Site İçi Arama

savunma

Türkiye-Azerbaycan Ekseninin Ortak Savunma Sanayii Hamlesi Başlatabilir mi?

Avrupa Birliği’nin de güvenli enerji tedarikçileri arasında saydığı Azerbaycan'ın, savunma ve havacılık alanında endüstriyel gelişimi için doğru zaman ve koşulların oluştuğunu söyleyebiliriz. Zira özel koşulları Azerbaycan'a doğu ve batıdaki birçok partnerle aynı anda çalışma ve ticaret yapma imkânı tanıyor.

Bir millet iki devlet sloganıyla ilerleyen Türkiye ve Azerbaycan ilişkileri, savunma alanında da oldukça nitelikli bir seviyeye ulaşma yolunda ilerliyor. Elbette konu savunma olduğunda, her ülkeyi kendi özel şartları içerisinde değerlendirmek gerekmekte. Bu açıdan Azerbaycan oldukça istisnai bir konuma sahip.

Azerbaycan hem Türkiye hem de İsrail ile savunma alanında köklü ilişkileri ve tedarik projeleri olan bir ülke. Ayrıca Rusya’nın da önde gelen silah tedarikçilerinden. Kafkasya’ya Ermenistan üzerinden girmeye çalışan ABD’nin varlığı, Rusya ile arasını oldukça samimi bir seviyeye taşıma olanağı barındırıyor. Avrupa Birliği’nin de güvenli enerji tedarikçileri arasında saydığı bu ülkenin, savunma ve havacılık alanında endüstriyel gelişimi için doğru zaman ve koşulların oluştuğunu söyleyebiliriz. Zira özel koşulları bu ülkeye doğu ve batıdaki birçok partnerle aynı anda çalışma ve ticaret yapma imkânı tanıyor.

Bu nedenle bazı hayallerimi sizlerle paylaşmak istedim. Elbette bu hayalleri kurarken gerçekçi olmaya çabaladım. Bununla beraber konunun büyük yatırım, emek, sabır ve yetenek gerektirdiğini de unutmamak gerekiyor. Ayrıca ülkenin imkanlarını, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayii ile örtüşecek, birbirini tamamlayacak ve mümkünse rekabet etmeyecek şekilde geliştirmek de önemli. Gelin bu makaleler dizisine, ülkemizin de ihtiyaç duyacağı bir motor ile başlayalım.

Hafif, Basit, Yeni, Farklı, Etkin ve Hesaplı Bir Türbin Motoru

Elektrik motorlu havacılığın yükseliş trendinde olduğu ve dronların savaş alanlarını değiştirdiği günümüzde; batarya kapasitelerinin yetersizliği başta birçok sebep, türbin motorların popülerliğini arttırmaktadır. Bu hem yakıtın sağladığı çok daha uzun süreli kimyasal enerjiyi direkt kullanmak hem de bu enerjiyi elektriğe çevirmek isteyenler için, avantajlı ve maliyet/etkin bir yoldur. Bu nedenle kullanılacak bir türbin motordan şu özelliklere sahip olması beklenir:

Hem üretim hem de işletim süreçlerinde ekonomik olması.

En az parçadan oluşan, anlaşılması ve bakımı kolay bir motor olması.

Farklı kullanım konseptlerine ve platformlara kolaylıkla uyum sağlaması.

Yeterli güç üretimini yüksek irtifa ve yüksek sıcaklık gibi koşullarda da sürdürebilmesi.

Bu amaçlarla yola çıkan, yeni nesil ve hafif helikopterlere güç verebilecek kapasitede bir motor arayışına çıktığımda; en ideal adayın Rus Klimov tasarımı VK-650V olduğunu gördüm. Öncelikle şunu vurgulamalıyım bu geliştirme süreci devam eden, yeni bir motor. Prototip olarak çalışıyor ve 2024 yılında sertifikalandırılması bekleniyor. Yani kurgumuz için oldukça ideal bir aday.

Bu motorun temel farkı basitliği. Havayı önden değil, yanlardan alıyor. Aldığı havayı özel tasarım bir kompresör ile karşı akım sıkıştırma bölmesine aktarıyor. Burada yakıtla karıştırılan hava yanıyor ve tek aşamalı klasik yapıdaki bir kompresör türbininden geçiyor. Bu ilk iki yapısal parça, aynı şaftla birbirine bağlı. Buradan geçen basınçlı hava güç üretecek olan serbest türbin kanatçıklarına ulaşıyor. Serbest türbinin bağlı olduğu şaft ise gücü helikoptere yada elektrik jeneratörü gibi istenen bir başka unsura aktarıyor. Serbest kalan motor ön bölmesine ise motor ve yakıt kontrol elemanlarından tutun, vites kutusu ve güç aktarma organı gibi istenen tüm diğer bileşenler yerleştirilebiliyor. Gördüğünüz gibi motor oldukça basit ve anlaşılır bir şekilde tasarlanmış durumda.

105 kg. kuru ağırlığa sahip olan motorun üretiminde de pahalı alaşımlar ve karmaşık proseslerden mümkün olduğunca kaçınılmış durumda. Dijital ikiz ve modern simülasyon teknolojilerinin de kullanılarak tasarlanan motor, acil durumlarda 750 beygire kadar güç üretebiliyor. Kalkış ve inişlerde 650 beygir, seyir sırasında ise 450 beygirlik sürekli güç üretimi özelliğine sahip. Ruslar, tamamen dijital kontrollere (FADEC) sahip olan bu motoru, Ansat ve KA-226 hafif helikopterlerinde kullanmayı planlıyor.

Önerimin Ana Hatları

Öncelikle Azerbaycan’da ve tamamen bağımsız görünen bir organize sanayii bölgesi kurulmasını öneriyorum. Bu tesisin ismi “İlham Aliyev Modern Motor Araştırma ve Üretim Kompleksi” olabilir. Bu tesisin ilk ve yıldız ürünü ise, henüz seri üretime girmemiş olan VK-650V olmalıdır.

Rus Klimov tasarımı bu motorun lisansını almak, politik açıdan sıkıntı olmayacaktır. Üretim için gerekli modern tezgahların temini ise, hem Çin hem de batılı kaynaklardan yapılabilir. Bununla birlikte JF-17 temin sürecinin de sağladığı sıcak ilişkiler nedeniyle Çin kaynaklı teknik teçhizata ağırlık verilmesi önerilir.

Zaman içerisinde TEI, Kale Kalıp, TR Motor vb. birçok firmamız; daha modern ve dayanıklı parçalarla, bir alt yüklenici pozisyonunda, bu motoru gerçek potansiyeline taşıyabilir. Bununla birlikte vakıf kuruluşlarının ve savunma ve havacılık sanayimizdeki büyük firmaların, proje ortağı olarak görülmesinden kaçınılmalıdır.

Hedefler

Bildiğiniz üzere belirli amaç ve hedefler odağında başlayan projeler sonuca ulaşırlar. Zira motor başta olmak üzere, bir ürünü bir kullanım amacı doğrultusunda hayata geçirmeniz gerekmektedir. Bu sadece başarıya ulaşmanızı sağlamakla kalmaz, hedeflediğiniz amacın piyasadaki tutunabilirliği ile paralel bir sürdürülebilirlik de sağlar.

Türkiye, Rusya ve Azerbaycan odaklı bu proje ile, birden çok hedefe ulaşılabileceği kanaatindeyim. Bu nedenle bu geniş bölümü birden fazla Faz halinde ele alacağım. her faz farklı bir kullanıcı profilini gözetecek ve farklı hedeflere matuf olacak.

Faz -1 Hedefi: Deniz Kuvvetleri Kullanımı İçin İnsansız Helikopter Motoru

Öncelikle şunu ifade etmeliyim. İlk fazlarda insansız sistemleri öncelememin amacı, sadece ihtiyaçtan değil, insansız sistemlerin daha düşük güvenlik dolayısıyla da sertifikasyon süreçlerine tabi olması sebebiyledir. Bunu vurguladıktan sonra, söz konusu motorla gerçekleştirmek istediğimiz ilk projeye geçebiliriz.

Dronlar, savaş alanlarına her gün artan bir ağırlıkla gölgesini düşürmektedir. Bu noktada en ciddi boşluklardan birisini ise; gerçekten anlamlı bir görev yükünü, anlamlı bir süre havada tutabilecek ve uzun bir mesafeye götürebilecek sistemlerin eksikliği oluşturmaktadır. Bunun sebeplerini ise mevcut batarya (enerji depolama) teknolojilerindeki verimsizliğe bağlayabiliriz. Yakın gelecekte de dron kullanımına müsait batarya teknolojilerinde büyük bir değişim görülmeyeceği bellidir.

Bu kapsamda VK-650V motorunu, kullanımı hedeflenen helikopter platformlarından Ka-226 odağında inceleyelim. İki motor kullanacak bu hafif helikopter 3800 kg toplam kalkış ağırlığına sahip olacak. 2 mürettebat ve 6 yolcu taşıyabilecek. Maksimum 1350 kg kadar bir faydalı yük kapasitesine sahip olacak. Bu rakamlardan hareketle tek motorlu ve insansız bir dron için kabaca bir özellik çıkarımı yaparsak şunu görüyoruz. Elimizde 700 kg ulaşabilecek bir faydalı yük kapasitesi var. Olası bir platform bu faydalı yükü 600 km menzile, 200-250 km hızla, maksimum 6200 m irtifa 4500 m hover limitiyle taşıyabilecek. Bu oldukça etkileyici bir başlangıç verisi oluşturuyor değil mi? Peki bu insansız helikopter neler taşıyabilir?

Normal ya da mini denizaltılara karşı, 3-6 adet sualtı bombası taşıyabilir.

Hafif torpido taşıyabilir.

Her türlü deniz ve kara hedefine karşı 3 adet üzerinde (Kuzgun, Çakır vb. hafif seyir füzesi) taşıyabilir.

İntikal halindeki Kamikaze İDA sürülerine karşı, SİHA’larımızda kullanılanlara benzer, çok sayıda akıllı mühimmat taşıyabilir.

Akıllı mayın sahası oluşturma niteliğine sahip Kamikaze İDA sürülerine karşı, çok sayıda akıllı, yarı akıllı ve akılsız mühimmat taşıyabilir.

Daha konvansiyonel mayın sahalarına karşı, yem görevi ile mayınları tetikleyecek karşı önlemleri barındırabilir.

Çok sayıda drona ev sahipliği yaparak, bir sürü saldırısını başlatabilir.

Elektronik Harp / Köreltici yükler ile, düşman deniz ve hava muhariplerini yanlış yönlendirebilir, iletişimini ve aklını karıştırabilir.

Çok sayıda ATGM türevi füzeler taşıyarak, asimetrik suüstü sürü saldırılarına karşı kullanılabilir.

Su altına ya da üstüne uzanan akıllı bir ağ örecek şekilde, muharebe sahasına şekillendiriciler ve sahte hedefler yerleştirebilir.

Üzerinde barındıracağı RAM, Sungur ve havada paralanır roketler sayesinde, ikinci ve ötede başlayacak bir nokta hava savunma katmanı oluşturabilir.

Bu tip bir insansız helikopter, normalde bir adet S-70 SeaHawk barındırabilecek bir platformdan, 5-6 adet olarak harekât icra edebilecektir. Söz konusu platformlar üzerinde çok sayıda barındırılacak yedek motorlar sayesinde ise harekât sürecinde bakım amaçlı kesintiye güdülmeyerek, muharip etkinlik korunabilir. Helikopter tasarımında olgunlaştığını müteaddit kereler vurgulayan TUSAŞ kuruluşumuz için, bu tarz bir insansız helikopter tasarımı gayet makul ve gerçekleştirilebilir bir amaç olarak görülebilir.

Faz -2 Hedefi: Deniz Kuvvetleri Kullanımı İçin SİDA Güç Grubu

Şu anda SİDA projelerimizin büyük çoğunluğu kara konuşlu komuta istasyonlarından idare edilmektedir. Bununla birlikte bir sonraki adımın deniz platformlarından sevk ve idare edilebilen, mevcut savaş yönetim sistemine tam entegre SİDA’lar üretmek olacağı açıktır. Bu amaçlar doğrultusunda etkili ve servisi kolay bir güç grubuna ihtiyaç duyacağımızı öngörebiliriz. VK-650V bu iş için oldukça ideal bir platformdur.

Bu hedefe motor odaklı değil, modern bir güç grubu oluşturma odaklı bakalım. Elbette merkezinde tek bir VK-650V olacak. Fakat bu motor ürettiği gücü direkt bir elektrik jeneratörüne aktaracak. Ayrıca SİDA üzerinde Lityum elementi kullanmayan bir batarya yapısı da bulunacak. Bu sayede gerektiği aşamalarda motor ses ve titreşiminden tamamen kurtulmak mümkün olacak. Sualtı jetleri tarafından elektrik tahrikli bir itki sistemiyle sevk edilecek SİDA; maksimum güç üretimi gerektirdiğinde hem motor hem de bataryayı aynı anda kullanabilecek. Bu sayede emsallerinden çok daha yüksek bir emercensi military power dolayısıyla da geçici hıza sahip olacak.

Bu konuya da yukarıdaki gibi kullanım alanları ekleme imkânım olmakla birlikte, daha önce STRASAM’da yayınlanan SİDA ve İDA makalelerime bakmanızı önermekle yetineceğim.

Faz -3 Hedefi: Kara Havacılık Amaçlı Kullanımlar İçin İkiz Helikopter Güç Grubu

Azerbaycan birlikte çizdiğimiz yolda ilerlerken, Rusların bu motor için amaçladıkları Ansat ve Ka-226 helikopter projelerinde duraksamayacağını söylemek yanlış olmaz. Elbette o zamana kadar politik atmosferin nasıl değişeceğini söylemek oldukça zor. Fakat Rusların izlediği gelişim yolu ile, bizim izlediğimiz oldukça farklı gelişim yolunu öpüştürmenin olası olduğu bir zaman dilimi ön görelim. Rusya’nın elinde hafif bir insanlı helikopter olurken, bizim elimizde ise insansız hava ve deniz araçları için olacak. Bu durum doğası itibariyle opsiyonel insanlı bir hafif helikopteri ilham etmektedir.

Öncelikle orman bakanlığı ve sağlık bakanlığı ihtiyaçları doğrultusunda istihdam edilecek, koaksiyel rotorlu Kamov helikopterini temel alan, bu nedenle de çetin hava koşullarında daha stabil bir seyir sunan sivil platform hayal ediyorum. Bu sayede minimum personel gereksinimi ile, hava ambulans ve yangın keşif / kurtarma / söndürme ihtiyaçları çözümleri gerçekleştirilebilir. Özellikle modern şehirlerin yüksek binalı yapıları göz önüne alındığında, itfaiye / polis departmanlarının elinde bu gibi kurtarıcı araçların olması da gerekecektir.

Bu nedenle anlamlı bir yükü sırtlayabilecek, mahsur kalmış insanları kurtarabilecek, kolayca kurtarma ip ve merdiveni döşeyebilecek, yatayda da yangın söndürme ve hayat kurtarma imkanları sağlayabilecek, bir platform ailesi hayal etmekteyim. Ayrıca bu aileden vinç (crane) yapılı bir üye ve buradan sevk edilecek (babayiğit) insansız bir kara aracı beklentim de bulunmaktadır. Bir hat oluşturarak ateşle orman arasına mesafe koyabilecek, kapasiteli bir portatif boru döşeyerek yangına su ya da kimyasal söndürücü sevk edebilecek, insan için zorlu koşullarda görev yapabilecek bir kara aracı.

Elbette bu tip bir temel platform, pilot eğitimi, keşif, ulaştırma gibi askeri görev alanlarında da zaman içerisinde kullanıma girebilecektir. Bu hususta vurgulamak istediğim bir yaklaşım var: Opsiyonel insanlı bir platform tasarlıyoruz. Bunun motor, rotor, bilgisayar altyapıları ortak. Fakat gövdenin önemli bir kısmı, tamamen müşteri talebi doğrultusunda, özel üretim olacak. Örneğin itfaiye bir gökdelenin üst katlarında yangına müdahale etmek istedi. Yatay yangın söndürücü/yavaşlatıcı kimyasal sevki, yataya oksijen maskesi misali hayatta kalma desteği iletimi, yada hemen bir alttaki kata mühürlenecek kurtarma ağı misali, özel talepleri olacak. (Uluslararası müşteriler de dahil.) Buna Türk savunma ve havacılık endüstrisinden daha çabuk ve etkili cevap verebilecek bir ekosistem olacağını sanmıyorum. Bu ekosistemi sürdürülebilir kazanç üretimine iletecek, birbirine oldukça benzer alt sistemlerden oluşan, butik görev yükü üretim altyapısı kurmak ana hedefimiz olmalı. Burada elde edilecek birikimlerse, zaman içerisinde, robotik başta askeri ve sivil birçok teknoloji alanına taşınacak.

Ayrıca yapay zekâ destekli bir ana pilot eşliğinde, yardımcı bir pilot konumunda, kendi helikopterine sahip olmak ve uçurmak isteyen sivil kullanıcılar için; bu hafif helikopter, yeni ve oldukça geniş bir pazarın kapılarını açabilir. (Özellikle görece gelişmiş ve zengin ülkelerde.)

Faz -4 Hedefi: Deniz ve Hava Kuvvetleri Kullanımı İçin Yeni Nesil Taşıyıcı Projesi

Okuyucularımızın takip ettiğini düşünüyorum, deniz kuvvetleri Meltem-3 projesi kapsamında, deniz karakol ve denizaltı harbine yönelik, ATR-72 temelli platformlar tedarik etmiştir. ATR-72 oldukça modern, uluslararası piyasada tutulan, turboprop motorlu bir bölgesel yolcu uçağıdır. Bu sivil uçak söz konusu özel görev isterleri doğrultusunda kapsamlı bir revizyondan geçirilmiş, bu sayede maliyet/etkin ve daha sürdürülebilir/ömürlü bir uçak elde edilmiştir. Aslında sivil amaçlı platformların, askeri isterlere göre revizyonu, geçmişi oldukça oldukça eskiye dayanan bir alışkanlıktır. (Şimdi bu süreci tersten giderek uygulayacağız.)

Sizden kanatlar, kuyruklar vb. tüm pürüzleri çıkarmanızı ve ATR-72 benzeri, boş bir gövde hayal etmenizi istiyorum. Şimdi tüm ürettiği gücü direkt elektriğe tevdi edecek bir VK-650 motoru düşünelim. Uçağın en altına bu motorlardan 5 adetini, tek sıra halinde dizelim. Bu bir hat misali uçağın altına uzanan yapının iki kenarına, hava soğutmalı, gerektiğinde kimyasal su soğutma ve yangın söndürme sistemi ile destekli, boydan boya uzanacak, Li-Ion batarya hatları yerleştirelim. Bunların altını ve yanlarını ise, kavlar benzeri balistik koruma sağlayacak, hafif bir zırh katmanıyla kaplayalım.

Şimdi ağırlık olarak uçağın dengesini pozitif etkileyecek, elektrik üreten bir güç grubuna sahip olduk. Ayrıca bu grubun ihtiyaç duyacağı havayı istediğimiz her noktadan çekebilme imkanına kavuştuk. Bu sayede hem uçağın aerodinamik kaldırma yükünü yükseltebilen, hem de boundry layer akımını kendi çıkarına manipüle edebilen bir yapısal tasarıma kavuşma imkânımız oldu. (Makaleyi karmaşıklaştırmamak adına detaylara girmiyorum.)

Ardından bu gövdeye tam olarak isteklerimizi karşılayabilen konvansiyonel görünümlü kanat ve kuyruk yüzeylerini takalım. Farkımız ne olacak? Motorlar elektrikli ve oldukça az yer kaplıyor ve aerodinamik direnç yaratıyorlar. Özel durumlarda ise hem motorlardan hem bataryadan aynı anda güç çekerek kullanabiliyorlar. Bu sayede hibrit sevk sistemine sahip ve beka kabiliyeti yüksek bir hava platformumuz oldu. Kabaca, 7-8 tonluk bir faydalı yükü sırtlayıp götürebilecek bir temel platform. Peki, bu platformla neler yapacağız?

Deniz kuvvetleri için emsallerinden uzun havada kalabilen bir keşif/gözetleme platformu yapabiliriz. Elbette yüksek otomasyon seviyesine sahip olacak biçimde.

Denizde mahsur kalan kazazedeleri kurtarmak amaçlı şişme bot ve destek atabilecek bir taşıyıcı platform oluşturabiliriz.

Yüksek adette ve ağır/hafif mühimmatları atabilecek bir platforma dönüştürebiliriz. (Seyir füzeleri, balistik füzeler, torpiller, sürü dronlar, hava-hava füzeleri, vs…)

Deniz ve Hava kuvvetleri için, AWACS ve Elektronik Harp görev yüklerini üstlenecek bir özel görev uçakları ailesi yaratabiliriz.

İnsansız uçakları ve tekneleri yönetecek bir sürü kontrol merkezi (hub) haline getirebiliriz.

Kargo ve insan taşıyabiliriz.

Ayrıca bu tip hibrit güç grubu tasarımının oldukça ciddi bir aerodinamik avantajı da bulunmaktadır. Türbin motorun gücünü direkt pervaneye aktaracak sistemlerde, pervane çapının büyümesi, pervane uçlarının kolayca ses hızını aşmasına rol açar. Her ne kadar vites kutuları gibi çözümlerle motorun pervanelere aktarması gereken dönüş hızı yavaşlatılmaya çalışılsa bile bu durum; yüksek hızlarda daha verimli olan motor çekirdeği ile, bypass oranı arttıkça daha verimli olan ticari motorların doğasından kaynaklanan bir çatışmaya sebep olur. Çok sayıda ve en ideal pervane çapına sahip olacak elektrik motorları sayesinde, bu verimlilikte çelişkili süreç aşılmış; türbin motorlar en ideal koşullarında çalıştırılmış olacaktır.

Faz -5 Hedefi: Sivil Kullanım İçin, Doğa Dostu Bölgesel Yolcu Uçağı Dönüşümü Hedefi

Bildiğiniz gibi, kara taşımacılığında elektrikli otomobil dönüşümü hızla sürmektedir. Elbette benzeri eğilimler denizcilik ve havacılık alanında da bulunmaktadır. Bununla birlikte söz konusu alanlarda yeterli verimlilikte ve hafiflikte enerji depolama çözümlerine ulaşmaktan henüz uzağız. Fakat bugünden, bir türbin motoru farklı niteliklerdeki yakıtlarla çalışabilecek şekilde revize etmek imkanına sahibiz. Doğa dostu, yenilebilir, sürdürülebilir, havacılık yakıtlar üreterek, uçakların çevresel etkilerini azaltmak yönündeki çalışmalara, bu eksenden yaklaşılabilir.

Havacılık alanında birçok farklı çeşit yakıt kullanılmaktadır. Aynı kara araçlarında benzin, dizel ve gaz kullanabildiğimiz gibi. Türbin motorların parametrelerini farklı yanma özelliklerine sahip olan yakıtlara göre uyarlamak mümkündür. Bu kapsamda seçilecek bir alternatif üzerinden, VK-650V uyarlaması yaptığımızı ve sistemi Faz-4 temelli bir elektrik üretimi odağında ele aldığımızı hayal ediniz. Maksimum ortak parça ve alt bileşen kullanımı ile, yeni bir güç grubu elde ederiz.

Açıkçası hava ulaşımında bir yolcu açısından bakıldığında, alışılmadık tasarımların korku ve çekince uyandırdığını fark ederiz. Zira tüm insanların zihninde yolcu uçağına dari bir tip kavramı oturmuştur. Bu sebepledir ki yolcu uçakları birbirine benzer. Kaldırma gücünü arttıracak gövde tasarımları ve daha fazla verimlilik sağlayacak kanat tasarımları gibi hususlar, proje aşamasında kalmış ve pratiğe dönüştürülmemiştir. Bu faz sayesinde yolcuların zihninde şekillenmiş uçak algısını yıkmadan, en dengeli ve sürdürülebilir bölgesel uçak alternatifi yaratılabilir. Konseptin önce askeri alanda kendini ispatlamış olması ise, uçağa ilave bir güven faktörü katacaktır.

Kalabalık ve zaten paylaşılmış olan hava taşımacılığı sektörüne girmek, ancak yeni bir teknolojik trend sayesinde mümkün olabilir. Bunu mevcut oyuncuları irite etmeden gerçekleştirmenin en ideal yolu ise, açık bulunan bölgesel yolcu taşımacılığı ile başlamaktır. Ayrıca bu uçağı kullanacak hava yolları, ülke içi ve yakın çevresinde çok daha ekonomik ve sürdürülebilir operasyonlar icra etme imkanına sahip olacaktır. Yapay zeka entegrasyonu sayesinde azalacak personel masrafları ise, uçağa artı değer katacaktır.

Sivil kullanımında motor adet ve dizilimi istenen ölçekte revize edilebilir. Ayrıca söz odağımız olan motorun çift türbin kademeli abisi VK-1600V de denkleme katılarak, oldukça yüksek güç çıktıları elde edilebilir.

Ayrıca sivil versiyon olarak düşündüğümüz bu tayyarede, bataryalar kanatlara yayılarak gövde alanından da ciddi bir tasarruf sağlanabilir. Bu amaçla farklı bir paketleme yapısalı geliştirilecektir.

Faz -6 Hedefi: Askeri Kullanımı Amaçlı VTOL (Dikine Kalkıp İnebilen) Uçak

İlk 5 fazda elde edilecek bilgi birikimi üzerine, dikey iniş ve kalkış özelliğine sahip bir platform tasarlama imkanına sahip olunacaktır. Bu tür bir askeri platform, birden çok kapasiteye göre ölçeklendirilebilir. Hedeflenen kapasite zamanı geldiğinde kullanıcı kuvvet tarafından talep edilebilir.

Sistem elektrik motoru kullandığı için, uygulamaya konulabilecek çok sayıda dikey iniş ve kalkışlı platform konsepti bulunmaktadır. Hem helikopter hem de uçağın sunduğu imkanları bünyesinde birleştirecek Faz-6 platformları için, V-22 Osprey ve V-280 Valor direkt rakip platformlar olarak görülebilir. Her iki platformun da oldukça karmaşık mekaniğinden ve özen isteyen bakım-tutum ihtiyacından kurtulacak olan platformumuz; uluslararası satışlarda da önemli bir pay sahibi olabilir.

Yüksek otomasyon seviyesi ve opsiyonel pilotlu kullanım yapısıyla söz konusu tasarım, küresel askeri pazarda yeni bir ivme yaratacak ve rakiplerinden yüksek bir pazar payına kavuşmamızı sağlayacaktır. LHD sınıfı gemilerin kullanım konseptini yeniden yazmamıza yol açarak, gerek bu tip platformların popülerliğini arttıracak gerek karma tasarımların (Örn. Kirov sınıfı) ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Donanmamızın güç aktarma yeteneğini artıracak, ulusal etki ve prestijimizi yükseltecektir.

Faz -7 Hedefi: Askeri Kara Araçları Sektörüne Yönelik Motor

Türbin motorların AMT başta olmak üzere zırhlı araçlarda kullanımı, geçmişi oldukça eskiye giden yaygın bir uygulamadır. Amerikan M1 ve Rus T80 tankları en bilinen ve halen yaygın kullanımda olan örneklerdir. 1000-1500 bg aralığında güç üreten bu motorlar, klasik yapıda olmakla birlikte, birden fazla farklı yakıtı kullanabilme özelliğine de haizdirler.

Ağır Ana Muharebe Tankı (AMT) platformunun geleceğinin oldukça tartışmalı olduğu günümüzde, hafif-orta ağırlıklı tanklar ve ateş destek vasıtaları giderek yaygınlaşmaktadır. Bu gibi yeni nesil savaş araçlarına güç sağlayacak ve bunu hem direkt güç aktarımı hem de elektrik enerjisine dönüşümle başarabilecek bir türbin motorun, elbette piyasası olacaktır. Buradaki amacımız insanlı, insansız ve opsiyonel insanlı zırhlı platformlara yönelik; 25-35 ton arası zırhlı araçları hedefleyen bir alternatif sunmak olmalıdır.

Yüksek sıcaklık ve irtifa başarımı ile dikkat çeken VK-650V ailesi, toz ve kirli havayı süzecek biçimde bir hava alığı ile geliştirilir ise, bu işinde üstesinden kalkabilir. Ayrıca santrifüj temelli ikinci bir toz arındırma haznesi sayesinde, çöl koşullarında rakiplerinden çok daha öne çıkan bir motor alternatifi de oluşturulabilir.

Bu Türdeki Türbin Motorlar İle İlgilenen Diğer Oyuncular

Bu tip bir motorun tasarım, bakım, modülerlik ve üretime yönelik kolaylıklar barındırması; elbette diğer motor üreticilerinin de ilgisini cezbetmiştir. GE ve R&R gibi motor üreticileri tarafından çalışılmakta olan konseptlerin, Rus Klimov serisinden bazı farkları mevcuttur. Örneğin GE firması bu tip bir motorun deniz versiyonları ile güç üretme kapasitesini öncelemektedir.

Birleşik Krallık konuşlu R&R firmasının ise konuya bakış açısı üretim yönüne odaklanmaktadır. Basitliği ve modülerliği nedeniyle “neredeyse tamamen 3B yazıcılardan, yeni nesil eklemeli imalat teknolojileriyle üretilecek” hesaplı ama görece kısıtlı ömürlü sistemler tasarımlar yapmayı öncelemektedir. Bu sayede firma, yakın gelecekte, oldukça yüksek maliyet avantajının, ömür dezavantajının çok daha üzerine çıkacağını umut etmektedir. Ayrıca bu tip motorların “elektrikli havacılık” alanında sağlayacağı avantajların üzerinde de çalışan R&R, çok kademeli tasarımlara yoğunlaşmayı tercih etmiştir.

Motor teknolojileri ile ilgilenen birçok ülke ve firmanın bilgisinde olsa da, ilgisi dışında kalan oldukça bakir bir alandan söz ettiğimizi söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu konuda en ileri giden oyuncu olan Rus Klimov Dizayn Bürosu ile, yaptırımları atlatmak ve bunu yaparken sağlam bir politik mesaj vermek açısından; Azerbaycan üzerinden bir işbirliğine gidilmesi oldukça uygun olacaktır. Türk savunma ve havacılık sanayisinin potaya katabileceği yetenekler ve yaratabileceği pazarın büyüklüğü, söz konusu girişimi rantabl kılmaya yetecektir.

Tamamen Milli Gelişim Yolu Alternatifi

Bu husustaki girişimi sadece Türkiye içinde tutmak isterseniz, Kale Kalıp ve R&R ortaklığı üzerinden çalışılmasını tavsiye ederim. Zira sadece Türkiye değil Birleşik Krallık ta robotik sistemler ve hibrit elektrik savunma ve havacılık çözümlerine büyük bir ilgi göstermektedir. Ayrıca iki ülkenin politik açıdan arasının iyi olduğu, görece daha sorunsuz ve uzun ömürlü bir ortaklık oluşturma potansiyellerinin olduğu söylenebilir.

Sonuç

Bir teknolojinin gelişmiş ürünlerini, olgunlaşma çağından sonra çıkaracağını söylemek yanlış olmaz. Şüphesiz bu durum sanayi çağı medeniyetine damga vuran motor teknolojileri için de geçerlidir. İlk olarak hizmete alınan buhar türbinlerinden tutun, içten yanmalı motorlara ve hatta sanayii çağının olgunluk ürünü olarak addedebileceğimiz türbin motorlara kadar bu husus geçerli olduğunu görüyoruz. Her alanda çok daha verimli, mantıklı, üretimi ve bakımı kolay çözümler ortaya çıkmaya devam etmektedir.

Savunma ve havacılık alanına diğer ülkelerden daha geç giren ve tecrübe eksikliğini bilgi ve iletişim teknolojilerini çok daha verimli kullanarak kapatmayı umut eden Türkiye’nin; benzeri bir yaklaşımı motor teknolojileri alanında da sergilememesi için bir neden bulunmamaktadır. Hatta bu alternatif yaklaşımların finansal ve üretimsel yükü, dost ve kardeş ülkelerle paylaşılarak hafifletilebilir. Nitelikli insan gücü ve kapasitesi arttırılabilir.

Okuması ve anlaması zaman alan bir makale kaleme aldığımın farkındayım. Ayrıca konuyla ilgileniyorsanız kendi araştırmalarınızı yapmak ve bir kişisel kanaat oluşturmak da zamanınızı alacaktır. Bununla birlikte aklımdaki düşünceleri minimum da olsa bir çerçeve içinde sizlere yansıtmak istedim. Bu nedenle okuduğunuz türde görece uzun bir makale kaleme alma gereği duydum.

Motor alanında başkalarının yaptığını yapmaya çalışmak, başkalarının teknoloji ve birikimlerini elde etmek noktasında, çaba sarf etmeye devam etmeliyiz. Bu gelişim modelinde hiçbir yanlış ya da hata yoktur. Bu nedenledir ki “Öğrenmek, taklit etmekle başlar.” denilmiştir. Fakat bu doğruyu yapmak ve yapıyor olmayı sürdürmek, zamanının sunduğu özel imkân ve fırsat kapılarına kapalı olmak anlamına gelmemelidir. Dolayısıyla “Akıllı adam yumurtaları tek sepette taşımaz.” deyişinden yola çıkarak, alternatif yolların da çalışılması elzemdir.

Vatanımıza ve milletimize bir faydası olması ümidi ile…

Serbest Araştırmacı Yazar Aybars MERİÇ
Serbest Araştırmacı Yazar Aybars MERİÇ
Tüm Makaleler

  • 14.04.2024
  • Süre : 14 dk
  • 1020 kez okundu

Google Ads