V-22 Osprey Emniyetsiz Bir Hava Aracı mıdır? Amerikan Ordusu V-22'lerden Neden Vazgeçemiyor?
Hibrit hava aracı V-22 Osprey’in versiyonları ağırlıklı olarak ABD ordusu tarafından kullanılmaya devam ediliyor. 1999 yılında Deniz Piyadeleri MV-22’ları, 2007 yılında Hava Kuvvetleri CV-22’leri Donanma da 2021 yılından itibaren CMV-22’leri kullanıyor. Amerikan ordusu haricinde Japon ordusu da bu uçakları kullanıyor.
Yaklaşık bir hafta önce, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait CV-22 Osprey hava aracı 29 Kasım 2023 tarihinde Japonya'nın güney kıyısı açıklarında düştü. Uçakta 7 havacı bulunuyordu. Hava Kuvvetleri, batık Osprey'e ve 5 havacının kalıntılarına ulaştı. Kazaya neyin sebep olduğu belirsizliğini koruyor. En azından kazanın kavrama mekanizmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin bir açıklama da yapılmadı. Öte yandan, Japon haber kuruluşu NHK, bir görgü tanığı, uçağın ters döndüğünü, motorlarından birinde yangın olduğunu ve ardından denize düşmeden önce bir patlama duyduğunu ifade ettiğini haber olarak geçti.
Düşen hava aracı Tokyo yakınlarındaki Yokota Hava Üssünde bulunan ABD’nin 353. Özel Harekât Birliğine aitti. Bu son ölümcül kaza, Osprey hava aracı hakkındaki soru işaretlerinin tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Zira sadece son iki yıl içerisinde bile dört ölümcül Osprey kaza kırımı yaşanmış ve bu kazalarda toplamda 13 Amerikan askeri hayatını kaybetmişti.
Hibrit Hava Aracı V-22 Osprey
V-22 Osprey, Boeing ve Textron Bell ortak üretimidir. V harfi dikey kalkışı (Vertical Take-off) simgeliyor. V-22; helikopterler gibi kalkış ve iniş yapabilen, aynı zamanda sabit kanatlı bir uçak gibi uçabilen tiltrotor (değişken açılı motor) tipi bir hava aracıdır. Teorik olarak eğimli rotor, rotorlardan kanatlara kaldırma kuvveti aktararak rotorları pervanelere dönüştürür ve klasik helikopterlerin pallerinin neden olduğu yapısal sınır nedeniyle yüksek süratlere çıkamama limitasyonunu, Osprey tasarımı helikopter-uçak karışı yapısıyla aşmayı başarır. Böylece V22'ler önemli ölçüde daha yüksek süratlere çıkabilmektedir. Türünün ilk uçağı, öncü bir hava aracıdır. Dünyada ilk defa bu hava platformunda tiltrotor sistemi kullanılmıştır. Ancak Osprey klasik bir helikoptere göre oldukça pahalı bir uçak olmasının yanında çok sayıda büyük arızaya neden olan tasarımından kaynakları sorunların yaşanmasına neden olduğu biliniyor.
Buna rağmen, Hibrit hava aracı V-22 Osprey’in versiyonları ağırlıklı olarak ABD ordusu tarafından kullanılmaya devam ediliyor. 1999 yılında Deniz Piyadeleri MV-22’ları, 2007 yılında Hava Kuvvetleri CV-22’leri Donanma da 2021 yılından itibaren CMV-22’leri kullanıyor. Amerikan ordusu haricinde Japon ordusu da bu uçakları kullanıyor. Tüm bu V-22 modellerinde uçak gövdeleri neredeyse %90 oranında birbirine benzerdir. Aralarındaki temel farkı ise kullandıkları aviyonikler oluşturuyor. Hava Kuvvetleri versiyonu CV-22, 18 asker taşıma kapasiteli, yaklaşık 500 mil harekât yarıçapına sahip bir uçaktır.
Osprey'ler helikopterlere nazaran çok yönlü kullanım imkânı verir. Sahip olduğu yüksek hızı, çok yönlü kullanıma imkân tanır. V-22’ler; düşman bölgesine değişik istikametlerden çok alçak irtifadan yüksek süratle nüfuz etmek, hava indirme-uçar birlik karışı harekât yapmak veya deniz operasyonlarında amfibi hücum esnasında asker ve malzeme akışını geleneksel helikopterlere göre çok daha kısa sürede yapmak için kullanılıyor.
ABD ordusu şu anda büyük ölçüde Deniz Piyadeleri (Marine Corps) tarafından işletilen yüzlerce Osprey'e sahip. Hava Kuvvetleri ise son yıllarda Pasifik'te artan Amerikan ayak izinin bir parçası olarak CV-22 Osprey'leri Japonya’da konuşlandırma yoluna gitti. Yokota Hava Üssü’ndeki CV-22 operasyon merkezini büyüttü. Hava Kuvvetleri özel harekât birimleri CV-22'yi, sabit kanatlı uçakların asker ve malzeme ile iniş yapamayacağı, pisti olmayan bölgelere girip çıkmak için, bir ölçüde uçar birlik harekâtı yapmak için kullanıyor. Asker sevkiyatında 36 askere kadar iç yerleşime izin veren CV-22’lerde, sadece malzeme intikali yapıldığında yaklaşık 10.000 libre kargo taşınabiliyor. Özel harekât görevlerinde kullanım için CV-22’lere .50 kalibrelik makineli tüfek monte edilmiştir. CV-22’ler için telaffuz edilen satış bedeli 90 milyon USD civarındadır. Neredeyse bir F-35 fiyatına, uçak-helikopter karışımı hibrit bir hava aracından söz ediyoruz. CV-22’leri uçurabilmek için normal genel maksat helikopter fiyatlarına göre oldukça yüksek bir fiyat etiketine katlanmak gerekiyor.
V-22 filolarının sahip olduğu hibrit özelliğine dayanarak savaş alanına getirdiği ilave teknolojik yetenekler, insan hayatı devreye girince pek bir anlam ifade etmeyebiliyor. Osprey’leri uçuş emniyeti yönüyle sıkıntıları olduğuna dair artan endişeler, hava aracının geleceğini tehlikeye atıyor. Ayrıca bakımı çok zor bir hava aracı olması, düşük faaliyet oranlarına sahip olmasını gerektiriyor. 2011 yılında Sicilya’da, NATO’nun Libya Harekatı’nda Türk İntikal Birliğinin Komutanı olarak görev yaptığım Sigonella Hava Üssü’ne o dönemde Amerikan Hava Kuvvetleri çok sayıda V-22 konuşu yapmıştı. Orada yakından gördüğüm bu hava aracının ne kadar komplike, bakımcıları uğraştıran bir sistemler bütünü olduğunu yakından müşahede etmiştim.
Amerikan Hava Kuvvetleri son dönemlerde yaşanan Osprey kazalarına neden olan devasa rotorlar arasında eşit ve dengeli güç dağılımında sık sık arıza yapan kavrama (debriyaj) sistemine yeni bir tasarımla çözüm bulununcaya kadar uçakları uçurmama kararı almıştı. Zira ortaya çıkan iki rotor arasında farklı çalışma frekansı, uçağın yalpalamasına ve kumanda kaybına kadar giden emercensi, acil durumlara neden olabiliyordu. Örneğin 2022 Haziran ayında Kaliforniya’daki bir uçuş esnasında Deniz Piyadelerine ait MV-22 Osprey bu nedenle düşmüştü. Zaten bu kaza Pentagon’u acil önlem almaya itti ve bu sorun giderilinceye kadar uçuşlar beklemeye alındı. Yapılan iyileştirmeler, bu sorunun giderildiğine dair kanıtlarla birlikte, V-22’lerin tekrar uçuşlarının açılmasını sağladı. Bu iyileştirme sürecinin bir parçası olan 3 Şubat-19 Temmuz 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen 22.258 uçuş saati esnasında, kavrama sisteminde sıfır arıza yaşandı. Bu Osprey’lere yönelik uçuş emniyeti endişelerinin kalkmasını sağladı. Bununla birlikte, Avustralya’nın kuzeyinde Ağustos ayında düşen MV-22’de üç Amerikan askeri hayatını yitirdi. Henüz kazanın nedeni tam olarak bilinmese de, bu kaza endişeleri tekrar tetikledi.
Osprey’lerin Bilinen Bazı Sorun Sahaları
Düşük Faaliyet Oranı
Osprey, aynı kaldırma kapasitesine sahip bir helikopterin iki katından daha pahalı ve bakımı da en az iki kat daha pahalıya mal olman bir platformdur. Ağır bakım gereksinimleri nedeniyle de bir helikoptere göre faaliyet oranı oldukça düşük seyretmek durumundadır. Uçuşa verilebilme oranı normal bir helikopterinkine göre daha küçük bir yüzdeye karşılık gelir. Bir fikir vermesi açısından, ABD Deniz Piyadelerinde V-22'nin kullanılabilirliği %60 civarında seyrettiği, bunun halihazırda CH-53K'larla değiştirilmeyi bekleyen CH-53E'lerden sonraki en düşük faaliyet oranı olduğu biliniyor. Öte yandan, V-22'nin 2009-2011 yılları arasındaki ortalama faaliyet oranı %53 olduğu hatırlanırsa, yine de Osprey faaliyet yüzdelerinde olumlu yönde bir artış olduğu görülecektir.
İrtifa Tahdidi (Uçak Basınçlandırmasının Olmaması)
Uçağın kabini basınçlı değildir. Bu da bu plaftormun askerleri bir yerden bir yere intikal ettirirken, iddia edilenin aksine, yüksek irtifaları uçağın kullanamayacağı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte Osprey için öne çıkan yüksek irtifa seyir kabiliyetinin sadece kargo için mantıklı bir şekilde kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Zira uçak 10,000 feet'in üzerinde seyrederek bir indirme bölgesine gittiklerinde, askerler neredeyse harap ve perişan bir vaziyette, savaşamayacak durumda yere indirilmiş olacaklarından, yüksek irtifa kullanımı pratikte anlamlı olmayacaktır.
Belki oksijen sistemi olduğundan söz edilebilir ancak Osprey’lerde uçuş mürettebatı için oksijen maskesinde bir sınırlama bulunmamakla birlikte, kabinde taşınan askerler için uçaktaki sistemsel kısıtlamalar nedeniyle (yeterli maske bağlantısı olmaması), yeterli sayıda oksijen maskesi bulunmuyor. Oksijen maskesi kullanılacak irtifalara çıkılmak zorunda kalındığında, normalde 24 asker taşıyabilen bu platform, bunun yerine sadece 10 asker taşımakla sınırlandırılmış olacaktır. Bunun anlamı %60 kapasite düşüklüğü demektir.
Pentagon’un Osprey’de Taşınacak Asker Sayısına Kısıtlama Getirilmesi
Kitabi olarak Osprey’lerin tam teçhizatlı 24 asker taşıyabilmesi gerekiyor. Ancak uçakta 24 tam teçhizatlı asker olduğunda, kabin çok sıkışık hale geliyor. Bunu değerlendiren Pentagon, sıkış tepiş askerlerin savaş alanına intikal ettirilmesinin moral motivasyon yanında yorgunluk problemini de beraberinde getireceğini hesaplayarak, 24 yerine bu platformların tam teçhizatlı 18 asker taşımakla sınırlandırılmasını talimat olarak yayınlamıştır. Bu sınırlama ancak acil durumlarda gelişen tahliye şartlarında askıya alınabiliyor.
Gemi Güvertelerine Zarar Veren Osprey Operasyonları
Rotorlar benzer ağırlıktaki bir uçaktaki veya helikopterdeki rotorlardan daha küçük bir disk alanına sahiptir. Bu nedenle Osprey, iniş anında bir helikopter kadar sakin ve dengeli bir iniş yapamaz. Teknik olarak ‘güzel’ bir iniş söz konusu olamaz. Daha seri bir iniş yapılmak durumundadır. Bu da Osprey'in uçuş emniyeti gereği helikopterler gibi insan topluluklarının bulunduğu yerlere yakın iniş yapamayacağı anlamına gelir.
Ayrıca inişte motorların pozisyonu nedeniyle aşağı doğru sıcak motor egzozuyla da başa çıkılması gerekiyor. Özellikle, normal helikopterden çok daha fazla bir sıcak gaz basıncını gemi güvertelerine yansıtmak durumunda kalan Osprey'in üzerine indiği askeri gemi güvertelerinin ömrü kısalıyor. Güverte bakımları normal gemilere göre daha kısa sürede doluyor ve bu da geminin bakım maliyetlerini artıran bir faktör olarak Osprey’lere ‘fatura edilmek’ durumunda kalınıyor. Neticede, bu uçaklar helikopterin inebileceği her yere inemez, zorunlu olmadıkça gemi komutanları gemisine Osprey’lerin zarar vermesini istemez.
Gemi Güvertelerine İniş Halatıyla Yüksekten Personel Sarkıtılmak Zorunda Kalınması
Osprey’in hover için emniyetli durabildiği irtifa 150 feet civarıdır. Bu irtifada hedef gemi üzerinde hover yapılarak, gemiye indirilecek personel iniş halatlarıyla güverteye sarkıtılmaktadır. Öte yandan bu irtifa oldukça yüksek ve risk artırıcı bir hover irtifasıdır. ABD Donanmasına ait bir MH-60 helikopteri bu işi 15 feet hover irtifasında ve üstelik çok küçük gemilerin üzerinde bile rahatlıkla yapabiliyorken, Osprey'in aynı görevi yerine getirebilmesi için 150 feet irtifaya ihtiyaç duyması dikkat çekici bir farktır. Öyle ki iniş halatlarını kullanan personelin biraz da o anda rüzgâr varsa, daha fazla endişe içinde gemi güvertesine 150 feetten aşağıya inmesi pek istenen bir durum değildir. Bu iniş şekli, Amerikan denizcileri arasında “ölüm asansörü” olarak ün salmıştır. Kaldı ki 150 feet kriteri nedeniyle Osprey’lerin küçük gemilere personel indirmesi de söz konusu olamamaktadır.
Gemi Güvertelerinde Osprey’lerin Daha Geniş Alanlara İhtiyaç Duyması
Ospreylerin tasarımı gereği, pilotlar iniş anında indiği bölgeyi bir helikopter kokpitindeki pilot kadar net olarak göremez. Pilot iniş yaklaşmasındaki yüksekliğini yedire yedire alçalabilmek için radar ve gelişmiş aviyonik sistemlerin desteğine ihtiyaç duyar. Oysa normal helikopterlerde bu tür sistemleri iniş esnasında hemen hemen hiç ihtiyaç duyulmaz. İnişlerdeki bu farklılık, Osprey’lerin inişte pilotun hata yapma olaslığına karşı, daha geniş bir temiz güverte alanına ihtiyaç duymasına neden olmaktadır. Bu gereklilik, Osprey inişlerinin yapılacağı amfibi hücum gemilerinde güverte alanına getirdiği emniyet kısıtlamaları nedeniyle pek tercih edilmemektedir.
Osprey Dişli Kutularında Yaşanan Isınma Sorunu
Osprey bir helikopter kadar uzun süre havada kalamaz. Helikopter modunda kısa bir uçuşu takiben uçak moduna geçilmesi gerekir. Aksi takdirde dişli kutuları aşırı ısınmaya maruz kalmaktadır. Bu durum, Osprey’lerin kısa mesafeli arama kurtarma görevlerinde etkin kullanımı önünde bir engel olarak görülüyor. Oysa çoğu helikopter yakıtı yettiği kadar tahditsiz uçabilir ve herhangi bir bileşeni aşırı ısınmaya maruz kalmadan görevini tamamlayabilmektedir.
Osprey Kabininde Taşınan Askerleri Koruyacak Zırhlandırmanın Olmaması
Osprey kendisinden beklenen ağır yükleri taşıyabilmesi için kendi gövde ağırlığında azaltmaya gitmiştir. Bunun için uçağın gövdesinin büyük bir kısmı çok hafif kompozit malzemeden yapılması yoluna gidilmiştir. Bununla birlikte Osprey’in ateş altında hayatta kalabilmesi için motorlar ve dişli kutuları gibi uçağın bazı bölgeleri zırhlandırılmıştır. Çoğu helikopterde kullanılan yöntemin aksine, askerlerin taşındığı ana kabinde zırh koruması bulunmuyor. Birkaç yıl önce Osprey kabinlerinin zırhla kaplanması konusunda sesler yükselmişse de uçağın zaten ağır bir uçak olması, hedef ağırlığın üzerinde olduğu için bu zırh isteğinin sessizce unutulmasına neden oldu.
Osprey’lerin Vortex Ring State (VRS) Problemi Yaşanmasına Yatkınlığı Olması
Osprey'in ayrıca pek çok aerodinamik sorunu vardır. Tüm helikopterler iniş için alçalırken veya türbülanslı koşullarda havada asılı kalırken yaşayabileceği bir şey olan Vortex Ring State, kısaca VRS olarak adlandırılan bir tür rotor durması hadisesi, normal helikopterlere nazaran Osprey için çok daha önemli bir sorundur. Hover modundayken V-22’ler VRS problemine meyillik gösterir. V-22'nin VRS yaşama olasılığı daha yüksektir. Ayrıca bu emercensi durumdan kurtulma olasılığı helikoptere göre çok daha düşüktür. Osprey'de yere nazaran yaklaşık 1.600-2.000 feet'in altında şiddetli bir VRS meydana gelirse, muhtemelen uçak takla atacak ve ters dönmüş bir şekilde yere dalmak zorunda kalacaktır. Bunu önlemek için operasyonel kısıtlamalar getirilmişse de VRS problemi V-22 tasarımının doğasında vardır ve karşılaşılma olasılığı kısıtlamalara bağlı kalınmazsa oldukça yüksektir.
ABD Ordusu Osprey Kullanımından Neden Vazgeçemiyor?
Osprey, bu derece “sorunlu bir uçak” olmasına rağmen ABD ve kısmen Japonya bu hibrit hava aracının operasyonel gerekçelerle kullanmaya devam ediyor. Bunlara kısacı değinelim.
Osprey, benzer maksatlar için kullanılan helikopterlere göre oldukça yüksek süratlidir. Ayrıca yüksek irtifada seyir kabiliyeti sayesinde çok daha uzun bir menzile sahiptir. Uçak seyir halindeyken etkili bir şekilde normal uçaklar gibi bir turboprop uçağa dönüşür. Bu nedenle bir helikopterden daha fazla yakıt tasarrufu sağlar. Bu da uçağın çok daha geniş bir operasyon yarıçapına sahip olmasını sağlar. Ayrıca bir yerden bir yere malzeme intikalinde helikopterlerden çok daha fazla ve süratle malzeme intikali mümkün olur.
Savaş alanlarında asker ve malzeme intikalinin süratle yapılabilmesi çoğu zaman önemli bir katma değer sağlar. Osprey'in yüksek sürati, operasyon bölgesinde bu platformu kullanan askerler tarafından hep övgüyle bahsedilmesine neden oluyor. Kabin konforu biraz zayıf bulunsa da kabinde o kadar uzun süre kalınmadığından, Osprey'in savaşa hazır asker taşıma konusunda helikopterlerden çok daha iyi bir iş çıkarması, kabin konforunu unutturan bir faktör olarak görülüyor.
V-22 son derece pahalı ve bakımı zor, faaliyet oranı nispeten düşük bir hava platformu olsa da, ortaya çıkan tehditler karşısında ABD'nin amfibi yeteneklerini korumasına yardımcı olabilecek dünyadaki tek uçaktır. Halen de ABD kendini bir deniz gücü olarak görüyor, Mahan’ın izinde giden bir deniz gücüne sahip olmayı Washington Amerikan hegemonyasının devamı için olmazsa olmaz bir yetenek olarak görüyor. Zira ABD'nin süper güç statüsü temelde donanmasının gücüne dayanıyor. Bununla birlikte, ABD ordusunun Avrasya kıtasında savaşa girebilmesi için ABD Deniz Piyadelerinin amfibi çıkarma yeteneklerinin oldukça gelişmiş olması arzu ediliyor.
Gemisavar Füze Menzili Dışından Çıkarma Bölgesine Kuvvet Projeksiyonu İmkânı Sağlıyor
Öte yandan çıkarma bölgelerine yerleştirilen gemisavar füzelerin yaygınlaşması ABD Deniz Piyadelerinin amfibi çıkarma yapmasını giderek zorlaştırıyor. Amfibi operasyonlar düzenleyebilmek için ABD'nin modern gemisavar füzelerden daha uzun menzilli sistemlere ihtiyacı bulunuyor. Çoğu helikopterin savaş yarıçapı 100 mil civarındadır. Zıpkın gibi nispeten eski gemisavar füzelerin varyantlarının menzilleri 150 mil civarındadır. P-800 gibi çağdaş, süpersonik gemisavar füzelerinin menzilleri ise füze teknolojisi kontrol rejiminin sınırında, 180 mil civarındadır. Sonuç olarak, karaya kuvvet çıkarmak için konvansiyonel helikopterlere güvenen bir amfibi çıkarma gücü gelişmiş hava savunma sistemlerine karşı savunmasız kalmaktadır. Aynı durum gemiler için de geçerlidir. Bu arada, modern bir amfibi hücum gemisi 10 milyar dolara mal olurken, P-800 benzeri gemisavar füzelerinin yaklaşık maliyeti 1 milyon dolardır. Sonuçta, amfibi çıkarma boyutunda savaş ekonomisi kesinlikle savunma tarafının lehine işlemektedir.
Bu noktada V-22’nin benzersiz bir uçak olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Uçağın önemi burada ortaya çıkıyor. Dikey olarak havalanabildiği için amfibi hücum gemilerine ve diğer donanma gemilerine iniş yapabiliyor. Çok geniş bir harekât yarıçapına, 390 millik yarıçapa sahiptir. Böylece, 150 mil ötesinden, Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi kapsamındaki tüm gemisavar füzelerin menzilinin oldukça dışında gemileri arkasında bırakarak çıkarma harekâtına destek sağlayabilir. Bu nedenle, deniz piyadelerini gemisavar füzelerinin menzili dışından karaya çıkarabilen az sayıdaki ABD savaş sisteminden birisi olan halihazırda vazgeçilmez bir platform olarak varlığını sürdürmek durumundadır. Her yeni teknoloji gibi bu programda da sorunlar yaşanmış olsa da, ABD'nin deniz alanından güç yansıtmaya, güç projeksiyonuna devam edebilmesi için V-22'ye ihtiyacı devam ediyor.
Sonuç
ABD yapımı Osprey, bir helikopter gibi havalanıp inen ancak uçuş sırasında pervanelerini ileri doğru döndürerek bir uçak gibi çok daha hızlı seyredebilen hibrit bir uçaktır. Hava Kuvvetleri özel harekât birimleri CV-22'yi, sabit kanatlı uçakların birlik ve malzemelerle iniş yapamayacağı, pisti olmayan bölgelere girip çıkmak için kullanıyor. Deniz Piyadeleri amfibi harekâtta çıkarma bölgesine güç aktarımında, özellikle gemisavarların yoğun olduğu tehdit ortamlarında Osprey kullanımına mutlak bir şekilde güveniyorlar. Helikopterlere nazaran birçok operasyonel yetenek sunan Ospreylerin bilinen bazı tasarım kaynaklı sorunlarına ve kaza kırım geçirmesi halinde çok sayıda askerin ölümüne neden olabilmesi nedeniyle, yeni versiyonlarının geliştirilmesi, tasarım problemlerine çözüm bulunması yönünde çalışmalar devam ediyor.
ABD Uçuş Emniyeti Vakfı tarafından tutulan bir veri tabanına göre, 1992'den bu yana Osprey kazalarında 50'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu nedenle oldukça yüksek riskli bir uçaktır. Ayrıca Osprey pahalı bir uçaktır. Faaliyet oranı düşüktür. 29 Kasım’da Japonya açıklarında yaşanan kazada görüldüğü üzere riskli bir operasyonel geçmişi vardır. Bununla birlikte, Amerikan Ordusu tarafından bu platformun sunduğu operasyonel faydaları göz önünde bulunduruluyor ve bu nedenle de vazgeçilmezliğini korumaya devam ediyor.
Kaynakça
Jonathan Lehrfeld, Rachel S. Cohen. “What is the Osprey, the aircraft at the center of multiple tragedies?” ArmyTimes, 1 Aralık 2023, https://www.armytimes.com/news/your-air-force/2023/11/30/what-is-the-osprey-the-aircraft-at-the-center-of-multiple-tragedies/
Mari Yamaguchi, The Associated Press and Rachel S. Cohen. “Divers find sunken Osprey, remains of 5 airmen, Air Force says”, AirforceTimes, 4 Aralık 2023, https://www.airforcetimes.com/news/your-air-force/2023/12/04/divers-find-sunken-osprey-remains-of-5-airmen-air-force-says/?utm_source=sailthru&utm_medium=email&utm_campaign=air-dnr