Savunma Sanayii Kurguları - Ben Olsaydım Serisi (1): Avrupa’dan Amerika’ya Uzanacak bir Asimetrik Zırhlı Harekat Konsepti
Cepheye intikali, çatışmayı, geri çekilmeyi birlikte başarabilecek; hızlı, çevik ve kaybı ekonomi ve insan gücü açısından ölçeklenebilir platformlar gerekmektedir. Bu ihtiyacı giderebilecek yerli ve milli sistemlere baktığımızda ilk gözümüze çarpan; Nurol Makine NMS ya da diğer adıyla Yörük platformudur.
Bu yazı, Savunma Sanayii Kurguları / Ben Olsaydım Serisi – Bölüm 1 olarak yazılmıştır.
Finlandiya ve Meksika ile Yeni Nesil Zırhlı Girişim
Çiçeği burnunda NATO üyesi Finlandiya, Rusya ile çok geniş karasal sınırlara sahiptir. Nüfusu azdır, toprakları geniştir ve genelde düzlük sayılır. Bu sebeple bir kara savaşında asimetrik mücadele tarzını benimsemesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu mücadele içerisinde Ana Muharebe Tankları gibi ağır ve hantal platformların sıkıntı yaratacağı öngörülebilir.
Birçok ülkenin zırhlı harekât konseptine baktığımızda genellikle iki tip araç görüyoruz. Bunlardan birincisi cephe hattında düşmanla direkt yüzleşecek ağır AMT, ZMA gibi platformlar. İkincisi ise cephe gerisi harekatına odaklanmış ve direkt düşman ateşinden uzak kalacağı var sayılan platformlardır. MRAP’lar, çeşitli tip tekerlekli ve paletli ZPT’ler buna örnek verilebilir.
Finlandiya’nın ihtiyaçlarını analiz ettiğimizde her iki tür aracı birleştirecek, ağır araçlar içermeyen yeni bir konsepte ihtiyaç duyacağı görülür. Söz konusu olan, asimetrik bir harpte hem ateş gücünü hem de zırh korumasını birlikte sağlayabilecek, kuvvetli ve mantıklı bir konsepttir. Cepheye intikali, çatışmayı, geri çekilmeyi birlikte başarabilecek; hızlı, çevik ve kaybı ekonomi ve insan gücü açısından ölçeklenebilir platformlar gerekmektedir.
Nurol Makine NMS (Yörük)
Bu ihtiyacı giderebilecek yerli ve milli sistemlere baktığımızda ilk gözümüze çarpan; Nurol Makine NMS ya da diğer adıyla Yörük platformudur. Araç MRAP sınıfına nazaran çok daha alçak profillidir ve daha az ama yeterli sayıda personel barındırır. Büyük kalibre dahil birçok silah sisteminin atışlarında, rakiplerinden çok daha stabil bir platformdur. NGVA alt yapısıyla tüm NATO standardı alt sistemlerin entegrasyonuna açıktır.
Bu araçlara gerekli ateş gücünü hangi silahlar sağlayabilir?
- Hem yatay hem de dikey yolu atım olanağı sağlayacak, 81 mm çapında, kule/taret içi konumlandırılmış ve NATO standardı bir kamalı havan sistemi. Bu sistem sayesinde muharebe hattındaki çoğu ağır ateş desteği ihtiyaçları çözülebilir.
- 30 mm Venom LR top kullanan, tamamen insansız bir kule sistemi. Birden çok çeşit mühimmat kullanabilen bu sistem ile hem düşman Dron ve SİHA’ları, hem de kara unsurları etki altına alınabilir.
- ATGM lançer içeren araçlar ile düşman tankları ve korumalı mevzileri etki altına alınabilir. OMTAS, UMTAS gibi ATGM füzelerinin yanına Cirit gibi hafif güdümlü roketler de ilave edilebilir ve bu sayede daha düşük zırh korumalı hedefler de hesaplıca etki altına alınabilir.
- STM ya da diğer bir başka firmamızın kamikaze İHA’larını baz alarak, çoklu lançere sahip dolanan mühimmat / sürü dron sevk araçları tasarlanabilir. Hatta NMS’nin kapasitesi iki ya da daha fazla FPV / Dron operatörünü barındırabilecek seviyede müsaittir.
- İnsansız ve yeni nesik kulelerinde 40 mm bombaatar ve 12,7 mm ağır makineli tüfek taşıyan araçlar ile, cephe hattındaki yumuşak hedeflere karşı atış etkisi hayli arttırılabilir.
- Hem namlulu hem de MANPADS füzeli hava savunma araçları ilave edilebilir.
- Topçu yeri tespit radarı, mastla yükseltilebilir kara radarı, elektornik harp ve elektronik destek araçları, komuta kontrol araçları vb. birçok destek araç sınıfı da aynı platform üzerine kurgulanabilir.
Bu listenin birçok farklı konfigürasyonun ilavesi ile zenginleştirilmesi mümkündür. Bununla birlikte hedefimiz sudur: Bir noktaya zırh koruması ile hızla ulaşabilecek, hem silah yükü hem taşıdığı piyade ile bir süre cephe tutabilecek, düşmanla vuruştuktan sonra zırh koruması altında, ateş yeteneğini de sürdürerek, cepheyi hızla terk edebilecek, hafif ama hızlı ve etkili bir asimetrik zırhlı konsept geliştirmektir.
İdeal Finli Partner: Patria
Hem ağır topçu silahları dahil geniş bir tasarım ve üretim kabiliyetine sahip olan, hem de zıhlı araç üretebilen Patria firması; Nurol Makine için ideal partner olarak öne çıkmaktadır. Bu sayede Türkiye’nin de ihtiyaç duyacağı ve MKE’nin yetişmekte zorlanacağı birçok ağır silahın ve gelişmiş mühimmatların üretiminin de önü açılabilir.
Bu işbirliğinde anahtar, hedeflenen zırhlı harekât konseptini karşı tarafa doğru yansıtmak ve imkanları tam bir işbirliğiyle ve iki tarafa da faydalı bir formülle maksimize etmektir.
Ukrayna savaşında kayba uğrayan çok sayıda gelişmiş batılı AMT modellerini gözlemleme imkânı bulduk. Bununla birlikte kayba uğrayan Leopard-1 sayısı diğer gelişmiş AMT’lerden çok daha azdır. Zira bu görece hafif tankın mürettebatı, vurulmanın ölüm anlamına geldiğini bildiği için platformu büyük dikkatle, bir ateş destek vasıtası olarak kullanmakta ve düşman ateşinden kaçınmaktadır. Yani yeni asimetrik zırhlı konsept, eğitimli ve bilinçli bir kullanıcı ile daha büyük anlam kazanır. Eğitim sistemiyle ve insan kalitesiyle meşhur Finlandiya için bu bir avantajdır.
Mevcut gerginliğin ne zaman bir savaşa dönüşeceği bilinemez. NMS hali hazırda Türkiye’de üretim hattı açık olan gayet modern ve yeni bir araçtır. Yani proje belirli bir plan doğrultusunda ilerlemeye devam ederken, planı bozacak bir gelişme durumunda araçlar “erken duhul” olarak direkt Türkiye’den temin edilebilir.
Potansiyel Partnerleri Gözlemci Olarak Başlangıcında Kabul Eden Bir Proje Yaklaşımı
Tüm dünya tarafından dikkatle takip edilen Rusya-Ukrayna savaşının etkilediği en ciddi alanlardan birisi de, zırhlı harekât anlayışıdır. Bu tüm boyut ve çeşitteki zırhlı araçları kapsayan tecrübe havuzu, daha önce söz konusu alanlara ilgisi kısıtlı ülkeleri bile uyandırmaya başlamıştır. Bu kapsamda, ABD gibi bir süper güçle uzun kara ve deniz sınırı nedeniyle zırhlı harekat alanında masraflarını oldukça mütevazi seviyede tutan Meksika’yı da anabiliriz. Söz konusu yeni konseptin ABD ile bir çatışma olasılığından ziyade, kartel ve asimetrik mücadele alanında sağlayacağı faydalara da değinmek gerekir.
Bu konsept ve getirdiği modern güç çarpanları hususunda doğru bir anlatım dili benimsenirse, geleceğin üretim üslerinden biri olan Meksika’nın da projeye katılması beklenebilir. Bu sayede Güney Amerika dahil geniş bir pazarın kapısı aralanabilecektir. Elindeki zırhlı araçlar da hayli eskimiş bulunan Meksika’nın, başlangıçtan itibaren gözlemci ülke olarak projenin bir köşesinde tutulması faydalı olacaktır.
Dronlar ve dolanan mühimmatlar yanında, çok daha geniş kapsamlı bir İnsansız Kara Aracı entegrasyonu da dahil edilirse; konsept Arap ülkelerinin de ilgisini çekmeye adaydır. Elbette çöl şartlarına yönelik özelleştirmeler ve düşman dronlarını köreltecek elektronik harp sistemlerinin de ilavesi elzemdir. Böylece proje “Yeni Nesil Çöl Zırhlı Süvarisi” olarak, karasal operasyonların öncül ve öncelikli gücü haline gelebilir.
Bir Vizyon Satmak Bir Ürün Satmaktan Çok Daha Kazançlıdır
Gelişen bir savunma ve havacılık sanayisine sahibiz. Bu kapsamda doğru bir şey yaptık ve alt sistem üretimine de önem vererek bir savunma ekosistemi kurmaya başladık. Günümüzde bu ekosistem içerisindeki çoğu firmanın, kabiliyetlerini ürüne dönüştürme ve küresel pazara açma çabasında olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda artmakta olan ihracatımız içerisinde, oranı düşük bile olsa, ekosistemdeki alt yüklenicilerin payının artmakta olduğunu gözlemliyoruz. Ana sistem entegratörlerinin ihracatları içerisinde bu üreticilerin payı bulunsa bile, etkisinin bulunmadığını görebiliyoruz.
Bu ahval ve şerait içerisinde en doğru yaklaşım, üründen ziyade bir vizyon satmaya odaklanmaktır. Zira bir vizyon bünyesinde ana sistem entegratörlerinden birçok ürünü barındırdığı gibi, alt ekosistem içerisindeki küçük firmalara da gelişme imkanı tanıyacaktır. Örneğin bir müşteri kendi ürettiği bir top sistemini kullanmayı isterken, bunu satın aldığı Türk yapımı kule üreticisinden temin etmek isteyebilir. Bu sayede lojistik başta birçok avantaj elde edebilir.