Amerikan ve Rus Hava Savunma ve Silah Sistemleri
ABD Başkanı Ronald Reagan, Sovyetler Birliği'nin muhtemel nükleer saldırısına yönelik korkuları 1983'te sıra dışı görülen bir fikirle dindirmeye çalışmıştı. Aslen Stratejik Savunma Girişimi adı konsa da Yıldız Savaşları (Star Wars) ismiyle bilinen bu fikir, kıtalararası balistik füzelerin uzaydan kontrol edilen lazer ışınlarıyla yok edilmesini öngörüyordu. Aradan geçen yaklaşık 40 yılda 200 milyar doları aşkın para harcandı. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının nükleer savaş endişelerini yeniden büyüttüğü şubatta yayımlanan bir rapor, bu miktarın sanıldığı kadar çok işe yaramadığını ortaya koymuştur.
Odağımızı Türkiye'den kaydırıp dünyaya baktığımızda ABD, Rusya, Çin, İsrail ve Avrupa devletlerinin sürdürdüğü HSS projelerini görebiliriz. Bugün bunlardan sadece ABD ve Rusya'ya ait sistemlerden bahsedeceğim. Çin, İsrail ve Avrupa devletlerine ait hava savunma ve silah sistemlerini ise yarın anlatıp, genel bir değerlendirme yapacağım.
ABD'nin Yıldız Savaşları
ABD Başkanı Ronald Reagan, Sovyetler Birliği'nin muhtemel nükleer saldırısına yönelik korkuları 1983'te sıra dışı görülen bir fikirle dindirmeye çalışmıştı. Aslen Stratejik Savunma Girişimi adı konsa da Yıldız Savaşları (Star Wars) ismiyle bilinen bu fikir, kıtalararası balistik füzelerin uzaydan kontrol edilen lazer ışınlarıyla yok edilmesini öngörüyordu.
Aradan geçen yaklaşık 40 yılda 200 milyar doları aşkın para harcandı. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının nükleer savaş endişelerini yeniden büyüttüğü şubatta yayımlanan bir rapor, bu miktarın sanıldığı kadar çok işe yaramadığını ortaya koymuştur.
Dünyanın en büyük fizikçi örgütlerinden ABD merkezli Amerikan Fizik Topluluğu (American Physical Society/APS) Washington'ın muhtemel Kuzey Kore saldırısını önleme konusundaki mevcut kabiliyetinin yetersizliğini belirtirken "Bu muhtemelen gelecek 15 yıl içinde de böyle olmayı sürecek" diye ifade etmektedir.
Gözler 20 nükleer savaş başlığına sahip olduğu tahmin edilen Pyongyang'dan Moskova'ya çevrildiğindeyse daha karanlık bir tablo çiziliyor. Uzmanlara göre, bu kalemdeki cephanesi 6 bini bulduğu öngörülen Rusya saldırırsa ABD'nin hava savunma sistemleri neredeyse hiçbir işe yaramıyor.
MIT Nükleer Güvenlik ve Politika Laboratuvarı'ndan Laura Grego, başyazarlarından biri olduğu rapordan yola çıkarak "Devasa cephaneye sahip Rusya'nın füzelerine karşı delinemeyecek bir kalkan fikri yalnızca bir fantezi. Bunu sağlamak çok zor" diyor.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) da bu fikre katılıyor gibi. Resmi politikalar, Kuzey Kore ve İran gibi "haydut devlet" tanımlamasına sokulan ülkelerin nükleer füzelerine karşı korumayı öngörüyor. Rusya gibi bir süper güç ise ABD'nin 5 bin 400'ü bulan nükleer savaş başlıklarıyla korkutuluyor. İşin aslı, en az iki tarafın karşılıklı olarak birbirini tümüyle ortadan kaldırmasını öngören karşılıklı kesin yıkım (MAD) doktrini iki ülkenin yanı sıra tüm dünyayı diken üstünde tutmaktadır.
Pentagon'un 2019 tarihli Füze Savunma İncelemesinde "Birleşik Devletler, Rusya ve Çin'in büyük ve gelişmiş kıtalararası balistik füze kabiliyetlerini karşılamak için nükleer caydırıcılığa bel bağlıyor" denmektedir.
11 Eylül 2001 tarihinde başta ABD olmak üzere tüm dünyayı sarsan saldırıların ardından dönemin başkanı George W. Bush'un yaptığı işlerden biri 1972'de Sovyetler Birliği'yle imzalanan Anti-Balistik Füze Antlaşması'nı feshetmek olmuştu. ABD'nin ulusal füze savunma sistemi kurmasının önündeki engellerin kalkmasıyla birlikte bu konudaki çalışmalar arttı.
Rapora karşı çıkan Pentagon, son testlerin Kuzey Kore saldırısının engellenebileceğini gösterdiğini iddia ediyor (ABD Savunma Bakanlığı)
GMD
2004'te karada konuşlu 30 önleme füzesi (GMD) Alaska ve Kaliforniya'ya yerleştirilerek program başlatıldı. Radar ve uydu sensörlerinin tespitiyle düşman füzelerinin atmosfer dışında imha edilmesi amaçlandı. Sonrasında 2017'de Barack Obama döneminde Alaska'daki Fort Greely üssüne 14 füze daha eklendi. 2019'da da Donald Trump yönetimi yeni nesil 20 füzesavar sistemini 2028'e kadar konuşlandırma sürecini başlattı.
AEGIS
ABD'nin daha küçük alanları korumak için başka balistik füze savunması sistemleri de var. Hem deniz hem de kara tabanlı, adını bilgelik ve savaş tanrısı Athena'nın kalkanı Aegis'ten alan yeni sistem, önceki Aegis sistemlerinden farklı olarak donanma gemilerinin ve karaya konuşlandırılmış fırlatıcıların kısa ve orta menzilli balistik füzeleri hedef almasını sağlıyor.
Kara bazlı Aegislerden biri 2016'dan beri Romanya'da konuşlu. Polonya'daki sistemin faaliyete başlamasıysa ilk başta açıklanan 2018'i bir hayli aştı, son açıklamalara göre inşaatın tamamlanması 2023'ü bulacak gibi görünmektedir.
Washington, bunların Avrupa'yı muhtemel bir İran saldırısından korumayı amaçladığını ve Rusya'ya tehlike oluşturmadığını öne sürüyor. Vladimir Putin ise bu sistemlerin saldırı amacıyla da kullanılabileceğini iddia edilmektedir.
AAMDS sistemi Romanya'ya kurulsa da Polonya'da bütçe gerekçe gösterilerek ertelendi (NATO)
2023 sonunda ABD'nin 50 adet balistik füze savunma sistemine sahip gemisinin olması planlanmıştır.
Karaya konuşlandırılacak Aegis sisteminden, vatandaşlarının baskısıyla 2020'de vazgeçen Japonya, şimdi iki gemi üreterek bu sistemin gemiden havaya füze fırlatan versiyonunu kullanmak istiyor. Ülke topraklarında güvenlik konusunda sorun yaratabileceği endişeleriyle iptal edilen ilk planın 4 milyar doları aşkın maliyeti olacağı tahmin ediliyordu. 2027 ve 2028'de göreve başlaması planlanan iki gemi için 7 milyar dolar gözden çıkarıldı. 210'a 40 metrelik boyutlarıyla Japon donanmasının en büyük gemileri yapılacaktır.
Hâlihazırda 8 destroyerde Aegis BMD sistemine sahip olan Japonya, bu gemilerin diğer deniz çatışmalarına karşı daha etkin kullanılabilmesi için bu hamleyi yapmıştır.
THAAD
Patriot ve Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) sistemleriyse mobil karadan havaya sistemleri. THAAD sistemi de Aegis gibi Amerikan Lockheed Martin şirketi tarafından üretiliyor. Aegis'ten farklı olarak yükseliş değil, orta seviyede ya da düşüş sırasında balistik füzeleri imha eden sistem, atmosfer içinde de bu işlemi gerçekleştirebiliyor.
Washington yönetimi, THAAD'ı Hawaii, Guam, Romanya, İsrail, BAE, Güney Kore ve Japonya'da konuşlandırdı. Amerikalı yetkililere göre, Türkiye'de de sistemin parçası olan AN/TPY-2 radarı 10 yıldır bulunmaktadır.
2022 başında Yemen'deki Husilerin Abu Dabi'ye attığı balistik füzenin BAE'nin satın aldığı sistem tarafından engellendiği duyurulmuştu. Bu, sistemin tatbikatlar dışında başarıyla çalıştığı ilk örnek olmuştur.
Suudi Arabistan'ın da 2026 ila 2028'de bu sistemi alması beklenmektedir.
THAAD sistemleri kamyonlarla çalışabiliyor (Pentagon)
Patriot
PAC-3 (Patriot Advanced Capability) sınıfındaki MIM-104F füze savunma sistemi de ABD'nin önde gelen sistemlerinden biri. THAAD sisteminden de düşük irtifaları hedef alabilen sistem, kısa ve orta menzili füzeleri yok edebiliyor.
Patriot sistemleri dünyanın pek çok ülkesinde yaygın olarak bulunuyor. Anlaşmaya varmış veya sahip olan ülkeler, satın alma sırasıyla şöyle:
Hollanda, Almanya, Japonya, İsrail, Suudi Arabistan, Kuveyt, Tayvan, Yunanistan, İspanya, Güney Kore, BAE, Katar, Romanya, İsveç, Polonya ve Bahreyn
ABD'nin füze savunma sistemlerini yerleştirdiği yerler (CSIS)
Pek çok ülke kendi hava savunma sistemini yaratırken Sovyetler Birliği'nin mirasından da faydalanıyor (Rusya Savunma Bakanlığı)
Ayrıca Almanya, BAE, Bahreyn, Güney Kore, Irak, Japonya, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Türkiye ve Ürdün arasında dolaştırılan Patriot sistemleri de var.
Türkiye'ye de NATO müttefikleri bu bataryalarını geçici olarak verse de ABD'nin bir türlü satışı onaylamaması, Ankara'yı S-400 almaya sevk eden gerekçelerden biri olmuştu.
Rusya
Soğuk Savaş sırasında hava savunma sistemlerine büyük yatırımlar yapan Sovyetler Birliği'nin halefi Rusya hala bu konudaki en yetkin ülkelerden biri. Washington DC merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Moskova'nın hava savunma doktrinini üç aşamalı bir yaklaşımla özetliyor. Bu aşamalar, Rusya'nın girilmesi çok zor bölgeler yaratmasını hedefliyor.
S-200, S-300 ve S-400 gibi uzun menzilli sistemler, 800 kilometre çapa sahip olabilen hava savunma çemberleri yaratıyor.
Bu çemberleri 9K37 Buk ve benzeri sistemler güçlendirerek orta menzilli savunmayı sağlamlaştırmayı planlanmaktadır.
Üçüncü aşamada 9K33 Osa ve S-125 Neva gibi kısa menzilli sistemler var. Bunlar askeri üsler gibi kilit önem taşıyan yerlere ekstra savunma sağlıyor. Sahada 9K37 Buk gibi mobil sistemlerle birleştirilerek karadaki güçlerin korunması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Birinci ve ikinci savunma sistemleri, alçaktan uçan seyir füzelerine karşı etkisiz kalabileceği için genelde bunlar da nokta savunması sağlayan Tor (SA-15 Gauntlet) ve Pantsyr-S1.1'lerle korunuyor.
Rusya dışında Tor sistemine sahip ülkeler Azerbaycan, Belarus, Çin, Ermenistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İran, Mısır.
Pantsir S-1'ler şu ülkelerde bulunmaktadır.
Brezilya, BAE, Cezayir, Irak, İran, Libya, Rusya, Slovenya, Suriye, Suudi Arabistan, Umman, Ürdün, Vietnam
Türkiye'nin de aldığı S-400 sistemi, 250 ila 400 kilometre menzile sahip ve hava araçlarıyla seyir füzelerini de vurabiliyor. Antibalistik özellik sergilemesi içinse hedefteki balistik füzenin maksimum 60 kilometre içinde olması gerekiyor.
2007'de başkent Moskova'da hizmete sokulan sistem, şu anda Avrupa'nın ortasındaki Rusya toprağı Kaliningrad'ta da ülkenin hava sahasını koruyor.
2015'te Suriye'nin Tartus bölgesine de konuşlandırılarak Esat rejimi ve Rus askerlerinin korunması sağlandı.
Ukrayna'dan ilhak edilen Kırım bölgesinde de bu sistem var.
2015'te Çin 6, 2016'da Hindistan 5 adet batarya almak için Moskova'yla anlaşmaya vardı. Türkiye ve bu iki ülkeyle birlikte yalnızca Belarus sistem konusunda son anlaşmaları sağladı.
Suudi Arabistan, İran, Mısır, Irak, Katar, Sırbistan da dönem dönem ilgilendiklerini bildirse de bu konuda hiçbir zaman son imzalara dair resmî açıklama yapılmamıştır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 1997'de Rusya'dan aldığı S-300'ler Ankara'nın baskısı ve ABD'nin yönlendirmesiyle 1999'da Yunanistan'ın Girit adasına yerleştirilmişti. S-300'ler de anti balistik özelliğe sahip ancak kısa menzilli.
Ankara da Türkiye'nin S-400 kullanımında "Girit modelinin" müzakere edilmesi gerektiğini söylüyor. Girit'teki S-300'lerin sürekli operasyonel olmadığı, çoğunlukla depoda tutulduğu hatırlatılan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Sürekli kullanacağız diye bir şey yok ki. Bu sistemler tehdit durumuna göre kullanılır. Ona biz karar veririz" yanıtını vermiştir.
Ayrıca Azerbaycan, Belarus, Cezayir, Çin, Ermenistan, İran, Mısır gibi pek çok ülkede de S-300 bulunuyor. Bunlardan Bulgaristan ve Slovakya da Yunanistan gibi NATO üyesi.
Ancak S-400'lerin daha gelişmiş teknolojiye sahip olması ve geliştirilen F-35'lerin özelliklerini Rusya'ya sunabilecek olması gibi nedenler ABD'de rahatsızlık yaratıyor.
Rusya'nın bir de S-500 projesi var. Moskova, 2018'de 482 kilometre uzaktaki bir hedefi vurarak dünyanın en uzun mesafeli karadan havaya füze testini gerçekleştirdiğini duyurmuştu. Bu sistem, halefinin menzil ve isabetliliğini artıracak. 2021 haziranında Rus medyası, hipersonik silahlara karşı etkili olacağını öne sürmüştür.
İhracat için üretilecek S-500 tipini Çin ve Türkiye'nin de almak istediği bildiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019'da "S-400'den sonra bir de S-500 söz konusu. S-500'de de yine bir ortak üretim söz konusu olacak" diyerek bu projede de Ankara'nın gözü olduğunu bildirmiştir.