Site İçi Arama

savunma

Vilnius’ta Avrupa’nın ve Özelde Türkiye’nin Azalan Savunma Harcamaları Sorgulanabilir mi?

NATO Vilnius Zirvesi (11-12 Temmuz 2023) Toplanıyor. Avrupa'nın güvenliğini takviye etmek için dört alanda cesur adımlar atmalı beklentisi Zirvede gündeme getirilebilir: Üye Başına Savunma Harcamalarının Artırılması, Üyeler Arasında İşbirliğinin Artırılması, Ortak Endüstriyel Kapasitenin Artırılması ve Savunma Dayanıklılığın Tesis Edilmesi. Bu kapsamda, Türkiye'nin düşme eğilimindeki savunma harcamaları gündeme gelme olasılığı bulunuyor.

NATO Vilnius Zirvesi (11-12 Temmuz 2023) Toplanıyor

NATO üyesi 31 ülkenin hükümet veya devlet başkanlarının katılımıyla, Litvanya’nın Vilnius kentinde 11-12 Temmuz tarihlerinde NATO Zirvesi yapılacaktır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı 24 Şubat 2022 tarihinden bugüne NATO’nun öncelikli gündem maddesi Ukrayna’nın Rus Ordusuna karşı savunmasını sağlayacak lojistik desteğin NATO ülkeleri eliyle verilmeye devam edilmesini sağlamak olmuştur. Bu zirvede de öncelikli konu Ukrayna olacaktır. Bununla birlikte, özellikle bu savaşın ortaya çıkardığı Avrupa Savunmasının yapılandırılması bağlamında NATO önderliğinde Avrupa ülkelerinin güç birliğine gitmesi de diğer bir konu başlığı olabilir. Bu zirvede, NATO liderlerinin Avrupa savunmasını dönüştürmek yönünde öncü adımlar atması bekleniyor.

Transatlantik ilişkiler temelinde 1945 sonrasının yeni dünya düzeninde, Avrupa savunmasını inşa etmek NATO için hayati önemde görülmüştür. NATO'ya kendi topraklarında olası bir saldırganlığı caydırmak ve/veya cezalandırmak için NATO’nun güçlü bir Avrupa ayağının olması arzu edilmiştir. Bu yönde atılacak her adım, ABD üzerindeki “Avrupa'yı Savunma” yükünü azaltıcı bir rol oynayacağından, özellikle Amerikan siyaseti tarafından zaman zaman gündeme getirilmiştir. Esasında adil yük veya külfet paylaşımı, 4 Nisan 1949 tarihinde kurulan NATO’nun ilk stratejik konseptinde yer alan “her ülkenin katkısının kendi imkânlarıyla orantılı olması gerektiği” yaklaşımıyla da uyumlu bir prensiptir. NATO’nun DNA'sı, ortak savunma ve güvenliğin tesisinde, her üyenin kendi gücü oranında taşın altına elini koyması anlayışına göre kodlanmıştır. Şimdilerde ABD politikasının ana ekseninin Asya-Pasifik Bölgesine, ülke olarak da Çin üzerine oturtulduğu günümüz dünyasında, NATO’nun Avrupa bacağının kuvvetlendirilmesine, mümkün olduğunca Birleşik Amerika’nın askerî gücü ve yetenekleri olmadan kendini savunabilecek yeterliliğe ve yetkinliğe kavuşması gerektiği hususu sıklıkla gündeme getirilmektedir.

ABD’nin Avrupa ülkelerini sıkıştırmasına rağmen, halen de Avrupa savunması şok edici derecede zayıf bir durumdadır. Avrupa kuvvetleri şu anda NATO'nun kolektif savunma görevlerini yerine getirebilecek seviyelere ulaşmaktan oldukça uzak bir noktadadır. Son on yıla baktığımızda, Avrupa'nın savunma harcamaları 2013 yılından 2022 yılına kadarki dönemde %38 oranında bir artış kaydetmiş olmasına rağmen arzu edilen kuvvet büyüklüğüne ulaşılamamıştır. Avrupa ülkeleri toplamda 2022 yılında 345 milyar USD savunma harcaması yapmıştır. Neticede Avrupa'nın sahip olduğu kuvvet yapısında, muharip tabur seviyesinde birlikler baz alındığında, sadece %4'lük bir artış ancak sağlanabilmiştir. Bir başka deyişle tabur sayısı tüm çabalara rağmen 218 taburdan 227 tabura zar zor çıkarılabilmiştir.

Bu arada, Avrupa'nın Ukrayna'ya yaptığı hatırı sayılır büyüklükteki askeri yardım, aynı zamanda Avrupa ordularının kendi stoklarında mühimmat sayılarının azalması sonucunu doğurmuştur. Avrupa ülkeleri orduları, Ukrayna savaşında peynir ekmek gibi harcanan topçu mühimmatı ve savunma füzeleri bağlamında Ukrayna’ya verdikleri destek oranında sıkıntıya düşmekte olduklarını saklamıyorlar. 

Vilnius Zirvesi’nde NATO liderlerinin Avrupa'nın güvenliğini takviye etmek için dört alanda cesur adımlar atmalı beklentisi gündeme getiriliyor. Üye Başına Savunma Harcamalarının Artırılması, Üyeler Arasında İşbirliğinin Artırılması, Ortak Endüstriyel Kapasitenin Artırılması ve Savunma Dayanıklılığın Tesis Edilmesi. 

Bu dört maddenin temel dayanak noktası yetenek artırımıdır. Bir bakıma 2002 Prag Zirvesi sonucunda gündeme gelen Prag Deklarasyonu benzeri bir adımın, Vilnius’ta, NATO'nun Avrupa ayağını güçlendirmeye yönelik bir “Vilnius Deklarasyonu” imza altına alınabilir.

NATO nezdindeki dönemin Amerikan temsilcisi Nicholas Burns, 19 Ekim 1993 tarihinde Prag’da yaptığı konuşmada şunları vurgulamıştı: “NATO’nun görevi hâlâ Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’yı savunmaktır. Fakat bunu oturarak yapabileceğimizi sanmıyorum. Bütün dikkatimizi ve askerî güçlerimizi güneye ve doğuya yöneltmeliyiz. İnanıyorum ki NATO’nun istikbali güney ve doğudadır. Büyük Orta Doğu’dadır.”

Şimdi karşımızda bu kadar net duruşu olan bir ABD bulunmamaktadır. BOP’un esamesi okunmamaktadır. 20 yıl önce büyük Orta Doğu’yu inşa edeceğini deklare eden ABD, bugün Orta Doğu’nun her yönüyle Çin’in nüfuz bölgesi olmasına nasıl engel olabileceğinin telaşı içine düşmüştür. Bu arada, Pasifik’teki müttefikleriyle Çin’i kuşatmaya, zorlamaya devam etmektedir. Bu şartlar altında ABD, Avrupa ülkelerine “kendi öz savunmanız için kendi öz yeteneklerinizi geliştirmeye odaklanmalısınız” mesajını vermek durumunda olduğunu değerlendiriyorum. Avrupa’nın kendi savunma kimliğini ve geleceğini yeniden inşa etmek için ABD tarafından mutlak bir şekilde bu zirvede zorlanacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Savunma Harcamalarının Artırılması

Avrupa’nın savunmasında bir dönüşüm olacaksa, her şeyden önce bu, savunma harcamalarının artırılmasına bağlı olarak ilerleyebilecek bir süreç olacaktır. Avrupa ülkeleri, NATO’nun ortak hedefi olan savunma harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılanın en az %2’si olma prensibine uymama eğilimine sahiptir. Soğuk Savaş'ın ardından Avrupa ülkeleri, savunma harcamalarını 1995 yılında %1.6'ya ve devamla, 2021 yılında %1.3'e düşürmüştür. Oysaki Rusya, 2008 yılında Gürcistan’a ve 2014 yılında Ukrayna’ya müdahale etmiş, NATO’ya rağmen, bu iki ülkeden de toprak kopartacak kadar ileri gidebilmiştir. Rusya'nın saldırgan bir politika izlediğini nihayet kabullenmek zorunda kalan Avrupa ülkeleri, 2014 yılından bu yana savunma harcamalarını artırma eğilimine girmişlerdir. Bununla birlikte Avrupa’da NATO üyesi ülkelerden sadece yedisi savunma harcamalarında %2'lik hedefin üstüne çıkabilmiş durumdadır. İttifak üyelerinin (toplam 31 ülke) 23’ü Avrupa coğrafyasının bir parçasıdır. Bu 23 ülkenin topyekûn bir anlayışla savunma harcamalarını %2 ve üzerine çıkarmak konusunda ortak hareket etmesi, Avrupa dayanışması ve savunma kimliğinin kolektif inşası için zorunlu görülüyor.

İşbirliğinin Artırılması

Avrupa savunmasının dönüştürülmesi için Avrupa içinde işbirliğinin artırılması zorunluluğu bulunmaktadır. AB mekanizmasının varlığına rağmen, üyeler arasında savunma konularında tam bir işbirliği bulunmamaktadır. Bu durum, ister istemez NATO’nun Avrupa bacağının da zayıf kalmasına neden olmaktadır. Rusya'nın Ukrayna’yı işgal girişiminin ardından kabul edilen, üye ülkeler arasında işbirliğini ve ortak tedariki savunan AB'nin "Versailles Deklarasyonu" benzeri bir yaklaşım, Vilnius’ta gündeme gelebilir. 

Endüstriyel Kapasitenin Artırılması 

NATO aynı zamanda Avrupa'nın savunma sanayi üssünün dönüştürülmesine de yardımcı olabileceği hususu, Soğuk Savaş sonrasında gündemde tutulan konular arasında yer almaktadır. Günümüz savaşlarında, askerî alanda teknolojik üstünlüğe erişmeyen ülkelerin ordularının savaşta etkin bir varlık gösterebilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bu çerçevede, gelişmiş bir savunma sanayisine temel olacak endüstriyel kapasitenin artırılması Avrupa için önemli bir hedef olarak belirlenebilir. Öte yanda günümüzde Avrupa'nın savunma sanayisi kapasitesi, Ukrayna'nın taleplerini dahi karşılamaktan uzak bir noktadadır. NATO savunma bakanları; bu yılın Şubat ayında gerçekleştirdikleri toplantıda bu sorunun farkına vardıklarını deklare ettiler ve Vilnius'ta bir Savunma Üretimi Eylem Planı ortaya koymayı taahhüt ettiler. Bu planın; savunma sanayisinde üretimi arttırmak için uzun vadeli bir yatırım yapılmasına ve Ukrayna'nın ihtiyaçlarını karşılamayı garanti ederken, aynı zamanda NATO’nun caydırıcılığı güçlendirmek için NATO'nun kendi stoklarını da arttırmasına olanak tanıyacak yıllara sâri bir tedarik sürecini başlatması beklenmektedir.

Bu bağlamda, Avrupa Birliğinin top mermisi üretimini artırmaya yönelik Mühimmat Üretimini Destekleme inisiyatifi buna iyi bir örnek olarak gösterilmektedir. Yine de AB'nin daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğine dair yorumlar yapılagelmektedir. Eğer Avrupa Birliği üyesi ülkeler kolektif bir şekilde hareket ederlerse, savunma sanayisinde endüstriyel kapasiteyi artırıcı birtakım adımları ortaklaşa atabilirler. Bu yönde bir irade ortaya koyabilirler. Bunun olabileceğine dair inancın kaynağını ise, AB’nin pandemiyi atlatmak için 869 milyar USD ve enerji krizini hafifletmek için 815 milyar USD harcama potansiyelini sergilemiş olması gösteriliyor. Avrupa pandemi ve enerji için bu kadar kaynağı seferber edebildiyse, kendi öz savunmasını da rahatlıkla finanse edebilecek kaynağı ayırabilir anlayışa dillendiriliyor. Vilnius'ta, AB üyesi olmayan NATO liderleri, İttifakın Avrupalı üyelerini kendi öz savunmalarına yatırım yapmaya davet edebilirler. Bu yönde adım atacak bir Avrupa’nın NATO’nun güvenliğine ve kolektif savunmasına katkısının hatırı sayılır ölçüde artacağına dair beklentilerini ortaya koyabilirler.

En nihayetinde Avrupa'nın savunma ve sanayi kapasitesinin güçlendirilmesi, müttefiklerin misilleme korkusu yaşamadan Ukrayna'yı askeri yardım yoluyla desteklemelerini sağlayabilecektir.

Savunmada Dayanıklılığın Tesis Edilmesi

NATO, 2016 yılında aldığı bir kararla, hibrit tehditleri de 5. Madde kapsamına almış, kolektif savunma garantisinin bir parçası olarak gördüğünü ilan etti. Bu manda gayri-askerî hibrit tehditlere karşı da savunma yeteneklerinin artırılması gereği bulunmaktadır. Konvansiyonel caydırıcılık unsurları, hibrit saldırılara karşı işe yaramaktan uzaktır. NATO ülkelerinin hibrit saldırılara karşı kritik altyapı dayanıklılığının sağlanması gereği hemen hemen her zirvede gündeme getirilmektedir. NATO ile Avrupa Birliği arasında özellikle siber savunma alanında güç birliğine gidilmesi, savunmada dayanıklılığın tesis edilmesi hedeflenmektedir.

Vilnius’ta Türkiye’nin Azalan Savunma Harcamaları Sorgulanabilir mi?

Türkiye, son 10-15 yılda, savunma sanayisinde endüstriyel kapasitesini artırabilmek için ciddi bir arayış içine girmiş ve bunun neticesinde hatırı sayılır derecede bir ilerleme kaydedebilmiştir. Bununla birlikte, Türkiye’nin savunma harcamaları NATO’nun %2 hedefinin altında seyretmesi dikkat çekici bir gerilemeye işaret etmektedir. Türkiye, Soğuk Savaş döneminde, 1970 ila 1990 yılları arasında gayri safi yurtiçi hasılasının %3,8 ile %5,5 arasındaki bir miktarını savunma harcamalarına ayıran bir ülke olarak öne çıkmaktaydı.

Türkiye'nin 1970-1990 Yılları Arasındaki Savunma Harcamalarının Oranları

Türkiye'nin 1990-2010 Yılları Arasındaki Savunma Harcamalarının Oranları

Soğuk Savaş sonrasında Avrupa ülkelerine benzer bir şekilde Türkiye’nin de savunma harcamalarında bir düşme eğilimi görülüyor. Bununla birlikte, 1990 ile 2010 yılları arasındaki döneme baktığımızda %1,9 ila %3,2 arasında değişen oranda bir savunma harcaması yapıldığına şahit oluyoruz. 1990’lı yıllarda yüksek seyreden bu oranlar, 2010 yılına gelindiğinde %1,9 olarak gerçekleşmiştir.

Sonraki yıllarda, örneğin 2018 yılında savunması için 14 milyar 168 milyon USD ayırabilen Türkiye, gelişmekte olan savunma sanayisine rağmen, 2022 yılına gelindiğinde silahlı kuvvetleri için 12 milyar 286 milyon USD harcamakla yetinmiştir. Ciddi bir küçülme anlamına gelen bu harcama miktarı, Türk Ordusunun ihtiyaçlarının karşılanmasında özellikle F-35 alımının askıya alınması, sonrasında büyüklüğü 20 milyar USD olarak öngörülen F-16 paketinde harcama yönüyle bir ilerleme kaydedilememesinin de bir sonucu olarak görülmelidir. Altay tankı benzeri geciken projeler de bu manada değerlendirilebilir. Bahse konu projeler kapsamında Türkiye’nin bir anlamda ertelemek durumunda kaldığı bazı savunma harcamaları kalemlerindeki gerilemenin bu projelerdeki ilerlemelere bağlı olarak ortadan kalkabileceğini ve bunun neticesinde Türkiye’nin savunma harcamalarında önümüzdeki yıllarda gözle görülür bir artış yaşanabileceğini değerlendiriyorum.

NATO Vilnius Zirvesi’nde Türkiye’nin NATO hedefi olan %2’nin altında kalan savunma harcamalarının artırılması konusunda Türkiye’ye diğer üyelerin bir baskısı yapması olası gözükmüyor. Türkiye’nin Mayıs ayındaki seçimler sonrasında, bozulan ekonomisini tekrar rayına oturtma yönündeki arayışları müttefiklerinin de gözünden kaçmamaktadır. Enflasyonla mücadele, sıkı para politikası ve artan vergilendirme oranlarıyla denk bütçe arayışına giren Türk Hükümetine, savunma harcamalarını artırma yönünde bir eleştiri yöneltilmesini beklemiyorum. 

Sonuç

Halihazırda Avrupa ülkelerinin sahip olduğu askeri kuvvet seviyesi, NATO'nun askeri ve kuvvet planlamasına yön veren kolektif savunma görevlerini yerine getirmek için yeterli değildir. NATO liderleri önümüzdeki hafta Vilnius'ta bir araya geldiklerinde Ukrayna'nın desteklenmesi en acil gündem maddesi olacaktır, ancak Avrupa savunmasının en azından bir Rus saldırısına karşı yeterliliğini garanti edecek bir dönüşüm sürecine sokulması yönünde alınacak bir NATO kararı, uzun vadede tartışmasız NATO’nun küresel gücünü ve dayanıklılığını artırabilecek, aynı zamanda güvenlik ve savunma yeteneklerinin gelişimine katkı sağlayabilecektir. 

Türkiye’nin gelişen savunma sanayisi, NATO için de yeni kazanımlar ve yetenekler sunma potansiyeline sahiptir. Her ne kadar son yıllarda Türkiye’nin savunma harcamaları düşme eğilimine girmiş olsa da, savunma sanayisindeki endüstriyel kapasitesini artırma gayretleri dikkate alındığında, Türkiye’nin, İttifak savunmasına katkısını önümüzdeki yıllarda belirgin bir şekilde artırabileceğini değerlendiriyorum. 

Kaynakça

Max Bergmann, Sean Monaghan. “NATO’s task in Vilnius is simple: Transform European defense”, DefenseNews, 7 Temmuz 2023, https://www.defensenews.com/opinion/commentary/2023/07/07/natos-task-in-vilnius-is-simple-transform-european-defense/?utm_source=linkedin&utm_medium=social&utm_campaign=dfn-rss-zap

Defence Expenditures of NATO Countries, NATO website, https://www.nato.int/cps/en/natohq/news_216897.htm

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 09.07.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1242 kez okundu

Google Ads