi TAI ile beraber bu ilgili kuruluşlar ve diğer kuruluşların bütün imkânlarını, insan gücünü, deneyimlerini ortaya koyarak MMU uçağını F-35 uçağından çok daha mükemmel bir performansta imal edeceklerine ve böylece Türk insanına büyük bir gurur yaşatacaklarına inanılmaktadır.
MMU sadece TUSAŞ'ın, TAİ'nin ve Hava Kuvvetlerimizin değil, TÜRKİYE'NİN projesidir. MMU Türk uçak sanayisinin kurtuluş savaşıdır. Bu kurtuluş savaşı ya kazanılacak, ya da kazanılacaktır! Bu savaşı kazanmak için her türlü desteği vermek bir vatandaşlık borcudur.