Site İçi Arama

savunma

OH-58D Kiowa Savaşçısının Yer Aldığı Harekâtlar (Bölüm-5)

Amerikan Ordusunda OH-58 Kiowa ile Vietnam Savaşında başlayan hikâye, Basra Körfezinin sıcak sularında, Irak'ın güneşte kavrulmuş çöllerinde, Afganistan'ın zorlu dağlarında kendine verilmiş görevlerle devam etti. Amerikan ordusunda OH-58D Kiowa Savaşçısı envanter dışı bırakıldı.

1987 Earnest Will Operasyonu ve OH-58D Kiowa Savaşçısı

Bu bölüme ufak birkaç hatırlatma ile başlayalım. İran-Irak Savaşı 22 Eyl 1980 – 20 Ağu 1988 yaklaşık 8 yıl sürmüştür. Eylül 1980'den bu yana İran ve Irak, yıpratma savaşında birbirlerine üstünlük sağlamak için mücadele ediyordu. 1984 yılından başlayarak, savaşan taraflar, sürdürülemez Birinci Dünya Savaşı tarzı kara saldırıları ve nüfus merkezlerine balistik füze saldırılarından oluşan sonuçsuz döngüye, birbirlerinin petrol tankerlerine yönelik saldırıları da eklediler. 1986 yılı geldiğinde, artık bütün dengeler İran lehine değişmeye başladı. 1986 yılında İran Kuveyt yakınlarındaki Irak’a ait Fao Adaların ele geçirmiş, Irak'ın kuzeyinde   yaşayan Kürtleri ikna etmiş onları bir maşa olarak daha fazla kullanmaya başlamıştı. Bu fırsatla İran kuzeyden saldırıya geçme isteği artmıştır.

İran’ın sahada güçlenmesi karşısında İran İslam Devriminden etkileneceklerini düşünen monarşi ile yönetilen Arap Ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Umman, Ürdün.  Bu ülkelerde meclis olmasına rağmen kral ve kraliyet ailesinin yönetim üzerinde büyük bir üstünlüğü bulunmakta. 

Irak'ta ise monarşi 14 Temmuz 1958 askeri darbe ile devrilmiş. Hanedan üyeleri öldürülmüştür. Irak'ta askeri darbeler dönemi başlamıştır. 1979 yılında Irak'ı asker olan Saddam Hüseyin resmi olarak yönetmeye başladı. Suriye 1946 da Fransızlardan bağımsızlığını kazanmasına rağmen ülkeyi kimin yönettiği belli değil; öyle bir devlet. Sürekli askerler yönetimi birbirlerinden ele geçirmeye çalışmışlar. 1970 yılında asker kökenli olan Hafız Esad Suriye yönetimini ele geçirmiş ve yönetmeye başlamıştı. İsrail ise 1948 de İngilizlerden bağımsızlıklarını kazanmışlardı. Diğer ülkelere göre İsrail’in daha demokratik bir ülke olduğunu söyleyebiliriz. İran'da ise 1979 yılında İran İslam Devrimi olmuş.  ABD ile çok iyi ilişkileri olan Muhammed Rıza Şah Pehlevi devrilmiş. Ülkeden kaçmış. Din adamı olan Ayetullah Humeyni İran’ı yönetmeye başlamıştır. Baskıcı otoriter rejimlerin en çok sevdiği şey aslında bunu rejimlerini sürdürmek için yaparlar iç ve dış düşmanlar yaratmaktır. Ülke inanın umurlarında değildir. Ülke içinde iç ve dış düşmanlar yaratırlar İran -Irak savaşı süresince de bu olmuştur.) 

Bölgedeki durumu yukarıdaki bilgiler ışında düşünmenizde fayda var. Bu bilgileri es geçerseniz kimin neyi niçin yaptığını anlayamıyorsunuz.

Körfezdeki Arap Ülkeleri 1986 yılından itibaren Irak’a yardım etmeye başlamıştır. Bu ülkelerce Irak kendi rejimlerinin tehlikeye girmemesi için son kale olarak görülmüştür. İran'ın Kuveyt ve diğer petrol üreten Arap ülkelerini Irak’ı desteklemekten vaz geçirmek için petrol tankerlerine saldırmaya başlamasıyla oldukça paniğe kapıldılar. 

Batılı devletler gelişen bu durum karşısında İran’ın karşısında Irak’ın arkasında yer aldılar. İran'a bu savaşta savaş boyunca silah sağlayan iki ülke vardı. İsrail ve Suriye. Bu iki ülke Saddam Hüseyin’in Baas rejimini kendilerine öncelikli tehdit olarak gördükleri için kendiler ide birbirlerine düşman olmasına rağmen İran’a destek oldular. Düşünün Suriye Arap devleti olmasına rağmen Arap olan Irak’ı değil de İran'ı destekliyor. İsrail ise 1979 İran İslam Devriminden sonra kötü giden ilişkilere rağmen İran'ın yanında. Suriye ve İsrail Irak-İran savaşında İran’a silah sağlama konusunda birleşiyorlar. SSCB de Irak’a yaptığı silah sevkiyatını hızlandırdı. Yani İran, uluslararası platformda yalnız bırakılmaya başlanmıştır. Bu arada ilginç olan ABD bu savaş boyunca sonuçsuz döngü ve yıpratma savaşı devam etsin diye İran Hava Kuvvetlerinin elindeki F-14 başta olmak üzere ABD menşeli silah sistemlerine el altından yedek parça ve mühimmat sağlanmasına izin vermiştir. İran sahada üstün gelmeye başlayınca tedarik zincirini aksatmış ya da durdurmuştur. Irak-İran arasındaki bu savaşta normal sıradan insanların kolaylıkla anlayamayacağı çok girift ilişkiler yaşanmıştır. 

Konunun anlaşılması için verdiğim ufak hatırlatmalardan sonra kaldığımız yerden devam edebiliriz. Paniğe kapılan Irak’ın yanında yer alan ülkeleri rahatlatmak için ABD’nin yardımı devreye girdi. ABD’ yi resmi olarak Kuveyt bölgeye çağırdı ve yardım istedi.  Eylül 1986’dan itibaren, Körfez’de İran hava saldırıları Kuveyt gemilerine ve Kuveyt limanlarına yön alan tankerlere odaklandı. Bunun başlıca nedeni Kuveyt’in savaşta Irak’a ciddi mali destekte bulunmasıydı. Bir sonraki 31 saldırının 28 Kuveyt tankerlerine veya Kuveyt’e giden tankerlere yönelikti. Kuveyt tankerleri bayrak direklerine ABD bayrakları çektiler. ABD savaş gemileri bu tankerlere eşlik etmeye başladı. Temmuz 1987'den itibaren ABD Donanması, Basra Körfezi'nin güvenliğini sağlamak ve küresel deniz ticaretini korumak için EARNEST WILL Operasyonu kapsamında bu gemilere eşlik etmekle görevlendirildi. OH-58D helikopterleri, 1987 yılında Basra Körfezi'ndeki petrol tankerlerinin korunmasında önemli bir rol oynadı; OH-58D bu operasyonda daha çok geceleri uçarak gece keşif görevinde bulunmuşlardır.

Sayıca daha fazla ve daha iyi silahlanmış ABD filosuna meydan okuyacak yeterli uçak ve büyük savaş gemilerinden yoksun olan İran, hızlı devriye botları ('Boghammer' olarak bilinir) ve deniz mayınları ile deniz gerilla yöntemlerine başvurdu.

ABD Donanması firkateynleri, muhripleri ve kruvazörleri Sovyet Donanması'na karşı savaşmaya uygun olabilirdi ama savaş gemilerinin takip edemeyeceği sığ sulara kolayca kaçan küçük sürat teknelerini kovalamayacak kadar büyüktüler. Görünüşe göre 1980'lerin ABD Donanması da yeterli miktarda modern mayın tarama gemisi edinme bölgeye sevk etme konusunda başarısız olmuştu.

EARNEST WILL oldukça duyurulan bir savunma kampanyası olmasına rağmen, Amerika'nın İran’ın Basra Körfezinde mayın döşeme operasyonlarına ve Boghammer'lara yönelik saldırı tepkisi PRIME CHANCE adı verilen gizli bir operasyondu. Bu Operasyon Özel Harekât Kuvvetleri (SOF) varlıklarıyla başladı.

Prime Chance'in başlıca hedefleri, İran Devrim Muhafızları tarafından ticari gemilere saldırmak veya mayın döşemek için kullanılan, çoğunlukla İsveç yapımı Boghammer'lar ve Boston balina avcısı tipi gemilerden oluşan İran'ın kıyıdaki küçük teknelerden oluşan filosu ve gözlem noktası olarak kullanılan İran petrol platformlarıydı. İran Devrim Muhafızları   gemilere saldırmak için tercih ettiği taktik, petrol tankerinin etrafında toplanıp 107 mm'lik roketler, RPG-7 güdümlü roketler, el bombası fırlatıcıları ve makineli tüfeklerle geminin köprüsüne ve üst yapısına ateş etmekti. Amaç gemiyi batırmak değildi, gemiye ve mürettebata mümkün olduğu kadar çok zarar vermek ve petrol tankeri mürettebatını korkutmaktı. Can güvenliğinden endişe eden ve korkan mürettebat çalışmak istemeyecek bu korku başka petrol tankeri gemilerine de yansıyacak çalışacak ve mürettebatı etkileyecek personel ücretleri yükselecek, petrol tankerlerinde çalışmak isteyen denizci bulmak zorlaşacak. Gemilerin navlun ücretleri artacak. Gemilerin sigorta masrafları artacak ya da sigorta şirketleri bu durumu çok riskli gördüğü için gemileri sigorta etmeyeceklerdi. İran Devrim Muhafızlarının ana hedefi bunu başararak bölgede Irak’ı destekleyen ülkelere karşı onların ticaretine çomak sokarak bu ülkelerin petrol ticareti yapan tüm kurumların kâr marjlarını düşürmek ve işlerini zorlaştırmaktı. Bu yöntem ile Irak'a olan desteklerini kesmekti.

Yukarıdaki fotoğrafta; 8 Ekim 1987 İran Devrim Muhafızlarına ait Boghammer'ın Amerikan AH-6 helikopteri tarafından ağır hasarlı hale getirilmesi.  Boghammer baş kısmında 107 mm’lik roket lançeri görülmekte. Fotoğraf; Amerika Birleşik Devletleri Özel Harekât Komutanlığı (2007)

Günümüzün 160. Özel Operasyonlarının öncüsü olan Task Force 160'tan AH-6 ve MH-6 Little Bird hafif çok görevli helikopterler (çağrı adı Sea Bat) tarafından desteklenen sürat teknelerindeki ABD Donanması SEAL komandoları Havacılık Alayı. İranlılara karşı kazanılan birçok zaferin ardından özel operatörler, başka yerlerdeki görev talepleri nedeniyle varlıklarını azaltmak zorunda kaldı. Bunları güçlendirmek için, Eylül 1987'deki gizli bir program (bazı kaynaklarda PRIME CHANCE olarak da adlandırılmıştır), normal Ordunun on beş OH-58D'sine çeşitli silah seçenekleriyle bağışlanmıştır: Hellfire tanksavar füzeleri, AIM-92 Stinger uçaksavar füzeleri, M260 yedi yuvarlak roket bölmesi ve 0,50 kalibrelik (12,7 mm) M296 makineli tüfek için yalnızca sol tarafta Global Helicopter Technologies CFD-5000 teçhizatı. Kiowa'ların denizde konuşlandırılmasına yönelik diğer PRIME CHANCE eklentileri arasında, üs savaş gemilerinin yüksek güçlü sensörlerine karşı yalıtım için elektromanyetik koruma, düşen pilotların denizden çıkarılmasını kolaylaştıran merdivenler, ek navigasyon yardımcıları ve Körfez'in sıcak havasıyla uyumlu motor yağı yer alıyordu.

Task Force 118 altında faaliyet gösteren silahlı OH-58D'ler, Şubat 1988'den itibaren TF 160 Little Birds'e destek verdi. Görev Gücü, 48⁰ C (120⁰ F) sıcaklıkta İran radarından kaçmak için 30 fit yükseklikte 100 mil / saat hızla uçarak çoğu görevi gece gerçekleştirdi. TF 118'in başarılarına ilişkin spesifik ayrıntılar, PRIME CHANCE'in kamuya açık olarak bilinen yönlerinin çoğu, TF 160'ı tamamlamadan önce meydana geldiğinden çok azdır. Oliver Hazard Perry sınıfı firkateyn USS Nicholas'a (FFG-47) bir çift OH-58D konuşlandırıldı. Alışılmadık bir ortaklıkla, ABD Donanması SH-60B Seahawk ve İngiliz Donanmasına ait Westland Lynx denizaltı karşıtı helikopterleri, OH-58D Kiowa'lar görev yapmıştır.

TF-118 1989 yılında Körfez'den ayrılmış olsa da, OH-58D sadece bir yıl sonra (daha önce İran'a karşı ABD ve çeşitli Arap ülkeleri tarafından desteklenen) Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle bölgeye geri döndü. Eski C modellerinin yanı sıra, Avrupa'da planladıkları rolün aynısını yerine getirdiler: saldırı helikopterleri için Irak hedeflerini tespit etmek, bombardıman uçakları için keşif yapmak ve topçu ateşi düzeltmelerine yardımcı olmak. 

Körfez Savaşı / Birinci Körfez Savaşı / Çöl Fırtınası Harekâtı

Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında konuşlandırılmış 115 OH-58D helikopteri çok çeşitli kritik muharebe görevlerine katıldı ve kara kuvvetleri misyonunun başarısı için hayati önem taşıyordu. Çöl Fırtınası Operasyonu ve Çöl Kılıcı - Kuveyt'i özgürleştirmeye yönelik savaş aşaması çok kısa olduğundan (17 Ocak - 28 Şubat 1991) ve Irak Hava Kuvvetleri ve karadaki uçaksavar savunmaları etkili bir şekilde yok edildiğinden, hiçbir OH-58D düşman eylemi nedeniyle kaybedilmedi. Her ne kadar bu savaşta OH-58D Kiowa Savaşçısı görev alsa da OH-58D, AH-64A Apache ve AH-1W Super Cobra'nın gölgesinde kalmıştır.  Çöl Kalkanı Operasyonu ve Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında Kiowa'lar, yüzde 92'lik tam görev kabiliyeti oranıyla toplu olarak yaklaşık 9.000 saat uçtu. Kiowa Savaşçısı, savaştaki herhangi bir savaş helikopteri arasında en düşük bakım saatlerinin uçuş saatlerine oranına sahipti. 

Görev planlayıcılarının özellikle en hoşuna giden şey, UH-60A Blackhawk için 16 saat ve AH-64 A Apache için 18 saate kıyasla OH-58’in uçuş saati başına yalnızca 6 saat bakıma ihtiyaç duymasıydı.

Yukarıdaki Fotoğrafta; OH-58D’nin Şanzımanın ve MMS montajı ve bakımı görülmekte. Görsel Kaynak: MilitaryFactory.com

2002'de Kiowa'lar NATO'nun SFOR güçlerinin bir parçası olarak Bosna'da konuşlandırıldı

ABD Ordusu, Irak'ta Irak'a Özgürlük Operasyonu ve Afganistan'da Kalıcı Özgürlük Operasyonu sırasında OH-58D'yi kullandı. Bu operasyonlarda çatışma ve kazaların birleşimi sonucu 35'ten fazla helikopter gövdesi kaybedildi ve bu da 35 pilotun ölümüyle sonuçlandı (bu bilgi teyit edilmiş bir bilgi değildir). Bir diğer bilgide ise 2003'te Irak'a Özgürlük Operasyonu'nu desteklemek için 120 Kiowa konuşlandırıldı. Bu operasyonda 29 helikopter kaybedildi (Bu bilgide teyitli değil). Irak'ta OH-58D'lerin ayda 72 saat uçtuğu, Afganistan'da ise ayda 80 saat uçtuğu bildiriliyor. Nisan 2013'te Bell, OH-58D'in toplu olarak 820.000 savaş saati biriktirdiğini ve %90 görev kapasitesine ulaştığını belirtti. 

Sonuç

Amerikan Ordusunda OH-58 Kiowa ile Vietnam Savaşında başlayan hikâye, Basra Körfezinin sıcak sularında, Irak'ın güneşte kavrulmuş çöllerinde, Afganistan'ın zorlu dağlarında kendine verilmiş görevlerle devam etti. Amerikan ordusunda OH-58D Kiowa Savaşçısı envanter dışı bırakıldı. 19 Eylül 2017’de tamamen emekli edildiler. Onu uçuran pilotların, destek verdiği taarruz helikopterleri pilotlarının, yakın hava desteği uçağı pilotlarının ve topçuların, bu helikopterin ne yapıp ne yapamadığını yakından gören askerlerin hafızalarında OH-58 yaşamaya devam ediyor. 

OH-58D, son teknoloji optikleri, silah sistemlerini ve manevra kabiliyetini kompakt, öldürücü bir pakette bir araya getiren Amerikan yaratıcılığının ve mühendisliğinin bir ürünüdür. Zamanında devrim niteliğinde bir yenilik olan Direğe (mast) Monteli Görüş teknolojisi, savaş alanında durumsal farkındalığı artıran önemli bir kuvvet çarpanı olarak görülüyordu. Aynı zamanda atış kontrolü ve silah seçenekleri onu çok yönlü bir kuvvet çarpanı haline de getirdi. Diğer helikopterler daha büyük bir boyuta veya güce sahip olsa da Kiowa'nın mirası çeviklik, ateş gücü ve teknolojik beceri arasındaki mükemmel denge ve uyumda yatıyordu. 

Kiowa Savaşçısı, dünya kara havacılığı tarihindeki şanlı yerini alsa da henüz hikâye tam manasıyla bitmedi. Zira OH-58D helikopterinin hikayesi Amerikan Ordusu dışında da devam ediyor. OH-58D helikopterini kullanmaya devam eden ülkeler şöyledir: Yunanistan’da 70 adet almıştı (57 adedi faal), Tayvan Ordusunda 39 adet almıştı (2 adedi kaza kırım geçirdi ve halen 37 adedi faal), Tunus Ordusu 24 adet almıştı (18 adedi faal). Hırvatistan Ordusu 16 adet almıştı (12 adedi faal).

Bu eski ama bir o kadar da halen güzel bir helikopter olan Kiowa Savaşçısını selamlıyorum, pilotlarına emniyetli uçuşlar diliyorum.  

Araştırmacı Yazar Burak ÖZCAN
Araştırmacı Yazar Burak ÖZCAN
Tüm Makaleler

  • 15.02.2024
  • Süre : 6 dk
  • 1446 kez okundu

Google Ads