Bir Şehir Efsanesi Daha Çöktü: Amerikan Abrams Tankları da Kolayca Vuruluyor.
Batılı uzmanlara göre, Rus tankları, teknik olarak zayıftı ve daha da önemlisi iyi kullanılmıyorlardı. Zayiatın sebebi buydu. Batı tankları teknolojik olarak Rus tanklarından daha üstündü ve Batı orduları da daha eğitimliydi. Acaba gerçek durum böyle miydi?
Türk ordusunun Suriye’de Rus yapımı tank ve zırhlı araçları SİHA’larla ve topçu atışlarıyla büyük miktarda imha etmesi, tüm dünya ordularında merak ve heyecan yarattı. Çünkü tanklar ve zırhlı araçlar, SİHA’lar karşısında çok çaresiz kalmışlardı.
Halbuki bu olay öncesinde tank ve zırhlı araçların popülaritesi yükselişe geçmiş durumdaydı. Çünkü Rusya, 2008’de Gürcistan’ın bir kısmını ve 2014’te Kırım’ı zırhlı birliklerle kısa sürede işgal etmişti. Yani zırhlı birlikler muharebe meydanında önemli olduklarını ispat etmişlerdi.
Bunun sonucunda, başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere muhtemel bir Rus tehdidi beklentisi içinde olan birçok ülke tank ve zırhlı araç sayılarını artırmaya başlamıştı. Bu durum, tank ve zırhlı araçlara olan talebi artırmış ve atölyelerinin çoğunu kapatmış olan tank üreticisi ülkeler kapasite artışına gitmişti.
Ancak Suriye’de zırhlı birlikler korkularından köprü altlarına ve apartmanların zemin katlarındaki dükkanlara kaçmalarına rağmen yok olmaktan kurtulamayınca işler karışmaya başladı. Çünkü tanklar ve zırhlı araçlar işe yaramıyorsa, bunları üretmenin veya satın almanın bir anlamı olmayacaktı.
Bu durum, tank ve zırhlı araçların önemi konusunda bir ikileme sebep oldu. Batılı askeri uzmanlar, bu ikilemi ortadan kaldırmak için çare aramaya başladılar. Fakat bunu yaparken, apaçık ortada duran gerçeği kabul etmek yerine olan biteni bir yanılsama gibi göstermeye çalıştılar. Suriye’den sonra Libya’da ve daha sonra Karabağ’da da tank ve zırhlı araçlar toplu olarak imha edilmesine rağmen bu yolda devam ettiler.
Temel argümanları, imha edilen tankların Rus tankları olmasıydı. Onlara göre Rus tankları, teknik olarak zayıftı ve daha da önemlisi iyi kullanılmıyorlardı. Zayiatın sebebi buydu. Batı tankları teknolojik olarak Rus tanklarından daha üstündü ve Batı orduları da daha eğitimliydi. Bu sebeple, Rus yapımı tankların başına gelenlerin Batı yapımı tankların başına gelmesi mümkün değildi. Yani, tank ve zırhlı araçlar hala işe yarıyordu. Öyleyse, tank ve zırhlı araç almaya devam edilmeliydi.
Halbuki bu, tamamen yalan veya en azından yanlıştı. Çünkü doğru dürüst bir tanksavar silahı olmayan Taliban bile EYP’lerle bazı Batı tanklarına zarar vermeyi başarmıştı. Örneğin Afganistan yollarında bir Leopard A-2 tankı, EYP ile hasara uğratılmıştı. Gerçi tank mürettebatı ölmemişti ama tank görev dışı kalmıştı.
Zayiat bununla da sınırlı değildi. ABD ordusu, hava hakimiyeti kendilerinde olmasına, karşılarında eski ve bakımsız Rus tankları bulunmasına ve bu tankların Irak ordusunca yanlış kullanılmasına rağmen Birinci ve İkinci Körfez Harekatlarında da çok sayıda tank kaybetmişti. Öte yandan, İsrail’in Merkava tankları Hizbullah tarafından Lübnan’da ve Alman Leopard tankları DEAŞ tarafından El Bab’da vurulmuştu. Yemen’de ise Suudi Arabistan ordusunun envanterindeki Amerikan Abrams tankları vurulmuştu.
Ancak bu bölgeler, Batı’nın gözünden de gönlünden de ırak olduğundan konu üzerinde pek fazla durulmadı. Ukrayna’da çok sayıda Rus yapımı tank ve zırhlı araç imha olunca Batı yine Rus tanklarının kötü olduğu, askerlerinin eğitimsiz olduğu, bu sebeple çok sayıda tank ve zırhlı aracın vurulduğu hikayesini anlatmaya devam etti.
Aslında kazın ayağının öyle olmadığını herkes biliyordu. Ama bunu itiraf etmeleri için daha açık seçik örnekler yaşanması gerekiyordu. Bu da Ukrayna’ya ABD’nin ve Avrupalıların verdiği tankların ardı ardına vurulması ile gerçekleşti. Bunun üzerine neredeyse her mecrada bunun sebebini inceleyen yazılar yazılmaya başlandı.
Şimdi biz de bu konuya bir katkı sunmak amacıyla yukarıda bahsettiğimiz süreçte Batı tanklarından en iddialılarından biri olan ABD yapımı Abrams tanklarının başına gelenlerden bahsedeceğiz.
Abrams Tankı Hakkında Kısa Bilgi:
Abrams, ABD ordusunca kullanılan ana muharebe tankıdır. 1980’lerdei diğer tanklara karşı savaşmak üzere tasarlanmıştır. Dolayısıyla tasarımlarında, insansız hava araçlarının ve dronların havada olduğu günümüz muharebe koşullarına göre bazı eksiklikleri/zayıflıkları vardır. Bu tankın bazı teknik sorunları da bulunmaktadır.
Abrams'ın en bariz sorunu, çok ağır olmasıdır. Gerçekten ağır bir tanktır ve ağırlığı ilk yapıldığı günden bu yana sürekli artmıştır. Aslında tank orijinal olarak 55 ton olarak tasarlanmış ancak tanka daha fazla zırh ekleme girişimleri ve ilave özellikler yüklemeleri nedeniyle yeni M1A2 tanklarının 73 ton civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Tank çok ağır olduğundan lojistik açıdan sorunludur. Örneğin daha hafif tanklara göre daha fazla bakım gerektirir. Ağırlığından dolayı demiryolu ile taşımak zordur. Her çekici ile taşınamaz. Zemin basıncı çok yüksek olduğundan, çamurlu alanlarda kolay hareket edemez. Ağırlık sınırlamaları nedeniyle bazı köprüleri geçemez. Diğer tanklar tarafından çekilmesi zordur. Yalnızca birkaç kurtarma aracı ile çekilebilir.
Üst kısmındaki 15 tonluk ek koruyucu yükseltmeye rağmen, tankı tepesinden vuran tanksavar silahlarına karşı tam bir koruma sağlamaz. Bu sebeple dronlara, SİHA’lara ve tankın üst tarafını hedef alan diğer silahlara karşı savunmasızdır. Zaten aşırı ağır olduğundan, üst tarafına kafes şeklinde ilave zırh eklemek zordur. Tüm bunlara rağmen M1 çok kötü bir tank değildir. Ama bazı rakiplerine göre dezavantajları vardır.
Birinci ve İkinci Irak (Körfez) Savaşlarında verilen zayiat:
Birinci Irak Savaşı’nda 10 Amerikan tankı imha edilmiş ve 14’ü hasar görmüştür. İmha olan tankların yedisi dost ateşiyle vurularak imha olmuş, ikisi ise çamura saplandığından düşman eline geçmesin diye kendi mürettebatı tarafından imha edilmiştir. Biri de düşman ateşiyle yaralanınca kendi mürettebatı tarafından imha edilmiştir.
İkinci Irak Savaşı’nda ise 17 Abrams tankı imha olmuş, 63'ü ise hasar görmüştür. 20 Mart’tan 1 Mayıs 2003’e kadar süren işgal harekâtı sırasında ağır zırhlı araçlar ve tanklar çoğunlukla Kuveyt'ten Bağdat'a ve uluslararası havaalanına giden ana yolların güvenliği için kullanılmıştır. Bu sebeple zayiat sınırlı olmuştur.
Irak’ın işgalini, resmi olarak 2011'de sona eren yeniden yapılandırma safhası izlemiş ve tanklar, ikmal yolu güvenliği, kontrol noktaları kurma ve meskûn mahalde piyadeleri destekleme gibi görevler icra etmiştir. Bunlardan özellikle meskûn mahal muharebelerinde tank ve zırhlı araçlar çok sayıda zayiat vermiştir.
Tanklar diğer tanklara karşı savaşmak üzere tasarlandığından direnişçiler ve teröristler, meskûn mahalde savunmasız kalan tankların hafif zırhlı üst kısımlarına ve arka motor bölmelerine ateş etmişlerdir. Paletlerin EYP'ler tarafından tahrip edilmesi ise tankların hareketsiz kalmalarına ve Iraklıların makineli tüfekler, RPG'ler ve havan toplarıyla saldırmalarına neden olmuştur. İşgal sırasında, sadece RPG’ler tarafından dokuz Abrams tankı vurulmuş ve bunlardan biri tamamen etkisiz hale gelmiştir.
İşgalden sonraki iki yıl içinde, 1.100'den fazla Abrams tankı Irak'a konuşlandırılmıştır. Bunların %70'i düşman ateşiyle vurulmuş ve vurulan tankların 80’i ağır yaralandığından tamir için ABD'ye gönderilmiştir. İlk üç yılda 530 tank da aşırı yıpranma ve hasar sebebiyle yenileme için ABD'ye gönderilmiştir.
Yemen'de Verilen Zayiat:
Suudiler 2016'da Yemen'e müdahale ettiğinde Amerikan M1A2 tanklarını da kullanmışlardır. Fakat harekât başlar başlamaz, çok sayıda tank kaybetmişlerdir. Bazı iddialara göre 25, bazı iddialara göreyse 400 kadar tankın vurulduğu ifade edilmektedir. Bunların hangisinin doğru olduğu o kadar da önemli değildir. Önemli olan, ayaklarında postal bile olmayan, terlik veya sandalet giyen Husilerin basit silahlarla bu kadar çok tankı hızla etkisiz hale getirmeleridir.
Ama nedense bu olup bitenleri herkes görmezden geldi. Bu konudan bahsedenler de gerçeği yansıtmak yerine tankı aklamaya çalıştılar. İleri sürdükleri birinci bahane, Sudilerin kullandığı tankların orijinalinden daha ucuz olduğu ve bu sebeple bazı önemli dezavantajları bulunduğu şeklindeydi. İddiaya göre Abrams'ın Suudilere satılan modelinde seyreltilmiş uranyum ağ zırhı yerine eski nesil bir kompozit zırh kullanılıyordu.
İleri sürülen ikinci bahane ise her batı yapımı tank vurulduğunda anlatılan aynı hikayeydi. Bu hikâyeye göre bir tank, ancak iyi bir mürettebatla iyi bir tank olur. Eğer bir Abrams kötü eğitimli bir mürettebat tarafından kullanılırsa, açık alanda bir güdümlü tanksavar füzesi tarafından havaya uçurulması muhtemeldir. Bu mürettebat tankı piyade desteği olmadan ilerlettiğinde ise sonuç vahim olur.
Abrams Tankları, Ukrayna Savaşı’nda Sahneye Çıkıyor:
Amerika artık Abrams’ın gelişmiş modeli olan M1A2’leri kullandığı halde, Ukrayna’ya M1A1 göndermiştir. Bunun lojistik sorunlardan kaynaklandığı ileri sürülmektedir. M1A2 Abrams teknik olarak M1A1'den çok daha gelişmiştir ve daha fazla lojistik desteğe ihtiyaç duyar.
Ukrayna savaş alanına önce Leopard 2’ler girmiş ve kısa süre sonra da vurulmaya başlamışlardı. Bu durum, Batı tanklarının Rus muadillerinden daha iyi olsa bile yok edilemez olmadıklarını gösteriyordu. Aynı şeyin Abrams Tanklarının da başına gelmesi muhtemeldi.
Hasar gören Leopard 2 tanklarının sorununu çözmek nispeten kolaydı. Nitekim yaralananlar tamir edilmek üzere Polonya'ya gönderilmişlerdi. Hasara bağlı olarak bir süre sonra tamir edilip Ukrayna topraklarına geri geleceklerdi. Çünkü pek çok Avrupa ülkesi bunları kullandığından lojistik sistem, yedek parçalar ve onarım bilgisi mevcuttu.
Hasar Gören Bir Leopard tankı
Abrams M1A1 Tankı
Abrams için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Avrupa'da neredeyse hiçbir ülke Abrams tanklarını kullanmıyor. Sadece Polonya bir miktar Abrams tankı satın aldı ve yakında bu tankları tamir edebilecek alt yapıya sahip olacaktı. Bu sebeple, daha az lojistik desteğe ihtiyaç duyan M1A1 tanklarının kullanılması uygun görülmüştü.
Üstelik, M1A1’ler daha önce Rus tankları karşısında yetkinliklerini ispatlamıştı. Örneğin Körfez Savaşları sırasında M1A1 tankı, Irak’ın Sovyet yapımı tanklarına üstünlük kurabilmişti. Yani M1A2 için bazı lojistik merkezler inşa edilene kadar Ukrayna’nın M1A1'i kullanmasının bir mahsuru yoktu.
Abrams M1A1 tankı, genel olarak zırh koruması iyi olan bir tanktır. HEAT savaş başlıklarına karşı, gövdesinin ön kısmı 2171 mm'lik bir delme şiddetine dayanabilir. Ön profilin diğer bölümleri 775 mm'den 1580 mm'ye kadar etkili koruma kalınlığına sahiptir. Ön tarafta zayıf noktalar oluşturan birkaç köşe ve yarık olmasına rağmen modern tanksavar güdümlü füzelerinin çoğu taret veya gövdeden geçmekte (en azından teoride) sorun yaşar.
M1 Abrams Efsanesi, Daha İlk Çarpışmada Çöktü:
Ukrayna, haziran ayında genel bir karşı taarruz başlatmış ancak ABD Abrams tanklarını zamanında göndermediğinden bu tanklar harekata katılamamıştı. ABD 32 adet M1A1 tankını, ancak Eylül ayında gönderebildi. Tanklar, Ukrayna'ya gönderilmeden önce yenilenmiş ve M1a2 spesifikasyonlarına göre geliştirilmişti.
O zamandan beri bu tanklar, hiçbir çatışmaya katılmadı. Çünkü, asıl muharebe hattından uzakta, Kiev çevresinde, koruma görevlerinde kullanılıyorlardı. Fakat Avdiivka kasabası çevresindeki durum kritikleşince, küçük bir Abrams birliği bu bölgeye gönderildi. Ancak bu birlik, Avdiivka’ya zamanında gelemedi. Kasaba düşünce Berdychi köyü civarına tertiplendi ve ilk çarpışmalarını da burada yaşadı.
Sosyal medya platformlarına da yansıyan görüntülerden anlaşıldığı gibi Berdychi'de girdiği ilk çarpışmada bu tank birliği üç Abrams tankı ve iki M1150 zırhlı istihkam aracını kaybetti. Tanklardan biri FPV dronları tarafından, diğeri Kornet tanksavar güdümlü füzesi tarafından, sonuncusu ise bir T-72 tankı tarafından vurulmuştu.
Bu görüntüler büyük bir şok yarattı. Çünkü Abrams tanklarının Rus tanklarından daha iyi olduğu efsanesine büyük bir darbe vurdu. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Batının "kurallara dayalı dünya düzeni", Batı’nın, özellikle de Amerika'nın yenilmezliği mitine odaklanıyordu. Amerikalılar gibi Avrupalılar da bu efsaneye aynı derecede ve hatta daha büyük bir dinsel bağlılıkla inanıyordu.
Bir süredir Amerikan silahlarının savaş alanlarında itibarı zedelenmesine rağmen bu inanç devam ediyordu. Çünkü bu gelişmeler ekran başındaki Batılı izleyicilerin çoğunun dikkat etmediği Yemen gibi yerlerde yaşanıyordu. Bu sebeple, yaşanan kayıplar pek fazla kişinin dikkatini çekmiyordu. Olan biteni fark edenler de gerçekleri kabul etmek yerine bahaneler uydurarak inançlarında ısrar ediyordu.
Bu bahaneler, Ortadoğulu tank mürettebatının yetersizliği ve kayıpların kötü kullanımdan kaynaklandığı noktasında toplanıyordu. Bu sebeple, kayıplar göz ardı edilebilirdi. Diğer bir bahane de tankların piyade tarafından korunmadan müstakil olarak kullanılmasıydı. Halbuki 6-8 kilometre uzaktan ateşlenen bir güdümlü tanksavar füzesini sihirli bir şekilde engelleyecek bir piyade perdesi henüz hiçbir ülkede bulunmuyor.
Üç Abrams tankının Ukrayna’da imha edilmesi ve bunlardan birinin bir Rus T-72 tankı tarafından tek atışta vurulması öne sürülen bahanelerin hemen hepsini geçersiz kılmaya yetti. Çünkü Abrams’ı geri kalmış Ortadoğulular değil, Amerikalılar tarafından eğitilen beyaz askerler kullanıyordu.
Dahası, bu olay gece vakti gerçekleşmişti ve bu da Amerika'nın yenilmezliğine dair bir başka efsaneyi, yani ABD ordusunun (ve doğal olarak Abrams’ın) dünyada en iyi gece görüş teçhizatına ve optik donanıma sahip olduğuna dair efsaneyi yok etti.
Bunun önemini kavrayamayanlar, hala bu olayı önemsiz göstererek gerçeklerden kaçmaya devam ediyorlar. Özellikle de bu aşağılanmayı kabul edemeyen Batılılar, konuyu değersizleştirmeye çalışıyorlar. Çünkü, gerçekleri kabul ederlerse, Amerikan ve Rus silahları karşı karşıya geldiğinde Rus silahının üstün geldiğini kabul etmiş olacaklar.
Bu yüzden Batılı askeri yorumcular, M1 Abrams tankının mükemmel derecede iyi bir savaş makinesi olduğunu söylemeye devam ediyorlar. Onlara göre Abrams, hala tartışmasız bir şekilde dünyanın en iyi tanklarından biri. Evet bazı Abrams’lar vurularak imha edilmiş olabilir ama Ukrayna'da sadece onlar değil tüm tanklar hayatta kalmakta zorlanıyor.
FPV insansız hava araçları ve modern tanksavar güdümlü füzeler de dahil olmak üzere yeni nesil tanksavar silahları, her iki taraftaki tanklara büyük zararlar veriyor. Abramsların performansının hayal kırıklığı yarattığı doğru olabilir ancak bu tanklar, hayal kırıklığı konusunda diğer tanklardan daha kötü durumda değil. Abrams'ın kendisinde hiçbir sorun yok. Bu iyi bir tank, en iyilerden biri, ama yine de sadece bir tank, yenilmez bir makine değil.
Bu savunmacı yaklaşımlar yanında, gerçeği kabul etmeyenlerle dalga geçenler de var elbette. Aşağıdaki şekilde de görüldüğü gibi, Abrams tanklarını radyoaktif bir tabut olarak gösteren ve çok ucuz ve basit silahlarla imha edilebilmeleriyle dalga geçen karikatürler bile çizilmekte. Bu karikatür, çoğu insana komik gelebilir. Aslında hiç komik değil, acı bir gerçek.
Sonuç:
Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Soğuk Savaş sonrasında tanksavar ateş gücü yeni teknolojilerin de katkısıyla çok fazla güçlenmiş, aynı gelişme hızı tanklar ve zırhlı araçlarda yaşanmamış, bu yüzden tanklar ve zırhlı araçlar son zamanlarda girdikleri tüm muharebelerde ağır zayiat vermeye başlamıştır.
Bu zafiyet sadece Rus tank ve zırhlı araçlarına has bir şey değildir. Batı tank ve zırhlı araçları da aynı sorundan mustariptir. Onların da hassasiyetleri ve zafiyetleri bulunmaktadır. Onlar da kolayca vurulabilmektedir. Hatta daha kötü olduğu iddia edilen Rus tankları tarafından bile vurulabilmektedir.
Bu durum, Abrams tanklarının (ve diğer Batı ürünü tank ve zırhlı araçların) yenilmez olduğu ve günümüz muharebelerinde ağır zayiat vermeden kullanılabilecekleri iddiasının bir efsaneden ibaret olduğunu göstermektedir. Bu efsane, artık kesin olarak çökmüştür.
Kaynakça:
Quora Digest (Bu platformdaki çeşitli yazılardan yararlanılmıştır.)