Site İçi Arama

savunma

Üçüncü Dünya Savaşının Öncü Okumaları: 1920’lerde Yaşanan Amerikan-Japon Deniz Rekabetinin Bir Benzeri 2020’lerde ABD-Çin Arasında Yaşanıyor

Küresel krizlerde Batı’nın dediği oluyor. Dünyanın ekseni Doğu’ya doğru kayarken, İsrail-Hamas krizi benzeri zamansız patlamalar, Çin-Amerikan rekabetinde tarafların güç seviyelerini test etme, dünyanın geri kalanının da kendini buna göre konumlandırması imkânını veriyor.

Yükselen Bir Deniz Gücüyle Yerleşik Bir Deniz Gücü İllaki Savaşır mı?

ABD'nin Batı Pasifik'teki çıkarları ve nüfuzu yüzyılı aşkın bir süredir deniz gücüne dayanıyor. Ancak günümüzün yükselen askerî gücü Çin, ABD'nin Pasifik’teki deniz gücünü kendi bölgesel ve hatta küresel hak ve menfaatleri için tehditkâr olarak görüyor. Bu nedenle Çin yönetiminin gelişmiş bir deniz gücünü inşa etme arayışlarına hız verdiği görülüyor. Yerleşik bir deniz gücü ile yükselen bir deniz gücü arasında baş gösteren bu rekabetin tarihsel emsalleri vardır: İngiltere ile Almanya ve yine ABD ile Japonya arasında ortaya çıkan deniz rekabeti, savaşla sonuçlanmıştı. Şimdilerde ABD ile Çin rekabeti yaşanıyor. Henüz bu rekabetin başlarındayız. Olgunluk noktasına 15-20 yıl kadar var diye değerlendiriyorum.

David C. Gompert'in Sea Power and American Interests in the Western Pacific adlı kitabında açıkladığı üzere, yükselen bir deniz gücünün yerleşik bir deniz gücüne meydan okuduğu klasik bir vaka Doğu Asya sularında bugünlerde şekilleniyor. Bu rekabet çatışmaya, krize ya da savaşa yol açabilir. 

Mahan, deniz gücünün dünya geneline hakimiyetin anahtarı olduğunu ve denize erişimi koruma (denizlerin kontrolü) ve düşmanların denizlere erişimini engelleme (sea denial) becerisi gerektirdiği sonucuna varmıştır. Mahan'ın fikirleri 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarındaki büyük deniz gücü rekabetlerini şekillendirmiş ve Alman ve Japon subayların yanı sıra Theodore Roosevelt de dahil olmak üzere Amerikan emperyalizminin savunucuları tarafından incelenmiş ve uygulanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri ve Büyük Britanya 19. yüzyılın sonlarında yükselen bir deniz gücünün yerleşik bir deniz gücüne meydan okumasına bir örnek teşkil eder. Kıtasal kontrolünü kuran ve ekonomisini sanayileştiren Amerika Birleşik Devletleri, küresel hegemonyasını inşa etmek için küresel deniz gücü inşasına yöneldi. O dönemde güçlü bir donanmaya sahip olan Büyük Britanya, kısmen başka yerlerde daha acil sorunlarla uğraştığı için, kısmen de ABD ile gelişen ekonomik karşılıklı bağımlılığı nedeniyle, nihayetinde iki ülkenin deniz güvenliği de dahil olmak üzere çıkarlarının yakınlaşmasını göz önünde bulundurarak, ABD’nin artan deniz gücünü kendisine ‘tehdit’ olarak görmekten kaçınan bir strateji izlemeyi tercih etti.

Bu arada Avrupa’nın yükselen gücü Almanya da Britanya'nın deniz gücünü kendi denizaşırı erişimine bir tehdit ve dünya gücü olmasının önünde bir engel olarak görüyordu. İngiltere, Almanya'nın kıta Avrupa'sındaki hegemonik potansiyelinin bir uzantısı olarak denizlerde İngiliz donanmasına meydan okuması karşısında küresel manada Amerikan donanmasıyla işbirliğine gitmeyi hesaplıyordu. Öte yandan Avrupa'nın zayıf gücü olsa da bir deniz potansiyeli olan Fransa ile ittifak kurarak, Almanya karşısında güç kazanmaya öncelik verdi. Avrupa’da çıkan bu kamplaşma, beraberinde denizde silahlanma yarışını ve artan İngiliz-Alman düşmanlığını körükledi. Diğer faktörlerle birlikte, I. Dünya Savaşı'na yol açan koşullara katkıda bulundu.

1920’lerde Yaşanan Amerikan-Japon Deniz Rekabetinin Bir Benzeri 2020’lerde ABD-Çin Arasında Yaşanıyor

İmparatorluk Japonya'sı da deniz tarihinde yükselen donanma gücü yönüyle incelenmeye değer bir örnektir. 1920'lerde Doğu Asya sularının kontrolünü ele geçirerek bölgesel bir hegemonya inşa etmek isteyen Japonya, bu maksada hizmet edecek şekilde donanmasını durmaksızın genişletti ve modernize etti. Japonya’ya karşı Pasifik’te kendi hak ve çıkarlarını korumak isteyen ABD donanması da, biraz gecikmeli olarak, 1930'larda Pasifik'teki filosunu genişletti, ileri deniz üsleri kurdu. Japonya'nın genişleme operasyonlarına ket vurabilecek ve Japon donanmasının lojistik hatlarını kesebilecek noktalarda Amerikan Donanması konuşlandırıldı. ABD’nin Pasifik’te Japonya’nın denize erişimini engelleme (sea denial) stratejisi karşısında Japonya, Pearl Harbor'daki ABD filosuna saldırarak karşılık vermek zorunda kaldı. 

Günümüzde de ABD'nin Batı Pasifik'teki çıkarları ve etkisi uzun zamandır olduğu gibi deniz gücüne dayanıyor. 1920’lerin Japonya’sının yerini 2020’lerde Çin almıştır. Japonya’ya benzer şekilde yükselen Çin de, ABD'nin deniz gücünü kendisine karşı yaşamsal bir tehdit olarak görüyor ve bu yüzden donanmasını bir an önce büyütme, donanmanın yeteneklerini modernize etme arayışına girmiştir.

ABD; Çin'e karşı Pasifik’te açık ara denizaltılarda ve uçak gemilerinde üstünlüğünü elinde tutuyor. Buna karşılık Çin Donanması, 2030 yılına kadar beş uçak gemisi ve 10 nükleer balistik füze denizaltısını sahaya sürmeyi planlıyor. Çin’in bu yetenek seviyesine ulaşabilecek kaynaklara sahip olduğu biliniyor. Çin'in anakarasından uzakta güç projeksiyonu için 2030'lara kadar "uçak gemileri, kruvazörler, muhripler, lojistik gemileri, stratejik bombardıman uçakları, stratejik ulaştırma ve yakıt ikmal uçakları" için arayışlarına devam ettiği çeşitli yayınlarda ayrıntılı olarak işleniyor.

Çin Donanmasının F-35C muadili Shenyang tarafından geliştirilen çift motorlu J-35 stealth özellikli beşinci nesil savaş uçaklarını, Tip-003 Fujian sınıfı uçak gemilerinde konuşlandırma planı da Pasifik’teki Çin güç inşasının bir parçası olarak devam ediyor. Bu uçak gemileri, Çin'in en büyük, en modern ve en güçlü uçak gemileri olarak biliniyor. 80.000 tonaja sahip Fujian, 318 metre uzunluğunda tasarlandı. Fujian; Çin’in diğer iki uçak gemisi Liaoning ve Shandong'un aksine, ski jump (geminin baş tarafında bulunan ve jetlerin geminin kısa pistinden havalanmasına yardımcı olan atlama rampası) ve elektromanyetik katapult fırlatma sistemine (EMALS - electromagnetic aircraft launch systems) sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Yeni USS Gerald Ford sınıfı hariç ABD uçak gemilerinin çoğunda halen buhar tahrikli eski tip mancınıklar kullanılıyor. Bu yönüyle uçak gemisi yetenek inşasında yolun başında olan Çin’in, Fujian sınıfı uçak gemilerinde EMALS sistemini kullanma kararı yerinde ve doğru bir adım olarak görülüyor. 

Pentagon’un Çin’in Askeri ve Güvenlik Gelişmelerine İlişkin 2023 Raporu Neyi Vurguluyor?

Pentagon tarafından her yıl yayınlanmakta olan 'Çin’in Askeri ve Güvenlik Gelişmelerine İlişkin 2023 Raporu' değişen stratejik ortam bağlamında, Çin’in ulusal stratejisini tanımlıyor ve savunma politikası ile askeri stratejisine yön veren stratejik hedeflerini ana hatlarıyla ortaya koyuyor. 

Rapor, Çin Ordusu'nun askeri modernizasyonu çerçevesindeki önemli gelişmeleri imza attığını, Çin’in bölgesel ve küresel hedeflerine ilişkin stratejinde ordunun önemli bir katalizör işlevini yerine getirmek için Çin donanmasını genişletme arayışını sürdürdüğünü öne sürüyor. Rapor; Xi'nin 2049 yılına kadar "dünya standartlarında" bir orduya sahip olma hedefine ulaşmak için hızlı bir modernizasyona devam ettiğini belirtiyor. 

Rapor, Çin’in askeri yeteneklerini giderek daha öne çıkardığını ve Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde nükleer, uzay ve siber-uzay yetenekleri de dahil olmak üzere gelişimini hızlandırdığını vurguluyor. Bu çerçevede, Çin Ordusunun, Rusya ile askeri bağlarını derinleştirdiği ve Hint-Pasifik bölgesinde ve küresel olarak güç projeksiyonu yeteneklerini geliştirme arayışına girdiğini belirtiliyor. Rapora göre Çin, nükleer cephaneliğini beklenenden çok daha hızlı genişletiyor. Rapor, Çin'in nükleer savaş başlığı stokunun Mayıs 2023 itibariyle 500'e ulaştığını ve 2030 yılına kadar 1.000'den fazla operasyonel nükleer savaş başlığına sahip olacağını öngörüyor. ABD'nin 3,750 aktif nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Raporda ayrıca Çin'in yeni bir kıtalararası füze sistemi peşinde olabileceği ve bu sistemin sahaya sürülmesi halinde Pekin'in "ABD kıtası, Hawaii ve Alaska'daki hedeflere karşı konvansiyonel saldırı tehdidinde bulunabileceği" uyarısında bulunuluyor.

Çin Ordusu uzay yeteneklerine de büyük yatırımlar yapıyor. Pentagon, Çin'in 2022 yılında 60'tan fazla başarılı uzay fırlatması gerçekleştirdiğini ve bunun beş yıl öncesine göre üç kat artış anlamına geldiğini söyledi. Öte yandan Fırlatmalarla yörüngeye 180'den fazla uydu yerleştirildi ve bu sayı 2017'ye göre beş kat arttı.

Çin’in Ortadoğu Meselelerine Bakışı ve İsrail-Hamas Krizinde Kendisine Biçtiği Rol

İsrail-Filistin ve özel olarak 7 Ekim’de patlak veren İsrail-Hamas krizinde, Baudrillard'ın bir dönem Çaresiz Stratejiler'de dediği gibi "Herkesin her şeyden haberdar olup, hiçbir şey yapmadığı, her şeyle dayanışma içinde görünüp yerinden bile kıpırdamadığı bir dünyada yaşıyoruz." 

Çin, Filistin meselesinde barış görüşmelerini yeniden başlatmak ya da durumun yatıştırılmasına öncülük etmek gibi bir rolü bir şekilde üstlenme gayretinde olduğuna dair bir duruş sergiliyor. Ancak bunda başarılı olamazsa, Ortadoğu'daki angajman seviyesini uzun süreliğine kaybedebileceğinin de farkında olduğuna inanıyorum. Zira, Ortadoğu'da derinleşen kriz Çin açısından ciddi bir problem olma yolunda ilerliyor. 10 Mart 2023 tarihinde Pekin’in öncülüğünde gerçekleşen Suudi-İran normalleşmesi ile ciddi bir angajman seviyesi yakalayan Çin’in, mevcut durumda sorunun da tarihselliği ve karmaşıklığı yüzünden bocaladığı gözlerden kaçmıyor. 

İsrail-Hamas krizinde başlangıçta retorik olarak çok sert bir söylemi benimsemiş olsa da bunu şu ana kadar Pekin’in bir pratiğe dökemediğini, taraflar arasındaki çatışmayı sonlandırmaya yönelik Çin söylemlerinin pek işe yaramadığını görebiliyoruz. ABD’nin beşli masadaki varlığı, BM sistemini bir ateşkes ve daha da önemli İsrail devletinin ‘terörünü’ Gazze’de sonlandırmak için bir engel teşkil etmeye devam ediyor. Çin, Rusya ile birlikte, bu yapısal ve sistemsel engeli aşamıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndakine benzer şekilde İsrail-Hamas Krizinde de ABD öncülüğündeki Batı söylemi aşılamıyor. Askeri kapasitesi, ekonomik gücü küresel boyutlara ulaşan Çin ve birlikte hareket ettiği Rusya ile diğerlerinin Batı güdümlü bir dünya siyasetini tersine çevirebilecek dinamiklere hükmedemediklerine şahit oluyoruz. Her ne kadar Çin liderliğinde BRICS benzeri yapılanmalarla Batı karşıtı tarihsel blok inşası hızlanmış olsa da, henüz Çin’in bir ABD kadar dünya siyasetini etkileme gücünde olamadığı gerçeğini de bizlere hatırlatmaya devam ediyor. 

Bugün iki uçak gemisini Doğu Akdeniz’e yollayabilen, savaşan taraflara verdiği açık mesajla, özellikle de İran gibi bölge güçlerinin Hamas veya Hizbullah yanında İsrail’e karşı bir savaş başlatmasına engel olabilen Washington’un yaptığına benzer şekilde, Çin’in de en azından Fujian tipi bir uçak gemisini Doğu Akdeniz’de dengeleyici güç olarak konuşlandırabildiği bir güç siyasetinde, Netanyahu’nun bu kadar rahat bir şekilde Filistinli masum sivilleri katletmeye devam edebilme cüretini gösteremeyeceğini tahmin edebiliyoruz. Çin donanması bu noktadan oldukça uzak bir kapasiteye sahip ancak bir 15-20 yıl sonra durumun Çin lehine değişeceğini en başta ABD biliyor, 2023 Pentagon raporu bu endişeyi tescilliyor.

Şimdilik Çin, Aden Körfezi'ndeki tatbikatlarda yer alarak kendi anakarasından uzak bölgelerde operasyon yapabilme kabiliyet ve kapasitesini geliştirme arayışında olduğunu gösteriyor. İsrail-Hamas gerginliğinin arttığı bu günlerde, Çin'in Ortadoğu’ya gönderdiği savaş gemileri esasında rutin bazı tatbikatlar için bölgede tuttuğunu deklare ettiği gemilerdir. Körfez bölgesine yeni bir eskort grubunun gelmesi, gerginliğin arttığı bir dönemde iki gelişmiş 052D destroyerinin bölgeye konuşlandırılması dikkat çekici olsa da, Amerikan uçak gemileri karşısında esamesi okunmayan deniz varlıklarıdır. 

Sonuç

Denizde artan Çin-Amerikan rekabeti, 2040’larda büyük bir savaşa yol açabilecek dinamikleri içinde barındırıyor. Pentagon’un Çin’in Askeri ve Güvenlik Gelişmelerine İlişkin 2023 Raporunda da vurgulandığı üzere, ABD penceresinden bakıldığında Çin; askeri yeteneklerini ve kapasitesini durmadan genişletmekte olan, göz ardı edilemeyecek büyüklükte bir revizyonist askeri güç olarak görülüyor. Çin Ordusu, ABD'ye göre bazı alanlarda avantajlar yakalamış durumda ve Amerikan tarafının özellikle denizde Çin Donanmasının yakaladığı modernizasyon ve büyüme ivmesine karşı bir şeyler yapması gerektiğine inanılıyor. 

Bununla birlikte Çin ekseninde gelişen bir dünya siyaseti henüz cılız bir görüntü veriyor. Bu yıl gerçekleşen İran-Suudi Arabistan yumuşamasının perde arkasındaki aktörü Çin ve beraberindeki ülkelerin izlediği siyaset; 7 Ekim’de patlak veren İsrail-Hamas Krizinde ve devam eden savaşta Batı dünyasının İsrail’e göz yuman, uçak gemileriyle destek veren politik-askeri stratejisine karşı oldukça zayıf kalıyor. Neticede Batı’nın dediği oluyor. Bu durumu değiştirebilecek gücü henüz inşa edemediği anlaşılan Çin’in, küresel bir oyuncu olabilmek için 15-20 yıla daha ihtiyacı olduğunu değerlendiriyorum. Dünyanın ekseni Doğu’ya doğru kayarken, İsrail-Hamas krizi benzeri zamansız patlamalar, Çin-Amerikan rekabetinde tarafların güç seviyelerini test etme, dünyanın geri kalanının da kendini buna göre konumlaması imkânını veriyor kanaatindeyim.

Kaynakça

Dario Leone, “Chinese People’s Liberation Army Navy Could Have 5 Aircraft Carriers, 10 Ballistic Missile Subs by 2030”, The Aviation Geek Club, 23 Ağustos 2022, https://theaviationgeekclub.com/chinese-peoples-liberation-army-navy-could-have-5-aircraft-carriers-10-ballistic-missile-subs-by-2030/

Dario Leone, “A Chinese carrier strike group involving the aircraft carrier Liaoning and Type 055 missile destroyers has been conducting drills that simulate attacks on Japan’s Nansei Islands since Dec. 16, 2022.”, The Aviation Geek Club, 23 Aralık 2022, https://theaviationgeekclub.com/chinese-liaoning-carrier-strike-group-conducts-exercise-simulating-attacks-on-japans-nansei-islands/

RAND Corporation, “The Future of Sea Power in the Western Pacific”, https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/research_briefs/RB9700/RB9709/RAND_RB9709.pdf

https://twitter.com/China4Tech/status/1718839213859471484

South China, “China PLA stationed up to 6 warships in Middle East over past week amid rising tensions from Israel-Gaza war: reports”, 19 Ekim 2023, https://www.scmp.com/news/china/military/article/3238536/6-chinese-warships-present-middle-east-over-past-week

https://twitter.com/drhkorkmaz/status/1716019810423730405

A.Thayer Mahan, Deniz Harbi Üzerine (Çev: (E) Dz.Kur.Alb.A.Tunçer Büyükonat), Doruk Yayınları, 2013, İstanbul

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 31.10.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1822 kez okundu

Google Ads