Site İçi Arama

savunma

İnsansız Deniz ve Hava Araçlarının Günümüz Savaşlarına Bilinen ve Muhtemel Etkileri

Ukrayna Savaşı, neredeyse bütün askeri analistler tarafından yakından takip edilmekte ve çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu değerlendirmelerde ağırlıklı olarak; Rusya’nın ilk defa kullandığı yeni nesil füzeler, hava muharebeleri, İHA/SİHA kullanımı, yeni nesil tanksavar silahları, kara mayınları, el yapımı patlayıcılar ve tankların muharebe alanındaki durumu gibi karada ve havada meydana gelen yeniliklerden bahsedilmektedir.

Son yıllarda tüm dünyanın dikkati Afganistan’da yaşanan gelişmeler, Arap Baharı, terör sorunu, Suriye İç Savaşı gibi çatışma alanlarına toplanmışken Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla birlikte tüm gözler Avrupa’nın doğusuna çevrildi. Daha önceki çatışmalar genellikle dünya çapında ve bölgesel politikalar yürüten devletlerin dışındaki devletleri çok fazla tedirgin etmezken bu savaş, gerek Rusya’nın nükleer silahlara da sahip olan büyük bir konvansiyonel güç olması, gerekse çatışmaların Doğu Avrupa’ya yayılma endişesi sebebiyle Bütün Avrupa’yı ve hatta bütün dünyayı tedirgin etti.  

Bu sebeple Ukrayna Savaşı, neredeyse bütün askeri analistler tarafından yakından takip edilmekte ve çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu değerlendirmelerde ağırlıklı olarak; Rusya’nın ilk defa kullandığı yeni nesil füzeler, hava muharebeleri, İHA/SİHA kullanımı, yeni nesil tanksavar silahları, kara mayınları, el yapımı patlayıcılar ve tankların muharebe alanındaki durumu gibi karada ve havada meydana gelen yeniliklerden bahsedilmektedir.

Karadeniz’deki mücadele konusunda ise şimdiye kadar çok fazla yazılıp çizilmedi. Bir ara Türk SİHA’ları ve kıyı savunma füzeleri ile batırılan Rus gemileri gündeme hâkim oldu ama yine de bu konu hakkında kara ve hava muharebeleri kadar ağırlıklı olarak durulmadı. Halbuki denizde yaşanan çatışmalarda da yeni teknolojilerin yeni teknik, taktik, doktrin ve konseptlerle kullanıldığı oldukça ufuk açıcı gelişmeler yaşandı.

Bu konuda 18 Nisan 2023’te SHEPHARD Dergisinde Alix Valenti tarafından yazılan değerlendirme bu konuda oldukça ilginç bilgiler vermektedir. Bu bilgileri genel hatlarıyla özet olarak anlatmaya çalışacağım. Yazar sadece yeni teknolojilerin denizde kullanımından bahsetmekle kalmamış, Ukrayna Savaşı’ndaki gelişmelerin Çin’in askeri doktrin ve konseptlerini de etkilediğine dair bazı yorumlar yapmıştır.

Bu yorumlarla dolaylı olarak, Ukrayna Savaşı’nın son savaş olmayacağını, gelecekte yeni kriz alanlarında yeni savaşlar yaşanacağını ve bunlardan ilkinin de Çin’in Tayvan ile ilgili hedeflerinden kaynaklanan çatışmalar olacağını ima etmiş. Yazının başlığı “İnsansız saldırı araçları- Karadeniz’den Tayvan Boğazı’na yeni bir yıkıcı unsur” dur. Formun Üstü

Formun Altı

Yazıda, Ukrayna Savaşı’nın ilk gününden itibaren Çin’in, Ukrayna ve Rusya’nın her hareketini çok yakından izlediğinin altı çizilerek konuya başlanmış. Bu kapsamda Beijing’in, Ukrayna’daki her başarı ve her başarısızlıktan gelecekte Tayvan hakkında yaptığı planlar açısından değerli dersler çıkardığı belirtilmiş. Şimdi ilgili yazıyı özet olarak aktarmaya çalışacağım.

29 Ekim 2022’de Ukrayna, Rusya’nın Sivatopol deniz üssüne 8 SİHA ve 7 İnsansız Deniz Aracı (USV-Unmanned Sea veya Surface Vehicle) ile taarruz etti. Bu saldırılarda Amiral Grigorovich sınıfı bir fırkateyn (2000-4000 tonluk savaş gemisi) ile bir mayın temizleme gemisi batırıldı. Bir ay kadar sonra, 17 Kasım’da Ukrayna, USV’leri kullanarak Novorossiyk limanındaki kritik bir petrol altyapı tesisine yeni bir saldırı düzenledi.

Bunlar ve daha sonra yapılan diğer saldırıların hiçbiri büyük bir kapasite kaybına sebep olmamakla birlikte, Rusya’yı limanlarındaki ve deniz üslerindeki güvenliği artırmaya zorladı. Ayrıca, donanmasını belli bölgelerin dışına çıkamayacak hale getiren belirgin bir baskın etkisi yarattı. Bunun üzerine Rusya, bu saldırıları önleyebilmek için yeni tedbirler geliştirmeye çalıştı. Görüldüğü kadarıyla bunda kısmen de olsa başarılı oldu ve 22 Mart'ta Sivastopol'da gerçekleştirilen üçüncü SİHA/USV saldırısını engelleyebildi.

Bu saldırı önlenmiş olsa da Ukrayna saldırıları askerî açıdan oldukça önemli sonuçlar yarattı. Öncelikle, Ukrayna'nın kendisinden çok daha büyük bir askeri güç olan komşusunu esasen silahlı jet-skiden ibaret olan basit vasıtalarla bile taarruz ederek zor duruma sokabileceğini gösterdi.

Bu durum, sadece Rusya’da, Avrupa’da ve çatışmalara yakın diğer yerlerde değil, binlerce kilometre uzaklarda da dikkatlerden kaçmadı. Örneğin, Tayvan Boğazı’nın her iki tarafında bu saldırılar ve yarattığı etkiler derinliğine analiz edildi. Askeri makamlar ve analistlerce yapılan değerlendirmelerde, Tayvan’ın da Ukrayna’nın SİHA ve USV’leri kullanımını kendi koşullarına adapte ederek Çin’e karşı uygulayabileceğini dile getirdiler.

Bununla birlikte, buna itiraz edenler de oldu. Bu kişiler; aynı teknik, taktik ve konseptlerin Tayvan bölgesinde uygulanmasının pek mümkün olmadığı görüşünü savunuyorlar. Onlara göre; Rusya, Ukrayna'nın bu tür baskınları gerçekleştirme yeteneğini hafife aldığı için baskına uğradı fakat Tayvan sularında durum öyle değil. Hem Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması (PLAN) hem de Çin Cumhuriyeti Donanması (ROCN) onlarca yıldır potansiyel bir çatışmaya hazırlanıyor ve her iki tarafta da uzun süredir mürettebatsız sistemler geliştiriyor.

PLAN’ın USV'leri hakkında elde edilen kısmi bilgiler, Pekin'in bu tür platformların geliştirilmesine büyük önem verdiğini gösteriyor. Bölge ülkelerindeki basın organlarına yansıdığına göre; PLAN, USV'leri test etmek için yeni bir tesis inşa etmiş ve bu tesiste torpido taşıyıp uzaktan ateşleyebilen uzaktan komutalı deniz araçları üzerinde çalışıyor.

Şubat ayındaki NAVDEX fuarında Çinli Poly Technologies Şirketi’nin A45 isimli yeni uzaktan komutalı deniz aracını sergilemesi de Çin’in bu konudaki çalışmalarının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu USV; resmi olarak korsanlığa, uyuşturucuya ve silah kaçakçılığına karşı bir platform olarak tanıtıldıysa da bu tür görevler için ihtiyaç duyulmayan birçok yeteneğe sahip. NAVDEX'te ayrıca, CSSC (Çin Gemi İnşa Ticaret Şirketi), gemiden gemiye ve gemiden havaya ateş edebilen füzeler, makineli tüfekler ve roketlerle donatılmış 58 metre uzunluğundaki JARI-USV-A sistemini tanıttı.

Çin bu çalışmaları yaparken, Tayvan’ın da benzer yönde bir hazırlık içinde olduğu anlaşılıyor. Örneğin; Singapur'un MARSEC USV'sinin Tayvan'ın Lung Teh Gemi Üretim Şirketi tarafından üretileceği biliniyor. Ayrıca, Tayvan'ın Ukrayna’ya benzer şekilde sivil maksatla üretilen jet ski gibi araçları da askeri maksatlarla kullanması kuvvetle muhtemel görünüyor.

İnsansız deniz araçları yanında, Çin ve Tayvan’ın denizde de kullanılabilecek İHA/SİHA üretimi konusunda da yoğun bir çaba içerisinde olduğu bilinmektedir. Örneğin, 2017-2020 yılları arasında Çin’in sürüler halinde uçabilecek farklı tiplerde dron ve İHA/SİHA’ların testlerini yaptığı basın organlarına yansıdı. Ayrıca, hem Pekin Ortak Silahlanma Teknolojisi Akademisi tarafından yayınlanan 2018 raporunda, hem de ülkenin 14’üncü Beş Yıllık Plan’ında (2021-2025) İHA/SİHA geliştirmenin önemi vurgulanmaktadır.

Tayvan'da ise devlete ait bir silah şirketi, mart ayında yerel medyayı ürettiği yeni yerli askeri insansız hava aralarını tanıtmak üzere bir fabrika turuna davet etti. Ziyaret sırasında gösterilen sistemler, deniz görevleri ve kıyıların kontrolü için geliştirilmiş gözetleme İHA'larıydı. Şirket, saldırı-İHA'ların (SİHA’ların) da üretimde olduğunu, ancak hassas bilgilerin sızmaması için sergilenmediğini söyledi.

Hem PLAN’ın hem de ROCN'in USV ve İHA/SİHA geliştirme çalışmaları, her iki ülkenin de muhtemel konvansiyonel ve hibrit deniz çatışmalarına hazırlandıklarını göstermektedir. Bu nedenle, her iki ülke için de baskın etkisi yaratmak, muhtemelen Ukrayna'nın Rusya'ya karşı gerçekleştirdiği saldırılardan daha farklı taktikler gerektirecektir. Deniz savaşları ile ilgili uzmanlara göre; deniz kuvvetlerinin baskın etkisi yaratmak için üç unsurdan yararlanabileceği belirtilmektedir: çevre, hız ve aldatma.

Tayvan Boğazı’nda çevre, her iki ülke tarafından da iyi bilinmektedir. Bu sebeple, savunma ve emniyet tedbirlerinin en iyi şekilde alındığını söylemek mümkündür. Boğazın yaklaşık 170 km genişliğinde olduğu düşünülürse, gece veya gündüz herhangi bir hedefe yaklaşan bir USV filosu veya İHA/SİHA'lar anında tespit edilebilir. Öte yandan, bu araçlar uzaktan kumanda edildiğinden uzak mesafelerden ve beklenmeyen yönlerden kullanılamayacaktır. Bu da tedbir alınması gereken bölgeyi ve istikametleri sınırlandırmakta ve savunmayı kolaylaştırmaktadır.

Bununla birlikte, bölgenin Karadeniz’den farklı bazı özellikleri saldırıları kolaylaştırabilir. Örneğin, bölgede tankerlerden balıkçı teknelerine kadar çok yoğun bir sivil trafik bulunması iki taraf için de bir avantaj olarak kullanılabilir. Yoğun deniz trafiğinin sağladığı gizleme imkanından faydalanılırsa, askeri deniz araçları düşmanı şaşırtmak için bu trafiğin sağladığı örtü ve gizleme sayesinde baskın şeklinde saldırılar yapabilir. Özellikle trafiğin çok yoğun olduğu Çin limanlarında, USV'ler bu şekilde kullanılarak bir darbe indirmeye yardımcı olabilir.

Bu bölgede kullanılabilecek başka bir taktik de bazı askeri uzmanların "aktif aldatma" olarak adlandırdığı, saldırgan tarafın düşmanını gerçek niyeti konusunda yanıltması olabilir.  Bu kapsamda, Sivastopol'da olduğu gibi düşman savunmasına sadece USV’lerle saldırmak yerine İHA'lar ve USV'leri birlikte ve aynı anda kullanmak mümkündür. Bu taktikte, İHA'lar bir bölgede düşmanın dikkatini üzerlerine çekerken USV'ler başka bir bölgede düşmana darbe indirebilir. Veya bunun tam tersi de yapılabilir.

Tarafların, insansız araçlar kullanarak bir baskın etkisi yaratmak için olası birçok senaryoya göre başka taktikler de geliştirmeye çalıştıklarını düşünmek yanlış olmayacaktır. Ancak, Karadeniz’deki durumun aksine, her iki taraf da diğerinin yeteneklerinin gayet iyi bildiğinden baskın etkisi yaratmak o kadar kolay olmayacaktır. Yine de bu zorluk, tarafların bu konuda yoğun bir çaba içine girmeyecekleri anlamına gelmemektedir.

Özellikle de Tayvan’ın bu konuya ağırlık vereceği açıktır. Çünkü daha küçük bir donanması vardır ve nispi muharebe gücü açısından yaşadığı zayıflığı telafi etmek için küçük birimleri kullanarak her fırsatı değerlendirmesi ve baskın tarzında saldırılar yapması gerekmektedir.

Karadeniz’de gerçekleşen ve Tayvan bölgesinde üzerinde yoğun olarak çalışılan bu hususlar, Türkiye için de hayati bir önem taşımaktadır. Türkiye hem Tayvan gibi ulaştırmanın yoğun olduğu dar boğazlara sahiptir ve hem de Ege’de zaman zaman yoğun bir mücadele içine girdiği Yunanistan’ın her yere dağılmış birçok irili ufaklı adaya sahip olması sebebiyle büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır.

Ege denizindeki adaların neredeyse tamamına yakınının Yunanların elinde olduğu düşünüldüğünde, bu adalarda tespit edilmesi güç ve genellikle sivil maksatlarla kullanılan USV’lerin kullanılması ihtimaline göre Deniz Kuvvetlerinin hazırlıklı olmasının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Sadece USV’ler değil, kısa menzilli ve günlük yaşamda kullanılan yüzlerce dronun da deniz araçlarımıza karşı saldırı maksadıyla kullanılabileceği gözden ırak tutulmamalıdır.

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 07.05.2023
  • Süre : 7 dk
  • 1309 kez okundu

Google Ads