Askerî Teknolojideki Son Gelişmeler Nükleer Silahlara Sahip Olmayı Kolaylaştırıyor mu?
Halen dünyada 57 ülkede nükleer santral ve araştırma reaktörü kurulu olup, bunlardan en az 40 ülkenin 5-10 yıl içerisinde veya daha az bir sürede nükleer silah yapmak için alt yapı ve bilgi birikimine sahip olacağı değerlendirilmektedir.
Son yıllarda teknolojik alanda sağlanan gelişmelerin nükleer silah yapımını kolaylaştırdığı, bu nedenle bazı ülkelerin bu silaha sahip olma isteğinin arttığı görüşü yaygındır. Enerji, tıp vb. kullanım alanlarının genişlemesine paralel olarak birçok ülkenin değişik maksatlarla gizleyerek bu silahı yapabilecek teknolojileri kazanmaya başlaması nükleer silaha sahip olmayı kolaylaştıran bir faktör olarak görülmektedir.
Nükleer silah için kritik hammaddelerin temininde potansiyel kaynaklardan biri nükleer santrallerde kullanıldıktan sonra depolanan yakıt çubuklarıdır. Bu çubukların %3,5-4 oranında zenginleştirilmesi nükleer güç reaktörleri için yeterli olmakta, %20’ye kadar makul kabul edilmekte, oranın daha fazla artması ise silah üretmek anlamına gelmektedir (Önder, 2013 s.37). Halen dünyada 57 ülkede nükleer santral ve araştırma reaktörü kurulu olup aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerde inşa halindedir. Bunlardan en az 40 ülkenin 5-10 yıl içerisinde veya daha az bir sürede nükleer silah yapmak için alt yapı ve bilgi birikimine sahip olacağı değerlendirilmektedir.
Bu santrallerin çoğu nükleer silahlara sahip ülkelerde bulunmaktadır. Yakıt temin eden ülke sayısı da oldukça azdır. Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu-UAEK bu santrallerin denetiminde yetkili kılınmıştır. Fakat NSYÖA gereğince yasal nükleer ülke olarak kabul edilen ülkelerdeki santraller için denetim zorunluluğu yoktur. NSYÖA ülkeleri nükleer silaha sahip olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayırmış ve birinci gruptakilerin bu teknolojiyi ve silahı başkalarına aktarmalarına yasaklar getirirken ikinci grupta olanların barışçıl amaçlar dışında nükleer araştırmalar yapmasını da yasaklamıştır. Hindistan, Pakistan ve İsrail söz konusu antlaşmayı imzalamayan ülkelerdir. Kuzey Kore ise anlaşmayı imzalamış fakat sonradan çekilmiştir.
Bu konuda diğer endişe başka maksatlarla yürütülen çalışmalar için tasarlanan teçhizatın bir kısmının silah geliştirme amaçlı kullanılmasıdır. Geliştirme çalışmalarının son aşamasında test için denemeler yapılması en kritik safhadır. Bunu önlemek için Nükleer Denemelerin Yasaklanması Antlaşması-NDYA ya da uluslararası tanımı ile Comprehensive Test Ban Treaty-CTBT kapsamında bazı yaptırımlar getirilmiştir. Teknolojik gelişmelerin ulaştığı seviye dikkate alındığında patlatma denemesi yapmadan da silah üretim teknolojisine sahip olunabileceği ve antlaşmanın bu konuda yetersiz kaldığı yönünde endişeler bulunmaktadır (Garwin, 1997).
Ancak bu noktada niyet ile imkân ve kabiliyetler arasındaki ayrım denetim açısından dikkatlerin en fazla yoğunlaştığı alandır. Bazı ülkeler hem dış dünyadan gelebilecek tepkileri önlemek hem de nükleer silah üretim yeteneğine kavuşmak için örtülü faaliyetlerle niyetlerini gizlemeye çalışmaktadırlar. Bunu yapmak için zenginleştirme ve tekrar işlemeyi de kapsayacak sivil amaçlı geniş bir nükleer program başlatmak ve bu programı asıl niyetin gizlenmesi için bir araç olarak kullanmak başvurulan bir yöntemdir. Bunun için hükümet düzeyinde bir silahlanma politikası açıklama ve diğer ülkeleri bilgilendirme zorunluluğu yoktur.
Son yıllarda İran bu kapsamda yürüttüğü çalışmalarla tartışmaların odağı haline gelmiştir. İran ile ilgili ana tartışma konusu, NSYÖA imzalayan bir devlet olarak bu anlaşmaya uymaması ve zenginleştirilmiş uranyum seviyesini enerji üretiminden, silah üretimine dönüştürme niyetinde olduğu yönündeki iddialardır. İran ise yapmış olduğu tüm çalışmaların nükleer enerji ile ilgili olduğunu, bu enerjiye sahip olmak için her devletin çalışma yapabileceğini, nükleer silah üretmek gibi bir niyetinin olmadığını iddia etmektedir.
Balistik Füze Alanındaki Gelişmelerin Nükleer Silahlara Etkisi Nedir?
Balistik füzeler çoğu zaman nükleer silahlarla birlikte anılır olmuştur. Çünkü bu füzeler uçakların dışında en önemli atma vasıtasıdır. Aslında füzelerin kendisi kitle imha silahı değildir ancak kitle imha silahlarını taşıyan başlıklarla birlikte kullanıldığında bunlar dehşet silahlarına dönüşebilmektedir. Füzelerin tehlikesi bunlara karşı etkili bir savunma sisteminin geliştirilmesindeki güçlüklerden de kaynaklanmaktadır. Son yıllarda ses hızının çok üstünde uçabilen hipersonik füzelerin ortaya çıkışı bu tehdidi daha da artırmıştır. Çünkü mevcut savunma sistemleri bu füzelerin yetenekleri karşısında yetersiz kalmaktadır. Kullanılabilecek nükleer bomba üretilmiş olsa bile hedefe ulaştıracak bir vasıta olmadan karşı tarafa mesaj vermek mümkün değildir.
Karşılıklı imha yeteneğinin olabilmesi için nükleer bombanın hedefe ulaşmasını sağlayacak yeteneklerin de geliştirilmesi gerekmektedir. Bunlardan biri uçaklarla taşımak diğer yöntem de füzelerle hedefe ulaştırmaktır. Denizaltılarda taşınan silahlar da hedeflerine füzeler kullanılarak taşınmaktadır. İnfilak etme yeteneğine kavuşan bir nükleer bombanın küçültülerek taşıyıcı füzenin burnuna yerleştirilmesi teknolojik açıdan işin en zor taraflarından biridir. Bu nedenle nükleer silahların kendisi kadar atma ve taşıma vasıtalarının kontrolü de büyük önem taşımaktadır. Bu füzelerin hedefe yöneltilmesinde uzayda konuşlu ikaz ve yönlendirme araçları da bu yeteneklerin tamamlayıcısı ve önemli bir parçasıdır.
Kitle imha silahlarında olduğu gibi füzelerin yayılmasını önlemek için de 1984-1987 yılları arasında Füze Teknolojileri Kontrol Rejimi (FTKR) oluşturulmuştur. FTKR kuralları gereğince 300 km. den daha uzun menzilli ve 500 kg. başlık taşıyabilen füzelerin üretimi ve ihracına sınırlamalar getirilmiştir. Bu sistem önce Batılı ülkeler arasında ihraç kurallarını düzenlemek üzere tesis edilmiş daha sonra diğer ülkeler de katılmıştır (Karen, 2023). FTKR başlangıçta nükleer silahları taşıma kapasitesine sahip füze sistemlerinin yayılmasını önlemeyi amaçlamış, daha sonra insansız hava araçları-İHA ve uzay fırlatma sistemleri de bu kapsama alınmıştır.
Kategori 2 kapsamına alınan, 200 km ve daha uzağa uçabilen ve belirli ağırlıkların üzerinde patlayıcı taşıyabilen İHA’lar için de kısıtlamalar bulunmaktadır. FTKR uluslararası bir antlaşma değildir. Hem üye ülkeler hem de üye olmayan ülkeler arasında füzeler, füze teknolojileri ve teçhizatın transferini belirli kaidelerle sınırlayan bir inisiyatiftir. Kurallara aykırı davranılması durumunda üye ülkelerin müstakil olarak uyguladıkları ve çoğu zaman başat güç ABD’nin tek taraflı yaptırımları söz konusudur. Bazen BMGK kararları ile bu yaptırımlar güçlendirilmektedir. Ancak Güney Kore, İngiltere, İsrail vb. örneklerde ABD kuralların işleyişini bozan ve bu ülkelere esneklik tanıyan taraf olmuştur (Alım, 2020).
Balistik Füzelere karşı uygulanan savunma önlemleri; caydırıcılık, erken ikaz, aktif savunma, karşı darbe ve pasif savunma tedbirleri olmak üzere beş farklı alanda yetenek geliştirilmesini gerektirmektedir. Bunlardan birincisi olan caydırıcılık bir ülkenin politik, ekonomik ve askeri gücü ile sağlanan bir husustur. Caydırmada karşı tarafı eyleme geçmeden önce karşılaşacağı bedelin maliyetinin çok yüksek olacağına ikna ederek emellerinden vazgeçirmek temel amaçtır. Caydırmanın inandırıcı olabilmesi için mutlaka güç ile desteklenmesi gerekir. Bu noktada nükleer silahlar caydırıcılık için önemli bir güç faktörü olarak öne çıkmaktadır. Diğer taraftan uluslararası ilişkilerde güç dengesi bozulduğunda karşı taraf kendini güvensiz hissettiğinden benzer yeteneklere sahip olmak için silahlanma istekleri de tetiklenmiş olmaktadır.
Not: Yazar bu yazıyı, Doç.Dr.Ersoy ÖNDER ile birlikte kaleme almıştır.
Kaynakça
Alım, E., Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi: ABD Merkezli Hegemonik Bir Yapıdan Normatif Bir Yapıya Geçişin Önemi. Güv. Str. Derg. 2020, 16(36): 821-872. DOI:
Brown, Cameron S., Leonard Davis, Christopher J. Fariss ve R. Blake McMaho: Recouping after Coup-Proofing: Compromised Military Effectiveness and Strategic Substitution, International Intersections, Empirical and Theoretical Research in International Relations. Volume 42, 2016- Issue 1
Buzan, B. Barış, güç ve güvenlik, Uluslararası ilişkilerde anahtar metinler, 2013 s.165 U/A İlişki ler Kütüphanesi, Özener matbaacılık, Cambridge University Press yayınından hazırlayan Esra Diri.
Dizboni, A. Karim E. El-Baz, Towards Building a Missile Proliferation Theory: The Moment of Ballistic Consciousness and the Tactical Rationale.Journal of Defense Management, Vol.11 Iss.6 No:1000 p.421. 05 KASIM 2021. https://www.longdom.org/abstract/towards-building-a-missile-proliferation-theory-the-moment-of-ballisticconscious ness-and-the-tactical-rationale-87125.html
Garwin, R. L. The Future of Nuclear Weapons Without Nuclear Testing, Arms Control Today November/December 1997, Vol. 27, No. 8
Hartley, K., The Economics of Defense Policy, Brassey’s UK, 1991, syf:43.
Holloway, D., Stalin and the Bomb, Yale University Press, CT. ABD. 1994.
Karen, D. W., Facing the Missile Challenge, Rand Corperation. S.11 http://www.fas.org/nuke/control/mtcr/index.html Erişim 05/07/2023,
Kibaroğlu, M., Ortadoğu’da nükleer silahların yayılması ve Türkiye’nin olası yanıtları, EDAM tartışma kâğıdı, 27 Aralık 2012
Kibaroğlu, M., Isn’t it Time to Say Farewell to Nukes in Turkey? European Security (2005), Vol.14, No.4, 443-457.
Kibaroğlu, M., İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye. Bilge Strateji. (2013). 5 (9) , 1-8 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/3801/50981
Kibaroğlu, M., Türkiye’deki Amerikan nükleer silahları gitmeli mi kalmalı mı? Bilge Strateji, Cilt 10, Sayı 19, Güz 2018, ss.1-9
Kissinger, H., Dünden bugüne yeni Çin. Kaknüs yayınları, İstanbul, 2015.
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The return of nuclear escalation, How America’s Adversaries Have Hijacked Its Old Deterrence Strategy, Foreign Affairs, 24 October 2023
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The new era of nuclear weapons. SSQ Strategic Studies Quarterly, 2013 Vol.7 No:1,
Lieber, K.A. ve Press, Daryl G. The new era of nuclear weapons. Strategic studies quarterly, USStratcom 2016.
Malmgren, H., Malmgren, P., Gaza will change the future of War, UnHerd, 18 October 2023. https://unherd.com/2023/10/gaza-will-change-the-future-of-war/ Erişim Tarihi: 25 Ekim 2023
MccGwire, M. The Genesis of Soviet Threat Perception, Brookings Institute, July 1987
Müller, H., Neither Hype Nor Complacency: WMD Proliferation After The Cold War. The Nonproliferation Review/Winter, 1997. s.62-71, DOI: 10.1080/10736709708436667
Narang, V. Strategies for Nuclear proliferation, How States Pursue a Bomb. International Security, Vol. 41, No. 3 (Winter 2016/17), p. 129
Nuclear Arms Control, Background and Issues, National Academy Press, Washington DC 1985, s.224 https://nap.nationalacademies.org/catalog/11/nuclear-arms-control-background-and-issues
Ophir, A., Turkey’s nuclear future, Turkeyscope.15 December 2021. https://dayan.org/content/turkeys-nuclear-future Erişim Tarihi: 11 Kasım 2023.
Önder, E., İran’ın Nükleer Programının Analizi ve Türkiye, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul. 2013.
Önder, E., Başkanların Doktrinleri Çerçevesinde ABD’nin Yeni Güvenlik Anlayışı ve Soğuk Barış.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (2020) 4 (1), 27-39. DOI: 10.30692/sisad.660225
Sagan, S. D. Why Do States Build Nuclear Weapons? International Security, MIT Press, Winter 1996-1997, Vol.21, No. 3, pp. 54-86
Saunders, E. N. The Domestic Politics of Nuclear Choices: A Review Essay, International Security (2019) 44 pp 146–184. https://doi.org/10.1162/isec_a_0036110.17752/guvenlikstrtj.847719
Taylor, J. Deterring Russian Nuclear Threats with Low-Yield Nukes May Encourage Limited
Nuclear War, MCU Journal, Journal of Advanced Military Studies, 2022.
TAEK, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Bülteni, sayı:43, Şubat 2000.
Ülgen, S. Türkiye’nin nükleer silahlanmaya bakışı, Bilge Strateji, Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013, ss.9-13
Way, C. ve Weeks J.L.P., Making It Personal: Regime Type and Nuclear Proliferation: American Journal of Political Science, Vol. 58, No. 3 (July 2014), pp. 705-719